Müptelası olmuş, ülkemizde yapılan festivaller arasında Akbank Caz Festivali’ni özel bir yere koymuştuk. Bir avuç meraklı olarak yaptığımız muamele torpil değildi; bu festival misyoner ruhuyla kimselerin cesaret edemeyeceği isimleri ağırlıyor, rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz konserleri ikram ediyordu bize.
31 yılı deviren festivalin programı bizlerde özel bir keyif haline gelmiş, o nedenle baş tacı mertebesine yükselmişti. Peki, neden?
Çünkü öncelikle burada ticari amaçla popülizm yapılmaz, dillere pelesenk olmuş beylik isimler ağırlanmazdı. Bu anlayış festivalin kalitesine zeval getirmediği gibi, özgün bir prestijin de kaynağı olmuştu. Lafın kısası ticari kaygısı düşük keyfiyeti yüksek, cazla ilişkisi ileri düzeyde olanlar için mutluluk hapı gibi bir etkinlikti Akbank Caz Festivali.
Festival elindeki imkanları iyi değerlendirmiş
Gelelim bu yıl 31’incisi yapılan festivalin özel durumuna. Salgın koşullarında müzik festivali yapmak gerçekten imkansıza yakın alengirli bir iş. Yurt dışından müzisyen getirmek mümkün değil. Bu durumda yerli müzisyenlerimizden oluşacak bir takım kurmayı zaruri kılıyor. Tablonun güzel tarafı bunun bizim sanatçılarımız için bir fırsat oluşu. Neyse ki festival de eldeki imkanları iyi değerlendirmiş ve çizgisini bozmadan misyonunu sürdürmüş.
1-10 Ekim arasındaki festivalde, 10 mekânda, konserlerin yanı sıra danstan video gösterilerine kadar uzanan çeşitlilik içinde yüzün üzerinde sanatçı yer alıyor. Bazı etkinlikler Akbank’ın Youtube kanalından izlenebileceği gibi QR Kod ile izlenebilecek gösteriler de olacak.
Festivalin açılışı Galataport İstanbul Paket Postanesi’ndeki Elif Çağlar Quartet feat. Defjen Daf Ensemble konseri ile 1 Ekim günü, saat 20:30’da yapıldı. İlk çıkışını Bağdat Avenue adlı toplulukta yapan Elif Çağlar, şimdi sadece caz dünyamızın değil, tüm müzik aleminin en iyi seslerinden biri. Ayrıca, son derece iyi bir projeci; onu sayısız konsept altında izledik, hepsinin altından başarıyla kalktığını gördük. İzlediğimiz proje de Defjen Daf Ensemble ile festivale özel hazırlanmış. Elif Çağlar ile Tarık Aslan’ın funk, caz ve etnik repertuarının buluşması...
Ertesi gün Müze Gazhane’de aynı saatte iki farklı isim yan yana geldi. Biri hip-hop camiasındaki namı Kamufle (kafa kâğıdındaki adıyla Basri Fırat Bayraktar). Diğeri ise 123 projesiyle yaptığı albümlerin ardından Lara Di Lara adıyla solo kariyerini sürdüren Dilara Sakpınar. Burada da rap müzik ile trip-hop ve lo-fi türlerinin ilginç bir ortaklığına tanıklık ettik. Bu proje de festivale özeldi.
Aynı gün, aynı saatte Babylon’da Oğuz Büyükberber Trio feat. Derya Türkan Apostolos Sideris konseri vardı. Yaşamını Amsterdam’da sürdüren klarnetçi Oğuz Büyükberber, yine ilginç bir buluşmaya imza attı; çağdaş kompozisyonları Türk müziği ve etnik unsurlarla buluşturdu. Meraklısı için festivalin en heyecan verici konseriydi.
Festivali izlemenin en zor kısmı aynı gün aynı saate gelen konserlerdi. Mecburen birinden birini seçmek icap etti. Neyse ki çakışan etkinliklerin türleri farklydı; belki bir nebze tercihleri kolaylaştıran şey oldu.
Sadece akşam konserleri değil, gündüzlerinizi de doldurmaya aday etkinlikler vardı. 3 Ekim Pazar günü saat 11:00 ile 14:00 arasında Django Reinhardt ve Sidney Bechet’nin ayak izlerine basarak çalan akustik gypsy caz topluluğu Flapper Swing eşliğinde “Cazlı Brunch” vardı, Bizim Tepe, Tepe Majeur’da...
Cazlı Brunch bitince hemen toparlanıp Müze Gazhane’ye doğru yola çıktı, davulcu (besteci, yapımcı) Ediz Hafızoğlu’nun solist Ceylan Ertem’i konuk edeceği “Nazdrave” adlı güzel ve keyifli projesini izlemek isteyenler.
5 Ekim Salı akşamı Swissotel Sultan Park’ta bir efsane anıldı
“Klarnetin Coltrane’i” olarak bilinen Selim Sesler’in oğlu Ramazan Sesler, festivale özel caz müzisyenlerinin de (saksofoncu Anıl Şallıel ve piyanist Kaan Bıyıkoğlu’nun) katılımıyla babasını “Babadan Oğula Bir Gırnata Efsanesi” adı altında andı.
Aynı gün bir konser daha vardı. The Badau Akasya’da Güç Başar Gülle çaldı, “Synthetic Vision” adlı son projesi ile. Caz ile klasik, doğu ile batı, geçmiş ile bugün arasında mekik dokuyan araştırmacı bir müzisyen Güç Başar Gülle. Konserleri de ilgiye değer güzellikte.
Hava şartları nedeniyle 10 Ekime ertelenen Cenk Erdoğan “OttoJazz” Ensemble'ın Swissotel Sultan Park’taki konserinde usta gitarcı Erdoğan, neyzen Muhammed Ceylan ve kemençeci Emre Erdal ile birlikte, Türk makam müziği eserlerini çalacak, caz düzenlemeleriyle. Kaçırmayın...
İnanç, sabır ve azmin bir diğer adı Kaan Çelen. Sol kolunu doğum sonrasındaki yanlış bir müdahale sonucu kullanamayan davulcu, annesinin adını taşıyan bir de albüm çıkarmıştı: “Na-zi-le”. Festival kapsamında 7 Ekim akşamı Beyoğlu’nda Bova’da ilk albümünden parçalar çaldı trompetçi Tolga Bilgin, saksofoncu Tamer Temel, piyanist Ercüment Orkut ve basçı Volkan Topakoğlu ile...
Festivalin iyi projelere imza atan genç müzisyenlerinden biri de şarkıcı Deniz Taşar. Sadece caza değil, onu soul, RB ve trip-hop ile buluşturan modern konseptlere de yelken açmış bir. Hip-hop’tan alternatif elektro-popa uzanan çizgide... 7 Ekim akşamı Nardis’te keyifli bir zaman dilimine imza attı davulcu Yunus Belgin ve gitarcı Atılgan Nalıncıoğlu eşliğinde.
New York ile İstanbul arasındaki köprülerden biri saksofoncu İlhan Erşahin. Onu Wax Poetic, Love Trio, Nublu Orchestra, I Led 3 Lives gibi yaratıcı projelerinden iyi tanıyoruz. Projelerinden biri de bir session topluluğu olan İlhan Erşahin’s İstanbul Sessions. 2005 yılından beri aktif durumda bulunan ekip, bu kez 7 Ekim akşamı Zorlu PSM’de usta müzisyen Arto Tunçboyacıyan ile birlikte sahne aldı.
Aynı mekân bir sonraki akşam bir büyük ustayı ağırladı. Neredeyse caz tarihimizle paralel bir yaşamı bulunan davulcu, besteci, mucit müzisyen Okay Temiz. Onu uzun uzun cümlelerle anlatmaya hacet yok, efsane projesi Okay Temiz Oriental Wind’i biz tavsiye etsek de etmesek de bu işin meraklıları zaten kaçırmamıştır, eminiz.
Baki Duyarlar adını her kuşaktan dinleyici bilir. Biri rahmetli eski TRT sanatçısı udi baba, diğeri caz piyanisti oğul. Oğul Baki hem cazı, hem geleneksel müzikleri iyi bilen usta bir müzisyen. Piyanist-besteci oğul Duyarlar festival kapsamında Zorlu PSM’de 9 Ekim akşamı “JazzArk Project” ile solist Şennur Dinleyen ve udi Tolga Karaslan’ı konuk edecek.
Buyrun ilginç bir proje daha: 10 Ekim Pazar akşamı Callinghouse’da olmanız için iyi bir sebep. 19:00’da Da Poet ile Barış Demirel birlikte. Da Poet MC, yapımcı, beatmaker; yeraltı hip-hop camiamızın son iki kuşağına imzasını atmış en iyi beatmaker’larından. Barış Demirel ise kuşağının en iyi trompetçilerinden. İki isim yıllardır birlikte çalışıyor ama hiç dinlememiş olanlar için mutluluk verici bir keşif olacağına eminiz.
10 Ekim, kapanış akşamının ilk durağı Callinghouse. 17:00’de İstanbul merkezli bir parti oluşumu var, Mousike DJ Set... final ise festivalin konseptini oluşturan, Pozitif’in kurucularından ve maalesef 54 gibi çok erken bir yaşta hayata veda eden Mehmet Uluğ için. 10 Ekim akşamı Babylon’da yapılacak anma gecesinin sahnesinde piyanist besteci Selen Gülün’ün “Kadınlar Matinesi” projesi olacak. Nefeslilerde Kamucan Yalçın ile Ezgi Daloğlu, basta Ceyda Köybaşıoğlu ve vurmalılarda Monika Bulanda’nın çaldığı ekibin konserinde konuklar Çağıl Kaya, Özge Fışkın ve Jülide Özçelik.
Festivale ilişkin düşülebilecek birkaç not. Bu festivalde, öteden beri mekân ve konsept arasındaki organik ilişki yakından gözetilmekte. Programa alınan sanatçı ve toplulukların, sahne alacakları mekâna en üst seviyede yakışıyor olmaları, bu festivali düzenleyenler tarafından önemli bir unsur. Klasik cazdan mainstream’e, modern konseptlerden elektro ve avangarda kadar uzanan listede kesinlikle kaçırılmaması gereken; hatta kaçırılması halinde bir daha konserini yakalayamama şansı olan isimler var.
Ezcümle: Tüm imkansızlıklara ve malum sebeplere rağmen yine kuyruğu dik. Festivallerin en yere bakan yürek yakanı; yine açlığı bir nebze olsun bastıracak, caz dinleyicilerinin karınlarındaki nahoş gurultuyu kesecek.
Murat Beşer
Cazkolik.com / 09 Ekim 2021, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.