Afrika`da güneşin doğuşu ile dalınan rüyadan Fas`ın camilerinden yükselen seslerin, çöle savrulan rüzgarıyla uyanmak

Afrika`da güneşin doğuşu ile dalınan rüyadan Fas`ın camilerinden yükselen seslerin, çöle savrulan rüzgarıyla uyanmak

Yukardaki başlığı okuyunca övgüde abartıya kaçılmış diye düşünebilirsiniz ama inanın değil. Bu yazıyı okuyan cazseverlerin çoğu eminiz sayısız konser izlemiş müzikseverlerdir, peki o halde sorarız size trio formatlı bir müzikden ne beklersiniz, elbette başta iyi müzik, üçlü arasında mükemmel uyum ve üst düzey müzisyenlik yetenekleri, etkileyici cümleler, besteler, sololar... Peki, tüm bunların yanında -akşamki konserde olduğu gibi- Randy Weston adında 86 yaşında bir `dev` sahneye çıkıp iki saatlik zaman dilimi içinde insanlığın kökeni `Mama Africa`nın perküsif özellikli tek dizinli müziklerinden 21. yüzyıl modern cazın şaşırtıcı örneklerine, Afrika`da gündoğumundan (Dizzy Gillespie; African Sunrise) tutun da Nil nehrinin (Randy Weston; Route Of The Nile) çölde kıvrılarak uzayıp kaybolan sonsuzluğuna ve oradan Fas çöllerinin kumuyla hemhâl olan Gnawa müzisyenlerinden bulup çıkardığı resimleri gözünüzün önüne sererse ne diyeceksiniz?

 

Gelin daha açık anlatalım... Dün akşam sahnede teknik anlamda iyi müzik yapan bir trio`dan ziyade müzikal zihnimizi alt üst eden üç kişi vardı. Randy Weston`ın bir çeşit öykü anlatıcı rolünde olduğu, ortalama iki saatlik konserde topu topu beş ya da altı parçanın çalındığı, Weston`ın her parçanın girişinde piyanosuyla bizi bir tünelin girişinde string bass`çı Alex Blake ile perküsyonist Neil Clarke isimli büyücülerin eline teslim ve eşlik ederek kenardan seyrettiği bir konserdi.

 

Alex Blake`in double bass`nda nasıl bir elektrik yüklü! Konserin hiç bir dakikasında klasik kontrbasçı gibi olmadı. Tellere vurdu, çekti, uzattı, döndürdü, sündürdü, gerdi... Muhtemelen parmakları yerinden koptu ama enstrümandan sahneye yayılan bildiğimiz notalardan değildi. Üç köşeli müziğin en sivri ucundaydı. Sanki, modern çağın enstrümanında binlerce yılı buluşturmaya çalışıyordu.

 

Vurmalılardaki Neil Clarke ise türlü çeşitli aletleriyle esoterik atmosfer insanı. Onbeş, yirmi dakikayı bulan sololarında sonsuzluğun eşiğinde duruyor olabilir. Yorulmayı ve bitirmeyi bilmiyor. Bilmiyor değil, istemiyor... Sözü bir bırakıyor, bir geri alıyor.

 

Nihayetinde trio bizi de şen şakrak eşlikli-ritmli finale katılmaya davet ederken bir yandan cazseverlerin niye bu konsere hakettiği ilgiyi göstermediğini anlamaya çalışıyoruz. Bir yerde yanlışlık var ama nerde? Cuma akşamı telaşı mı, konser iyi duyurulmadı mı, sadece Cazkolik ve çevresindeki dostlarımızın gönderdiği tweet sayısı herhalde 60 binin üzerindedir, peki o zaman niye? Bunun cevabını bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var, 86 yaşındaki ustanın hala bu kadar orijinal bir müziği nasıl yapabildiğine şahit olma fırsatını çok fena kaçırdınız.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 17 Mart 2012, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.