Elif Çağlar: İdealist kalmak için tüm imkânlarımı kullandım

Elif Çağlar: İdealist kalmak için tüm imkânlarımı kullandım

Caz müziğin başarılı temsilcilerinden Elif Çağlar, idealist ve bağımsız bir müzisyen olarak kalma konusunda inatçı ve inançlı olduğu için var olan tüm imkânlarını kullandığını söylüyor.

 

Türkiye’de caz dünyasının en üretken isimlerinden biri kuşkusuz Elif Çağlar. Üstelik, yalnızca vokal ve söz yazarı olarak değil; prodüktörlük, aranjörlük, eğitmenlik gibi müziğin her alanında kendine yer bulmuş biri. Geçtiğimiz ay caz standartları ve orijinal bestelerden oluşan 9 parçalık "Come Me Come Te" isimli albümüyle dinleyiciyle buluşan Çağlar, şimdi “You Ask My Name” isimli single çalışmasını çıkardı.

 

Çağlar, yer yer soul etkileşimi ile indie pop sularında gezen, sade armonisinin içinde yoğun vokal katmanlarıyla, kıpır kıpır bir ilk randevu hikâyesi olan parçayı, “Yine hiçbir tarz kaygısı gütmeden içimden geleni yapmaya çalıştım, bu kez bu çıktı” sözleriyle anlatıyor. Müzisyen ile yeni çalışmalarını ve müzik serüvenini konuştuk.

 

Işıl Çalışkan

 

 

Yıllardır müzik sektörü konusunda bir algı sorunu var

 

Işıl Çalışkan: Zaten çok üreten bir müzisyensiniz, korona bile önünüze geçemedi bu süreçte. Müziğinizle virüsü ve tüm bu yaşananları alt ediyorsunuz gibi görünüyor. Bir de sizin pencerenizden bakalım mı? Üretimine nasıl yansıdı yaşananlar?

 

Elif Çağlar: Teşekkür ederim, geçmemesi için var gücümle çalışmaya, yoğunlaşmaya devam ettim müziğe. Her zorlukta olduğu gibi yine bu garip dönemde de müzik en iyi ilacım, terapim olmaya devam etti. Kafamda bekleyen ama yoğunluktan ilgilenemediğim fikirler, projeler, birer birer çözülmeye başladı. Bağımsız bir müzisyen olarak her zamanki gibi elimden gelen tüm imkânla neler yapabilirim kısmına odaklandım.

 

Işıl Çalışkan: Yalnızca soyut değil somut yansıması da var malum… Virüs canlı müzik sektörünü durma noktasına getirdi, yazık ki getirebildi. Ve müzisyenlerin para kazanabildiği en büyük kaynağı aylardır elinden alınmış oldu. En azından yaz ayları için açıkhava konserleri bir umuttu ancak son genelgede müzik tiyatro, opera ve balenin yanında yer almıyordu. Bunu nasıl yorumlarsın?

 

Elif Çağlar: Müzik sektörü konusunda bir algı sorunu var yıllardır. Birçok müzisyen senelerdir yaptıklarıyla iyi müziğin fabrikasyon müzikten farklı bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyor. Seyircinin de ilgisi, yoğunluğu çok yükseldi seneler içinde ama sadece bu çaba ile gelişemiyor işler. Devlet kurumlarından, özel sektöre, sanat bilincine gerçekten değer verildiği zaman gelişim hızlanır, algılar hızla açılır. "Müzik eşittir eğlenmek" düşüncesinden çıkamazsak, her zaman her acıyla beraber ilk susturulan, müzik olmaya devam edecek gibi geliyor.

 

Işıl Çalışkan: Birçok müzisyen farklı iş seçeneklerini deniyor. Kimisi içinse yazık ki artık çok geç. Sonrasına dair öngörülerin var mı? Bir B planı geliştirme gereği duyuyor musun mesela?

 

 

Hayat boyu B planım oldu

 

Elif Çağlar: Açık konuşayım, müzisyen olacağımdan emin olduğum andan itibaren, müziğin hangi yönlerinde ne kadar çeşitli şey yapabilirim konusuna zaten kafa yordum genç yaşta. İdealist ve bağımsız bir müzisyen olarak kalma konusunda inatçı ve inançlı olduğum için var olan tüm imkânlarımı kullandım. Eğitimci yönümü geliştirmeye odaklandım, senelerdir atölyeler ve dersler verdim, vokal koçlukları yaptım. Bunun dışında, jingle söylemekten kayıtlarda vokal yapmaya, birçok şey denedim seneler içinde. Bu pandemi sürecinde de eğitimci olarak geçinmek ve arada online konserlerde kendi başıma müzik yapabilmek gibi seçeneklerim oldu, bunları değerlendiriyor ve bir yandan da üretmeye devam ediyorum. B planım yani hayat boyu oldu, olmaya devam ediyor. Ama herkesin durumu böyle değil, çok üzücü bu.

 

Işıl Çalışkan: Salgın bu ülkede yaşayan sanatçılara ne öğretti?

 

Elif Çağlar: "Daha da güçlü ol, değersizlik hissine kapılma, kendi değerini kendin bil, esnek ol, yeteneklerini arttır, geliştir ve kullan" dedi bana. Herkesin yolculuğu bu hassas dönemde farklı gelişiyordur tabii.

 

Işıl Çalışkan: Biraz da güzel gelişmelerden konuşalım dilersen… Çiçeği burnunda şarkı ‘You Ask My Name’ her şeyin güzel olacağına dair umut veriyor. Bu yorumu nasıl değerlendirirsin?

 

Elif Çağlar: Kulakları zorlamadan, neşeli bir heyecanı yansıtan sade bir şarkı olmasını istedim, umut veriyorsa ne mutlu, teşekkür ederim. Yine hiçbir tarz kaygısı gütmeden içimden geleni yapmaya çalıştım, bu kez bu çıktı. Serinin devamı geliyor, hepsi You Ask My Name gibi, farklı müzikal tutkularımı temsil ediyor.

 

Işıl Çalışkan: Bir süredir, efekt ve loop alma özellikleri olan Helicon - Voicelive Touch 2 isimli bir vokal prosesörü kullanıyorsun. Bu tekniği ve tercih etme sebebini nasıl anlatırsın?

 

Elif Çağlar: "The Art of Time" albümümün konserlerinde, albümdeki bazı vokal eşliklerini canlı yapabilmek amacıyla kullanmaya başladım Voicelive Touch 2'yi. Sesle ilgili her şeye karşı çok hevesliyim, teknikler, ses katmanları, renkleri, sesin farklı tınılarını öne çıkarabilmek olsun... O yüzden alet evde dinlenmeye çekilemedi, loop mantığının sınırlarını ve geniş olasılıklarını analiz edip, her şeyi hem basit hem katmanlı nasıl geliştirebilirim gibi şeyleri düşünürken, bu farklı ve yeni şarkılar çıktı ortaya. Üstelik hiçbiri, armonilerinde yine cazdan ödünç aldığım birçok unsur içermelerine rağmen, "caz" türünde değildi. Güvenli alanımdan böyle rahat şekilde çıkarması sebebiyle prosesörle olan maceramı bırakmadım. Sonuçta bu proje de şekillenmiş oldu.

 

 

Gönüller arası köprü albümü

 

Işıl Çalışkan: Geçtiğimiz ay yayınlanan ‘Come Me Come Te’ içinde farklı tatlar sunan şâhâne bir şölen olmuş. Bu albümün hikâyesini senden dinlemek isteriz.

 

Elif Çağlar: Çok teşekkür ederim öncelikle. Benim için de hem ilk kez caz standartları yorumlamam hem de bir günde hücum kayıt gibi kaydetmemiz açısından bir ilk oldu. İtalya'da davet edildiğim bir konser, güzel müzikal dostluklara, onlar da başka konser ve turnelere vesile oldu. Domingo Muzietti (gitar), Teo Ciavarella (tuşlu çalgılar), Massimo Giovannini (bas) ve Massimo Manzi (davul) ile beraber konserlerde çaldığımız, hem farklı armoni ya da aranjmanlarla caz standartlarını, hem de farklı türlerden beslenen bestelerimizi yorumladığımız bir repertuvar oluştu zamanla ve organik gelişen bu uyumu kaydetme teklifi İtalya'dan geldi. Severek kabul ettim. Bestem  "Come Me Come Te" şarkısını albüm ismi olarak seçerek ayrıca onore ettiler müzisyen arkadaşlarım. Albüm tam bir gönüller arası köprü yani.

 

Işıl Çalışkan: Albümde sana tuşlu çalgılarda Teo Ciavarella, gitarda Domingo Muzietti, bas gitarda Massimo Giovannini ve davulda Massimo Manzi eşlik ediyor. İtalya’da 2017’de bir mini turne yaptığını da hatırlıyorum. İtalyan müzisyenlerle çalışma tecrübeni nasıl anlatırsın?

 

Elif Çağlar: İleri seviyede müzisyenlikleri  kadar içten ve kibar karakterleri de sayesinde, çok mutlu eden bir tecrübe oldu. İlk çaldığımız andan itibaren, birbirimizle bir bağımız oluştuğunu, son çalışımız olmadığını anladık. 3 defa, farklı konser serileri için İtalya'da ve İstanbul'da Iksv Uluslararası Caz Festivali'nde bir araya geldik. Orada bir ailemiz varmış gibi hissettirdiler her defasında, şükran doluyum.

 

 

Hem nostaljik hem günümüze gönderme

 

Işıl Çalışkan: Hangi zamanlardan nelerle yoğrulmuş bir albüm bu?

 

Elif Çağlar: Kayıt açısından zamanlama konusunu yanıtlamış oldum sanırım diğer sorularda :) Tarz olarak bakarsak, Old Devil Moon, Don't Explain, Afro Blue, Since I Fell For You gibi caz standartları ile geleneğe bir saygı duruşu var. Çalımlar yine gelenekten moderne hepimizde farklı filtreleniyor. Kendi bestelerimiz de hep sevgi ve özlem gibi duygular barındırıyor ki pandemi döneminde de hepimizin, üzerinde yoğunlaştığı hisler oldu bunlar. Hem nostaljik, hem de bugünü yansıtan bir albüm olduğunu düşünüyorum.

 

Işıl Çalışkan: Hatta o dönem Cazkolik’e verdiğin bir röportajda harika bir destek gördüğünü ve ülkemizde seyircimizin güzel enerjisi dışında sektörden o desteği ve saygıyı her zaman hissedemediğini söylemiştin. Bu yorumun beni oldukça üzmüştü. Bunu biraz detaylandırabilir misin?

 

Elif Çağlar: Mesela İtalya'da küçücük kasabalarda festivallere gittik, o kadar güzel ve zengin programları vardı ki! Her zaman bağımsız festivallere ve konserlere devlet ya da kurum desteği bulup, bütçelerine göre harika organizasyonlar düzenleyebiliyorlar. Bu tarz girişimlerle seyirciler en uzak köşelerde bile her tarz iyi müzik duyabiliyorlar mesela. Eğitim programları, okullardaki caz bölümleri veya dersleri de cabası. Böyle desteklerle büyük farklar yaratılıyor.

 

Işıl Çalışkan: Türkiye’de sayılı caz vokallerinden biri olarak cazın geleceğiyle ilgili öngörülerin var mıdır?

 

 

İyi müzik kazanır

 

Elif Çağlar: Caz vokal konusunda sayılı olmam için bence daha epey yıllar var önümde ama çok teşekkür ederim öncelikle. Gençler arayış içinde, bence güzel müzikler de çıkıyor, umutluyum yani. Kendimizi geliştirmekten ve keşfetmekten çekinmediğimiz sürece iyi müzik kazanır.

 

Işıl Çalışkan: nu-DC Records nasıl gidiyor?

 

Elif Çağlar: Bağımsız, kendi yağında kavrulan bir şirket için bence bayağı iyi gidiyor. Az ama öz iş yapıyoruz, dinlenme sayıları da çok umut verici, tüm zorluklara rağmen ürettiklerimizi en iyi şekilde, yepyeni müzikler olarak paylaşmaya çalışıyoruz.

 

Işıl Çalışkan: Son olarak şarkıların sendeki karşılığını birer cümleyle bize aktarman mümkün müdür?

 

Elif Çağlar: Old Devil Moon: Neşeli, mutluluk veren bir aşık olma durumunu anlatan, çok sevdiğim bir caz standartı.

 

Come Me Come Te: Aşk hepimizin içinde, yaşam döngüsünün en güzel hediyesi ve sınırsız, sorgusuz.

 


Don’t Explain: Kalp kırıklığına rağmen devam etme acısı, kabulleniş, Billie Holiday'in en zarif dokunuşu baladlar dünyasına.

 

Egeo: Bir çağrı, sesleniş ve yeni başlangıçlar hissettirdi bana söylerken.

 

Panarea: Akdenizden ve Anadolu'dan tutku, empati, sevgi.

 

Since I Fell for You: Blues'a sarınmış bir aşk hikâyesi içindeki kabullenişler, farkındalıklar.

 

Afro Blue: Dingin hisler, uzun yollar, güzel topraklar ve insanlar hayal ediyorum bu şarkıyı söylerken de.

 

That is Why I am Crying – Dedicated to Matt: Bir dostun ardından, hayat ile barışma, kendini bütün hüzünlere rağmen hayatın akışına bırakmak.

 

Işıl Çalışkan

 

Cazkolik.com / 27 Ekim 2020, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Işıl Çalışkan

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.