Dünya müziği dediğimiz develer ve çöl müdür? İşte size 10 harika albüm önerisi

Dünya müziği dediğimiz develer ve çöl müdür? İşte size 10 harika albüm önerisi

Gündemden bulduğumuz ilk fırsatta ne zamandır cazsever okurlarımıza duyurmak istediğimiz bir araştırma, ufuk açıcı bir çalışma vardı; "10 Best World (Ethnic) Jazz CDs". Biliyoruz, bir çok kişi bu tarz sıralamalara karşıdır, seçimlerin kişisel ve eksikliklerle dolu olduğunu düşünür, haklı da olabilirler ama bu tip listelerin bir çoğunun cazseverlere iyi albümlere erişmeleri konusunda önemli ipuçları verdiği, iyi müzik dinleme konusunda ciddi katkılar sağladığı da aşikâr. Hele ki World Jazz konusunda ne kadar az çalışmanın ortalıkta dolandığını düşünürseniz böylesi derlemelerin önemi daha da artmaktadır.

 

Bizce işin bir başka yanı da "World" yani etnik kökenli/alaşımlı müzikler, albümler olması. Burada bizim coğrafyamızda üretilen müzikler de derhal bu kapsama girmekte elbette ama seçici Jan Dennis’in örneğin bir Okay Temiz, bir Arto Tunçboyacıyan albümü almamış olmasını yalnızca kendi kişisel tercihi ve seçimi olarak algılamalıyız.

 

Buradaki seçimlerin bir başka yönünden daha bahsetmemiz gerekirse Dennis’in seçimlerini beğeni sıralamasına tabi tutması, yani en beğendiği albüm 1. sırada yer alırken, diğerleri arka arkaya sıralanmaktadır, bu da doğrudan puanlama demek bir yandan da ki bu da dikkat çekici hoş bir iddia oluşturmakta kuşkusuz.

 

Evet, özetlersek; examiner.com yazarı Jan Dennis geçtiğimiz 30 Marttan başlayarak 18 Nisana kadar 10 makalede kendine araştırma, deneyim ve birikimine göre “Dünyanın En İyi 10 World Caz Albümü” sıralamasını yayınladı, gerekçelerini de yazdı. Sonuçta bizim tüm bu makaleleri buraya aktarmamız mümkün değil ama albüm sıralamasını ve kısaltılmış olarak Dennis’in nedenlerini de okuyabilirsiniz.

 


 

İşte "Dünyanın En İyi 10 Etnik Caz Albümü" tavsiyesi;

 

01 Jim Pepper; "Comin’ and Goin"

 

“Comin’ and Goin”de Jim Pepper bize muhtemelen kaydedilmiş en iyi müziklerden örnekler sunarken folk, caz, blues ve Amerikan yerli müziğini ustalıklı bir kompozisyon anlayışıyla birleştirmektedir. Albümün en dikkat çekici parçası 60’lı yılların en büyük hitlerinden “Witchi Tia To”da Jim Pepper’ın dağlayıcı, ağıtsı tenor saksafonu, John Scofield’ın ‘chunky’ gitarı, Kenny Wernel’in gospel etkili piyanosu, Hamid Drake’in Amerikan yerli ruhunu yansıtan vurmalıları parçayı Cherokee marşı gibi ama dinleyeni çabuk kavrayan ve etkileyen güçlü bir etik caz müziğine dönüşüyor.

 

 


 

02 Omar Sosa; "Mulatos"

 

Küba’nın dünyaya armağanı ünlü piyanist Omar Sosa şimdiye kadar örneğin “Free Roots” gibi epey kötü albümler kaydetti ama yine de onun potansiyelinin tamamını görmüş değiliz. Oldukça kişisel bir müziği olan sanatçı kimi zaman da “Pictures of Soul” gibi özel bir dinleyiciye hitap eden albümle çok da başarılı oldu. Aynı zamanda “Sentir” albümü eklektik bir duygu taşıyordu, “A New Life” albümü ise fazla ihtiyatlı bulunmuştu ya da başta dediğimiz gibi “Free Roots” fazlaca berbat bulunmuştu ama bu durum “Mulatos”la tümüyle değişti. “Mulatos”ta kaydettiği ritmik, derin ve melodik müziği müthiş beğenildi.

 

Sosa’nın piyano, fender, marimba gibi enstrümanlar çaldığı bu albümde Dhafer Youssef ud, Renaud Pion klarnet, Deiter Ilg akustik bas, Steve Arguelles davul, Philippe Foch tabla ve Azia Arradi’de qarqabas ve vokallerde yer aldı. Tüm bu müzisyenlerin ve Sosa’nın müziğiyle albümden çıkan sonuç muhteşem bir etki yarattı.

 

 


 

03 Egberto Gismonti; "Sanfona"

 

Egberto Gismonti’nin “Sanfona”sı 1981 yılında yayınlandığında Gismonti ünlü olma yolunda mesafe katetmeye ba?layan bir müzisyendi. Bir kaç yılını kuzey Brezilya’nın ormanlarla kaplı, medeniyetten uzak bölgesinde geçiren Gismonti bu dönem yerel folklorik duyarlılığın peşinde koşarak çevrelemişti kendi müzikal dünyasını. Ardından bu albüm daha önce belki de hiç duyulmamış, sofitike duyarlılıklı bir müzik olarak kaydedildi. Gismonti bunu yaparken aynı zamanda Avrupanın gitar piyano ikilisini de müzikal yapının içine katmayı ihmal etmedi.

 

 


 

04 Peter Epstein, Joao Paulo, Ricardo Dias; "Nascer"

 

Peter Epstein Trio’nun “Nascer” isimli albümü muhtemelen kaydedilmiş en muhteşem, en sihirli enstrümental albümlerden biridir kanımca. Alto ve soprano saksafonlarda Peter Epstein, piyanoda Joao Paulo ve akordiyonda da Ricardo Dias Portekiz ve Sefarad folk melodilerini kendi müzik tarzlarının içinde dönüştüren büyücüler gibiler. Örneğin, albümün ilk parçası “Bilrou” belirgin olarak Celtic etkili müzik olmuş. Kederli ve hüzünlü bir balad, gözyaşlarınızı tutamayacağınız kadar hem de. “Sar Hamemune” hipnotize edici Yemen melodisi üzerine kurulu. Albüm sound olarak ECM tarzına yakın duran bir sound. Dünyanın uzak coğrafyalarının dürüst melodileri cazın içinde nakış gibi işlenmiş vaziyette.

 

 


 

05 Egberto Gismonti, Jan Garbarek, Charlie Haden; "Magico"

 

“Ballarina” ve “Palhaço” dinlediğim en muhteşem caz performanslarından, “Magico”da doğrusu hiç aşağı kalmıyor. Bu albüm ve içindeki şarkılar kesinlikle ‘world jazz’ tarihinin en yüksek noktasında oturan parçalardan. Garbarek’in kuzey Norveç buzulu saksafonu güçlü bir ağıt tadında. Charlie Haden’ın bası ise güçlü ve hisli, Gismonti ise cıva gibi değişken Brezilyalı ruhuyla gitar ve piyano melodileri arasında gizemli, sihirli, akıcı ve sihirli. Bu inanılmaz üçlü kişisel tarihlerinin en belirgin albümlerinden birini kaydetmişler kesinlikle.

 

 


 

06 McCoy Tyner; "La Leyenda De La Hora"

 

McCoy Tyner’ı caz dinleyicilerine tanıtmak için fazladan çabaya girmeme gerek yok elbette. Coltrane, Miles, Shorter, Henderson gibi devlerle çalmış bir dev o. Tyner’ın world kapsamında diyebileceğimiz bir-iki albümü var, “La Leyenda de la Hora” bunlardan biri kesinlikle. Müziklerinde latin ve Afro Cuban etkisini kullanan Tyner bu albümde yapmayı düşündüğünün ideal olanını bulmuş gibi görünüyor. Eğer bana inanmıyorsanız “La Habana Sol”u bir de kendiniz dinleyin. Parçadaki kısa ama etkili solosu esprili, zeki, swing duygulu ve mükemmel, bir de Hubert Laws’ın flüt solosu eklenince bambaşka bir şey olup çıkıyor müzik. İlk yayınlanışından sonra yaklaşık bir yirmi yıl boyunca ortalarda görünmeyen bu albüm sonraları tekrar basıldı. Bulursanız arşivinize hemen atın ve kaybetmeyin.

 


 

07 Cyro Baptista; "Vira Loucos"

 

Brezilyanın iki ekstrem kültürü New York’un bağrında buluşurlarsa ortaya sizce nasıl bir karışım çıkar? Birbirlerine benzemeyen elementlerin birleşiminden vücuda gelen olağanüstü bir karışım, iksir gibi bir şey! Cyrio Baptista yaşayan en etkili perküsyonistlerden biri. Kendine vahşi bir ideal buldu ve onun peşinden koştu, ortaya çıkan albüm “Vira Loucos”.  Klasik besteci Hector Villa Lobos’un ritmik ve tonal folklorik parçalarını tamamıyla değiştirilmiş bir yapıya büründürmek gibi bir şey yaptığı... Muhtemelen yalnızca John Zorn’un anlayacağı bir şey sanki bu.

 

 


 

08 Henri Texier; "Mad Nomad"

 

“Mad Nomad” albümü benim favori world caz albümüm, bir on yıl önce keşfetmiştim. Albümün basit ve anlaşılır bir ideali var; Göçebe Hayat Şekli... Tıpkı, Berberiler, Romanlar, Tuaregler, Afganlar gibi. Bu müzik bu hayatı yaşayanların müzikte sembolik halini bulmuş şekli de diyebiliriz.  Endüstrileşmeye, global kapitalisme, vahşi piyasa ve yaşam şartlarına bir tür başkaldırı, müzikal bir isyankarlık gibi... Grup basta Henri Texier, alto saksafon ve klarnette Sebastien Texier, soprano, alto ve tenor saksafonda Julien Lourau, bariton ve alto saksafonda Francois Corneloup, gitarda Noel Akchote, piyanoda Bojan Zulfikarpasic, davulda Jacques Mahieux var.

 

 


 

09 Rita Marcotulli; "Koine"

 

Muhtemelen Kuzey Amerikada kimseye bir şey ifade etmeyen Rita Marcotulli ismi Avrupada bir stardır. “Koine” ise Marcotulli’nin en iyi world caz albümüdür kesinlikle. Örneğin, “Il Richiamo” olduka uzun bir parça ve vokal ile İsveç folk viyolacısı Lena Willemark’ın performansı dikkat çekici. C.S. Lewis’in “Northernness”ini çağrıştıran bir duygusallıkta. Albüme adını veren parça “Koine" ise Akdeniz duyarlılığı ile modern caz elementlerinin hoş bir karışımı gibi. “Afromenia” (cazkolik notu-bizden bir ses içermesi bakımından hoş) ise Arto Tunçbayocıyan’ın çoklu vokal tekniği ve vurmalılardaki yüksek becerisiyle mükemmel bir kombinasyona dönüşmüş. Albümde ünlü saksafonist Jan Garbarek’in kızı Anja Garbarek’de “Interference”de ki istekli, arzulu vokaliyle dikkat çekici.

 

 


 

10 Andy Narell; Slow Motion

 

Caz, kalipso ile buluşursa... Andy Narrell’in parlak fikri! Çok güçlü bir karışım. Hoş ve uyarıcı karayip ritimleri ile cazın armonisinin dans eden hali. Daha iyi ne olmasını umuyorsunuz? Narell çelik davul soundunu caza sokmuş adamdır. Modern ve eklektik bir tavrı vardır, çok da yakıştırır. Bugüne kadar 20 civarında albüm yayınlayan bu büyücü adam Trinidad Tobago müziğinin 20. yüzyılda öncü isimlerindendir.

 

 

Cazkolik.com / 22 Nisan 2009, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.