BBC'nin web sitesinde bir turizm haberi yayınlandı. Stefania D'Ignoti imzalı haber hani bazen 'kendi memleketimizden haberimiz yok' deriz ya, öyle bir haber olmuş. D'Ignoti turizm amaçlı ama işin içinde kısmen cazın da olduğu bir mekân haberi yapmış.

Başlığı şöyle;

"Sınır kenti Gaziantep'te gizli bir caz kafesi, sakinlerinin şehrin çalkantılı geçmişiyle barışmasına yardımcı oluyor ve gelecek için umut vaat ediyor"

Çalkantılardan kasıt Mart ayındaki deprem ile Suriye sınırında yaşananlar, şehre 500 binden fazla göçmenin gelmesi, hatta daha eski konulara da uzanmış yazar.

Makale şöyle başlıyor;

"Çarşamba ve Cumartesi geceleri, Gaziantep'in eski Ermeni mahallesi olan dar taş sokakları takip ederek isimsiz bir gümüş kapıya kadar gider ve üç kez kapıyı çalarsanız, bir ziyafetle karşı karşıyasınız demektir"

Fazlasıyla gizemli bir tarif olmuş. Üç kez kapıyı çalmalar filan sanki bir mason buluşması gibi ama anlaşılan yazar bu kısımları gizem katmak için abartmış diyerek geçelim.

Uçaner ve kardeşi Jazz ve Kahve'yi beraber yönetiyor (Foto: Carola Cappellari)

Kafenin işletmecisi Murad Uçaner şöyle diyor; "Gaziantep, eski Mezopotamya'nın kalbinde bir kavşakta yer alan bir şehir. Aynı imparatorluğun yönetimi altındayken Ermeniler, Türkler ve Araplar barış içinde bir arada yaşıyorlardı. Bu birkaç metrekarede o eski havayı yeniden canlandırmaya çalışıyoruz".

Bina depremde zarar görmemiş. Uçaner burayı farklı kültür ve ülkelerden insanların buluştuğu, birbirlerinin kültürlerini tanıdığı bir yer olarak tanımlıyor.

Uçaner eski konağın tarihiyle ilgili yaptığı araştırmada evin eski bir Ermeni konağı olduğunu öğrenmiş. Birinci Dünya Savaşı ve Ermeni Tehciri'nin ardından sonra uzun süre harabe olarak kalan konak 2015 yılında şehir mirası kapsamında kafe ve otel yapılması amacıyla renove edilerek hizmete girmiş.

Murad Uçaner'in kızkardeşi Müjgan Şahin uzun süredir bir kafe açma hayali kurar iken bu eski binaya rastlamış ve burayı kiralamak için ağabeyini teşvik etmiş, ardından 2018 yılında "Jazz ve Kahve" adıyla açmışlar.

Sonra tabi geçen Mart ayında gelen yıkıcı deprem.

Uçaner, 'Bu binalar ayakta kaldı' diyor.

Kafenin sahipleri yeme içme konusunda bölgenin gastromonik lezzetlerine sahip çıkıyor. Tavşan kanı çay, koyu kahve, mırra gibi içecekler Jazz ve Kafe'nin vazgeçilmezi ama başka lezzetler de var.

Uçaner, bölgenin geçmişteki multi-kültürel kimliğini geri kazanmasını istiyor, bunun için elinden geleni yaptığını belirtiyor makalenin yazarı Stefania D'Ignoti'ye.

Suriyeli-Filistinli ud sanatçısı Ezzat Dahman, kafede kendi müzik projesini başlattı (Foto: Carola Cappell)

Jazz ve Kahve'de Türk ve Suriye müziği icra eden Suriyeli-Filistinli Ezzat Rahman burada 'aynı müzikleri ama farklı insanların da kendi öğrendileri şekilde söylemeyi öğrendim' diyor mesela. Bu durum kültürlerimizin ne kadar yakın olduğunu gösteriyor bize.

Dahman, bu tecrübenin ardından Jazz ve Kahve'de 'Irkçılığa Karşı Müzik' adını verdiği bir proje başlatmaya karar vermiş. Aynı gece boyunca Türk ezgilerinden Arap müziğine, Ermeni ve Süryanı şarkılarına kadar her şey Jazz ve Kahve'de birlikte söyleniyor.

O gece orada bulanan müşterilerden Deniz Adalı elindeki Süryanı şarabını göstererek "Caz ya da klasik gibi daha önce hiç alışık olmadığımız yeni müzik türlerini keşfetmeyi seviyoruz" diyor mesela.

Jazz ve Kahve'de caz nerde diye soran olabilir, doğrusu oraya gitmeden, orada bir gece geçirmeden bunu bilmek imkânsız. Belki radyodan ya da plâktan bir anda bir caz parçası çalmaya başlayabilir, belki küçük bir caz grubu canlı müzik de yapabilir ya da 'Jazz' kelimesini sadece farklı kültürlerin buluşmasını sağlayan bir büyü olarak da düşünebilirsiniz. En güzeli, Antep'e gidip Jazz ve Kahve'ye uğramak ve bu güzel çabaya destek olmak.

Haberin aslından derleyen Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 28 Ekim 2023, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN