Bizce bu konseri anlatmanın iki farklı yönü var. İlki, inşaat aşamasından beri merak ettiğimiz Zorlu Center`ın PSM isimli konser salonlarına dair (biri büyük, diğeri -bizim konseri izlediğimiz- küçük) izlenimler. Diğeri ise elbette konserin kendisi.
* * *
Zorlu PSM konser salonu ile ilgili en önemli konu hiç kuşkusuz ulaşım kolaylığı. Kesinlikle metro ya da metrobüsle gelinmesi zaman tasarrufu açısından şart ve bu konuda muhtemelen şehrin olabilecek en uygun yeri. Anadolu yakasından geliyorsanız metrobüs, Avrupa yakasından geliyorsanız metro sizi doğrudan adeta konser salonunun kapısına getirip bırakıyor. Zincirlikuyu ile Esentepe metro istasyonu arasında yapılan tünel ise yağmurda ıslanmadan, soğukta üşümeden sanki doğrudan salonun kapısına açılıyor.
* * *
Take 6 gibi bir konserin ardından bu kısmı fazla uzatmayalım, ilerde başka konserlerde nasılsa daha da değiniriz.
Önce şu isimleri bir ezberlemek lazım: Mark Kibble, Joel Kibble, Dave Thomas, Alvin Chea ve Christian Dentley.
Yıllardır isimlerini duyar, şarkılarını dinleriz ama kendilerini izlemek kısmet olmamıştı. Onlar da İstanbul`a ilk kez geldiklerinden sözettiler. Hepimiz için bir ilk randevu oldu.
* * *
Dile kolay... 25 yıllık bir gruptan söz ediyoruz ve şimdiye kadar sadece iki kişi değişmiş. Yani, grup aslında orinjinaline yakın kadroyla aynen duruyor diyebiliriz. Şimdiye kadar tam 10 Grammy ödülü, 10 Dove ödülü, Soul Train ve başka ödüllerle vokal ve `a capella` dünyasında keşfedilecek tüm zirvelere isimlerini kazımış bir topluluk.
Yaşayan efsane Quincy Jones`un kendine has tabiriyle "baddest vocal cats on the planet". Tam bu noktada ortaya çıkan gerçek ne albümde, ne video ne başka yerde hiç bir şey böyle bir grubu canlı izlemek kadar etkileyici olamaz. Bir başka önemli konuysa aslında çok rahat binlerce kişilik dolu salonu yerinden zıplatacak kadar dinamik ve güçlü şovları. Gerek kendi aralarında yok artık dedirten uyum gerek salonla kurdukları sıcak iletişim size yaşadığınız süre içinde başka her şeyi unutturuyor.
* * *
Şöyle düşünün, daha konser başlamamış ve istisnasız herkes salonu incelemekle meşgul. Koltuklar, yerler henüz her şey yeni yeni kokuyor... Henüz salonun detaylarını tam keşfedememişken bir anda sahneye doluşan 6 kişi sizi bir anda vokal yağmuruna tutuyor. Ama ne yağmur...
Hepsi gerçek birer `vocal genius`, tek tek virtüöz yorumlar, 6 sesin 6 farklı temas noktasıyla kurulan vokal örgüsü uyumsuz ritimlerle daha da muhteşem soundlara dönüşüyor, olmadı bir yandan kristal berraklığındaki sesler, mimikler ve vücut dilleriyle beslenen funky groove`un görünen en etkileyici sahnesini oluşturuyor.
Amerikan Songbook standartlarının en sevilen şarkılarından Smile ile başlayan sağanak sayması zor sayıda şarkıyla ilerliyor. Smile`de işlenen vokal derinlik kendini bis bis diye arattırıyor. Fransız besteci Michel Legrand`ın Windmill of Your Mind ile vokal yelpazesinin altı farklı renginden oluşan palet resmen harika. Tüm bir soul dünyasından dinlediğimiz Ben E. King`in efsane bestesi Stand By Me`nin teatral yorumu ile anlıyoruz ki 50`lerin, 60`ların dünyasından geçiyoruz. Derken, grubun ana besin kaynağı, tüm Afrikalı Amerikalıların gospel`i Randolph Thomson`ın Hallelujah`ı çıkageliyor. Daha spiritüel bir yorum. Bir anda gözümüzün önünden 30`lardan günümüz kadar vokal grupları geçiyor. Doobie Brothers`lar, Coasters`lar, Comedian Harmonists, Delta Rhythm Boys, Drifters, Du Droppers aklınıza kim gelirse bu büyük geleneğin günümüzde Take 6`te vücut bulmuş hali gibiler.
Özellikle Michael Jackson bölümü... Grup üyeleri hiç kuşkusuz ya onunla büyüdü ya da onu seyrederek. Jackson`ın taa altmışların sonu, yetmişlerin başında nasıl bir Jackson Five grubu olduklarını biliyoruz. Take 6`in efsaneyi ne kadar sevdikleri belli. Büyük saygı duyuyorlar. Özellikle, gruba sonradan katılan ve daha genç, ufak tefek olanı tam bir `moonwalk`. İnanılmaz bir adam. Şovun başında kendi CD`sinden de solo şarkı söylemişti. Saf bir yeteneğin kendini ilk saniyede nasıl hissettirdiğine mükemmel bir örnek. Safkan bir yetenek. Bir diğerinin siyah gözlükle Stevie Wonder taklidiyle söylemesi görülmeye değerdi.
* * *
Dedik ya, adamlarda şeytan tüyü var... Sesleri, şovları ve sahneleriyle izleyiciyi sarhoş etmeden konseri bitirmiyorlar. Mutlaka yeniden buralarda izlememiz gereken bir grup. Biz buradan diyelim, yetkililer de okur umarız...
Cazkolik.com / 14 Kasım 2013, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.