Grammy ödülü kazanmak veya kaybetmek sanatçı üzerinde hangi etkileri yaratır?

Grammy ödülü kazanmak veya kaybetmek sanatçı üzerinde hangi etkileri yaratır?

Genellikle vitrine konulmuş olana odaklanır ama arkasında neler olduğunu merak etmeyiz. Amerikan müzik endüstrisinin ödüllendirdiği isimleri dünyanın kalanındaki bizler de ister istemez takip ediyoruz. Buraya kadar belki normal ama fazla bilmediğimiz şey Amerikan müzik endüstrisinden bir sanatçının bu ödülü kazandığında veya kazanamadığında sanatında ve hayatında nelerin değiştiğidir. Behavioralscientist.org web sitesinden Giacomo Negro, Balázs Kovács ve Glenn Carroll isimli üç yazar bu konuda dikkat çeken bir araştırma kaleme aldı.

 


 

 

Ödüller neyin iyi müzik sayılacağı konusunda son söz değil elbet ama yapılan müziği değiştirebiliyor

 

 

Müzik dünyasının yüksek profilli ödülü Grammy'ler sanatçıya başarı duygusu yanında reklam da getiriyorr ve ardından genellikle ticari başarı da geliyor. Bu gözde ödül sanatçıyı 'yıldız' statüsüne iten bir ivme de yaratabilir. Bu nedenle genelde 'Grammy ödülü ticari başarı getirir' algısı iyice yerleşmiştir, tamam da, bu ödüller müziği etkiler mi? Öte yandan, kazanılan ödül hem sanatçıyı başarıya ulaştıran tarzını kopyalamaya yöneltebilir hem de plâk şirketlerinin güvenli ama geleneksel önceliklerine karşı durmadığı gibi bu potansiyeli kendisi adına bir nevi kaldıraç olarak da kullanabilir.

 

Kültürel pazarların farklı davranışlarını anlamakla ilgilenen örgütlü-araştırmacı bir ekip olarak bu bilmece dikkatimizi çekti ve araştırmaya karar verdik.

 

Şu üç soruyu inceledik:

 

Grammy kazanan bir sanatçının müziği değişir mi?

 

Aday gösterilirler ama kaybederlerse ne olur?

 

Ödüllerin etkileri nelerdir?

 

Yakın zamanda American Sociological Review'da bu soruların cevaplarını araştırdık ve sanatçıların Grammy ödülü kazandıktan sonra kendi tarzlarından stilistik olarak sapma eğiliminde olduklarını bulduk. Kaybeden adaylar ise bir sonraki albümde genellikle ana akıma yöneliyor. Bu durumun, Grammy ödülünün sanatçıya artistik eğilimini sürdürebilmek için daha fazla güç sağladığından kaynaklandığını düşünüyoruz. Bununla birlikte, ödül kazanamayanlar, kaybetmeyi artistik seçimlerinin normdan saptığına dair olumsuz bir sinyal olarak da yorumlayabiliyor.

 

Çalışmada, 1959'dan 2018'e her türden dört büyük Grammy Ödülü'nü (Yılın Albümü, Yılın Kaydı, Yılın Şarkısı ve En İyi Yeni Sanatçı) inceledik. Toplam 1.036 sanatçı aday gösterildi ve bunların yüzde 60'ından fazlası kariyerlerinde yalnızca bir kez aday olabildi; 278 sanatçı en az bir Grammy ödülü kazandı. Kazananların sadece yüzde 28'i birden fazla kez ödül kazandı.

 

Adaylık sonrası sanatçıların müziğinin ne yönde değiştiğini anlamak için, aynı türdeki (ör. blues, country, caz, pop/rock ve rap) diğer kayıtlı müziklere göre sanatsal farklılaşmaya odaklandık. Özellikle, albümler arasındaki "biçemsel mesafeyi" belirlemek için bir makine öğrenimi (algoritmalar kastediliyor) yaklaşımı kullandık. Tarzlar, deneyselden yeni dalgaya ve punk'a kadar değişen alt türler dahil daha spesifik kategorileri içeriyordu. Kariyerinin başında barok pop ve psychedelic rock yapan ama sonunda dance rock hatta drum'n'bass'a dönüşen David Bowie'yi düşünün mesela veya rock albümleri glam'dan deneysel ve heavy metal'e çeşitlilik gösteren Lou Reed'i.

 

Makine öğrenimi yöntemini iki adımda uyguladık. İlk olarak, türler içindeki konumunu bulmak için her albümle ilişkili stilleri kullandık. İkinci olarak, her bir albümün önceki üç yılda aynı türdeki diğer tüm albümlere göre aralarındaki mesafeyi hesapladık. Bir albümün diğerlerinden daha uzak olması, farklılaşmanın daha güçlü olduğunu da gösteriyor.

 

Bu bakımdan, bir sanatçının müziğini nasıl temsil ettiğini göstermek bakımından Christina Aguilera'yı düşünelim. Amerikalı şarkıcı kendi adını taşıyan albümünü çıkardıktan sonra 2000 yılında "Yılın En İyi Yeni Sanatçısı" dalında Grammy kazandı. Aguilera'nın ilk albümü sanatçıyı zamanın modası genç dans-pop tarzında konumlandırmıştı ve giderek yıldız olmaya doğru yükseldi. Aguilera ilk albümdeki parçaların yeniden kaydedilmiş İspanyolca versiyonundan sonraki albümünde artistik bir dönüş yaparak "Stripped" albümünde r'n'b ve flamenkodan rock'a stilistik formları müziğinde birleştirdi. İşte o zaman pop/rock türünde diğer albümlerle karşılaştırınca "Stripped" albümü 0,97'ye eşit bir stilistik mesafe değeri gösteriyordu; bu, aynı yıl yayınlananlar da dahil olmak üzere (0,26) tüm pop/rock albümlerinin (0,24) ortalama mesafesinin kabaca dört katı demektir.

 

Aguilera'yı, Amerikan cazında Bossa Nova dönemini başlatan caz gitaristi Charlie Byrd ve saksafoncu Stan Getz'in "Jazz Samba" albümüyle de karşılaştırdık. Çığır açan çalışmaları 1963 yılında Grammy adaylığı almış ama ödül kazanamamıştı. 1.27'lik mesafe puanı gösteren "Jazz Samba"dan sonra Byrd, klasik ve Brezilya Bossa Nova gitarına güvenmeye devam etti. "Bossa Nova Pelos Passaros"tan "Hollywood Byrd"e sonraki on iki yıldaki rekorların tümü, diğer caz albümlerine göre 0,3 ile 0,4 arasında bir mesafe gösterdi.

 

Analizimiz, Aguilera gibi Grammy ödüllü sanatçıların kendi tarzlarındaki diğer sanatçılardan biçimsel olarak daha 'uzak' olan albümleri yayınlama eğiliminde olduklarını ortaya koyuyor. Ayrıca, sanatçıların kendilerini önceki çalışmalardan farklılaştırma eğiliminde olduklarını da görüyoruz. Bu durum, Grammy ödülünün bir sanatçıyı nasıl çok yönlü bir yörüngeye sokabileceğini bize gösteriyor.

 

 

Ödüllerin ve aday olmanın ticari başarıya ve müzisyenlerin prodüksüyonları için aldıkları kaynaklara nasıl katkıda bulunduğunu da analiz ettik

 

 

Önceki araştırmayı tekrar ederek söylersek, adaylığın ardından ilgili sanatçıların albümlerinin Billboard listelerinde ortalama 22 sıra yükseldiğini görebiliyoruz. Ayrıca, Grammy adaylığı sayesinde kayıt prodüksüyon olanaklarının çoğaldığını da tespit ettik. Tüm adaylar yaklaşık yüzde 50 artış elde ediyor. Burada, kazananlar için adaylara göre bazı ek kaynak artışları olduğunu da gördük, ancak bu etkiler istatistik olarak anlamlı sayılmaz. Aday gösterilen grubun tamamı için önemli diyebileceğimiz ticari artışa rağmen, sonuçlarımız, kazananların ve kazanamayanların bu kaynakları farklı amaçlar için kullandığını gösteriyor.

 

Kazanan müzisyenler ödülün etkisini ticari ilişkilerinde kaldıraç etkisi olarak görüyor. Müzisyenler, müzik şirketlerin artistik özgürlüklerini sınırladığını ve kendilerini kısmen yaratıcı ama ticari olarak 'uygun' müzik yapmaya ittiğini söyleyerek şikayetlerini dile getiriyorlardı. Sony ile uzun süre mücadele eden George Michael şirketin kendisini bir tür "bir yazılım parçası" olarak gördüğünü söylemişti. Prince ise üretkenliğini sınırlayan Warner Brothers'ın sözleşmeden kaynaklanan baskısını protesto etmek için adını bir sembolle değiştirmişti.

 

Kazananlar ve kazanamayanlar arasındaki göz ardı edilebilir kaynak farkı dikkate alınınca, aday olup da kazanamayanlar arasındaki yaratıcılık değişimi başka nasıl açıklanabilir ki? Sosyo-psikologlar, "kızgınlık, artan hayal kırıklığı" gibi "başarıya yakın" olumsuz duygusal tepkilere işaret ediyor. Kazanamayanlar, önceki stratejilerinin ödülü hak etmediğini düşünerek bir sonraki adaylıkta kazanmak adına farklı eylemlerde bulunabiliyor. Yarışmacılar, ayrıca, normdan saptıkları için kazanamadıklarını da düşünebiliyorlar, bu sebeple geleneksel davranışlara yönelik bir uyum da geliştirebiliyorlar.

 

Ayrıca, kazanan bir sanatçının yeni bir yaratıcı alana yönelme ihtimalinin müzik şirketlerinin büyüklüğü ve bu şirketlerin sahip olduğu ticari başarılarla ilgili olduğunu da gördük. Kazanan sanatçılar geçmişteki başarıları ne kadar büyükse o denli az farklılaşıyor. Büyük plâk şirketlerine mensup sanatçılarda da benzer bir durum var. Büyük plâk şirketlerinin bünyesinde yer alan ödüllü sanatçılar, küçük plâk şirketleriyle çalışanlara göre daha az farklılık gösteriyor. Bu durum, sanatsal özgürlükteki artışın bireysel veya örgütsel kısıtlamalarla azaltılabileceğini de düşündürüyor. Sanatçıların plâk şirketleriyle yaptığı sözleşmelere dair kanıtımız yok, ancak, başarılı sanatçılar ve onların mensup olduğu büyük plâk şirketlerinin alışılmadık müziklere sapmaları yapmaları halinde kaybedecek çok daha fazla şeyleri olduğunu bize düşündürtüyor.

 

Bütün bunlar, ödüllerin müzik endüstrisi ve müziğin üzerindeki etkilerine dair sorulara neden oluyor. Ödülü kazanmak yaratıcılığı ve yeniliği tetiklerken, kazanamamak ama 'aday olmak' ise sadece 'uygun olma' duygusuyla sonuçlanır. Kazanandan çok kazanamayan aday olduğunu göz önüne alırsak şu soru akla gelir; Acaba Grammy adayları listesini açıklamamak daha mı iyi olur?

 

Sadece kazananlara odaklanan bir Nobel Ödülü'nü düşünün. Kazanan sanatçıların yenilik yapmaya devam etmesini ve potansiyel olarak başkalarına da aynısını yapmaları için ilham vermesini beklerken, kısa listeye giren sanatçıların yaratıcılıklarına yönelik gözlemlenen darbeden kaçınabilmelerini bekleriz. Nobel benzeri sistem adayları uyum sağlama baskısından kurtarabilir ama aynı zamanda onları 'aday olmanın' getirdiği ticari başarıdan da mahrum kılar.

 

Ödüller neyin iyi müzik sayıldığı konusunda son söz değil elbet ama yapılan müziği değiştirebiliyor.

 

Giacomo Negro, Balázs Kovács, Glenn Carroll / Behavioralscientist.org

 

Cazkolik.com / 15 Şubat 2023, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.