bahsetmişti. Onun dikkatimi çekmesiyle çeşitli gowendler dinlemeye başladım. Kasetler arasında dolanıp durduğum bu dinleme turunda çeşitli şaşkınlıklar yaşamaya başladım. Elimdeki kabarık müzik yığınında dünyanın çeşitli yörelerinden, İran, Suriye, Ermenistan, Norveç, Almanya, Danimarka ve Türkiye'den geleneksel veya çağdaş yapım olan Kürt müzikleri ve ayrıca bir miktar da Anadolu-Ermeni müziği olduğunu söylemeliyim. Bu yığının içinden çektiğim her kaseti dinlemek, giderek, içinden ne çıkacağını bilmediğim bir kutuyu açmaya benzedi. Kürt diye dinliyorum, Mısır kemanlarını hatırlatıyor; Kürt diye dinliyorum, karşımda Kafkas ritmi, ya da İspanyol gırtlağı, veya işte sanki Nihavent Longa, ya da Anadolu türküleri; hatta bazan Balkan ve Yunan havaları bile esiyor.
Dinlediğim örneklerin sınırlılığı ve kulaklarımın öznelliği payını ihmal etmeyeceğinizi varsayarak çıkarsamalarımı aktarmak istiyorum:
- Genel olarak Kürt örneklerinde müzik Anadolu, Mısır, Yahudi, Arap, İspanyol, hatta yer yer Yunan ve Kafkas müzikleri gibiydi.
- İranlı Kürtlerin müziklerinde Balkan, Macar, Hint, Kafkas, Yidiş-Yahudi, Türk Sanat Musikisi, Azeri ve hatta Yunan karakteri bulunduğunu düşündüm.
- Ermeni müziklerinde ise hep Anadolu, Yunan, Kafkas, Azeri ve bazan da Ege türkülerindeki melodileri duydum.
Bu dinleme turu giderek bir seyahate benzemeye başladı. Dinlediğiniz müzik size hep birşeyleri, biryerleri çağrıştırır ya: "Burası neresi acaba?, dersiniz; ben de bu süreçte bir ortaklıklar ve hem de farklılıklar diyarında dolaştığımı hissettim. Belli ki ben de Kürt müziğinin tarihsel-geleneksel kaynakları olan dengbejlerin dolanıp durduğu yerlerden geçtim. Bu yerlerin nereler olduğu, nerelere kadar yayıldığı, dahası dengbejlerin kimler olup ne yaptıkları konusunda sonradan bilgi edindiğim iki kitap oldu. Birincisi Avesta'dan çıkan Kürt Müziği isimli derleme. (Derlemenin içinde Kendal Nezan, Mehrdad R. İzady, Ayako Tatsumura, Erol Mutlu, Christian Poche, Dieter Christensen ve Archimandrite Komitas'ın Kürt Müziği, Kürtler ve Müzik, Kürt Müziği ve Kültürü, Hakkari Kürtlerinin Dans Şarkıları ve Kürt Melodileri gibi yazıları yer alıyor. Bu yazılardan ikisi UNESCO'nun iki ayrı koleksiyon kapsamında hazırladığı Kürt müziğinden örnekler içeren diskler için yazılmış tanıtım yazıları). Söz konusu ikinci kitap ise Mehmed Uzun tarafından yazılmış bir denemeler kitabı: Dengbejlerim (Belge Yayınları. Önsözü İsveç Akademisi üyesi Kerstin Ekman'a ait)
Avesta'nın derlemesi içinde yer alan Kürt Müziği Üzerine adlı yazısında Erol Mutlu "güçlü bir sese ve hafızaya sahip olmanın yanısıra Kürt coğrafyasında sürekli olarak dolaşan ve öncelikle bir ses ve söz ustası (1) olan dengbejlerin kültürün üretimine aktif olarak katılan halk ozanları" olduğunu söyler. Bu konuyu ele alan diğer yazar Mehmed Uzun ise Dengbejlerim adlı kitabında dengbejin ne olduğunu şöyle tarif eder: "Deng ses, bej ise sese biçim veren, sesi söyleyendir; sese nefes ve yaşam verendir. Dengbej, sesi kelam, kelamı kılam (yani türkü) haline getirendir." (2). Derleme kitabında yer alan yazıların her birisi Kürt müziği ve kültürü ile ilgili değişik bir veçheyi ele alır ve etraflıca anlatırken, Mehmed Uzun'un denemelerinde ise adeta dengbejlerin yaşantılarının ve onların içinde yer aldığı zamanın, mekânların kokusu burnumda uyanıyor. İki kitaptan da peşpeşe aktaracak olursam: Kürtlerin kültürel yaşantısında müzik ayrıcalıklı bir role sahiptir; vakayinamelerden lirik şiirlere, destanlardan edebi eserlere kadar herşey şarkı olarak söylenir, herşey müziklendirilir ki daha iyi ve kolay hatırlanabilsin ve gelecek kuşaklara aktarılabilsin, (3) ve Dengbej; söyleyen, sözü nakşeden, belleği canlı, diri tutan, hatta bellek olandır. (4) Sözü hem nakşeden -ve belli ki bunu yaparken nakış gibi işleyen-, hem de nakleden dengbejleri düşündüğümde aklıma meşk geliyor: Yazılı bir kültür üretmektense sözlü kültürü yaşatmayı seçmiş olan Osmanlı'da musikinin kuşaktan kuşağa aktarımı meşk yoluyla olmuştur. (5) Böylece meşk hem bir eğitim, hem de aktarım sistemi olarak işlev görmüş. Ya da benzer bir nedenle rebetikoyu düşünüyorum; genellikle rebetiko olarak adlandırılan şarkı türü, doğaçlamanın hem müzikte, hem de şarkı sözlerinde çok önemli olduğu sözlü bir gelenekten kaynaklanır. Yunanistan'da, şarkılarının kaynakları ile ilgili kendisiyle konuşulan bütün yaşlı müzikçiler, şarkılarını esrar inlerine ve Pire kahvelerine devam eden amatör ya da yarı profesyonel müzikçilerden öğrendiklerini doğruladılar. (6) Ve benzer bir biçimde dengbejlerin de yazılı bir kaynağı yoktu. Sözlü gelenek işliyor iken, söz dipdiri ortada dolaşıyor idi. Varlığı dolaşmasıydı; dolayısıyla dengbejlerin sözü kaydetmeye ihtiyacı yoktu. Şimdiki dünyada ise bizlerin dengbejlerin varlığını ve sözlerini, ya da rebetikoları kaydetmeye, veya meşki unutmamaya ihtiyacımız var.
Dengbejlerin iki işlevi vardı: kültürü bölgeler arasında taşımak ve zamanlar arasında aktarmak. Mehmed Uzun'a göre doğal ve ritmik sesin, sade ve dolaysız kelamın uzaklıkları, sınırları, düşmanlıkları, önyargıları aşarak köy köy, ev ev dolaştığı bir zaman da (7) bir dengbejin sesi, ancak ta uzaktan, aşılması olanaksız sınırların ötesinden görülebilen, ama hiçbir zaman ziyaret edilemeyen dağların, yaylaların, nehirlerin, köylerin sesi haline gelir. Tarih içinde oradan oraya göçeden, yer değiştiren insan topluluklarını, terkedilen ve varılan yerleri düşününce şu soru geliyor aklıma: Müzikleri taşımaya devam eden, bırakılıp gidilen bölgeler midir, yoksa oralardan giden insanlar mı? Bulduğum cevap şu oluyor: Müzik bulunduğu yere iz bıraktığına göre yerler de, insanlar da, yollar da bu izi taşıyacaktır. Kürtlerin yaşadığı coğrafya Türkiye, İran, Irak, Suriye ve bir miktar da eski Sovyetler Birliği ülkelerine yayıldığı içindir ki Kürt müziği büyük bir yerel çeşitlilik gösterir; bütün bu etkileri kendi bünyesinde barındırır.
Zamanlar ve mekanlar arasında sözlü bir geleneğin ustaları tarafından taşınıp duran bir kültürün içinde dünyaya gözlerini açan Kürtler için müzisyen, bir müzik aleti çalan kişidir; ancak gene Avesta derlemesi içinde yer alan, UNESCO'nun Music and Musicians of the World koleksiyonu kapsamında hazırladığı Kurdish Music adlı disk için Christian Poche'nin yazdığı tanıtım yazısından öğrendiğimize göre Kürt müzisyenin herşeyden önce bir öykü anlatıcısı olduğu da söylenebilir. Bazan da dinleyicinin dertlerini dindiren bir şifa dağıtıcısı işlevi görür. (8) Dinleyenler rahatlamış bir ruh haliyle kalkıp gitmeye hazır hale gelene kadar şarkı söyleyecek ve doğaçlama yapacaktır. (9) İçinde bulunulan zaman ve mekan değiştikçe ruh halleri ve o ruh hallerinin şarkıları da değişir. Bir Kürt müzisyeninin çok açık olarak ifade ettiği gibi: Bir şarkı söylersin... Bu, gündüz ve gece aynı değildir. Şarkıyı bir çocuk söylüyorsa başka bir şey, bir kadın söylüyorsa başka birşeydir. Gençler ve yaşlılar tarafından söylenmesinin arasında da fark vardır. Bir şarkı dağlarda ve ovalarda, ormanda ve denizde aynı şarkı değildir. Her seferinde değişir. Sabah, öğle, öğleden sonra ve akşam; hep farklı birşeydir. (10)
Büyük bir yerel çeşitlilik gösteren Kürt müziğini tekrar düşünecek ve derlemenin içinde yer alan Erol Mutlu'nun yazısına başvuracak olursak şu satırlara rastlıyoruz: Kimi yazarlar Kürtlerde aşırı folklor bolluğu diye adlandırılacak bir olgudan bahsetmektedirler. (11) Bu aşırılık bir yandan onların kültürlerini kaydedebilmek için gereken yazılı ifadeden mahrum olduklarını gösterirken, bir yandan da komşu kültürlerin folklorik temalarını da kendinde kaynaştıran bir zenginleşmeye işaret ediyor: Mezopotamya destanları, mitolojik öyküler, İran masalları, Ermeni, Türk, Arap kültürünün değişik motifleri bu geniş folklorik dünyanın birbirlerine geçişen öğeleri olarak belli bir bütünlük oluştururlar. (12) (Burada yeri gelmişken, yazının başında bir Kürt dans ve müzik biçimi diye tarif ettiğim gowend'lerin, kulaklarıma hiç te yabancı olmayan halaylar olduğunu süreç boyunca giderek anlamış olduğumu da söylemeliyim).
Oysa Kürt Müziği derlemesinin Komitas'la ilgili bölümünde ünlü Ermeni müzisyeni derlemeci ve müzikolog Komitas'ın Ermeni müziğiyle ilgili yaptığı çalışmalarda bu müzikleri saflıklarına kavuşturup bir ulusal müzik hazinesi oluşturduğu söyleniyor. Notaya aldığı onüç Kürt şarkısının da melodik yapısına sıkı sıkıya sadık kalarak komşu kültürlerin etkilerinden arındırılmış otantik bir müzikal form elde etmeyi başardı. (13) Öte yandan: Osmanlı'nın yaratmış olduğu uygarlık, temasta olduğu gelmiş geçmiş pek çok uygarlığın yarattığı değerleri de, içinden tek tek ayıklanması olanaksız bir halde bünyesinde barındırıyor. (14)
Evet, burası, yaşadığımız bu yer neresi acaba? Bu coğrafyada saf olanın karakteri ile çoğulluğun bereketi arasında bitmez tükenmez bir alış-veriş hüküm sürüyor; aynı şu sözlerde anlatıldığı gibi: Kolombiya'nın Karayip sahillerini kastediyorum. Orada muazzam bir sözlü hikaye geleneği var, (15)... Latin Amerika'da bize İspanyol olduğumuzu öğrettiler. Kuşkusuz bu kısmen doğru. Angola'daki gezide aynı zamanda Afrikalı da olduğumuzu keşfettim. Karayipler'de, Kolombiya öncesi yerlilerle karışmış Afrikalı kölelerin coşkun hayalgücüne, Endülüslü'lerin fantazya zevki ve Galiçyalılar'ın olağanüstülük tutkusu eklenince, ortaya gerçekliği bir çeşit büyülü yolla görme yeteneği çıktı..." (16)
"Karayip tarihi büyü ile doludur; Afrika'nın zenci kölelerinin, İsveç, Hollanda ve İngiliz korsanlarının getirdiği büyü. Dünyanın hiçbir yerinde oradaki kadar çelişki ve ırk karışımı bulamazsınız; melezler, Kızılderili-Çin kırmaları, yeşil tenli Asyalılar, tozlu kasabaları, öte yandan buzlu camdan gökdelenleri ve yedi renkli okyanusuyla Karayipler'den bahsediyor G. G. Marquez Konuşmalar'ında. (17)
Ses yüzyılların ötesinden ulaşır, gelir. Evet, yaşadığımız yer, burası, neresi? Duyulan sesler kimlerin sesleri?
Ayşe Tütüncü, 2001
(Bu yazı 2001 yılında Virgül Dergisi'nde yayınlandı)
KM: Kürt Müziği
D: Dengbejlerim
TB: Toplum Bilim
R: Rembetika
MK: Marquez'le Konuşmalar
1 KM s.55
2 D s.11
3 KM s.12-13
4 D s.12
5 TB s.11
6 R s.10
7 D s.33
8 KM s.68
9 KM s.68
10 KM s.70
11 KM s.54
12 KM s.54
13 KM s.115
14 TB s.9
15 MK s.62
16 MK s.64
17 MK s.63
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.