Geçen haftaki Madrid seyahatimiz güzel tesadüfler ve güzel insanlarla hatırlanacak.
Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun, Prado’yu Guernica’yı Bosch’u da okumak değil görmek gerekiyor.
E burası da bir müzik portalı.
İyisi mi size bu güzel insanlardan biri sayesinde öğrendiğim bir konser etkinliğinden bahsedeyim.
Sofar; Songs from a Room
Hem de yazının sonundaki linklerden sizler de bu yeni ve yetenekli müzisyenleri dinleyin.
Uçakta tanışıp hemen kaynaştığımız şirin, dost canlısı, cıvıl cıvıl bir Ankaralı olan Miray’dan öğrendiğimiz, senelerdir bize de gizli, saklı kalmış harika bir konser etkinliği. Türkiye’de de İstanbul’da, Ankara’da, Eskişehir’de de defalarca gerçekleşmiş bu hoş etkinlikler.
Miray bize Madrid’te de olacağını söyledi. Flamenko şovuna tercih ettik bu apayrı tecrübeyi. Biletinizi alırken size sadece hangi semtte olacağını ve saatini belirtiyorlar. Kimi izleyeceğiniz ve konser mekânı konsere saatler kala belli oluyor. Konserlerde ön grup/ana grup hiyerarşisi yok. Her zaman üç grup sıra ile arz-ı endam ediyor.
16 Ocakta konserin mekânı The Workshop Madrid Arganzuela mahallesinde marangozluk kursları veren, kendi gitarınızı imal etmenize yardımcı olan, adı üzerinde bir işlik.
Duvarlarda Flying V, Stratocaster, Gibson gibi bir çok gitar modelinin kalıbı, sapları, parçaları asılı olan harika bir yer. Buraya kaldığım hostelden gelirken Madrid’in yoğun Afrikalı göçmen barındıran Lavapiẻs semtinden geçtim. Yolda, konserde yer alacak müzisyenlerin de Afrika’lı göçmenlerden oluşacağını düşünerek geldim. 20:00’de başlayacak konser için 19:45’te bizi büyükçe, yüksek tavanlı bir atölyeye aldılar. Konseri izlemeye gelen kabaca otuz kişi varız. Çoğunluğu gençler, bizi de gençleştiren gençler. Sahnede klavye, elektrik gitar, ampli gibi hiçbir enstrüman ve teçhizat yok. Konser belli ki akustik olacak. Herkes kendi içkisini getirebiliyor. Sıcacık bir ev partisi adeta.
İlk müzisyenler Madridli gencecik bir kadın vokalist Nina Farag ve maalesef ismini kaçırdığım erkek gitarist. İlk defa birbirlerine eşlik ediyorlarmış. İspanyolca (castellano) yapılan takdimleri de zamanında İspanya’da yaşamış Ankaralı arkadaşımız bize çeviriyor. Nina’nın müziği bana Suzanne Vega’yı hatırlattı. İkinci müzisyen hayli eğlenceli ve sempatik bir 'singer songwriter' olan, akustik gitarı ile Mateo Falgas. Stand up yaptığını bile söyleyebilirim. Nina ve Farag’ın “dingin” müziğinden sonra samimi sohbeti ve hareketli müziğiyle seyirciyi avuncuna alıverdi birden.
Her ne kadar ön grup/ana grup mefhumu olmadığını belirtseler de müzisyenlerin seyirciyle kurdukları temas ve seyircilerin müzisyenlere iltifatı müzisyenlerin yetkinlikleriyle doğru orantılı olarak giderek arttı. Bu da bana, yazılı olmayan bir hiyerarşinin varlığını hissettirdi. Ben kül yutmam.
Nina Farag
Son grubumuz Brezilya’lı bir Forró topluluğu; Forró CasAmarela. Brezilya kökenli bu grup oluşumu esasında akordeon, perküsyon ve vokalden oluşan bir üçlü. Grup genellikle böyle bir enstrümantasyon (set up demek istemedim) ile çıkıyorlar ama bir apartmanın alt katında akordiyonun ses seviyesi uygun olmayacağını düşündükleri için Kahon çalan solist ve iki flamenko gitarı ile sahne aldılar. Her iki gitarist de vokallere yardımcı oluyor ve nakaratları beraber söylüyorlar. Forró da bilgi dağarcığımıza girdi böylece. Gerçi Brezilya veteranları Alper ve Esra sayesinde yakında duymuş olurdum.
Bu arada Madrid’e gelirken tanıştığım, yine onlarla aynı uçakla döndüğümüz pırıl pırıl ikiz genç sayesinde havaalanında vergi iade veznesinde unuttuğum pasaportumu kısa bir panikten sonra onlar sayesinde tekrar buldum.
Hayat dostla güzel, yeni dostlarla daha da güzel.
Yaşasın seyahat!
The Workshop Madrid: theworkshopmadrid.com
Nina Farag: instagram/ninafaragmusic
Mateo Falgas: mateofalgas.com
Forró CasAmarela: instagram/forrocasamarela
Sofar: sofarsounds.com
Cenk Akyol
Cazkolik.com / 20 Ocak 2025, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.