"Satchmo" ya da "Pops" lakaplarıyla anılan, caz deyince belki de akla gelen ilk isimdi Louis Armstrong. Cazda emprovizasyonun odağını kollektiviteden solo performansa kaydıran, karakteristik pürüzlü sesiyle caz vokalinde devrim yaratan ve "scat" şarkı tarzını kitlelere sevdiren, caz tarihindeki etkisi Charlie Parker`ın bile önünde seyreden caz müzisyenlerinin en büyüğü ve en unutulmazı. Irk ayrımının belirgin olduğu bir dönemde karizmatik sahne kişiliğiyle herkese kendini sevdiren ve popüler müzik üzerinde de en az cazda olduğu kadar etkili olan ilk Afro-Amerikan müzisyen.
Çocukluğu New Orleans`ta yoksulluk içinde geçen ve 12 yaşında bir yılbaşı gecesi havaya ateş açtığı için ıslahevine gönderilen Louis, burada kornet çalmayı öğrenir. 14 yaşında ıslahevinden çıkar ve kağıt satarak, gemilerin boşaltılmasına yardım ederek, kömür dağıtarak geçimini sağlamaya çalışır. İlerleyen yıllarda New Orleans`daki çocukluğunu hayatının en kötü yılları olarak anmak yerine kendisine ilham veren bir dönem olarak hatırlamayı tercih etmiştir: "Her seferinde gözlerimi kapatıp trompetimi üflediğimde dosdoğru eski güzel New Orleans`ımın yüreğine bakarım, çünkü bana yaşamak için bir sebep vermiştir". Her fırsatını bulduğunda Bunk Johnson, Buddy Petit, Kid Ory gibi ustaları dinleyerek bir şeyler öğrenmeye çalışan Louis için Joe "King" Oliver`in yeri farklıdır. Kendisi için hem bir mentor hem de bir baba figürü olan Oliver Louis`ye ilk gerçek kornetini verir ve enstrümanı doğru şekilde çalmasını öğretir. Daha sonra New Orleans`ın çeşitli bandolarında ve nehir gemilerinde çalışır ve St. Louis`de Mississippi nehrini kateden bir buharlı gemide çalışan Fate Marable`in grubuna katılır. Bu dönem Louis için kendi tabiriyle "üniversiteye gitmek" gibidir zira yazılı aranjmanlarla çalışma konusunda engin bir tecrübe kazanmasını sağlamıştır. 1919 yılında King Oliver Chicago`ya gitmek için şehri terkedince Louis Kid Ory`nin grubunda onun yerini alır. 1922 yılında Oliver`den gelen bir telgraf Louis`nin kariyerinin dönüm noktasıdır: Chicago`ya giderek Creole Jazz Band`e katılması istenmektedir! Chicago o zamanlar caz dünyasının merkezi ve Oliver`in grubu da en iyi ve en etkili hot jazz grubudur. Olağanüstü performansıyla Chicago`nun diğer müzisyenleri için bir fenomen haline gelen Louis 1924 yılında grubun piyanisti ve aranjörü Lillian Hardin ile evlenir. Oldukça akıllı ve hırslı bir kadın olan Lillian eşini Oliver`in grubunda çalarak zamanını boşa harcadığı konusunda ikna eder ve aynı yılın sonunda Louis istemeyerek de olsa gruptan ayrılır. Bundan sonraki durağı New York`ta Fletcher Henderson Orkestrası`dır. 13 ay boyunca çaldığı orkestranın bu dönemde yapmış olduğu kayıtlar, grubun tenor saksofoncusu Coleman Hawkins üzerindeki etkisini de açıkça göstermektedir.
Bu dönemde ayrıca çeşitli blues şarkıcılarıyla da kayıtlara girer ve Bessie Smith`in 1925`te yaptığı ölümsüz "St. Louis Blues" kaydında çalar. 1925 yılında yine eşinin ısrarıyla Chicago`ya geri döner ve bir müddet Lil Hardin Armstrong Band`de çaldıktan sonra ünlü Hot Five and Hot Seven gruplarını kurarak kendi adına kayıtlar yapmaya başlar. Bu kayıtlar içinde "Potato Head Blues", "Muggles" ve cazda uzun yıllar boyunca standart oluşturacak "West End Blues" özellikle önemlidirler. 1926`daki "Heebie Jeebies" ise scat tarzında yapılmış ilk kayıtlardan biridir. Bir efsaneye göre Armstrong parçanın kaydı esnasında şarkı sözlerinin yazılı olduğu kağıdı düşürmüş ve sözlerin yokluğunda emprovizasyon yapmak suretiyle scat tekniğini yaratmıştır. Öyle ya da böyle, bu plak Armstrong`un grubunu Amerika`nın en ünlü caz grubu haline getirir ve ülkedeki siyah ya da beyaz tüm genç müzisyenler Armstrong`un yeni caz tarzının takipçisi olmaya başlarlar. Hiç canlı olarak çalmayan grup 1928`e kadar kayıtlar yapmaya devam eder. Bu dönemde gelecekteki menajeri Joe Glaser`la tanışan sanatçı iki yıl boyunca Carroll Dickerson`s Savoy Orchestra`da çalar ve "Hot Chocolates" şovuyla turneye çıkar. Artık büyük bir yıldızdır. Ancak bunalım yıllarının caz dünyasını da etkilemesiyle birlikte yeni fırsatlar aramak üzere 1930`da Los Angeles`a taşınır ve burada Louis Armstrong and his Sebastian New Cotton Club Orchestra`nın başına geçer.
Hollywood yıldızlarının uğrak yeri haline gelen mekân radyo yayınları vasıtasıyle genç dinleyici kitlesinin de ilgi odağı olur. 1931`de tekrar Chicago`ya döner ve turneye çıkmak için kendi grubunu kurar. Aynı yılın Haziran`ında 1922`deki ayrılışından sonra ilk defa New Orleans`a döner ve burada bir kahraman gibi karşılanır. Bundan sonraki yıllar Amerika ve Avrupa`yı kapsayan uzun turne yıllarıdır. Alışılmadık bir teknikle çalması sonucu parmaklarında ve özellikle de dudaklarında problemler yaşamaya başlayan Armstrong vokal tekniğini geliştirme yoluna gider ve filmlerde oynamaya başlar, ki 1936 yapımı Bing Crosby hiti Pennies from Heaven bunlardan biridir. 1938 yılında eşi Lil`den ayrılır ve uzun süredir arkadaşlık ettiği Alpha ile evlenir. Uzun turne yılları bu evliliği de kısa ömürlü kılar ve sanatçı 1943 yılında Lucille`le dördüncü ve son evliliğini yaparak nihai olarak Queens, New York`a yerleşir. 1940`ların sonuna doğru cazda dinleyici kitlesinin zevklerinin değişimi televizyonun ve diğer müzik türlerinin rekabetiyle de birleşince big band`leri ayakta tutmak birkaç istisna dışında imkansız hale gelir ve böylece caz tarihinin en popüler gruplarından biri olan Louis Armstrong All Stars doğar. Yıllar boyunca Barney Bigard, Jack Teagarden, Big Sid Catlett, Earl "Fatha" Hines, Cozy Cole, Trummy Young, Billy Kyle, Tyree Glenn ve vokalist Velma Middleton gibi kalburüstü müzisyenleri bünyesinde barındıran gurup dünya çapında büyük popülarite kazanır. Afrika, Asya, Avrupa ve Güney Amerika`yı kapsayan yoğun turneler sonucunda Armstrong "Ambassador Satch" ünvanını elde eder. Ayrıca 21 Şubat 1949 tarihli Time dergisinin kapağını süsleyen ilk caz müzisyeni olma onuru da yine kendisine aittir. 1964 yılında en çok satan plağı olan "Hello, Dolly!"yi kaydeder ve pop listelerinde 1 numaraya yükselen plak Beatles`ı tahtından etmek suretiyle tarihe geçer. 1968 yılında diğer 1 numara olan hiti "What A Wonderful World"ü kaydeden Louis Armstrong, sağlığının giderek bozulması sonucunda 6 Temmuz 1971`de Queens`teki evinde uykusunda hayata veda eder. 70. doğum gününe 1 ay vardır. Armstrong uzun kariyeri boyunca zamanın en önemli enstrümantalist ve vokalistleriyle çalışmıştır, ki bunlardan başlıcaları Bing Crosby, Duke Ellington, Fletcher Henderson, Earl Hines, Jimmie Rodgers, Bessie Smith ve Ella Fitzgerald`dır. Bing Crosby üzerindeki etkisi popüler müziğin gelişimi açısından özel bir önem taşır. Crosby Armstrong`a hayrandır ve "Just One More Chance" (1931) gibi erken dönem kayıtlarında da görüleceği gibi onu kopyalamıştır. Ella Fitzgerald`la Ella and Louis, Ella and Louis Again ve Porgy and Bess adları altında üç albüm kaydetmiş, Duke Ellington`la "The Great Summit / Complete Sessions"ı yapmış, "Satch Plays Fats" ve "Louis Armstrong Plays W.C. Handy" gibi müzikal açıdan oldukça önemli işlere imza atmıştır. "Stardust", "When The Saints Go Marching In", "Dream a Little Dream of Me", "Ain`t Misbehavin`", "You Rascal You," ve "Stompin` at the Savoy" plaklarının her biri dönemin hitleridir. Bir düzineden fazla Hollywood filminde rol almış ve bunlarda ya bir grup liderini veya müzisyeni canlandırmıştır. En bilinen rolü 1956 yapım "High Society" müzikalindeki grup lideri karakteridir, ki bu filmde aynı adlı şarkıyı seslendirmiş ve Bing Crosby`le ünlü "Now You Has Jazz" düetini yapmıştır. Çeşitli radyo programlarında (The Story of Swing -1937 ve This Is Jazz-1947) ve televizyon şovlarında (The Tonight Show Starring Johnny Carson) da yer alan Louis Armstrong, ölümünden sonra 1972 yılında Academy of Recording Arts and Sciences tarafından Grammy Lifetime Achievement ödülüne layık görülmüştür.
Armstrong`un 100. cü doğum yıldönümü olan 4 Ağustos 2001`de New Orleans havaalanının ismi sanatçının anısına Louis Armstrong International Airport olarak değiştirilmiş, yine US Open tenis turnuvasının ana stadının ismi de birkaç blok ötede yaşamış olan sanatçının anısına Louis Armstrong Stadium olarak değiştirilmiştir. 28 yıl boyunca yaşamış olduğu ev 1977 yılında National Historic Landmark ilan edilmiştir ve halen bir müze olarak hizmet etmektedir. Louis Armstrong`la ilgili sözlerimizi noktalarken, önce sanatçının hayat felsefesini kendi ağzından dinleyelim: "Hiçbir zaman birşeyler kanıtlamaya çalışmadım, sadece güzel bir şov sergilemek istedim. Hayatım her zaman müziğimdi ve hep öncelik taşıdı. Ancak müzik halkla bütünleşmedikçe bir değer taşımaz. Dinleyici için yaşamak önceliklidir zira orada bulunmanın asıl sebebi onları mutlu etmektir." Ve kendisinden takdir ve sevgilerini esirgemeyen iki büyük meslektaşının onunla ilgili söyledikleri: Miles Davis: "Trompette çalacağın hiçbir şey yoktur ki Louis daha önce çalmış olmasın", Duke Ellington: "Louis Armstrong`u her zaman sevdim ve takdir ettim. Fakir doğdu, zengin öldü ve arada hiç kimseyi incitmedi."
Arto Peştemalcıgil
Cazkolik.com /04 Ağustos 2012, Cumartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.