Arkadaşımız Sami Kısaoğlu, müziksel olmayan sevdiği sesler arasında rüzgar, yağmur ve karda yürümeyi de sayan katan Fennesz ile konseri öncesi konuştu.
Bu yazının öznesi konumunda olan yapımcı, besteci ve müzisyen Christian Fennesz, Mozart, Haydn, Schönberg gibi usta bestecilerin ülkesinde hayata gözlerini açmış bir ses sihirbazı. Müziği sinemasal bir atmosfer içinde anlatan, çok katmanlı ses yapıları ile algı dünyamızda yeni pencereler açan Fennesz farklı yaklaşımlarıyla elektro gitarın ses coğrafyasını da yeniden tanımlamış olan bir isim. 1990’ların ortasında Viyana’nın tekno müzik sahnesinde sesini duyurmaya başlayan ve o tarihten bu yana dünyanın dört bir yanında performanslar geçekleştiren Fennesz şimdiye kadar başta David Sylvian, Ryuichi Sakamoto, Rosy Parlane ve Keith Rowe olmak üzere müziğin gelişimi için katkı sağlayan birçok önemli isim ile çalıştı. Endless Summer, Cendre, Venice ve Black Sea gibi oldukça ses getiren 29 albüme imza atan Avusturyalı müzisyen solo albümlerinin yanı sıra dans ve sinema disiplinleri için müzikler de besteledi. Fennesz 28 Nisan’da çıkacak olan yeni albümü Bécs öncesinde 19 Nisan Cumartesi akşamı Borusan Müzik Evi’nin konuğu olacak. Sanatçının İstanbul’daki performasının odak noktasında besteleriyle müzik tarihinde geç romantik dönem ile modernizm arasında köprü kuran besteci ve orkestra şefi Gustav Mahler yer alıyor. Mahler’in müziğini remiksleri ve gitarıyla yeniden tanımlayacak olan Fennesz’e performansı sırasında video sanatçısı Lillevan doğaçlama olarak üreteceği görselleriyle eşlik edecek. Christian Fennesz ile İstanbul performansı öncesinde kısa bir sohbet gerçekleştirdik ve kariyerine dair merak ettiğimiz soruları sorduk.
Sami Kısaoğlu: Avusturya’da ve Paris’te yaşıyorsunuz. Bir dönemde Japonya’da kaldınız. Farklı coğrafyalar bir müzisyen olarak gelişiminizi nasıl etkiledi?
Christian Fennesz: Bazı dönemlerde Paris’te yaşadım ancak evim her zaman Viyana’daydı. Paris’te küçük bir stüdyo dairem vardı ve bazen INA/GRM stüdyolarında çalışırdım. Ancak, asıl stüdyom hep Viyana’daydı. Birkaç yıldır tamamen Viyana’dayım.
Sami Kısaoğlu: Yalınlık, çocuksu bir dil ve karmaşa müziğinizin temel unsurları arasında. “Az aslında çoktur” diyen bir müzik diliniz var. Müziğinize olan bakış açınızı merak ediyorum.
Christian Fennesz: Açıkçası, müziğimi tarif etmekte ben de zorlanıyorum. Bunu yapmayı başkalarına bırakmayı tercih ederim. Çok fazla felsefi bir arka planı da yok zaten. Yaptığım işin içgüdüsel ve oldukça duygusal olduğunu düşünüyorum. Yaptığım her şeyde hafıza önemli bir rol oynuyor. Çocuksu melodiler diyorsunuz, bu doğru. Her şey anılar üzerine kurulu.
Sami Kısaoğlu: Elektronik seslerin ve farklı gitar soundlarının merkezde olduğu bir müzik yapıyorsunuz. Müzikal olmayan ve eserlerinizde kullanmayı sevdiğiniz sesler nelerdir?
Christian Fennesz: Gitar hep ana enstrümanım olmuştur. Aynı zamanda bilgisayar teknolojisi kullanarak gitar sesini başka bir boyuta taşıyabiliyorum. Sevdiğim müziksel olmayan sesler arasında rüzgâr ve yağmuru, karda yürümeyi sayabilirim.
Sami Kısaoğlu: Dans toplulukları için çok sayıda çalışmanız oldu. Dans için müzik yazdığınız vakit olan yaklaşımınızdan bahseder misiniz?
Christian Fennesz: Kendi albüm projelerim ile dans toplulukları için yazdığım müzikler farklılıklar içeriyor. Müzik burada bir şeyin hizmetinde oluyor. Ancak ben aslında her zaman yaptığımı yapıyorum. Dans grupları ile 100’den fazla çalışmam oldu. Artık dans toplulukları için birşey yazmıyorum.
Sami Kısaoğlu: Albüm kapaklarınız ve o kapağın altında bizi bekleyen müzikler. Bu iki unsur birbirini ustalıkla tamamlıyor. Albüm kapaklarınız üzerine konuşabilir miyiz?
Christian Fennesz: Endless Summer tasarımı Tina Frank ve Bécs tarafından yapıldı. İşi tamamen onlara bırakıyorum. İstediklerini yapabilirler. Bazı yerlerde düzeltmeler yapabilirim ama temelde tasarımcılara güvenirim.
Sami Kısaoğlu: Büyük besteciler kadar Klimt gibi büyük ressamların ülkesinden geliyorsunuz. Müzik dışında nelerden ilham alırsınız?
Christian Fennesz: Söylemesi zor, çünkü Klimt’in Viyana’nın her yerinde resimleri var. İş kartpostal sanatına döndü. Benim için sinema büyük bir ilham kaynağıdır. Özellikle Chris Marker’ın çalışmaları ve Eric Fischl’ın resimlerini de buna ekleyebiliriz.
Sami Kısaoğlu: Son olarak çalışmalarını beğendiğiniz 3 yenilikçi müzisyeni sormak isterim.
Christian Fennesz: Çalışmarını beğendiğim müzisyenler arasında David Sylvian, Toumani Diabate ve Keith Rowe’u sayabilirim.
Tarih: 19 Nisan 2014 Cumartesi
Salon: Borusan Müzik Evi
Program:
Kapı açılışı: 21.00
21.30 Fennesz Lillevan
23.00 Haino
Sami Kısaoğlu
Cazkolik.com / 18 Nisan 2014, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.