Antonio Gades`in gözüyle Carmen...

İspanyol dansına olağanüstü başyapıtlar armağan eden ölümsüz Flamenko dansçısı ve koreograf Antonio Gades’in hepsi birbirinden meşhur dans uyarlamalarını sahnelere taşımaya devam eden Antonio Gades Dans Topluluğu, 2004 yılında kaybettiğimiz efsanevi İspanyol dansçının ruhunu bu kez Carmen uyarlamasıyla İstanbul’a getiriyor. En tutkulu aşk öykülerinden biri olan Prosper Merimee’nin Carmen’i, Gades Topluluğu’nun Flamenko danslarıyla 1 Aralık’ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bildiğimiz Carmen’den çok daha fazla coşku uyandırıyor olacak.

Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem

Antonio Gades’in, Lorca`nın Kanlı Düğün oyununa yaptığı dans uyarlamasında olduğu gibi Merimee’nin dünyaca ünlü Carmen eserine yaptığı Flamenko uyarlamasıyla da onun ruhunu yaşatan Antonio Gades Topluluğu, yine çok güçlü bir dansla karşımıza çıkıyor. Topluluk bilinen en güçlü kadın figürlerinden biri olan Carmen’in hikayesini ve trajik aşk öyküsünü sahnede müthiş coşkulu bir anlatımla sunuyor.

Carlos Saura’nın, 1983 yılında sinemaya uyarladığı Carmen adaptasyonunda Antonio karakterini Antonio Gades canlandırmış ve film de büyük bir ilgiyle karşılanmıştı.

Gades’in sahnedeki enerjisini dansçılarıyla sürdüren Antonio Gades Topluluğu Carmen’i 1 Aralık’ta Cemal Reşit Rey sahnesine taşıyor olacak. Gades’in dul eşi ve Antonio Gades Vakfı’nın direktörü Eugenia Eiriz ile efsanevi Gades’i ve güçlü uyarlaması Carmen’i konuştuk.

Eugenie Eiriz: "Antonio Gades Topluluğu olarak

yaptığımız sadece Gades`i değil, flamenkoyu da

yaşatmak..."

Cenk Erdem: Prosper Merimee’nin ünlü Carmen karakterinin; Bizet’nin müzikleriyle unutulmaz Carmen Operası’ndan sonra bir şekilde flamenkoyla da buluşması sizce kaçınılmaz mıydı?

Eugenia Eiriz: Carmen’in ne kadar güçlü ve ne kadar tutkulu bir kadın figürü olduğunu hemen herkes bilir ve bu anlamda tıpkı Antonio Gades’in ve Carlos Saura’nın yakıştırdığı gibi Flamenkonun güçlü doğasına ne kadar uyduğunu sahnede siz de görüyor olacaksınız.

Cenk Erdem: Bildiğimiz meşhur operada Çingene Carmen’in deneyimsiz bir asker Don Jose ile tutkulu aşkı anlatılıyor ve flamenkoyu da yine çok tutkulu bir dans olarak biliyoruz; sizce de Carmen’le flamenkoyu en çok buluşturan duygu tutku olabilir mi?

Eugenia Eiriz: Hikayenin tutkusuna ve Carmen’in kişiliğine flamenkonun tutkusunun çok uyduğu söylenebilir. Antonio Gades Topluluğu’nun danslarıyla da ne kadar güçlü olduğunu göreceksiniz ve bu Carmen’in doğasını kuvvetlendiriyor. Flamenkonun köklerindeki acılar ve dram da aynı şekilde Carmen’in hikayesindeki acı sona çok uyuyor.

Cenk Erdem: Flamenkonun köklerinde isyan duygusu da var ve bu açıdan da yine Carmen’i destekliyor sayılmaz mı?

Eugenia Eiriz: Carmen aşkı için ölümü göze alıyor ve sınır tanımıyor; bu açıdan hayata meydan okuyan bir kadın ve yine flamenkonun meydan okuyan ve isyankar tavrına da çok yakışıyor. Aslında flamenkonun Carmen hikayesine en çok yakışan duygusu sadece tutku değil aynı zamanda cesaret. İspanyol danslarında tutkuyu ve cesareti anlatan en iyi dans kesinlikle Flamenko.

Cenk Erdem: Carmen’i bir kenara koyacak olursak, Gades’in flamenko yorumunu nasıl tanımlarsınız?

Eugenia Eiriz: Gades’i kaybettikten sonra Antonio Gades Topluluğu’nun tüm amacı Gades’in tavrını sahnede tüm İspanyol danslarıyla yaşatmak. Flamenkonun popülerliği tartışılmaz ama Gades flamenkonun köklerine ve tarihi geçmişine olağanüstü bir saygı duyuyordu ve geleneksel flamenkodan asla uzaklaşmıyordu. Gades her ne kadar kendi yorumunu bir koreograf olarak katıyor olsa da geleneksel flamenkoyu temsil etmek onun için çok daha önemliydi ve bizim Antonio Gades Topluluğu olarak yaptığımız da sadece Gades’i değil Flamenko geleneğini de yaşatmak.

Cenk Erdem: Peki dansçılarınızın onun ruhunu yaşattığından nasıl emin olabiliyorsunuz?

Eugenie Eiriz: Dansçıların flamenkodaki dans hareketlerinin hepsinin birer manası olduğunu bilmesi çok önemli, zaten bu yüzden Flamenko güçlü bir anlatım sağlıyor. Dansta her adımda ve koreografinin her parçasında derin anlamlar gizli ve bunu duruşuyla kuvvetli anlatan bir dansçı olduğundan emin olarak yola çıkıyoruz.

Cenk Erdem: Türkiye’deki izleyici Kanlı Düğün uyarlamanızla da bir kıskançlık ve aşk hikayesi izlemişti; sonuç olarak Carmen’le de yine trajik bir aşk hikayesi anlatılıyor; sizce de izleyici en çok trajediyi mi seviyor?

Eugenia Eiriz: Aşkın olduğu yerde birkaç mutlu hikayenin dışında hep dram ve acı var; tarih boyunca böyle olduğunu da biliyoruz ve insanları bu evrensel duygular buluşturuyor. İster Carmen olsun, ister Kanlı Düğün aşk arayan, aşk acısı yaşayan, aşka inanan herkes bu hikayelerde bir parça da kendinden buluyor.

Cenk Erdem: Carmen için aynı zamanda erkeklerin dünyasına korkusuzca meydan okuyan bir kadın da diyebilir miyiz?

Eugenia Eiriz: Carmen aşk için cesaret gösteren bir kadın. Özellikle 1830’lar İspanyasında Seville kentinde tütün fabrikasında işçi bir kadının aşk konusunda hiç sınır tanımadığını düşünecek olursanız; o dönemde ne kadar büyük bir cesaret göstermiş olduğunu hissedebilirsiniz. Flamenkonun postürüyle, dansçıların duruşuyla da İstanbul’da onun cesaretine ve gücüne eşlik eden bir gösteri izliyor olacaksınız.

Cenk Erdem
http://twitter.com/#!/thecenkerdem

Cazkolik.com / 01 Aralık 2012, Cumartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN