Seksenli yıllar füzyonunun teknik sihirbazı Mike Stern iki sene önce geçirdiği kazanın ardından üç yerinden kırılan kolu ve elinin uzun süren rehabilitasyonu sonrası sonrası ilk Avrupa turnesi konserini Zorlu PSM`de vermişti. Hepimiz ordaydık. Harika konserdi. Hareketsizlik metali de, insanı da paslandırır, ama o gün gördük ki Stern böyle süreçlerde yenilecek biri değil. Harika sololara imza atmıştı. Sanatçı, şimdi yeni albümüyle bu sezona damgasını vuracağını gösteriyor.
Yeni albümü yeniden doğuş, yeni başlangıç kabul etmek mümkün. Bizim elimiz kırılsa iyileşince hayata kaldığımız yerden devam ederiz ama eli her şeyi demek olan bir gitarist için durum başka, bir tamam ya da devam durumu olabilirdi. Stern`ün kendi içinde nasıl bir duygusal mücadeleden geçtiğini bilmiyoruz. Sorun sadece kırıkların iyileşmesi değil, yeniden aynı performansla çalıp çalamayacağı idi. İçinde büyük hırs barındırdığına inandığımız Stern belli ki mücadeleden galip çıkmayı bilmiş ve albümde yanına aldığı all star kadrosundan arkadaşlarıyla bir kutlama partisine imza atmış.
Gitar ve arada vokalde dinlediğimiz Stern`e farklı farklı parçalarda trompette Randy Brecker ve Wallace Roney, piyanoda ve klavyelerde Jim Beard, davulda Dennis Chambers, Lenny White, Will Calhoun, Dave Weckl, basta Tom Kennedy, Victor Wooten, Teymur Phell, Edmond Gilmore, perküsyonda Arto Tunçboyacıyan (1, 2, 4, 7, 8) ve Elhadji Alioune Faye, tenor saksofonda Bob Franchescini, Bill Evans gibi etkileyici isimlerden oluşan bir ekip eşlik ediyor.
Farklı parçalarda farklı müzisyen kombinasyonlarının ortak yanı hepsinin birbirini iyi tanıyan, iyi iletişimleri olan insanlar olması. Sadece bir örnek olması bakımından albümün üçüncü srasındaki "Half Crazy"de tenor saksofonda Bill Evans, basta Teymur Phell ve davulda Lenny White Stern`ün gitar riflerine belli ki büyük keyifle eşlik ediyor. Parçanın üçüncü dakikasından itibaren Evans`ın saksofonu sarsıcı bir post-bop fusion solonun mimarı oluyor. Bir sonraki "Screw"da trompette Wallace Roney bas funk fusion cümlenin üstüne dinleyene ufuk çizgisi gibi gelen trompet çalımı etkileyici.
Albümün ilginç parçalarından biri Duke Ellington`ın ünlü "Take the A Train"ine nazire bir yorum olan "B Train"de Roney trompetiyle yine bu parçada mevcut. Bu hoş düzenlemeyi ayrı kulak verin, parçada "A Train" esintileri aramak hoş olacaktır.
Bu albümü, önemli bir sanatçının ustalık döneminin iyi çalışmalarından biri olarak kabul etmek yetmez, geçirdiği kaza sonrası hayattan fiziken ve ruhsal olarak geri düşmek zorunda kalmış ama hırsı ve direnciyle ayağa kalkıp yeniden yeteneklerine kavuşmuş birinin varoluş mücadelesinin ispatı olması ayrıca önemli.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 11 Eylül 2017, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.