Dinlediğiniz müzik Jacky Terrasson`ın son albümü "Push"tan aldığımız "Beat Bop" isimli çarpıcı çalışmasıdır.
1993 yılında kazandığı "The Theolonious Monk Yarışması"nın ardından New York Times tarafından müziğin geleceğini belirleyecek 30 yaş altı 10 genç müzisyenden biri olarak tanımlanan Terrasson aradan geçen yıllara adeta damgasını vurdu. Hatta öyle ki New York Times`ın tanımlaması basındaki pek çok haberde aradan yirmi yıla yakın zaman geçmesine rağmen halen kullanılıyor oysa artık kırklı yaşlarını süren Terrasson bugün cazın en belirgin figürlerinden biri konumunda. Üstelik bu kez Cemal Reşit Rey salonuna geçen yılın aynı yarışmasını kazanan genç basçısı Ben Williams ile birlikte geliyor. Yani kendisinin yirmi yıl önceki haline sahip olan genç bir isme bir anlamda sahip çıkıyor.
15 Mayıs gecesi Fransız-Amerikalı modern cazın bu önemli ismini yeniden izlemek gerçekten cazseverler için önemli bir müzikal deneyim olacaktır.
Cazkolik: Merhaba, yeni albümünüz "Push" gerçekten güçlü, etkileyici sololarla dolu, ayrıca trio merkezli olarak girdiğiniz kaydın içine başka isimler eklenmiş olsa da ara ara duo cümleleri de hayli dikkat çekiyor, bize bu son albümünüz "Push"tan bahseder misiniz lütfen?
Jacky Terrasson: Trio ile beraber bir çalışma yapmak istedik ve çalışmayı öyle yürüttük ama üçlüye içerisinde çok farklı yerlerden misafir sanatçılar da dahil ettik. Örneğin, misafirlerimiz arasında saksafon sanatçısı (Jacques Schwartz-Bart), bir harmonikacı (Gregorie Maret) ve bir gitarist (Matthew Stevens) dahil olsun, groovy tarzda geleneksel bir çalışma olsun istedim ve elimdeki verileri değerlendirdim bir anlamda.
Cazkolik: Sizin 1993 yılında "The Theolonious Monk" yarışmasını kazanmanız gibi yeni albümünüzde çalan genç basçı Ben Williams da geçen yıl aynı ödülü kazandı, Ben Williams ve albümde çalan diğer müzisyen dostlarınız hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Jacky Terrasson: Bana göre Ben Williams gerçekten inanılmaz bir müzisyen. Onda en çok beğendiğim şey, çok iyi müzik kulağı olması ve buna ek olarak çaldığı enstrümanıyla arası çok iyi, çalacağı enstrümanı gerçekten çok iyi biliyor. Ben Williams, kendi enstrümanıyla özgür bir hale geliyor aslında ve müzikal anlamda telaffuzu bizlere gösteriyor. Eğer bir sanatçı bu denli müzikal enstrümanla bu tarz özelliklere sahip değilse, müzikal anlamda sınırlı nitelikte oluyorlar, açıkçası Ben Williams çaldığı şeyi çok çok iyi biliyor. Bu onun en sevdiğim özelliği, Jamire (Williams) da benden daha genç, benim bilmediğim bir tarzdan geliyor fakat onunla ilgili daha fazla sevdiğim şey benden daha genç birisi olarak daha genç bir motivasyona sahip olması, grubumuza bu anlamda yeni bir bölüm kazandırdı diyebilirim. Aslında, benim dinlemediğim tarzda müzikler dinliyorlar (Bir başka söyleşisinden bildiğimiz için burada ek bir not belirtmemiz lazım Terrasson `benim dinlemediğim tarz` diyerek ağırlıklı olarak hip hop müziğini kastediyor çünkü Ben Williams kuşağı genç caz müzisyenlerine Amerika da caz değil hip hop dinleyerek büyümüş caz müzisyenleri deniyor). Fakat gruba kazandırdıkları şey gerçekten çok uyumlu olmalarıydı ve gruba tam da uygun oldu bu durum.
Cazkolik: Albümünüzdeki "Beat it / Body and Soul" Michael Jackson`ın efsane şarkısı `Beat It` ile Cole Porter`ın ölümsüz caz standardı olan `Body and Soul`un içiçe geçmiş karışımı gibi bir yorum. Bu parça ya da albüm için Michael Jackson`a adanmıştır diyebilir miyiz?
Jacky Terrasson: Sadece bir bölüm dersek daha doğru olur. Fakat, bence genelde albüm beat ve groove ağırlıklı bir albüm. Bir buçuk yıl önce bir grupla kulüpte çalmaya başladık. Soundcheck yaparak bunu keşfettik ve Beat It ile Body And Soul birleşimi doğal olarak gelişti ve her ikisi de kaybettiğimiz çok önemli sanatçılar. Bu parçayı hala da çalıyoruz.
Cazkolik: "Beat Bop" kimi parçalarınızda `electronic synth`ler duyuyoruz, bu tarz denemeler daha önceki albümlerinizde kullandığınız şeyler miydi?
Jacky Terrasson: Tam manasıyla önceki albümlerimizde kullandığımız bir yoldu. Bana göre elektronik bir tarz ve ayrı bir özellik katıyor.
Cazkolik: Mr. Terrasson, siz aynı zamanda Jimmy Scott, Dianne Reeves, Dee Dee Bridgewater gibi birbirinden önemli ve efsane mertebesinde isimlerle sahne aldınız, söyler misiniz lütfen bu isimler müziğinizi etkiledi mi, nasıl?
Jacky Terrasson: Ben her zaman bu isimleri çok sevmişimdir ayrıca şarkı söyleyenleri, şarkıcıları hep sevmişimdir, davulcuları sevmişimdir. Sanırım şöyle demeliyim, çok sevdiğim ve kaybettiğimiz sanatçılardan birisi olan Shirley Horn`du. Bu insanlar müziğimi nasıl mı etkilediler tam olarak buna bir yanıt vermem zor ama trio`yu çeşitli şekillerde etkilediler diyebilirim ayrı bir hava kattılar aslında...
Cazkolik: Geçen sonbahar ülkemizin üç farklı şehrinde üç farklı konser verdiniz, o konserlerde Türk caz dinleyicisi ile ilgili izlenimleriniz nelerdi?
Jacky Terrasson: Çok güzeldi, hatta inanılmazdı. Türkiye`ye geldiğimde gerçekten çok güzel zaman geçirdim. Ankara da öğrencilerle ve pek çok genç insanla buluşma imkanım oldu ve çok güzel zaman geçirdim.
Cazkolik: Türk caz müzisyenleriyle ortak bir projede birlikte çalmayı ister misiniz?
Jacky Terrasson: Mutlaka... Bunu çok isterim. Şu an üzerinde çalıştığım bir proje yok bama gelecek albümümde bu konuda bir şeyler düşünüyorum. Önümdeki projede "Push" benzeri bir çalışma olabilir ve içerisinde bazı misafir sanatçılar yer alabilir diye düşünüyorum.
Cazkolik: Amerikalı anne ile Fransız babanın oğlu olarak Almanya da dünyaya geldiniz, iki farklı kültür müziğinizde nasıl etkiledi?
Jacky Terrasson: Sanırım farklı koşullarda ortaya çıkıyor bu durum ve iki kültür arasında yaşadım. New York`ta 20 yıl geçirdim. Benim açımdan bu çok güzel, Avrupalı yaşam tarzını yaşamış oldum ve bence tüm bunlar birbirine bağlandı diyebilirim.
Cazkolik: Konuştuğumuz bütün caz müzisyenleri cazın zor zamanlar geçirdiğini söylüyor, buna plak şirketlerinin şikayetlerini de eklersek siz cazın bugünkü durumunu nasıl görüyorsunuz?
Jacky Terrasson: Bence asıl sorun önemli caz ustalarını kaybettik bu çok ciddi bir sorun ve Türkiye`de durum nasıl bilemiyorum ama ben New York`ta yaşıyorum ve burada caz dükkanları gittikçe kapanıyor bu da bir başka ciddi sorun olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlar caz ürünlerini almıyorlar veya bu sayı giderek azalıyor. Bu aslında uzun ve üzerinde tartışılması gereken bir konu.
Cazkolik: Müziği konser salonlarının dışına çıkarmaya uğraşıyorsunuz, kütüphane, kilise gibi sosyal alanlarda doğaçlama çalışmalarınız var, İstanbul`a, Türkiye`ye bir kaç kez geldiniz burada çalmayı istediğiniz orijinal bir mekan var mı?
Jacky Terrasson: Bunu çok isterdim aslında. Konser salonlarını seviyorum ama bana göre müzik sadece konser salonlarına ait bir olgu değil. Bence, piyanoyu kütüphaneye veya büyük bir şatoya, kiliselere koyduğunuzda ki ben bunları denedim gerçekten, güzel bir sound yakalayabildiğimi gördüm. Burada tek ihtiyacınız olan şey akustik bir ortam ve iyi bir piyano. Solo piyano olarak buralarda çalmayı seviyorum. En son Türkiye`ye geldiğimde iki büyük camiyi gezmiştim ve kendi kendime şöyle dedim, Wow! `Buraya bir piyano koyup denemem` lazım!
Cazkolik: Doğaçlamalarınız üzerinde durmak istiyorum. Bu cazın kendi doğasındadır diyebilir miyiz? Doğaçlamalar yaparken sizi etkileyen, ilham veren şeyler nelerdir?
Jacky Terrasson: Ben bu müziği çalışmaya başladığımda böyle değildi, fakat zamanla kendi kendimi buldum ve keşfettim. Daha farklı olarak kendimi tanımlamaya çalıştım. Başkalarını kopyalamak değil, kendimi bulmak istedim. Kendi kalbinizi dinlemeli, onu takip etmelisiniz. Ben kendi müziğimi takip etmek istedim. Kendi içgüdülerinizi takip etmekten korkmamalısınız, kendinize güvenmelisiniz.
Cazkolik: Orkestra şefliği yapmayı düşündünüz mü hiç veya bunu yapıyor musunuz özellikle de doğaçlamalar üzerinde çalışmalarınız oldu mu?
Jacky Terrasson: Wow... Bunu hiç yapmadım ama denemeyi gerçekten çok isterim. Büyük bir orkestra önünde, güzel olurdu.
Cazkolik: Bize Jacky Terrason`ın dünyasından biraz bahseder misiniz? Dünyanızı nasıl tanımlarsınız? ("Jacky Terrasson `ın Dünyası" diyor kendisine)
Jacky Terrasson: Benim dünyam denildiğinde benim müziğim ve bunu görebilmek için konserlerimde izleyicilerden gelen izlenimlere bakmak gerek. Temel olarak hissettiğimi çalmaya gayret ediyorum. Bu noktadan sonra ileri gitmekten asla korkmuyorum ve ileri gitmekten çekinmiyorum, ben aslında güven içerisinde çalmanın dışında hareket ediyorum bir anlamda ve bu durumu seviyorum gerçekten.
Cazkolik: Bu içten söyleşi için size çok teşekkür ederiz, sizi bir kez daha izlemek, dinlemek cazseverler için büyük bir zevk olacaktır.
Cazkolik.com / 11 Mayıs 2011, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.