Çözümü kolay sorunlar
Heyecanla başlayan festivali heyecanla bitirdik. Harika performanslar, enfes sololar... Konserlerde cazseverlerle birlikte olduğum için dinlediğimiz müziğin güzelliği yanında gündelik olarak aksayan konular da yansıyor, hatta, buraya derlemeye çalıştığım detayları yazmamı isteyenler epey oldu, ben de not aldım, çözülmeyecek sorunlar değil, şöyle ki; 1 - En çok şikayet bilet satış sistemi Mobilet`ten geldi. 2 - Kadıköy`deki konserler kesinlikle daha iyi duyurulmalı (bu konuda, Cazkolik olarak biz de üstümüze düşen payı alıyoruz), konser günü tesadüfen epey öğrenen insana rastladım. 3 - Müzik volümlüyken farkedilmiyor ama volüm düştüğünde Babylon barından gelen şakırtı şukurtu yakınma konusu ve 4 - Biliyorum, elden gelen bir şey değildi ama Masakela, Abdullah İbrahim gibi büyüklerin peşisıra iptal haberinin ardından majör isimlerin bu yıl programda olmaması dikkat çekti, allahtan Chucho Valdes vardı! 5 - "Akbank Caz Festivali" adında bir sosyal medya hesabı niye yok? Özellikle Twitter hesabı. Bu soru en çok takip amaçlı soruluyor, olmadığını öğrenenler şaşırıyor.
Yorgun müzisyenler
Dünyaca ünlü müzisyenler diye bir kategori var ya, hani, yılda 365 günün 300 gününü turnede geçirir, işte, onlara iyilik mi ediliyor pek emin değilim, tabii kulağa hoş gelebilir, işte, adam bir sonraki yılını şimdiden planlamış, hergün konseri varmış filan övgüyle anlatılır, peki, bu biz dinleyiciler için iyi olabilir de müzisyenler için [para kazanmaları dışında] gerçekten iyi bir şey mi? İlginçtir, bu konu tam üstüne denk geldi. Arkadaşımız Ümit Baykara geçen çarşamba konser veren Mark Giuliana ile konuşmuştu, röportajdaki sorulardan biri evden, aileden ayrı kalmak üstüneydi, tam da konserde bir ara Giuliana `nerdeyiz biz şimdi` dedi, hakikaten bir an film koptu sanki, nerde olduğunu karıştırdı, espri de olsa gerçekle ilgisi var. İyi para kazanmıyor olsalar bu kadar kendilerini paralamazlar muhtemelen, belki bu yanıyla iyi olabilir ama bütün bir yıl otel odaları ve uçak yolculuklarıyla, hiç tanımadığın, bir çoğunun bir daha yüzünü bile görmeyeceğin insanlarla böyle bir hayat gerçekten güzel bir hayat mı?
Autres Paysages albüm görseli
Özendiğim, imrendiğim müzik firması Clean Feed`in her bültenini merakla bekliyorum ve her bülten birbirinden ilginç yeni albüm haberleri veriyor. Cazın heyecan verici olmasını işte böyle firmalara borçluyuz, bunu açıkça belirtmem lazım. Clean Feed, üstelik, müzikte çok önde, büyük sektöre sahip bir ülkenin, bırakın ABD ve İngiltere`yi, Almanya, Fransa, kuzey Avrupa ülkelerinden birine ait bir firma değil, bir Portekiz firması. Yanlış anlamayın, küçümsemek değil, tersine önemsemek için söylüyorum. Müzikal espasları derinlemesine merak eden müzisyenlerle dolu yeni albümler. En yenileri "Basement Sessions Vol.4 (The Bali Tapes)" Gamelan kullanımı etkileyici. "Imaginery Numbers", "Ran Do", "is Life Long?", "Two Pianos", "Autres Paysages" harikulade görseli var. "Three Ear", "Sirius", "Movements in Freedom", "The Sea", "From Sun Ra to Donald Trump", "Live in Europe". Şimdilik bunlar. Yenileri geldikçe haber veririm.
Çevreci müzik firması
Geçen hafta Mark Giuliana konseri başladığında sahnede piyanist Shai Maestro`nun olmadığını gördüm, yerindeki kimdi peki? Sahneye biraz uzaktım ama yine de acaba o mu diye tereddüt ettim zaten o sıra Giuliana kadroyu saydı, evet, tahmin ettiğim gibi piyanist Fabian Almazan`dı. Aslında konu konser değil, Almazan. Küba asıllı Miami`li genç piyanist ve bağlı olduğu müzik firması Biophilio Records. Bu firma kaydettiği müzikleri yanında çevreciliğiyle de ünlü bir firma, birlikte çalışacağı müzisyenleri seçerken onların da çevreci olmalarına özen gösteriyor, tıpkı Almazan gibi. Biophilio zorunluluktan değil, bilinçli olarak albümlerini CD ya da başka materyale basmıyor, sebebini de çevre duyarlılığı olarak açıklıyor, yani, Biopholio bilinçi olarak müziklerini Wav veya mp3 formatında satıyor, amacı, plastik, kağıt, karton sarfiyatını azaltmak. Bu anlayışın önde gelen destekçisi ise çevreci piyanist Fabian Almazan. Tebrikler.
Yeni 1 numara belli oldu
Amerikan caz listelerinde Christian McBride`ın albümünün ilk sıradaki yerini daha bir süre koruyacağını yazmıştım. Hatta, tam şöyle yazmışım; "McBride`ın albümü tam 7 haftadır liste başı, daha da sürebilir, tahtından ne indirir bilmiyorum, sürpriz bir iş çıkmazsa bir süre daha zirve McBride`ın görünüyor" demişim ve doğrusu benim tahminimden hızlı düştü, iyi oldu, değişiklik iyidir, aslında tahmin etmem gerekirdi, geçen hafta potansiyel Grammy adayı olarak öngördüğüm Gregory Porter`ın yeni albümünü niye tahmin etmemişim anlamadım, oysa, albüm her alanda bağıra bağıra geliyor. Birden fazla hassas noktaya doğru bir projeyle parmak basan albüm beraberinde zamanın ruhu dediğimiz olguyu da getirerek şampiyon olacağını gösteriyor.
Cazın noir karakterleri
Cazın sinemayla ilişkisine dair bence yeterince şey yapılmadı, bu konuda katedecek epey yol var, yaratıcı fikirler, etkileyici müzikler, düşününce, bana bu alan hâlâ bakir geliyor, o yüzden Tim Hagans`ın NDR Big Band ile kaydettiği "Faces Under the Influence" albümünü çok hoş buldum. Galiba, bu konuda başka yeni haberler de olacak, onları da ayrıca yazarım. Trompetçi Tim Hagans oldukça tecrübeli bir müzisyen ve bu yıl başı yayınladığı albümü sinemanın büyük yönetmeni John Cassavetes`e saygı olarak kaydetti, temasını da şöyle kurguladı. Hagans, Cassavees`in filmlerindeki karakterleri orkestranın müzisyenleriyle yer değiştirdi ve her bir enstrümana birer karakter tahsis ederek onları tıpkı filmlerdeki gibi Manhattan`ın batakhanelerinde, sokaklarda, gizemlerde koşturdu. Bu karakterler kimler? Mesela, Lelia, mesela Moskowitz, Hagans kendini de Richard Frost olarak canlandırmış. Bence albümü dinleyin, cesur bir fikir!
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 13 Kasım 2017, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.