Dalgalı arpejlerle ilerleyen uzun mu uzun intro bir noktadan sonra dinleyeni konudan kopartıyor. Özellikle dikkat ettim, 21 dakikalık parçanın 5 dakikadan fazlası çevrede dolanıp durmakla geçti, ancak altıncı dakikada melodiye benzer bir şeye kavuşma mutluluğu yaşadık derken meğer o da yalanmış, hiç niyetleri yokmuş... Charles abi, biz ilkokul kompozisyon dersinde giriş-gelişme-sonuç kafasıyla büyümüş çocuklarız bunaltma bizi.
Bahsettiğim parça Charles Lloyd'un yeni konser albümünde yer alan ama uzun yıllar önce, 1966 yılında yayınladığı aynı adlı albümden "Dream Weaver". Albümdeki orijinali 11 dakika. Bu versiyonu konser olduğu için bir o kadar daha uzamış olmuş 21 dakika. Ama dürüst olmam gerekirse Julian Lage'in gitarı, Gerald Clayton'ın piyanosu olmasa dinleyen olarak vallahi işimiz zora girerdi. Madem sen koskoca Charles Lloyd'sun yap şu Lloyd'luğunu derken özlediğimiz o ton 16. dakikada göründü. Parçanın sonunda şöyle düşündüm, artısı-eksisini götürdü. Eksi de eksiydi ama!
Toplam 4 parçadan oluşan bir saatlik bir konser albümü bu.
Dahası var.
Büyük sanatçının 80. yaş gününü yakın dostlarıyla kutladığı konser gecesinin kaydı bu dinlediğimiz. Santa Barbara Lobero Theatre'daki geceye efsane Booker T-Jones gibi isimler katılmış. Gece, deluxe bir kutuda 3 LP, 2 CD, 1 full konser DVD'si ve Lloyd'un imzaladığı numaralandırılmış 96 sayfalık bir kitapla 2 fotoğrafın olduğu evladiyelik bir hediye ile ölümsüzleşmiş.
Tamam, Charles abiye bu düşünceli duygusal hâl özellikle "Rabo De Nube" gibi parçalarda çok yakışıyor (ama bu albümde yok!), bazı parçalarında müthiş bir zirveye ulaşıyor. Kendine ve takımdaki sanatçılara tanıdığı doğaçlama serbestliği birbirini yakından tanıyan birinci sınıf isimler oldukları için icralar biz dinleyene muazzam geri dönüşler bağışlıyor. Lloyd'un bu mistik bilinçaltı akış dizgesi hep aynı yoksun ve muğlak duygusallık üretmekle birlikte bunu o kadar güzel yapıyor ki, bunu hin oğlu hin bir tarz taktiği olarak görmek mümkün değil, bu saf bir ifade gücü.
Fakat yine de, bazı parçaları konser kayıtlarından dinledikten sonra siz gidin bir de orijinalinden dinleyin derim.
Ama kitapsız herif (bu bir hayranlık ifadesidir) özellikle "La Llorona"yı öyle güzel çalıyor ki, öyle de güzel ki... Alkışın bir o kadarı da Gerald Clayton'a. Piyano sandalyesini kendinden önceki Jason Moran kadar iyi dolduruyor ki o sandalyeden Keith Jarret bile geçti hatırlayın.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 04 Kasım 2020, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.