Operayı kurtarmak için ölmesine izin vermeliyiz

Operayı kurtarmak için ölmesine izin vermeliyiz

2019 yazı, opera için tartışmalı bir yaz oldu. Bu tartışmada sadece Haziran ayında soprano diva Anna Netrebko’nun Verdi’nin Etiyopyalı prenses Aida olünde oynamak için cildini koyulaştıran makyaj yaptığı için değil, aynı zamanda, yaygın olarak aşağılayıcı kabul edilen bir uygulamanın körü körüne savunulması da vardı. Bu ay, Metropolitan Opera ile tek projelik anlaşan müzik yönetmeni James Levine arasındaki cinsel taciz suçlamalarından dolayı gelişen mahkeme süreci tarafların sessizce anlaşmasıyla sona erdi. Ve geçen hafta, dokuz kadın şarkıcı, operanın süperstar şarkıcısı ve şef Placido Domingo’yu 30 yıl boyunca cinsel taciz uygulamakla suçladı.


Arasanız daha ünlü üç sanatçı zor bulurdunuz. Netrebko ve Domingo, popüler kültürde kendilerine isim yapmak için operanın (diğer müzik türlerine göre) daha tecrit edilmiş, içe kapalı dünyasını özellikle aşmışlardır. Basındaki manşetlere rağmen hayranları ve iş arkadaşları bu üç müzisyeni savunmaya devam ediyor. Çünkü hepsi, bilet satışlarındaki düşüş ve yaşlanan dinleyici kitlesi nedeniyle onlarca yıldır yavaş yavaş ölmekte olan bir sanat formundaki kıymetli varlıklar olarak görülüyor.

Fakat operayı, genel olarak klasik müziği gerçekten kurtarmak için ölmesine izin vermeliyiz


Hollywood’un D.W. Griffith’in her birkaç senede bir “Bir Ülkenin Doğuşu” isimli Ku Klux Klan’ın belirsiz tarihini anlattığı filmi yeniden çektiğini düşünün. Tom Hanks’in Mickey Rooney’nin çirkin gözlü Mr. Yunioshi’yi yeni bir “Tfffany’de Kahvaltı” filmiyle canlandırdığını ya da Morgan Freeman’in “Güney’in Şarkısı”nı yeniden oynadığını hayal edin.


Bu sezon gösterimi planlanan 25 operanın sadece biri son 50 yılda yazılmış bir eser


Bu saydıklarım yıllık opera prodüksüyonları programlama gerçeğidir. Charles Dickens’ın “Büyük Beklentiler”indeki Miss Havisham gibi hayatının geri kalanında hergün aynı gelinliği giymekte ısrar eden bir sanattır opera. Metropolitan Opera’nın 2019-2020 sezonu için planlanan 25 opera gösteriminden sadece biri Philip Glass’ın “Akhnaten”i son elli yılda yazılmış bir eserdir. Oysa, bazı yönetici ve sanatçılara sorarsınız bu türü hâlâ korumamız gerekir derler.


Opera yüzde birin anlayışıyla yönetildi


Opera, rönesans İtalya’sında sarayın eğlence geleneğinden büyüdü. Halka açık opera salonlarının ortaya çıkmasıyla yaygınlaştı ama opera bestelerini yüzde birin anlayışı yönetmeye devam etti. Pek çok yapım halen Monteverdi’nin 1607 tarihli “Orfeo”suyla aynı tasarım ve prodüksüyon zihniyetine dayanıyor.


Tutucu opera severler de değişime karşı çıkıyor


Pek çok hayran için bu aslında ideal bir durum. Facebook grubu “Against Modern Opera Productions” sahnelenen eserleri, bestecilerin operayı bestelerkenki amacından sapılmamasını talep eden 60 bin üyeye sahip. 2009 yılında MET’de (Metropolitan Opera’nın kısaltılmışı) sahnelenen “Tosca” operasının daha sade sahne tasarımlı hali açılış gecesi sahnede ıslıklanmış, geçen seneki prodüksüyon yine 19. yüzyıl sahne tasarımına geri dönmüştü.


Fakat, operayı yeni nesle ‘satmak’, operanın eğlence için her zamankinden daha fazla seçeneğe sahip, daha çeşitli ve liberal bir demografiye satılması gerektiği anlamına geliyor


Ve şarkıcılar için, yıllar süren elit eğitimlerden sonra MET gibi sahnelere çıkabilmek, yıllarca klasik eserlerin eğitim şampiyonları olduktan sonra onları sahne arkalarında olsa da sorgulamadıkları anlamına gelmiyor. Geçen hafta #MeToo iddiasıyla ilgili habere dair AP’ye yaptığı açıklamada Placido Domingo şöyle dedi; “Bugün, aleyhimizde ölçülmemiz gereken kurallar ve standartlar geçmişe olduğundan daha farklı, öyle de olmalı, ama geçmişin kurallarını ve standartlarını önceki, günümüzdeki ve gelecekteki prodüksüyonlar diye dönem dönem ayırırsak günün kurallarını ve standartlarını nasıl karşılayabiliriz ki?"


Belki de şu anda operayı besleyen ‘star’ sistemini bağımsızlaştırma zamanı gelmiştir. Bugün, izleyicilere hitap eden eserler yaratırken bile kriterleri yansıtmayı başaran birçok besteci, icracı ve yönetmen var.


Gelecek sene Santa Fe operası Huang Ro’nun “M. Butterfly” prömiyerini gerçekleştirecek. Toskana doğumlu Puccini’nin egzotizm ve oryantalleştirme çabalı eserini, Fransız bir diplomatla Çinli bir casus arasındaki ilişkinin aynı adlı uyarlaması, Çin’in Hainan eyaletinde doğmuş besteci David Henry Hwang tarafından tekrarlanacak.


Operanın ölümü için çağrı yapmak MET’in kapanmasını istemek anlamına gelmiyor. Mozart ve Puccini gibi bestecilerden toptan vazgeçmek anlamına da gelmiyor. Ancak bu, operanın altın çağını, geçmiş dönemleri artık eskisi kadar romantikleştirmememiz gerektiği anlamına geliyor ve öyle de olmalı.


Olivia Giovetti, (Washington Post, 19 Ağustos 2019)


Cazkolik.com / 09 Eylül 2019, Pazartesi



SPOT HABER:


Klasik müziğin genç yıldızı ilk albümünü uluslararası bir firmadan yayınladı



Klasik müziğin genç yıldızlarından Berfin Aksu`nun Max Bruch eserlerinden oluşan ilk albümü Sony Classical etiketiyle yayınlandı. Ünlü şef Howard Griffiths yönettiği albüm kaydında, Berfin Aksu, bir diğer Türk solist Ecesu Sertsen ile birlikte Avrupa`nın önemli orkestralarından ORF Viyana Radyo Senfoni Orkestrası ile birlikte albümü kaydetti. Londra`da Guildhall School of Music`te lisans eğitimine devam eden Aksu`nun ilk albümü Spotify ve Apple Music gibi dijital platformlarda yayında.

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.