Osmanlı`dan bu yana müziğin suyla ilişkisi Pancaroğlu`nun albümünde yeniden "Ab-ı Hayat" buluyor

Osmanlı`dan bu yana müziğin suyla ilişkisi Pancaroğlu`nun albümünde yeniden "Ab-ı Hayat" buluyor

Geçtiğimiz ay yeni albümü "Ab-ı Hayat"ı yayınlayan arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu albümü ve müziğine dair `inanılmaz bir coğrafyada yaşıyoruz, müzik mirasımız kendi başına müthiş, çok doğurgan ve bereketli. Girift ve katmanlı bir coğrafyadayız. Dün bitmedik burada, çok uzun yollar, uzun kanallar var. Bu miras bence o kadar değerli ve yoğun ki bütün dünyanın bu topraklarda gözünün olmasını yadırgamıyorum" açıklamalarında bulundu.

 

Türkiye`nin önde gelen arp sanatçıları arasında yer alan ve uluslararası birçok çalışmaya öncülük eden Pancaroğlu, "Ab-ı Hayat" adını verdiği 12. albümünü mayıs ayında müzikseverlerle buluşturdu. Kanuni Sultan Süleyman`ın eşi Hürrem Sultan`ın Ayasofya`da Mimar Sinan`a yaptırdığı bir hamam için sipariş edilen müziklerden oluşan albüm, "Spa Müziği" türünde Osmanlı temelli bestelerden oluşuyor. Kalan Müzik etiketiyle raflarda yerini alan "Ab-ı Hayat"ta çeng tınılarına, su, kapı, kurna gibi doğal ortam seslerinin yanı sıra besteleri, sesi, tanbur, lavta ve bendiriyle Bora Uymaz eşlik ediyor.

 

"Ab-ı Hayat"ta müziğin suyla ilişkisi yeniden canlandırıldı

 

On ikinci albümüm "Ab-ı Hayat" tamamen arınma ve rahatlamayla ilgili diyen Pancaroğlu albümümü 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman`ın karısı Hürrem Sultan tarafından Mimar Sinan`a Ayasofya ile Sultanahmet Camii arasına yaptırılan Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı ve tarihi olarak hamamlar çevresinde atalarımızın müzikle su arasındaki terapik etkiyi canlandırmak amacıyla kaydettiğni belirtiyor. Albümde, Osmanlı arpı çeng, tanbur, lavta, bendir, klarnet, ney ve klasik kemençe gibi geleneksel enstrümanlar kullanıldı.

 

Daha önce "Kuyruklu Yıldız Altında", "Barokarp", "Eski Dünya, Yeni Dünya", "İstanbul`un Ses Telleri", "Elişi" ve "Çengnağme" gibi albümlere imza atan Pancaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzikte çok değişik kaynaklardan ilham alınabildiğini söyledi. Müziğin hayattan bağımsız olmadığını söyleyen Pancaroğlu, "Atatürk`ün müziğe dair çok önemli bir sözü var. `Hayatta müzik lazım değildir, çünkü müzik hayattır.` demiş. Biliyorsunuz evrenin bir müziği var. NASA geçenlerde bunu ölçümledi, kaydetti. Uzayda müzikal bir döngü var. Çok şaşırtıcı. Ben dinleyince kendimden geçtim. Müzik içimizde de var, kalbimiz atıyor. Aslında nabzımız bir ritim çalgısı işlevini görüyor. Müziğin hayatın içerisine entegre olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

 

Her beste bir hastalığa iyi geliyor

 

Pancaroğlu, yaptığı projelerde insanların geleneklerinden, düşüncelerinden ve yaşadıklarından yola çıktığını belirterek, "Sosyal sorumluluk olsun diye yapmıyorum ama müzik yaşadıklarımızla iç içe. Müzik yoluyla yas tutmak, sevinmek, eğlenmek, düşünmek gibi binbir türlü ruh hali mümkün. Yeter ki müzikle daha çok temas edelim. Bunun bir uhrevi tarafı var. Bir de müzik aynı zamanda çok ciddi bir ilim. Bugün Türkiye`de popüler kültür içerisinde bundan biraz uzaklaştık. Geleneksel müziğimizin ilmi boyutları üzerine üniversitelerimizde yeterince araştırma yapılmıyor" değerlendirmesinde bulundu.

 

Çocukların ebatlarına uygun çalgı çalmaları şart

 

Arp çalmaya 11 yaşında başlayan ve neredeyse 40 yıldır arp çalan Pancaroğlu, "Türkiye`de çocukların çok daha fazla müzik dersi görmesi gerektiğine inanıyorum okullarda. Onlara uygun, pedagojik bir çalgı üzerinde çalışılması gerekiyor. Biz Arp Sanatı Derneği olarak prototip bir çalışma yaptık geçen sene. Burası Arp Sanatı Derneği ama bir müddet arpı kenara koyduk, `Bir çocuk Türkiye`de boyutu uygun, çok ekonomik, kitleler tarafından temin edilebilir bir çalgı çalsa?` dedik ve bir Ar-Ge çalışmasını yaptık. Şimdi pilot projeler yapmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

 

Şirin Pancaroğlu, çocuklar için hem Batı müziği hem Türk müziği icra edilebilecek özel bir enstrüman tasarladıklarının altını çizerek, "Köprü gibi bir ülkeyiz. Bize çok fazla müzik akıyor farklı taraflardan. Bu ihtiyaçlara cevap verebilecek, çocukların ebatlarına uygun çalgı çalmaları şart. Okullarda her çocuk çalgı çalmayı hak ediyor diye düşünüyorum. Çünkü zihin geliştiriyor, ruhu sakinleştiriyor, dinlemeyi sağlıyor. Benim sizi dinlememi sağlıyor. Çaldığım zaman siz beni dinliyorsunuz. Belki aynı görüşe sahip değiliz ama orada ortak bir dil buluyoruz. Müzik ciddi bir iletişim aracı, matematik, sosyal, fen kadar ilmi ve önemli. Ben bunu anlatmak için çok çalışacağım" şeklinde konuştu.

 

Haber: Musa Alcan (Anadolu Ajansı)

 

 

Cazkolik.com / 15 Haziran 2018, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.