Paul Simon'ın yeni albümü "Seven Psalms", inanmak ya da inanmamak konusunda kendisiyle yaptığı bir tartışma

Paul Simon'ın yeni albümü "Seven Psalms", inanmak ya da inanmamak konusunda kendisiyle yaptığı bir tartışma

 

Hoş acılar içinde bir hayat yaşadım

 

 

Hayatın anlamını pop şarkılarında arıyorsanız iyi bir Paul Simon dinleyicisisiniz demektir. Yalnız olmanın kutsal rahatlığı, yaşlanmanın ürkütücü kaygısı, başarısız ilişkilerimizi takip eden tekin olmayan ziyaretler; 60 yıldır bu evrensel kaygıları şefkatli, konuşkan bir sesle ve genellikle meşgul, karmaşık düzenlemeler eşliğinde araştırıyor Paul Simon.

 

81 yaşında yayınladığı yeni albümü "Seven Psalms"de (Yedi Mezmur) çevreyi susturuyor sanatçı. Sessizlik, neredeyse tekinsiz uzun bir yağmurlu geceden sonra sabahın erken saatlerinde arka bahçeye çıkmanın sesi. Otuz üç dakikalık albümün çoğu Simon'ın fısıltılı sesi, akustik gitarı, boş ve nemli bir manzarada ilerliyor. Şarkı sözleri de benzer şekilde derli toplu. En unutulmaz dizelerden birinde "Hoş acılar içinde bir hayat yaşadım" diyor, "gerçek anlaşma gelene kadar".

 

 

Mezmurun ne olduğunu bile bilmiyordum

 

 

Simon'ın anlattığına göre aslında emekliliğe hazırlanıyordu, son konseri olarak ilan edilen şeyi gerçekleştirmiş ve bir rüyadan "Seven Psalms" adlı bir şeyi yazma zorunluluğuyla uyanmıştı. "Mezmurun ne olduğunu bildiğimden bile emin değilim" diye itiraf etti. Gizemli bir yaratıcı dürtüden asla geri adım atmayan biri olarak, Hz. Davud'un mezmurlarını (*) inceledi ve tek bir beste gibi görünen iddialı bir proje için parça parça çalışmaya başladı. (Albüm notları farklı başlıklar halinde yedi bölüme ayrılmasına rağmen kesintisiz tek parçadır.)

 

 

Bana öyle geliyor ki hepimiz aynı yolda yürüyoruz

 

 

Paul Simon kavramsal çerçeve içinde Hz. Davut'un dilini modernize etmeye çalışıyor. "COVID virüsü Rab'dir" diyor mesela, Eski Ahit'in ilahî anlayışını öne sürüyor. Diğer zamanlarda, modern hayatın yörüngesine dair daha deyimsel, empatik bir bakış açısını hedefliyor. Simon'ın kendi otobiyografisiyle harmanlanmış, mülteciler ve otostopçular hakkında rüya gibi bir anlatıyı genişleten "Trail of Volcanoes"ta "Bana öyle geliyor ki hepimiz aynı yolda yürüyoruz" diyor.

 

 

 

Ne diye fısıldaşıyoruz biz

 

 

Bu açıdan bakıldığında, "Seven Psalms" başlangıçta, yolculuklarının sonunu düşünen usta şarkı yazarlarının geç dönem (ya da son dönem) yayınları kanonunda kendine gönderme yapan başka bir hüzünlü giriş olarak görünüyor, ancak bu nitelendirme "Seven Psalms"ın ne kadar tekil, gerçeküstü ve ara sıra komik olabileceğini de yalanlıyor. Simon'ın bu ağır konu üzerinde kafa yoran bilge yaşlı şair rolünü üstlendiği "Professional Opinion" (Profesyonel Görüşüm) isimli bir Blues parçası var mesela albümde; sonunda inekler hakkında bir şaka yapıyor ve cenazeden sonraki partiye kadar konukları toplayan gergin bir ev sahibi gibi kemer sıkma kurallarını boş veriyor: "Ne diye fısıldıyoruz biz?"

 

 

Paul Simon'ın en yalnız kaydı

 

 

Orkestranın ya da djembe'nin ya da caz grubunun ya da koronun devreye girmesini bekleyebileceğimiz yer tam da burasıdır. Bunun yerine, hızlı bir mızıka patlaması ve alçak, gıcırdayan bir ton duyuyoruz sanki bir taşra grubu ağır ilerleyen bir kamyonla oradan geçiyormuş gibi. Bu durum albüme sarsıcı ve ürkütücü dinamik bir duygu ekliyor, tıpkı sesini yükseltmeye çalışıp da ses çıkaramadığın rüyalar gibi. Yalnızca birkaç enstrümantal eşlik (yaylılar, flüt, "heorbo adlı bir enstrüman) ve Edie Brickell ile İngiliz a capella grubu Voces8'den konuk vokallerle bu albüm Simon'ın ilk solo çalışmasından bu yana yaptığı en 'yalnız' kayıt.

 

 

Tanrı benim mühendisim, efendim benim plâk yapımcım

 

 

Paul Simon, uzun süredir beklentilere meydan okuma, sözlerine açıklama ekleme veya bizim onları özümsediğimiz anda geri alma arzusuyla hareket ediyor. 2000'lerde "Darling Loraine" şarkısında "Hayatım boyunca gezgin oldum" diyor ve hemen ardından "Pek sayılmaz, çoğunlukla ailemin evinin yakınında yaşadım" diye de ekliyor. Sonsuz akan nehirlerin ve acıyı dindiren beyaz ışığın tanrısal imgesinden sonra, "Yedi Mezmur"un sonlarına doğru benzer bir bükülme var: Yedi mezmurun sonuncusundan hemen önce: "Tanrı benim mühendisim / Lord benim plâk yapımcım," diye ilan ediyor kaşını kaldırarak.

 

 

Kalbi kırık bir mikrofondan sahip olduğum hayalet şarkıları ve iniltileri

 

 

Ve bununla birlikte, çalışma hayatının büyük bir kısmını geçirdiği, hiç de romantik olmayan, ses geçirmez odalarda Simon'la birlikteyiz. "Elim sabit / Zihnim hâlâ açık" diyor bize. "Kalbi kırık bir mikrofondan sahip olduğum hayalet şarkıları ve iniltileri duyuyorum". Bu dizeler, "Bekle" (Wait) adlı bir mezmurla, "Bekle, hazır değilim" sözlerinde olduğu gibi, şimdiye kadar topladığı ve kadar kırılgan bir teslimiyet içinde söylediği bir şarkı sözünde geçiyor. 30 yılı aşkın bir süredir evli olduğu şarkıcı-söz yazarı Brickell, ona eşlik etmek için katılıyor ve sesleri "amin" kelimesi etrafında sessiz bir gospel doruk noktasına ulaşıyor.

 

 

Kaçınılmaz olanı bir dua ile kabullenmek

 

 

Onu burada bırakıyoruz, sevdiği birinin yanında durmak, kendisine verilen görevi tamamlamak ve kaçınılmaz olanı bir dua ile kabullenmek. Simon bu albümden "inanmak ya da inanmamak konusunda kendimle yaptığım bir tartışma" diye bahsediyor ve 'mutlu sonlar bundan daha net gelmiyor' diyor. Ama her şey bu kadar basit mi? Brickell ona cennetin "güzel... neredeyse ev gibi" olduğuna dair güvence verdiğinde, "neredeyse" ile ne demek istiyor? Peki ya "Bağışınız"da (Your Forgiveness) ortaya attığı şüphe soruları ve hâlâ kaderimizi düşündüğünü hayal ettiği müzakere eden jüri? 

 

 

Cennet, nerdeyse, güzel bir ev gibi

 

 

Simon'ın o son ve uzun "amin" yinelemesinin etrafında çınlayan her büyük akor için daha kararsız, daha titrek ve daha çözülmemiş gibi görünen bir akor var. Bu müzikte bulunabilecek bir rahatlık veya hikâyede Simon'ın bize anlatmaya devam etmek zorunda hissettiği herhangi bir kesinlik varsa, o da arayışın asla bitmediğidir.

 

(*) Mezmurlar Kitabı, popüler ismiyle Zebur, Tanah'ın üçüncü bölümü, Ketuvim'in ise ilk kitabı olan Yahudi kutsal kitabıdır. Kitabın "gökten indiricisi" olduğuna inanılan Hz. Davud'a ithafen Davut'un Mezmurları da denir.

 

Bu yazının orijinali 26 Mayıs günü Sam Sodosky imzasıyla Pitchfork magazinde yayınlandı.

 

Sam Sodosky

 

Cazkolik.com / 26 Mayıs 2023, Cuma

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.