Piyanist ve besteci Ülkem Özsezen'in yeni projesi "Karma Nonet" konser izlenimlerini Feridun Ertaşkan yazdı

Piyanist ve besteci Ülkem Özsezen'in yeni projesi "Karma Nonet" konser izlenimlerini Feridun Ertaşkan yazdı

 

Karma Nonet Project by Ülkem Özsezen

 

 

Gunther Schuller'in Üçüncü Dalga'sının klasik müzikle cazın aynı dilden konuşmasına yönelik fikirlerinin günümüze uzanan etkilerinin başında The Modern Jazz Quartet geliyordu, onları, okyanusun Avrupa yakasında, 1959 yılında yayınladığı "Play Bach" serisiyle Jacques Louissier cevaplamıştı. Amerikalı dörtlü de bir anlamda bu cevaba "Blues on Bach" albümüyle yanıt vermişti. Benim satırlar üzerinde kurduğum koordinasyona aldırmayın, aslında birbiriyle temas etmeden müziğin kendi doğası içinde oluşan gelişmeler zamanla kendine has bir kulvara dönüşmüştü. Bu alanın kapsamı ülkeden ülkeye farklılıklar gösterirken işin içine yerel enstrümanlar, coğrafi etkiler de girdi. Mesela, bu alanda beni oldukça etkileyen çalışmalardan biri opera ülkesi İtalya'dan soprano Roberta Mamelli'nin Monteverdi üzerine albümü ile Rus tenor saksofoncu Igor Butman'ın Rus besteciler Borodin ve Mussorgsky'nin besteleri üzerine geliştirdiği "Images" albümü olmuştu. Piyanistler Keith Jarrett ile Brad Mehldau'nun Bach üzerine açtığı yeni müzikal derinliklerle Fransızların Erik Satie, Claude Debussy üzerine devam edegelen keşiflerini de unutmadan not edeyim. Ben, bu yeni dilin oluşturduğu alanın ülkemizdeki yansımasını Türk müziği enstrümanlarıyla kurulan yeni anlatımlar üzerinden de anlamayı tercih ediyorum. Ama, Güher-Süher Pekinel kardeşlerin klasik Batı müziği bakış açılı "Bach Jazz" albümünü de bir kenara yazıyorum.

 

Konserin video kaydını bu linki kullanarak izleyebilirsiniz.

 

 

Fakat önemli bir farkın altını çizmek lazım;

 

 

Yukarda bahsettiğim şeyler özünde klasik müziğin caza evrilmiş, yenilenmiş halleri idi, her ne kadar benzer kader yolcusu olsalar da Özsezen'in 'nonet' projesi ise iki tür müziği eşit düzlemde buluşturuyor.

 

 

Ülkem Özsezen'in "Karma Nonet" konseri bir oda müziği projesi

 

 

Besteci ve piyanist Ülkem Özsezen'in caz dörtlüsüyle CSO solistlerinin estetik paydaş olması müzikseverler için heyecan verici bir buluşmaya dönüştü. Müzikal gerginliklerin dahi özünde iyimser duygulara kapı açtığı, karşıtlıkların solistlerin enstrümanlarıyla diyaloglara dönüştüğü 'nonet' konseri ne kadar güzel ki bu alandaki sınırlı repertuvarımıza özel bir katkı sağlamış durumda.

 

 

Doğaçlamaların böyle bir projede sanılandan fazla olması dikkat çekiyor

 

 

Müzik süit gibi ilerlese de kısa parça araları dinleyicinin olan biteni takip etmesi, tabiri caizse müziği sindirmesi bakımından önemli. Bu kısa aralar, biten bölümü dinleyicinin zihninde yerli yerine koymasını sağlıyor, mesela, böyle bir projenin tümüyle yazılı olacağı düşünülebilir ama öyle değil, doğaçlama ile yazıların zımnî anlaşma içinde olmasını farketmek hoş oluyor.

 

 

Zihnimizdeki klasik ile caz algısının izdüşümlerini konserde görmek mümkün

 

 

Dinleyici olarak alışkın olduğumuz şeyleri The Modern Jazz Quartet, Jack Louissier gibi müzisyenlere borçluyuz, onların, caz müzisyeninin klasik besteye yaklaşımını izah eden bariz yaklaşımları, dinleyicinin müziği tanıması için gerekli intro'nun ardından blues'lu bir dile aktararak sahnede karşılıklı sezgisel iletişime geçmekti. Doğaçlama zaten bu çizgi üzerindeki aşama idi, onlardan böyle öğrendik. Ne güzel ki, 'nonet' projesinde de bu sezgisel iletişime tanık oluyoruz.

 

 

Öte yandan, cazın kural dışılığı müziğin özgünlüğünü artırıyor

 

 

Ankara CSO sahnesinde izlediğimiz ensemble, müziğin akışında tipik caz dinamiğine sahip. Müzikal ifade her ne kadar klasik izlenimci anlatıma benzese ve duygu yoğunluklu müzikal iletişim dinleyicinin duygularını okşasa da 'nonet' kadrosu bir yandan ortak deneyim alanını tecrübe ediyordu. Parçaların sonlarına yönelik esnek bitişler, batonsuz kolektivizm, klasik ve caz müzisyenlerinin eşit mesafeleri, dinamik ilişkileri, tek bir besteci üzerinden ilerlemeyen 'lineup' kontrbasçı Esra Kayıkçı'nın vokalli şarkısı gibi tekil örnek müzikal çeşitliliği renklendiriyordu.

 

 

Ülkem Özsezen zaman kavramıyla ilgilenmeyi seviyor

 

 

Sanatçının 'nonet' konserindeki müziğinin önceki izlerini "Milliday" albümünde bulmak mümkün. Albüm adı küçüldükçe sonsuzlaşarak varoluşsal bir kavrama dönüşme anlamına gelen "Milliday" bir ucu minimalizme açılan bir anlamda müzikal bir felsefi ilgi alanını da beraberinde getiriyor. Bu açıdan bakarsak eğer, Özsezen'in beste ve icracılık sürecinin 7 Nisan akşamki CSO sahnesindeki 'nonet' konseriyle bir sonraki merhalesini tamamladığını görebiliyoruz.

 

Feridun Ertaşkan

 

Cazkolik.com / 27 Mayıs 2025, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.