Plâktan öte bir plâk

Plâktan öte bir plâk

Biz onu (başta Mehmet Uluğ olmak üzere) birkaç idealist insan tarafından sürüklenen hayalleriyle sevmiştik. 1991 yılında Hamit Belli ile Erol Pekcan sunuculuğunda Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda (Fransa’dan Senem Diyici Sextet ile açılan) beş konserle başlayan serüveni, 30 yıl boyunca genişleyerek ilerlemiş, progresif bir festival olmayı başarmıştı. Hem şaşkındık, hem mutlu; ilerleyen yıllarda rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz cazcıları birkaç adım öteden seyrediyorduk, Akbank Caz Festivali’nin ev sahipliğinde.

 

Festivali diğerlerinden başka bir yere koyuyorduk. Çünkü programında milletin diline sakız olmuş isimler, gazete ve dergilerde çarşaf çarşaf resmi çıkan, TV ya da radyolarda sıkça çalınan isimler yoktu. Programı, caz müziği ile ilişkisini epey ileri boyutlara taşımış, cazı yaşamının önemli bir yerine monte etmiş kişilerin gönlünde taht kuran, gelişkin ve dişli müzisyenlerden oluşuyordu. Lafın kısası keyfiyeti yüksek; ticari kaygısı düşük bir festivaldi. Tartışmasız bir şekilde, takıntılı caz sevdalılarını en fazla mutlu eden festivaldi. Ülkemizde bu kritere uyan belki de tek festivaldi.

 

Ne zaman ne kaçıncısının yapıldığı bizim için zerrece önem taşımıyordu; caz aşıkları için yegâne önemli şey, bu programın yüreklerimizi hoplatan isimleriydi.

 

Pek çok festivalin lokomotif olabilecek güçte bir ismi vardı; fakat bunda aralarından birini seçmek güçtü. Ülkemizi artık yol üstüne çevirmişti müzisyenler bu festival aracılığı ile.

 

Caz festivallerinin en yere bakan yürek yakanı; popülizmden uzak sıra dışı programı ile derin bir ‘ah’ çektiren, gerçekleştirdiği zamanları cennete çeviren 30 yıldır yapılagelen bu festivalin anlatmakla bitmeyecek kadar iyi huyu olmakla birlikte (“efendim, banka olmasa, bu festivalde olmaz” uğultularına kapılmadan) tek olumsuz tarafı, bir bankanın adını her şeyin önüne yazmasıydı.

 

İlk yıllarda cazın özgür, avangard ve marjinal isimlerine ağırlık veren festival, yıllar içinde adım adım mainstream oranını arttırmaya başlamıştı. Örneğin, başladığında henüz yeni yeni kıpırdanmaya başlayan asit-caz, elektro caz gibi modern konseptler de, en iyi örnekleriyle programa alınmıştı. Bu caz müziğinin ve onun dünyadaki büyük festivallerinin konjonktürü ve gelişen eğilimleriyle ilgili bir konuydu.

 

Bütünsel bir festivaldi her şeyiyle, konserlerden ibaret değildi. Bugüne kadar 5.000’in üzerinde uluslararası ve Türk caz sanatçısını ağırlamış, caz müziğinin yeni nesillere aktarılması için 30 yılda 773 konser, 1.000 atölye ve 100’ün üzerinde söyleşi ile 500.000’in üzerinde izleyiciye ulaşmıştı. “Şehrin Caz Hali” sloganını pazarlama ifadesinden öteye taşıyarak, cazı liselere, üniversitelere ve Anadolu’ya yayarak özgürlükçü yaklaşımı ve cesur tavrıyla takipçi kitlesini her zaman genç tutmuştu.

 

Neler görmüştü bu festival neler! Siyasal ve ekonomik krizler, deprem, darbeler, direnişler… Sadece, büyük deprem nedeniyle 1999 yılında yapılamamıştı. Tüm zorluklarına karşın, kültür kelimesiyle neredeyse özdeşleşmiş bir kurumun, bankanın 30 yıl boyunca bir müzik festivali, hem de caz müzik festivali yapıyor olması sadece ülkemizde değil dünyada da eşine benzerine pek rastlanır bir durum değildi.

 

Bu yıl salgın nedeniyle fiziksel olarak gerçekleşemeyen festival, her ne kadar “Evin Caz Hali” dediyse de, otuzuncu yılı münasebetiyle yine rahat durmadı, yapacağını yaptı. Türk caz dünyasında şimdiye dek yapılmamış bir projeye imzasını attı: “Dün, Bugün, Yarın” başlığı altında üç plak ve bir kitaptan oluşan paketi elimize tutuşturdu. İçinde özel kayıtların yer aldığı, 30 yılın birikimini yansıtan bu retrospektif çalışma, çok değerli bir belge ve kaynak.

 

Sekseni aşkın sanatçının festival için özel hazırladıkları, yayınlanmamış otuz kaydı dinlerken cazımızın nereden geldiğini hatta nereye gittiğini seyrediyoruz adeta. Modern toplumun gerekleri ve laik cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda bir anlayışla hareket eden ideolojisiyle beslenen bu müzikal eylem, şimdi bu eserle değerini onlarca kez katlıyor, dünyadaki pek çok caz festivalinden ileride olduğunu ispatlıyor.

 

Aldık, kabul ettik ve gördük ki; geriye dönüp baktığımızda hayallerinin tamamına yakının gerçekleştirmiş insanlara has bahtiyar hisler taşıyor, bu festivali vücuda getirenler.

 

Murat Beşer

 

Cazkolik.com / 19 Ocak 2021, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Murat Beşer

  • Instagram
  • Email

YORUMLAR

  • İbrahim Yazıcıoğlu
    19 Ocak 2021 Salı 04:14

    Her şey tamamda prestijli sayılan A1 track’i neden onca yaş kalite ad önceliği çom albüm satışı gibi bir çok artısı olan sanatçı varken neden Kerem Görsev’e verilmiş?? Akbankta vadelide en fazla hesap onda olmadından başka aklıma gelen neden yok . Lütfen biri aydınlatsın

    Bu Yoruma Cevap Yazın »

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.