Sony Music`in dünya çapında yayınladığı "Pure..." isimli 4 CD`li box albümleri konseptleri bakımından arşivlik seriye dönüştü. Sony`nin (bizim bildiğimiz kadarıyla) iki önemli koleksiyon serisi var, ilki yıllardır sürdürdükleri Essential isimli seri ki bu seriden caz tarihine geçmiş bir çok önemli albüm yayınlandı, halen de yayınlanmaya devam ediyor. Diğeri de Essential serisine göre daha tematik çerçevede müzikler olarak hazırlanan 4 CD birarada albümler serisi olan "Pure...".
Bu yazının konusu da "Pure..." serisi üzerine. Özellikle yayınlanacak albümlerin çoğalmasını bekledik ki hepsini tek bir yazı içinde ele alabilelim.
Sony editörleri "Pure..." serisinde iki temel açıya odaklanmış görünüyor, müzikal gelenekleriyle öne çıkan ülkeler ve dönemler... İşte, tam da bu anlamda yıl içinde yayınlanan 4 albümün ikisi Fransa ve İtalya gibi Avrupa popüler müzik geleneğinin lokomotif ülkelerinin müziklerine adanmışken, diğer iki çalışma ise 20. yüzyıl popüler müziğin en önemli iki on yılı kabul edilen 1950 ve 60`lı yıllar üzerine yapılan derlemeler olmuş.
Cazın halen popüler müzik olduğu dönemin sonları ile rock`n roll kasırgasının esmeye başlamasının başlangıcına ellili yıllar deniyor. Biz de öyle diyoruz, dünya da öyle... Bu nedenle 4 CD`li 50s albümü biri bitmekte diğeri yeni yeni yeşermekte olan iki dönemin kesiştiği müzikal açıdan 20. yüzyılın en bereketli yılları. Caz, rock`n roll kasırgasından Charlie Parker, Miles Davis, John Coltrane gibi starların yeni müzikleri sayesinde kendini altmışlı yıllara atmayı başardı. Rock`n Roll ise halen süren altmış yıllık olağanüstü bir dönem başlattı.
Bu açıdan "Pure..." serisinin 50s albümü önemli bir fotoğrafı görmemizi sağlıyor. İşte bu nedenle albüm gelmiş geçmiş en önemli müzikal figürlerden biri olan, henüz çok genç bir Elvis Presley ile orta yaş dönemini tamamlayıp yaşlılığa geçen Louis Armstrong`u simgesel olarak buluşturabiliyor. Çünkü ikisi de kendi tarzlarında o dönemin müziğini yapan isimler. Sadece onlar mı? Elbette hayır! Country müzik efsanesi Johnny Cash filmlere konu olan ünlü hiti Walk The Line ile, Che Sera Sera ile milyonların kalbini kazanan Hollywood yıldızı Doris Day, Mambo Italiano ile fırtınalar estiren Rosemary Clooney, Take Five ile cazda ilk kez 1 milyon satış barajını aşan Dave Brubeck, ellilerde İstanbul Hilton`un açılışına gelmesiyle olay yaratan Eartha Kitt, sadece ellilerin değil tüm dönemlerin en iyi erkek seslerinden Frank Sinatra, bizde az tanınan ama Amerikan müzik endüstrisi ve Las Vegas gazinolarının popüler starlarından Johnny Mathis, Harry Belafonte, Perez Prado, Frankie Lane, Neil Sedaka, Bing Crosby, Tony Bennett, efsane ses Mario Lanza... Kimler yok ki!
Altmışlar ise müzikte yeni bulunan petrolün yatağından yüzlerce metre yükseğe fışkırması gibi bir dönem oldu. Aslına bakarsanız caz da dahil tüm müzik türleri halen altmışlarda üretilen müziğin mirasını tüketmeye devam ediyor. Pure... 60s albümü ise bu konuda daha blur bir fotoğrafa sahip. İlk CD`yi playera taktığınız anda duyduğunuz ses Bob Dylan`ın sesi, altmışlara anlamını veren isimlerden biri olan Bob Dylan`ın... Arkasından Van Morrison, Roy Orbison, Elvis Presley, The Byrds, Simon And Garfunkel... 4 CD`de onlarca parça arasında (yanlış görmediysek) The Beatles, The Rolling Stones daha doğrusu okyanusun bu tarafında İngiltere`den isim yok. Bunun nedeni (muhtemelen) Sony müziğin hakları kendisinde olan kendi kataloglarından derlenen parçalar olması. Keşke olsaydı... Altmışlara dair fotoğraf bu isimler olmadan eksik kalıyor. 50s albümünde böyle bir sorun yoktu zira İngiltere özellikle altmışların başından itibaren dünyayı domine eden gruplar çıkarmaya başladı. Ama Sony eğer serinin ülkelerle ilgili albümlerinde `Pure... England` diye bir albüm çıkaracak ve değindiğimiz isimlere burada yer verecekse o zaman başka. Bu durumu hariç tutarsak Pure... 60s`ların bir diğer güzel yanı soul ve R&B isimlere de yer vermesi. Tabii caz da... 4 CD`li compilaton`ın en son CD`sinin en son iki parçasını Ravi Shankar ve Santana olması sanki ilahi bir durum...
Serinin ülkelerle ilgili albümlerine geldiğimizde iş hem daha kolay hem daha eğlenceli... Yakın yıllara kadar Avrupa müzik sahnesini oluşturan Fransa, İtalya hatta Almanya gibi ülkelerin kim söylerse söylesi belli bir tarzı vardı. Doksanlardan itibaren bu farklılık teknolojnin de karşı konulmaz gücü nedeniyle eriyip kaybolmaya başladı. Bütün bir yüzyılı chanson geleneği üzerine kuran ve geliştiren Fransa bu yıllarda müzik dünyasına hem inanılmaz hitler armağan etti hem de güçlü starlar. Fransız ekolü tarzın önde gelen isimleri ve hepsini nerdeyse tek tek bildiğimiz şarkıları serinin Pure... France isimli derlemesinde bir araya getirilmiş. French Music`in sembol isimleri şarkılarıyla 4 CD`de emsalsiz bir koalisyon oluşturmuşlar. Bu albümü aldığınızda sadece Fransız müziklerinden oluşan özel bir derleme almıyorsunuz, aldığınız siz dahil en az 3 kuşağın belleklerine kazınmış, hatıralarında yer etmiş, hayatlarında yaşanmış anılara dönüşmüş müzikler aynı zamanda.
Yukarda Fransa için yazdıklarımızın benzeri İtalya için de geçerli. Fransa`yı chanson müzikleri ve yeni dalga filmleri ile hatırlıyorsak İtalya`yı da Fellini`nin filmlerinden tutun, Bisiklet Hırsızları`na, Anna Magnani`li güçlü İtalyan kadınların yoksulluk ile harmanlanan sorunlarına ve mutluluklarına, oradan daha yakın yılların fenomen ismi Toto Cotugno`ya ya kadar uzanan bir dönem... Kimler yok ki bu 4 CD`nin içinde; Domenico Modugno`dan yetmişlerin pop ve TV show starı Rafaella Carra`ya, Eurovision ve bir dönem Türkiye`ye sık sık gelmeleri ve bir çocuk kaybetme trajedisiyle hepimizin gönlünde ayrı yer edinen Al Bano & Romina Power çiftinden Eros Ramazzotti`ye, Paolo Conte`den Luca Carboni, Gigi D`Alessio, Rino Osetano gibi starlara uzanan, ünlü San Remo gibi festivallerin her yıl yeni starlar yarattığı dönemlere dair emsalsiz ve nostaljik bir İtalya yolculuğu...
Cazkolik.com / 25 Eylül 2012, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.