Sevgili müzik dostlarım merhaba,
2009 pes etmek üzere, 2010 kapının aralığından bizlere göz kırpmaya başladı bile...
Türkiye’de işler karışık, papaz “bizi çarmıha geriyorsunuz” diyor, dışişleri bakanı “talihsiz söz" deyip duymazlıktan geliyor. Kimse farkında değil ama kendi Rum vatandaşlarımız hakkını Yunan dış işleri bakanına aratıyoruz. İmralı sakininin odası küçültülürken emir veriyor ve etrafı ateşe veriyor, kendisini Kürt meselesinde tek muhatap haline getirdiğimizin farkına iş işten geçtikten varıyoruz. Sonra odası büyütülürken gene emir veriyor, partileri bilmem kaçıncı defa aynı şekilde kapatılan Kürt milletvekilleri önce “sine-i millete dönüyoruz” diyor, İmralı’dan haber gelince “başkan böyle buyurdu mecliste kalıyoruz” diyorlar. Yeni partinin tabelası kurumadan önce Mahmur dağına gidip eşkıyayı ziyaret ediyorlar. Başka bir bakanımız da onların Mahmur dağında ziyaret ettiği teşkilatı bitirmek için Bağdat’ta birilerinden medet umuyor. 33 erin şehit olmasının ardında ne gibi yetersiz kafaların yer aldığını gazetelerden okuyoruz, PKK’nın ateşe verdiği otobüste yanarak ölen evladımızın ailesine ondokuz bin küsur lira tazminat veriliyor.
Müttefiklerimiz ve ticaret ortaklarımız “Ali ata ot at” der gibi “Ey Türk halkı; ruhban okulunu ve Ermenistan sınırını aç, Kıbrıs’tan hemen kaç, o zaman kalmazsın asla dövize aç” diye özetlenebilecek bir nakarat paketi açıyor. Biz o sırada kendi iç sorunlarımızı bitirmişçesine Batı namına İran’la arabuluculuk için saçılırken İran füzelerinin atış mesafesini 2000 kilometreye açıyor. Tusiad’da Tarzan zor durumda, herkes başkanlıktan kaçıyor.
Her kafadan bir ses çıkıyor, ne iktidarda ne muhalefette, ne sivil toplum da ne de askerde söyleyecek yeni bir söz, dinleyecek yeni bir perspektif yok. Sanki bu ülkede söyleyecek bir söz kalmadı, sanki yarın için bir umudumuz olamazmış gibi. Tek tesellimiz canım Fenerbahçe’mizin ilk yarıyı lider bitirmesi. Ne mutlu "gazeteleri okumuyorum" diyene.
Stephane Covey’in ünlü “Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı” kitabında “ilgi alanlarınız çoğu zaman etki alanlarınızın dışında kalır, onlara erişmek için önce etki alanlarınızı genişletin” der. Ben de öyle yapmak ve size müziklerimle seslenmek durumundayım.
Bu hafta Radyo Cazkolik’te “Evde Çalamadıklarım” 387. defa karşınızda olacak ve değerli müzisyen arkadaşım Selen Gülün ile birlikte onun albümlerinden seçtiğimiz bir müzik demetini sizlerle paylaşacağız.
1 - Selen Gülün & Just About Jazz / CD: Live / Pearls and Eyes
2 - Selen Gülün Trio / CD: Sürprizler / Sürprizler
3 - Selen Gülün Trio / CD: Sürprizler / Bırak Gitsin
4 - Selen Gülün & Just About Jazz / CD: İsimsiz, yeni çıkacak albüm / Twillight
5 - Selen Gülün / CD: By Selen Gülün / Altı
6 - Selen Gülün / CD: By Selen Gülün / Sekiz
www.cazkolik.com sitesinde sizi bu program ve jazz’a dair daha birçok güzel şey bekliyor. Saydım, arşivde bugüne kadar birikmiş tam 22 program var, hepsini arka arkaya dinlemeye kalksanız 24 saat yetmez. Bu hafta dinleme rekorlarımız bir kere daha kırıldı. İlginizin artarak devam etmesi, bizlere web sitesinden gönderdiğiniz güzel sözler daha güzel ve daha iyi şeyler yapmak için bize ilham veriyor.
Selen Gülün çok değerli bir müzik insanı, besteci ve öğretmen. Hem güler yüzlü hem de çelik gibi disiplinli genç bir kadın. Halen Bilgi Üniversitesi’nde öğretmenlik yapıyor. Selen Gülün’ün güzel çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi almak için www.selengulun.com adresine bakabilirsiniz.
Bu hafta ilgi alanımın içerisinde sizlere şu soruyu sormak istiyorum:
"Ne yaparsak Kürt meselesini bir süreç içinde çözebileceğimiz yeni muhataplar yarabiliriz?"
Hepinize güzellikler dolu bir hafta diliyorum.
Selen Gülün programını dinlemek için bu satıra tıklayabilirsiniz.
Tunçel Gülsoy
22 Aralık 2009, Salı
tuncelgulsoy@cazkolik.com
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.