Daha iki gün önce, Mulatu Astatke konser yazısında nisan ayının heyecanlı geçeceğini söylemiştim. Sadece pazar günü ara verdikten sonra dün akşam İş Sanat merakla beklediğimiz konseri gerçekleştirdi. Merakla beklediğimiz nelerdi onları kısaca açıklıyım; İlki Michael Feinstein... Belki Türkiye`de az tanınıyor ama klasik Amerikan şarkılarının önde gelen yorumcularından biri. Şu anda yeni çalışması Nat King Cole projesiyle meşgul olsa da buraya halen sürdürdüğü Frank Sinatra repertuvarıyla geldi ve müzikseverlere çok güzel bir konser armağan etti.
İkincisi Feinstein`a eşlik edecek Aycan Teztel`in İstanbul Superband Orkestrası. Benim şahsen en az Feinstein kadar merakla beklediğim orkestraydı ve sadece benim değil, konser sonrası konuştuğum çok kişinin ortak kanısı başarılı bir orkestra performansı izlediğimizdi. Şu anda, İstanbul`da iki iyi ve büyük orkestra çıkaracak kadar müzisyenimiz var. Dün İstanbul Superband`da yer alan arkadaşlarımızın önemli kısmı TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası ile CRR Caz Orkestrasının da üyeleri. İki, hatta üç orkestra olmasına rağmen maalesef o kadar konser izleyemiyoruz. Haliyle, dün akşamki gibi konserler daha da önem kazanıyor, çünkü bu repertuvarlar çok önemli. Her caz müzisyeni bu standartları iyi çalmak zorunda, bu konserler bu yüzden hem dinleyici hem müzisyen için mükemmel tecrübeler ve tabii dinleme zevki.
Feinstein bugüne kadar en az beş kez Grammy adayı olmuş bir sanatçı. Sahnede büyük bir şovu yok ama repertuvarı sağlamdı (sadece "My Way"i söylemedi halbuki dinleyici heyecanla bekliyordu), sesi yer yer büyüleyici, konser genelinde kontrollü, dengeli, özellikle kreşondulu şarkılarda performansı mükemmel. Notlarımı sıralamaya devam edeyim... Üst perdelere rahatlıkla çıkabiliyor, hatta uzun süre oralarda dolanıyor. Sinatra repertuvarı gibi söyleme tekniği bakımından zor ve tuzaklarla dolu şarkılarda hiç teklemedi. Özellikle şarkıların finallerinde çok başarılı. Sesindeki degrade konser boyunca hiç bozulmadı. İşin doğrusu, bizde o ayar bir erkek sesi yok mesela. Cazda yok da, popta var mı ondan da emin değilim. Tek bir parça değil, tüm konseri düşünerek değerlendirin. Bir de Sinatra repertuvarı söylüyorsunuz, arka arkaya "Fly Me to the Moon"lar, "New York New York"lar, "The Way You Look Tonight"lar ve finalde 4-5 parça içiçe geçmiş uzun bir medley gibi on beşe yakın şarkı patlatıyorsunuz. Kolay değil.
Şarkı aralarında kısa konuşmaları bilgilendirici ve eğlenceliydi. Feinstein, Sinatra`yla bir kez karşılaşmış, onu da anlattı. Bir Cole Porter bestesi öncesi Sinatra`yla Porter anekdotu da ilginçti. Sinatra henüz genç bir çocukken ve bir lokantada (ailesinin Hoboken`deki restoranı olabilir) kendi kendine hem çalışıp hem şarkı söylüyorken orda bulunan Porter`ın dikkatini çekmiş, Porter şarkıya devam etmesini istemiş ama heyecandan sözleri unutmuş, gevelemiş, Porter da ilerde büyük bir şarkıcı olabileceğini söylemiş... Böyle hikayeler.
Duke Ellington orkestrasından bir şarkıyla başladığı konserinde hepsi nerdeyse eşlik edecek kadar iyi bildiğimiz "Time After Time", "Day in Day Out", "The Way You Look To Night", "Night and Day", "Fly Me to the Moon" (ki bu şarkıyı balad söyledi), baladlarda yüzünde acıklı bir ifade oluyor, bir de piyano başına birkaç parçada oturdu, ilginçtir, çalar ve söylerken hep izleyiciye baktı, normalde çoğu klavyeye bakar, öyle konsantre olur... Dikkatimi çekti. Sevdim. "Brazil"deki bossa nova tatlıydı, orkestra iyi sınav verdi. Orkestranın öyle iddialı solo bölümleri pek yoktu, sadece tenor saksofon, trompet ve trombon ara ara soloya çıktı ve hepsi iyi alkış aldı. Sadece bir yerde içimden keşke yaylılar da olsa demişken Aycan Teztel düzenlemede yerinde bir kararla iki flüte yer vermiş, belki aynı şey değil ama yaylı hararetini giderdi. Biste iki şarkı söyledi, sonuncusu "One for my Baby and One More for the the Road" evet, Sinatra`yla özdeşleşmiş bir baladdır, hatta, Sinatra`nın söylerken gözünden iki damla yaş gelen tek şarkısıdır derler, o kadar duygusallaşabiliyor anlaşılan. Feinstein, belki konserin sonu olmasından, belki repertuvarda yedek bulunmasından ve biraz da "New York New York"la coşmuş dinleyiciyi bir baladla sakinleştirmek istemesinden olacak olduğundan daha düşük tonlu söyledi, finali öyle yaptık.
Çıkarken herkes mutluydu. Olgun, tecrübeli ve güzel bir izleyici vardı. Konser boyunca telefonla çekim yapan çok azdı, bu sakinliği özlemişiz. Amerikan klasikleri, meşhur Songbook şarkıları hep gece şarkılarıdır, yıldızlı gökyüzü, şehir ışıkları, ışıltılı lokantalar, telaşla bir yere yetişmeye çalışan insanlar vb... Konser sonrası hâlâ içimizde çalmaya devam eden müzikler şehrin silüetine pek güzel uydu.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 04 Nisan 2017, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.