Ud`un rönesansını gerçekleştiren adam Anouar Brahem ruhundaki müziği Eyal Hareuveni`ye anlattı.

Ud`un rönesansını gerçekleştiren adam Anouar Brahem ruhundaki müziği Eyal Hareuveni`ye anlattı.

Dinlediğiniz müzik Anouar Brahem`in 2003 tarihli albümü "Vague"dan alınan ünlü parçası "Astrakan Café"dir.


"Ramazanda Caz" Anouar Brahem konseriyle 16 Ağustos akşamı başlıyor. Brahem Türkiye de gerçekten çok sevilen ve dinleyicisi olan bir müzisyen ama galiba biz onu hep kendi penceremizden görmeye ve anlamaya çalıştık, oysa belki biraz karşı tarafa geçip bizzat kendisini biraz daha yakından tanımayı deneyebilirdik. Muhtemelen bu konserinden önce ve sonra onunla ilgili pek çok yazı yayınlanacaktır ama Cazkolik olarak Brahem’i AllAboutJazz’la yaptığı röportajda söyledikleriyle tanımanın bu ünlü müzisyenin kendine ait dünyayı keşfetmek açısından daha yararlı olabileceğini düşündük.

Bu söyleşinin bir önemli tarafı da son albümü "The Astounding Eyes of Rita" daha henüz ortada yokken yapılmış olması ve bu albümün ipuçlarını da bulabileceğimiz bir söyleşi, bu anlada hayli ilginç sonuçlara varmak mümkün olabilecek. Gelin n birlikte okuyalım.

Tunus’lu ünlü udî Anouar Brahem sekizinci solo albümü “Voyage De Sahar”ı 2006 yılında ECM’den çıkardı. “Voyage De Sahar” Brahem’in sahip olduğu zengin ve eşsiz Arap - Endülüs geleneklerinden gelen müzikal mirasın modern caz cümleleriyle referans gösterdiği, udu geleneklerinden çıkarıp yeni müzikal karışımın içinde farklı soluğu olan bir enstrümana ve müziğe dönüştürdüğünü söylememiz lazım. Tam 15 yıldır birlikte çalıştığı ünlü Alman firması ECM’in yayınladığı albümü Brahem 2002 yılında yayınlanan “Le Pas Du Chat Noir” albümünde birlikte çaldığı müzisyenler Fransız piyanist Francois Couturier ve akordiyoncu Jean-Louis Matinier ile kaydetti. Anouar Brahem ile Tunus’taki evinden konuştuk.


Anouar Brahem: "Bundan yirmi yıl önce pek çok insan udun artık devrini tamamlamış bir enstrüman olduğuna inanıyordu. Şimdi ise ud için yeni besteler yazan bir çok müzisyen var..."

AllAboutJazz: Besteleme, beste yapma sürecini anlatabilir misin? Müzisyenler için özel bestelerin oluyor mu?

Anouar Brahem: Beste yapma süreci benim için uzun ve yavaş işleyen bir süreçtir ve bu süreçte her gün fikir değiştiriyorum. Fikirler bazen uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor, bu bazen 10 yılı bile bulabiliyor ama bazen de kesin son teslim tarihleri pozitif bir etki yapar, benim için önemli olan bu müzikal fikirlerle uğraşmayı sonsuza dek canlı tutabilmek ama işte çoğunlukla yaptığın besteye bir teslim tarihi koymak zorundasın, ucu açık çalışmayı sevmiyorum, benim için ille de bir teslim tarihi olmalı. Henüz küçük bir çocukken büyük bestecilerden biri olmayı istiyor ama yeni besteler yazma konusunda pek düşünmüyordum, sonradan besteler yapmaya başlayınca anladım ki sadece farklı bir beste, sadece farklı bir şey ürettiğin zaman bu fark işte o zaman seni yansıtan şey oluyor...

AllAboutJazz: Bir örnek olarak “Voyage De Sahar”ı ele alırsak eğer nasıl bestelendiğini bize anlatabilir misin?

Anouar Brahem: “Voyage De Sahar” benim bir önceki albümde (Le Pas du Chat Noir)  beraber çaldığım müzisyenlerle çoğunlukla piyano üzerine yaptığım besteleri kullanarak kaydettiğim bu anlamda bir ilk albüm oldu ama ne komiktir, bu müzikle turneye çıkacağımı hiç düşünmemiştim, gelin görün ki çıktık ve ben bu müzikle kendimi gerek sanatsal, gerekse de müzikal anlamda gerçekten çok rahat hissettim ve pek çok güzel konser verdik, şimdi düşünüyorum da böyle olduğu için mutluyum çünkü hiç planlamamıştım.

AllAboutJazz: 2000 tarihli “Astrakan Cafe” ve 1995 tarihli “Khomsa” adlı albümlerinden bu yana erken dönem bestelerine ilk kez geri dönüş yapmış oldun?

Anouar Brahem: Elimizde Manfred Eicher’in çok sevdiği ve kaydetmeyi beklediğimiz besteler vardı, bu parçaları konserlerimizde çalıyorduk, sonra da kaydettik. “Halfouine” örneğin benim en eski bestelerimden biridir. Bir film için yazdığım vokalli bir parçaydı, bu parçanın enstrümantal halini sonradan “Astrakan Cafe” için kaydettim. Ben film müzikleri için kendi bestelerimden temaları kullanmayı tercih ediyorum, onları alıp yeniden düzenliyorum, çünkü film müziklerinde kesin bir bağlam olması lazım, bunu seviyorum, bu film müzikleri yapmayı neden bırakmadığımın sebebidir bir yandan da.

AllAboutJazz: “Voyage De Sahar” hayali bir yolculuk mudur?

Anouar Brahem: Parçaların isimlerini kayıtları bitirdikten sonra belirledim. Beste yaparken müzisyenler, enstrümanlar ve geleneksel olan şeyler hakkında hiç bir şey düşünmem, aklımda sadece soyut fikirler vardır. Bestelerimin herhangi bir düşünceden bağımsız olmasını isterim ama son parçayı besetelerken iki veya üç yıl sonra birlikte çaldığım müzisyenlerin bir daha benimle çalacaklar mı acaba diye aklımdan şöyle bir geçti. “Voyage De Sahar” hayali bir yolculuktur bu anlamda, Sahar’da bir kadın ismidir. Hayali bir isimle bağlantı kurmayı istedim, tıpkı Ziryab gibi (Ziryab 9. yüzyılda yaşamış olduğu varsayılan ve onbin kadar parçayı hafızalarımıza armağan ettiği düşünülen Iraklı bir ud virtüözü) çünkü Ziryab hakkında sık sık konuşurum. Ziryab yüzyıllarca önce Bağdat’ı terketti, onun hakkında pek çok öykü vardır, kimse müziklerini bilmez ama hakkında bir dolu hikaye vardır.

AllAboutJazz: Bize Endülüs müziği ve kültürü ile olan bağlarını izah edebilir misin? Bunu şunun için soruyorum, “Voyage De Sahar”, “Cordoba” ve elbette “Les Jardins De Ziryab” gibi müziklerde çok açık belli oluyor...

Anouar Brahem: Tunus, Fas ve Cezayir’de Mağrip ve Endülüs kültürünün etkisi çok yoğundur. İnsanlar Arap müziğiyle flamenko arasındaki bağı konuşmaya başladıkları zaman ben çok şaşırıyorum, çünkü bu müzikler çok uzun yıllar boyunca içiçe geçmiş müziklerdir, bizim müziklerimizdir bunlar, ben kendi müziğim gibi hissediyorum.

AllAboutJazz: Şimdiye kadar örneğin Paco De Lucia gibi biriyle çalmayı istedin mi hiç?

Anouar Brahem: Niye olmasın, niçin olmasın... Bundan onbeş yıl kadar önce bir flamenko gitaristi ile birlikte çalmıştım, Paco de Lucia’nın büyük hayranıyım, ben henüz çok gençken onunla birlikte çalıyor olduğumu düşünmek en sevdiğim şeylerden biriydi, bunu belki bir gün yapacağız ve ben bundan dolayı gerçekten çok mutlu olacağım.

AllAboutJazz: Peki bize Manfred Eicher’in senin üzerindeki etkini anlatabilir misin?

Anouar Brahem: O benim için çok önemli biri. O olmadan belki şimdi yine bir şeyler yapıyor olurdum ama kesinlikle bugünkü ben olmazdım. Eicher ile her zaman iletişim halindeyiz, konserlerimin çoğunu izlemiştir.

AllAboutJazz: “Thimar”da John Surman ve basçı Dave Holland ile Madar’da Jan Garbarek ile çalmanı sana Manfred Eicher mi önerdi?

Anouar Brahem: Surman’ın müziğini biliyordum ama Holland’ı fazla tanımıyordum. Bir sonraki projeme hazırlık yapmaya başladığım zaman Dave Holland’ı da bir yandan dinlemeye başlamıştım ve düşündüğüm projeye çok uyan biri olduğunu anladım Manfred’de bunu benim için mümkün hale getirdi, Dave Holland ile geçen yıl tanıştım, umarım ikinci bir proje için onunla takvimlerimiz uyuşur. Jan Garbarek ise benim ilk albümüm Barzakh’ı dinlemiş ve Manfred Eicher’e benimle çalmak istediğini söylemiş, benim de Garbarek’i çok sevdiğimi bilen Eicher bizim için bu projenin kaydını ayarladı.

AllAboutJazz: Sen, Dhafer Youssef ve Rabih Abou Khalil gibi müzisyenlerle gerçekleştirdiğiniz Avrupalı müzikte udun Rönesansı’nı bize biraz açıklayabilir misin?

Anouar Brahem: Sorunu anladım. Ben çok küçük bir çocukken televizyonda udu görmüştüm ama bütün enstrümanların arasında sesini duyamamıştım, orada udi bir şarkıcıya eşlik ediyor ama şarkıya asla liderlik yapmıyordu. Bundan yirmi yıl önce pek çok insan udun artık devrini tamamlamış bir enstrüman olduğuna inanıyordu. Şimdi ise ud için yeni besteler yazan bir çok müzisyen var. 20 yıl önce Paris’e gittiğim zaman, nedenini bilmiyorum, açıklaması zor ama orada ud çalan kimse yoktu, belki ortaçağa özgür bir enstrüman olarak algılanıyordu, onunla bir şey yapmak zordu.

AllAboutJazz: Bir kaç yıl önce dedin ki, benim müziğim Arap dünyasından ise Avrupada çok daha tanınan bir müziktir. Şimdi durum da değişiklik var mı?

Anouar Brahem: Sen de biliyorsun, ben 20-25 yıl önce ud için müzikler bestelemeyi düşündüğüm zaman bu çok garip geldi bir çok kişiye ama şimdi müziğimin gerçekten çok fazla dinleyicisi var. Avrupada var, Lübnan, Mısır, Suriye’de var ama benim en büyük izleyicim Tunus’tadır. Orada çok daha fazla tanınırım. Arap ülkelerinde az tanınmamın bir nedeni de orada festival sayısı az, olanları da devletler filan düzenliyor, düzenli kültürel faaliyet sayısı daha az ama artık arada da artamaya başladı.

AllAboutJazz: Bir sonraki projenin ne olduğunu bize söyleyebilir misin?

Anouar Brahem: Zor bir soru. “Voyage De Sahar”ı daha yeni bitirdim. Elimde epey materyal var ve yeni besteler yapmaya başladım, bir CD’den fazla malzemem var ama projeme daha henüz karar vermedim. Bilmiyorum, bakalım ne olacak, bir çözüm bulmam lazım, nasıl bir şey olacak, kimlerle çalacağıma karar vermem lazım, inanır mısın bu konuda da her gün fikir değiştiriyorum.

Eyal Hareuveni
AllAboutJazz


Ramazanda Caz konserlerinin biletlerine ulaşmak için lütfen bu satıra tıklayın!


Anouar Brahem’in diskografisi:

- "The Astounding Eyes of Rita", (ECM, 2009)
- "Le Voyage de Sahar" (ECM, 2006)
- "Vague" (ECM, 2003)
- "Le Pas du Chat Noir" (ECM, 2002)
- Orchestre National de Jazz; "Charmediterranéen" (ECM, 2002)
- "Astrakan Café" (ECM, 2000)
- Anouar Brahem / John Surman / Dave Holland; "Thimar" (ECM, 1998)
- "Khomsa" (ECM ,1995)
- Jan Garbarek; "Madar" (ECM, 1994)
- "Conte de l’incroyable amour" (ECM,1992)
- "Barzakh" (ECM, 1991)

Cazkolik.com / 09 Ağustos 2011, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.