Standartlar olmasa caz da olmazdı... Konseri öncesi Biréli Lagrène ile konuştuk

Standartlar olmasa caz da olmazdı... Konseri öncesi Biréli Lagrène ile konuştuk

Cazkolik: Gitarınızın büyük bir sıcaklığı var, doğuştan gelen yeteneğinizin ailevi kökenleri olduğunu biliyoruz, şunu sormak istiyoruz; Müzisyen olmaya karar verdiğinizde çevrenizde nasıl bir müzik dünyası vardı? Sizi neler etkiledi?

 

Biréli Lagrène: Sanırım beni en çok etkileyen ailem oldu ve bu çevre tam da müziğimin şekilleneceği gibi Django Reinhardt gibi bir gitarist ile Bach ve Mozart gibi klasiklerle doluydu.

 

 

Son albümüm için hiç hazırlık yapmadım, öylece stüdyoya girdim

 

 

Cazkolik: Son albümünüz bir solo gitar kaydı olan "Solo Suites". Solo gitar albümleri farklı bir seviyede meydan okuma gerektirir ama siz virtüöz yetenekleriniz sayesinde zorlukları rahatlıkla aşabiliyorsunuz. Bu albümde yer verdiğiniz parçaları nasıl seçtiniz?

 

Biréli Lagrène: Evet, gerçek şu ki, neredeyse hiç ön hazırlık yapmadım ve gerçekten kendime karşı meydan okumak istedim, hemen stüdyoya girerek çalmaya başladım. Bu projeyi caz olarak ele aldım ve müzikal anlamda tamamen özgür kalarak stüdyoya girmeden önce hiçbir şey hazırlamak istemedim.

 

 

 

Ankara'da birlikte çalacağı müzisyenlerle nasıl tanıştı?

 

 

Cazkolik: Ankara'da 21 Ocak akşamı CSO konser salonunda trio olarak konser vereceksiniz. Konserde izleyeceğimiz basçı William Brunard'ın da 2019 tarihli bir albümü var; "Django Stories". Farklı bir Django albümü olmuş, bu albüm de siz de konuksunuz. William Brunard ve Raphael Pannier ile nasıl tanıştınız? Bu iki müzisyen hakkında bize neler söylemek istersiniz?

 

Biréli Lagrène: William ile yaklaşık altı yıl önce Londra'da tanıştım. Çaldığını duydum ve arayarak benimle çalmak ister misin diye sordum. Emin olun bence şu an piyasadaki en iyi genç kontrbasçılardan biridir William Brunard.

 

Raphael'i ise tamamen tesadüf olarak internette keşfettim, gerçekten harika bir müzisyen. O vakit aslında başka birini arıyordum, yani bilirsiniz, Paris'te neler oluyor, etrafta kimler var diye bakınıyordum. Raphael'i keşfedince müzisyen dostlara sorarak kim olduğunu araştırdım, bir başka basçı arkadaşım Raphael'i tanıyormuş, benim için aradı ve ertesi gün de Raphael beni geri aradı, öyle başladık.

 

Cazkolik: Cazkolik olarak dünyaca ünlü sanatçılarla sık röportaj yapıyoruz. 2019 yılında John Mclaughlin ile yaptığımız röportajda bize "caz, kültürel olarak bütünleşebilen bir müziktir" demişti. Sizce caz müziğini yüz yıldır var eden farklı müzikal dillerle etkileşim kurabilmesi midir?

 

Biréli Lagrène: John bunu bilecek olgunlukta bir sanatçı, rahatlıkla onunla aynı fikirde olmam gerektiğini söyleyebilirim. Haklı olmalı...

 

 

Cazkolik: 1980'lerde ABDye önemli bir seyahatiniz oldu ve o seyahatta çok sayıda ünlü caz müzisyeniyle beraber çaldınız. ABD'de tanıştığınız müzisyenler hayatınızı ve caza bakışınızı nasıl etkiledi?

 

Biréli Lagrène: Hmmm, bu oldukça zor bir soru, bu aslında gerekli bir etki sorunu değildi, aksine, çoğu ismi onlarla beraber çalmadan önce tanıdığımı, bildiğimi söyleyebilirim. Onlarla beraber harika vakit geçirdim ve bunu yapabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.

 

Cazkolik: Peki, Amerikalı caz müzisyenleri ile Avrupalı veya Fransız cazcılar arasında hangi farklar var? Böyle bir genel karşılaştırma yapmak mümkün mü?

 

Biréli Lagrène: Bir zor soru daha… Avrupalı her müzisyen Amerikalılardan etkilenmiştir. Düşünsenize, 1940'lardan beri tüm büyük caz müzisyenleri Amerika'dan gelirdi. Yanılıyor olabilirim ama o tarihlerde Avrupa'da hiç büyük bir caz müzisyeni hatırlamıyorum. Caz Avrupa'ya geldiğinde Miles Davis, Dizzy Gillespie gibi adamlar 1940'ların ortaları ile sonlarıydı. 1940'lardan önce Fransa'ya gelenler ise çoğunlukla Swing gruplarıydı.

 

Cazkolik: Peki, caz harici müzik türleriyle aranız nasıl? Klasik müzik, Rock veya etnik müziklerle ilgilendiniz mi? Bu tarzda işbirlikleriniz oldu mu?

 

Biréli Lagrène: Caz dışı türlerle bir projem yok. Gerçekte ben bir caz adamıyım ama farklı müzikleri dinlemeye de açığım, tek türde müzik dinlememek aslında iyi ve sağlıklı bir durumdur.

 

 

 

Şimdiye kadar hiç bir Türk müzisyenle çalmadım

 

 

Cazkolik: Türkiye'de güçlü bir gitar geleneği var. Türk müzisyenlerle işbirliğiniz oldu mu? Türkiye'de ortak bir projede yer almak ister misin?

 

Biréli Lagrène: Tabii ki öyle ama Türkiye'de hiçbir Türk caz veya geleneksel müzisyeniyle çalmadım, en azından henüz çalmadım.

 

Cazkolik: En çok etkilendiğin müzisyenlerden biri Jaco Pastorius diye biliyorum. İki yıl önce "Remembering Jaco" isimli bir Big Band albümünde yer aldınız. Multiquarium Big Band hakkında sizden daha fazla bilgi alabilir miyiz? Bu proje nasıl gelişti?

 

Biréli Lagrène: Bu projenin liderleri, orgcu Benoit Sourisse ve davulcu Andre Chalier'den bir telefon aldım. Bir gün beni aradılar ve Jaco'ya dair bir tribute kaydı yapmak ister miyim diye sordular, benim bas da çaldığımı biliyorlardı, hemen kabul ettim, gerisini zaten biliyorsunuz.

 

 

 

Standartlar olmasa caz da olmazdı

 

 

Cazkolik: Caz standartlarını sık çalıyorsun. Tanınmanıza sebep olan "All of Me" de bir caz standardı. Caz standartları hakkında ne düşünüyorsunuz? En sevdiğiniz caz standartları hangileri?

 

Biréli Lagrène: Çocukluğumdan beri standartları çalmayı hep sevmişimdir. Zaten, bu standartlar olmasa caz da olmazdı. Standartlar çok keyiflidir çünkü onlar hakkında her zaman öğrenecek bir şeyler bulabilirsiniz. Müzik tarihi kitabı gibidirler. "All the Things You Are", "Donna Lee" ve "Impressions" gibi birçok caz standardının favorimlerim arasında olduğunu söylemeliyim. Bence hepsi harika bestelerdir.

 

Cazkolik: Çok teşekkür ederiz. Ankaralı cazseverler sizi heyecanla bekliyor, umarız birlikte güzel bir gece geçirirsiniz.

 

Cazkolik.com / 10 Ocak 2023, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.