Danilo Perez, John Patitucci, Brian Blade, Caz Festivali’nin bu yılki “Tuhaf Yer”i İstanbul Erkek Lisesi bahçesinde. Onlardan önce sahaya basçı Derrick Hodge çıkacak.
* * *
“Caz İçin Tuhaf” bir yer, bütün yerler tuhaf olmasa da, Caz Festivali’nin en sevdiğim projelerinden biri. Çünkü bana EST’nin “Strange Place for Snow” albümünü hatırlatıyor. O tuhaf yer de, o sıralar üçü de hayatta olan grup elemanlarının bana Babylon kulisinde söylediklerine göre, hemen ötesinde karlı alanların uzandığı BİR saunaymış. Zaten projenin ilk yılında EST’nin, Esbjörn Stevensson’un genç yaşta ölümünden geriye kalan iki elemanı, Magnus Öström ile Dan Berglund gelmişti. Sonra bu proje birçok yer dolaştı ve bu yıllığına İstanbul Erkek Lisesi Bahçesi’ne demir attı.
* * *
Bahçe, ilk kez bir Caz Festivali etkinliğine mekân oluyor ve Wayne Shorter’ın vaftiz babası olduğu çok seçkin bir gruba kucak açıyor: piyanoda Danilo Perez, basta John Patitucci ve davulda Brian Blade. Eşsiz Wayne Shorter’ın kurduğu topluluğun müzisyenleri sıfatıyla iki de Grammy’si olan bir grup... 4 Temmuz Cuma, saat 19:45, İstanbul Erkek Lisesi Bahçesi’ndeki konserde onlardan önce Amerikan basçı / besteci Derrick Hodge sahne alacak.
* * *
2001 yazında efsanevi Wayne Shorter ile bir dörtlü oluşturup dünyayı dolaşmaya başladıklarında üçü de grup lideriydi, kayıtları vardı. Dünya Turneleri sonucunda grubun karizmasını yansıtan “Footprints Live” albümü çıktı ve Grammy adayı oldu. Bunun ardından 2003’te de, büyük bir grupla, “Alegria” diye bir stüdyo albümü yaptılar, o da Grammy aldı. Yeni Wayne Shorter Dörtlüsü, 2002 ve 2004’te Caz Gazetecileri Derneği tarafından “Yılın En İyi Küçük Grubu” seçildi.
* * *
Aslında bu üçlünün onay almak için ödüllere de, birlikte çalıştıkları kişilerin isimlerine de ihtiyacı yok. Haziran sonunda Blue Note Jazz Festival’daydılar. Panamalı Danilo Perez, fevkalade dinamik, etkileyici bir piyanist. John Patitucci, basın üstatlarından. Brian Blade ise bugün cazın en iyi davulcusuder dense yalan olmaz.
Danilo Pérez, bugün cazın en dinamik piyanistlerinden biri. Hayli de takipçisi var. Müzisyenin kendine özgü, iki Amerika kıtasının müzikleriyle folk ve dünya müziklerini birleştiren Pan-Amerikan caz stili eleştirmenlerin övgüsünü alıp meslektaşlarını etkilemekle kalmadı. Ona sadık kalan bir dinleyici kitlesi de kazandırdı. Neşesi ve coşkusu konserlerini salt dinlemeye değil seyre de değer kılıyor. İster 1990’ların başından beri olduğu gibi kendi gruplarına liderlik yapsın, ister Wayne Shorter, Roy Haynes ve Steve Lacy gibi ustalarla çalsın; caza aşkla bağlı Pérez, sadece dinleyicilerine değil, cazın kendisine de damgasını vuruyor. 1965 Panama doğumlu piyanistin, Dizzy Gillespie’nin United Nations Orchestra / Birleşmiş Milletler Orkestrası’nın (1989-1992) en genç üyesi olduğu günler çok geride kaldı.
* * *
Onu çalarken dinler dinlemez grubuna davet eden Shorter, “Macera peşindeydi, müziği tazeydi,” diyor. “Tekniğiyle gösteriş yapmıyordu, onu ilgilendiren şey hikâye anlatmaktı.”
* * *
Danilo Pérez ise, kendini babasına borçlu hissediyor. “İnanılmaz bir öğretmendi, müziğe insanların hayatını değiştirmenin çok güçlü bir aracı gözüyle bakardı.” Onun öğrencileri de müziğin gücünü kavrayınca, tutkuyla çalıyormuş. “Hayatta kalma tutkusu, mutluluğu için mücadele etme tutkusu. Çoğunun parlak meslek hayatları oldu. Müziğe hayatlarının parmak izi gözüyle bakıyorlar ve hiçbir şey onları durduramıyor.”
1990’ların başında hem akustik hem elektrik bas gitaristlerin en iyilerinden biri olarak kendini kabul ettiren Patitucci, şimdi olduğu gibi o zaman da hızı, çok temiz tonu ve daldan dala konuşuyla tanınmıştı. 1959 doğumlu Patitucci, on yaşından beri enstrümanını çalıyor. Okuldayken bir yandan da Stan Getz, Dave Grusin, Ernie Watts, Freddie Hubbard gibi cazcılara eşlik ediyordu. 1985’te hem Elektric hem de Akoustic gruplarının üyesi olarak Chick Corea’ya katılıp onunla turnelere çıktığında adını herkese duyurdu. 90’ların başında Elektric Band’dan ayrıldı ama, zaman zaman Corea ile çalışmayı sürdürdü.
* * *
Yeniliklerden kaçınmıyor. Bu sayede, soul, rock, bluies, caz, klasik demeden her türü çaldı. Stüdyo müzisyeni olarak B.B. King, Herbie Hancock, Michael Brecker, George Benson, Dizzy Gillespie, Queen Latifah, Sting gibi isimlerle çalıştı. 1986’da meslektaşları tarafından akustik basın En Değerli İcracısı seçildi. Hem kendi grubuyla, hem de başkalarıyla dünyayı dolaştı. Film bestecileri ile de çalıştı. İki Grammy’si, on beş adaylığı var.
* * *
Ron Carter 2002’de The City College of New York’tan ayrıldığından beri orada ders veren John Patitucci, çalarak ve çaldırarak yoluna devam ediyor. “Hangi türde müzikle olursa olsun iletişim kapısını açan şey, büyük bir ritmik güç ile duygudur. Böyle bir ritminiz ve sound’unuz yoksa, kimse sizi dinlemek istemez. Bunu kafalarına daha çabık yerleştirenler, daima daha çabuk gelişir.”
Büyükannesinin duvarında bir dua varmış, sükunet duası. Brian Blade, Büyükanne Rosa’nın duasının ne demek istediğini yıllar boyunca anlamamış. “Ancak hayatın iniş çıkışlarını yaşadıktan sonradır ki, o kelimeler kafamda anlamla çınlar oldu.”
* * *
Blade’in, lider olarak ilk albümü 1998’de Blue Note’tan çıkan, Brian Blade Fellowship’ti. İki yıl sonra aynı şirketten “Perceptual’ı yaptı. “Season of Changes" (2008) ile Verve’e geçti. 2009 tarihli “Mama Rosa”da ise, büyükannesinin duvarındaki dualara müzik kattı. Onu (Verve Forecast, 2009) “Landmarks” (2014) izledi.
* * *
Gene de a içlerinde en çok “Mama Rosa”dan etkilenmiş. Aile, sevilenler, seyahat üzerine on üç şarkı ile pek çok şey anlatan bir albüm,. Şimdi geriye bakınca, en önemlisinin, “Bizi biçimlendiren ve bize esin veren bu şeylerin, bir daireyi tamamlamak için başkalarıyla paylaşılması gerektiği duygusu,” olduğunu söylemiş. Çalmaya başladığından beri bir şeyler de kaydedermiş zaten. Çok sevdiğim “Mama Rosa” da bu ev demolarından kendiliğinden doğuvermiş. “En zoru, kendime karşı dürüst olmak, şarkılarla birlikte kim olduğumuzun biraz daha fazla görünüp duyulmasını sağlamak,” diyor.
* * *
Brian Blade 1970, Shreveport, Louisiana doğumlu. Annesi emekli ana okulu öğretmeni, babası papaz. Bu sayede çocukluğu her gün dinlediği gospel müziğiyle geçti. Okulda öğretmeni onlara Maurice Ravel’in müziğini tanıttı. Brian, dokuz yaşından on üç yaşına kadar okul orkestrasında keman çaldı. Ama bir yandan da John Coltrane, Charlie Parker, Miles Davis, Art Blakey, Thelonious Monk, Elvin Jones dinliyordu. 1988’de New Orleans’a göçtükten sonra ustalarla ve yeni müzisyenlerle birlikte çalmaya başladı. Gelişmesine yardımcı olan cazcılar arasında Nicholas Payton, Delfeayo Marsalis ve Joshua Redman da vardı. Neredeyse yirmi yıldır da kayıt yapıyor ve cazın en iyi davulcularından biri.
Sevin Okyay
02 Temmuz 2014, Çarşamba
Cazkolik.com
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.