Afrika`dan Arjantin`e yol gider...

Afrika`dan Arjantin`e yol gider...

Afrika’dan Arjantin’e yol gider...

Raul Midón ile Richard Bona, bu akşam Arkeoloji Müzesi bahçesinde “Duwala Malambo Project” ile sahneye çıktı. Bu iki sıradışı müzisyeni daha önce İstanbul’da dinlemiştik. Bona’nın CRR’deki konserini, güler yüzünü, müthiş tekniğini halen unutmuş değiliz. Midón ise 15. İstanbul Caz Festivali’nde buradaydı. Enstrümanlarındaki sınırsız yetkinliklerine müthiş seslerini de ekleyelim. “The Duwala Malambo Project” ile dünya müziği, caz, folk, soul ve blues’u bir araya getiren ikiliye davul ve perküsyonda Lionel Cordew, tuşlu çalgılarda ise Etienne Stadwijk eşlik etti.

* * *

Kamerunlu Bona’nın kabilesi ve anadili Douala ile Midon’un babasının doğum yeri Arjantin’de bir folklorik ritm ve dans olan Malambo’dan adını alan projeleri, iki kıta ve müziklerini bir çizgide birleştiriyor. Her iki müzisyen de kendi enstrümanlarının en iyileri arasında sayılıyor. Akıcı tekniklerine ek olarak, kendilerine özgü vokalleri var. Midón’un akustik gitarı flamenkodan ve cazdan besleniyor. Bebekliğinden beri gözleri görmeyen Raul Midón, 2002 yılında başladığı solo kariyerinde, Arif Mardin’in desteklediği “State of Mind” ile ivme kazandı. Etkileyici vokaline, ağzıyla çıkardığı şaşırtıcı trompet sesi eşlik ediyor. Richard Bona ise yola, 1999 tarihli “Scenes From My Life” albümüyle başladı. Hep caz dinleyicilerinden daha geniş bir kitleye hitap etti.

* * *

Bakalım bize Arkeoloji Müzesi konserinde neler çaldılar? Midón, enerjik gitar tekniğinin yanısıra etkileyici sesi ve besteleriyle de tanınıyor. “Şarkılarımın sadece aşk şarkıları olmasını istemiyorum, daha şiirsel olsunlar istiyorum, daha karmaşık duygular katıyorum işin içine.” Zaman zaman, ağır içkicilerin dinleyiciler arasında yeraldığı, sanatçıya düşman ortamlarda bulunmuş, o zaman da bir savaşçı yaklaşımı benimsemiş. Böylece vurucu, enerjik bir çalış şekli geliştirdiğini söylüyor. Arif Mardin onunla Manhattan Records adına anlaşınca, Midón, David Letterman Show ile ilk kez ulusal televizyona çıktı. Bona da onu bu programda gördü. Harika olduğunu düşünmüş. “Nasıl olup da daha önce adını duymadığıma inanamadım. Birkaç hafta sonra bana çok güzel bir e-mail yolladı, New York’taki stüdyomda buluştuk. Birlikte çaldık, kulağa iyi geliyordu ama sahnede denemeden bilemezsin.” Neyse ki, Avrupa’da çaldıklarında uyum sağlamışlar, çok beğenilmişler. Böylece Afrika’dan Arjantin’e yol açılmış.

* * *

Doğrusu ne kadar heyecanlandığımı anlatamam. Midón da, Bona da seyirciyi avuçlarının içine almayı bilen müzisyenler. Hadi, ilkini dinleyeli üç yıl olmuş diyelim (ki gene de hasretle hatırlıyoruz), Bona’nın konseri hemen şuracıkta. Kolay kolay unutmayız diye düşünürken, böyle katmerlenmesi daha da hoş oldu. İkisi de karizmatik, seyirciyle iletişim kurmakta güçlük çekmiyorlar. Bu yola, nereye kadar gidebileceklerini görmek için çıkmışlar. Ben çok ileriye gideceklerini umut ediyorum. Midón’un insanda küçük bir akustik grup izliyormuş izlenimi uyandıran gitarı, Bona’nın insanı ipnotize eden çalışı ve Douala dilinde söylediği şarkılarını dört gözle (ve kulakla) dinledik.

* * *

İlk konserlerini Aspen’de verdiler. Avrupa turnelerinde Türkiye dışında Fransa, Romanya, İtalya, Danimarka, Hollanda, İspanya ve Almanya’ya gidecekler. Bu arada, Lübnan’a da uzanıyorlar. Dört kişilik grupları, onlara rahatlıkla doğaçlama yapma imkânı tanıyor. Bona, “Raul vurmalı çalgılar çalıyor, ben ise sahnede her şeyi yaparım. Yani, sınırımız yok,” diyor. Müziğin çok yenilikçi iki yeteneği, sınır tanımaz bir projeyle karşımıza gelirken, kayıt da yapmayı planlıyorlar. Yolları açık olsun!

Sevin Okyay
11 Temmuz 2011, Pazartesi
Cazkolik.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Sevin Okyay

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.