Aldatıldığımız önemli değildi yoksa, Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak - Turgut Uyar

Aldatıldığımız önemli değildi yoksa, Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak - Turgut Uyar

Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk

 

Turgut Uyar

 

 

Chet Baker "Alone Together" albümü üzerine

 

 

Chet Baker, annesi piyanist, babası gitarist, Cool Jazz ile West Coast Jazz'ın en önemli figürlerinden Amerikalı caz trompetçisi.

 

Cazın siyahî dünyasında bir beyaz olarak kendini kabul ettirebilmek için verdiği büyük çabanın yanı sıra, ailesinde de sadece müzikle hayatını idame ettirmesine karşı çıkılmıştır.

 

Zengin olmaması, caza olan tutkusu ve inişli çıkışlı yaşamıyla adından sıkça söz ettirecek bir hayat yaşayan Chet Baker, günümüzde halen caza damgasını vuran trompetçiler arasında yer almaktadır.

 

Ayrıca, kendine has vokal yorumuyla da pek çok kişi tarafından beğeni toplamıştır. 1929’da doğmuş ve 1988’e kadar hayatını sürdürmüş olan caz müzisyeninin en ünlü albümlerinden "Alone Together" üzerine bir yorum ve psiko-analitik bir ifadeyle, daha yakından bir bakışı üzerinde toplamak isterim.

 

Albümde, gitarı Kenny Burrell, bası Paul Chambers, piyanoyu Bill Evans, saksofonu Pepper Adams, flütü Herbie Man, davulu Philly Joe Jones çalmıştır.

 

'Boğazım düğümleniyor kaybettiğim her hayali bilge büyücü için' diye başladım bir sabah. Herkes kendiyle karşılaşmak ümidini taşır garipliklerinin daha anlaşılır olduğunu düşünme gafletinde.

 

Kendinden kaçtığı yerde ona kucak açan bir başka kendine benzeyen bulmak ister. Sonbahar yapraklarını baharı görmek için döksün ister. Son, sadece aşk ile ilgili biriktirdikleri değildir ve olmamalıdır. Gönlünü cesurca açtığı her insan onun bir parçası olmamış mıdır zaman geçse de.

 

Birden sonbahar yalnız bırakır yağmurlarıyla süpürdüğü hüznü ile. Bahar vaadi çok geride kalmıştır beklenen. Ümitsiz bir inançsızlık bürümüştür bir parça dostluk yerine. Bir Ekim günü ne için bu kadar kısa ve uzun olmuştur diye sorar uzun uzun kendine. Yağmurdan kurtarılan bir yürek, sahte bir baharın ortasında ayaz yiyip kalabalığın ortasında yalnız kalmıştır "September Song" ve "'Tis Autumn" ile.

 

Hayatın sihrine ve bize getirdiklerine inanmasaydık sevebilir miydik diye düşünürüm arada sırada.

 

Cevabı anlam karmaşasına dönüşür bazen.

 

Çünkü insanlar sihire ve sevgiye inanmazlar yanı başlarında olsalar da.

 

İnanmış gibi yaparlar siz o hikâyede istedikleri role bürünene kadar.

 

Yazdıklarına, çizdiklerine, anlattıklarına, hayal ettiklerine ihanet ederler uydurma nedenler bulup. Acıları dindirecek inançlar kadar yalanlar da koyarlar erken ölen insanlar masalına.

 

Sizin uykularınız kaçar, gülümsemeniz donar, gününüz bulutlanır akar ama en önemli şey büyüklere masallar anlatmanın gereksizliği olarak kursağınızda biriken aldatılmışlık hisleridir.

 

Çocuk aklımın iplerini salarım işte o zaman teğet geçer anılar.

 

Hiç olmamış gibi tüter burnumda inanarak unuttuğum acılar.

 

Olmamış şeylere insan neden dokunsun ki.

 

"It never entered my mind" dokunulmamış sanrıların ağıtını çınlatır parça boyunca. Biri fısıldar kulağıma biriktirdiklerim için ve ironik havası ondandır melodilerin 'o kadar ciddi mi ya...' diyen.

 

Son kez dönüp baktığım yerde koca bir dolunay, avuçlarımda kalan bir toz gibi uçuşan zaman mevhumu ve müziğin anlamsızlığında anlamlı bir halk ezgisi.

 

İçindeki duygular, hissedilmemiş olanlarından. "How high the moon", "Time on my hands", "You and the night and the music" köşe kapmaca oynuyor tüm heveskârlıkları, sitemleri ve kaprisleriyle.

 

Dalga geçiyorlar içimden geçen hikâyelerimle. Sevdiğim şeyleri dinleyip, kahve bekliyorlar benden gerçeğe ayılmam için belki de.

 

Soruyor biri hayali, 'bize bir kahve yapmaz mısın?' diye melodileriyle. "Early morning mood" elbette bunu yapan ve kimsesizliğini örten duyguların.

 

Sonra bir gün, en sevdiği semtte, bir deniz kenarında bir daha hiç görmediği birini arıyor, dertleşiyor ve uykusuzluğuna musallat olmuş ağır karabasanı uğurlamak istiyor hayatından birileri.

 

Bir yerde kalmış, bir yerde unutmuş olduğuna yemin edebilir karşılaşıp kavuşamadığı o kişiye.

 

Bazı şeyler böyledir, veda etmenize bile izin verilmez ve belki de en iç karartıcı tarafı da budur.

 

Tıpkı arkanızda bırakmak için çaba sarf ettiğiniz gibi, o da size veda bile etmemeye kararlıdır. Neden mi, çünkü beraber yalnızsınızdır artık. Seven gitmiş, sevilen yabancılaşmıştır. Ya da, daha kötüsü, hiçbir zaman seven ve sevilen karşılaşamamıştır.

 

Yine de ünlü caz müzisyeninin "Alone together" yorumu bir ölüyü ağırlamak için yeterince içten, kanırtan bir ağıt olmayı da yeterince hak edecek cinstendir.

 

Hiç tanışmadığımız ve vedalaşamadığımız tüm güzel ölülerimiz için çalınmıştır onun tarafından.

 

Yalnız olmayacağımız tüm hayatlara ve yaşanmışlıklarda; uzanıp kendi yanaklarımızdan öpmek için.

 

Şenay Ocak

 

Cazkolik.com / 27 Mart 2022, Pazar

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Şenay Ocak

Caz vokalisti ve eğitimci Şenay Ocak müzikoloji üzerine yüksek lisans yapıyor, yurtiçi ve dışında caz üzerine akademik çalışmalarını, proje ve eğitimlerini sürdürüyor.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.