“Yatışır Özlem; bir gün karşılaşırız. Bir gün; bir yarım akşam...” - Behçet Necatigil
Edward Haydn Higgins Amerikalı caz piyanisti, orkestra şefi, besteci, aranjör, şarkıcı ve prodüktörlük yapan önemli müzisyenlerdendir. Aileden gelen müzikal yeteneği, müzisyen olan annesinin yardımı ve çalıştırmasıyla küçük yaşlarda beslenmiş ve melodik bir deha olarak çağımıza sunulmuştur adeta.
Northwestern Üniversitesi Müzik Okulunda müzikal yaşamını akademik olarak sürdürmüş ve burada aldığı eğitimi, kendisinin armonik olarak sofistike ve elegant stilini yaratmasında büyük etkisi olmuştur. Armonik olarak zengin ve geniş ses renklerini kullanması ve repertuvarının güçlü olmasıyla daima caz müzisyenleri arasında da saygı görmüştür.
Sade, özgün, romantik prestij sahibi ama samimi stilini “mainstream caz” ile ifadelendirmiş ve pek çok eserle, farklı tatlarda bunu harmanlamıştır.
Coleman Hawkins ve Oscar Peterson ile aynı sahneyi paylaşmış ve bunu ömrünün son gününe kadar yaptığı röportajlarda “hayatımın en unutulmaz anları” olarak niteleyip, vurgulamıştır.
Sonny Stitt, Wayne Shorter, Bobby Lewis, Harry Eddison, Lee Morgan, Freddie Hubbard, Jack Teagarden, Al Grey‘de aynı sahneyi paylaştığı önemli caz müzisyenleridir.
Eddie Higgins Trio “Portrait in Black and White” albümünü baslarda Don Wilner, davulda James Martin ile kaydetmiş, 1996 yılında piyasaya sürmüştür. Edward Haydn Higgins bu albümü müzikal olarak olgunlaştığı dönemde kaydetmiş, melodik ve armonik olarak onun birikimini gösteren özel bir dil kullanmıştır. 2009 yılında aramızdan ayrılan müzisyen, akciğer kanseriyle mücadeleye başladığı yıllarda özlem ve hüznün baskın şekilde ifade bulduğu aranjmanlara yer vermiştir.
Özlem duygusunun insanın en ayrılmaz parçası olduğunu, zamanın yarattığı ilüzyonu algıladığımız ilerleyen yaşlarda, belki de daha iyi kavrıyoruz. Mutluluk hissi yerini huzur arzusuna bırakınca yoruluyoruz belki mutlu olmanın kaçınılmaz bedellerinden. O bedellerden kaçarken de geride bırakıyoruz bazı şeyleri, kimseleri istemeden ya da isteyerek... İşte bu duygunun ağır bastığı en güzel parçalardan, “Portrait in Black and White”ın Eddie Higgins Trio yorumu...
Bir şeyi aramak, yakalamak, başarmak yine kaçınılmaz edinim arzusudur her birimizde. Pek çok şeyi denemeden, bulmadan, başarmadan ise netleşmez aslında kim olduğumuz ve ne istediğimiz. Akıl ve kalbin buluşması nasıl “sanat” ve “sanatçı” olgusuna derinlik katıyorsa; zamanla bulduğumuz şeyler de derinliğimize mavilik katar dans edebileceğimiz ahenkle... Bu duyguyla “Dance Only With Me” albümde Trio’nun en güzel melodik dansına dahil eder dinleyiciyi.
Her insanın hayatında her şeyin, her dileğin gerçekleşme zamanı daima kendine ve yaradılışına özeldir. O zaman çiçek açar tomurcuk halinde bırakılan tüm eylemler, çabalar... Gün ışığı o zaman beslemiştir onu, yok etmek üzere tüm karanlığı... Albümde tam da ritmik zengin öğelerin kullanıldığı “Just in Time” ve “The Dolphin” parçasında ışığın ritmini, dansını getirir karanlıklara.
Üzerinden geçtiğimiz ama hep kalbimizin orada kaldığı bazı coğrafyalar vardır hayat boyu. Onları anılarla, hayallerle, melodilerle, resimlerle yâdederiz. “Siciliano” ve “Pavane” parçaları Eddie Higgins Trio’nun İtalya özlemidir, deniz kokusu ve gün batımını yaadeden tüm sıcaklığıyla. Tutkulu, sıcak, çılgın insanların ülkesi İtalya’ya yolculuğun sihri sarıp sarmalar dinleyiciyi. Pizza’nın tabakta kalan son dilimini neden yemediğini düşünür insan; o dilimi aklının köşesinde özleyen çocuk kalbiyle.
Somut olarak uzakta kalmadan önce, yakınlık kurabileceğin tek yer, mesafelerle ölçülendir. Ancak mesafe olarak uzaktayken de yakınlık kurabildiğin yer ruhuna ve kalbine dokunduğun şeyler ve kimseler olacaktır. Ve onları sakladığın “bir başka siyah beyaz resim” belleğinin ve ruhunun en kadim köşesindedir bu yüzden, her zaman.
İşte tüm bu kıymetli duygularla, işte tam da orada yatışır özlem, tam da orada bir gün karşılaşırız, bir gün; bir yarım akşam.
Şenay Ocak
Cazkolik.com / 08 Aralık 2020, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.
gizem karavit
Elbette her zamanki gibi satır aralarında aceleyle duruldu ve şarkılar bir bir açıldı ama en çok Siciliano ve yiyemediğim o pizza diliminin başında takılı kaldım. Sizinle Şenay Ocak'ın yazısında tanışmak bir zevkti Sevgili Higgins, geç de olsa hayatıma girmenize çok sevindim.
Bu Yoruma Cevap Yazın »