Farklı bir müzisyendi Milford Graves. İlginç bir kişilikti. Sadece müzisyen değil, farklı konu ve kültürlere eğilen entelektüel biriydi. Yılın ilk kayıpları arasında onun da adı geçti. 79 yaşındaydı. Kalp yetmezliğinden öldüğü söylendi. Elbette caz dünyasına ait bir perküsyonistti ama türler arası bir müzisyendi. Maalesef Türkiye'de fazla tanınmıyordu. Ölümünden sonra müziğini merak edip çıkan olur mu emin değilim. 12 yıl önceye, Eylül 2008'de bir geceye gidelim. Le Poisson Rouge isimli klüpte imrenilesi bir gece. Sahnenin sağında Marc Ribot'nun karşısında Lou Reed oturuyor ve gitarından rock cayırtıları fışkırıyor. İkilinin arkasında John Zorn ise delici alto saksofon patlamaları üretmekle meşgul. Tüm bu isimlerin ortasında kimilerini bizzat kendi eliyle yaptığı ve hatta dekore ederek boyadığı envai çeşit perküsyon arasında Milford Graves var ki hatta Queens'teki evinin cephesini de kendi elleriyle boyamıştı. 20. yüzyılın şamanı... Milford Graves. Dünya artık bu renklilikte insanlar yetiştiremiyor. Eskiye göre herşeye daha çabuk erişiyoruz, ne varsa elimizin altında ama gerçekten 'farklı' ve dünyayı yeni renklerle boyayan insanlar artık gelmiyor.
Cazkolik.com / 18 Şubat 2021, Perşembe
Bu yıl 60 yaşına basan müzik dünyasının öncü yayıncı firması Impulse! adını 'dürtü', 'itki', 'itici güç' gibi anlamlara sahip bir kelimeden almıştı. Sondaki ünleme dikkat, o ünlem yazılmazsa şirket yayıncılık anlayışının etkisini kaybeder. Bu köklü ve öncü firmanın yayınladığı ilk müziğin adı sanki firmanın gelecekte hedefini anlatır bir anlama sahipti; “This Could Be the Start of Something Big”. Tromboncular Kai Winding ve J.J. Johnson'un albümünde yer alan bir müzikti bu. Bu sıradışı firma, kuruluşunun 60. yılını kutluyor. Yapımcı Creed Taylor firmayı Paramount'un yan firması olarak faaliyete başlatmıştı. Yayınladığı ikinci albüm ise Ray Charles'ın "Genius + Soul = Jazz" albümü 1961 yılında yayınlanmıştı. Bu sıra kimlik arayışı içinde bir firma gibi görünmesine rağmen Taylor'dan görevi devralan Bob Thiele firmaya esas kimliğini kazandıran kişi oldu. Geçen hafta Cazkolik'te bir çeviri yazı yayına girdik. Yazı "The New Thing: Bebop'tan Free Jazz'a tahrip edici bir köprü" başlığını taşıyor (Bu linkten okuyabilirsiniz). Tesadüf ki Bob Thiele'nin zeki bir prodüktör olarak firmanın nasıl bir yön çizmesi gerektiğine karar verdiğini yazıdan anlamak mümkün. Altmışların modern caz eğilimlerini firma yaklaşımında simgeleştiren Impulse! o yıllarda yer verdiği öncü kimliğe aslında hâlâ bugün de sahip ki Shabaka Hutchings gibi yenilikçi isimlerle yeni sözleşmeler imzalamayı sürdürüyor.
Cazkolik.com / 14 Şubat 2021, Pazar
Bach’ın Goldberg varyasyonları müzikte sihirli bir kelime gibidir. Bu sihri yaratan Bach olmasına rağmen müşterisi kont Johann Gotlieb Goldberg. Bu asilzade sık hastalanan, uykusuz gecelerin hayatını mahvettiği bir soylu. Uykusuz gecelerin daha rahat, hatta uykulu geçmesi için Bach’tan klavsen için yazılmış müzikler istemiş. Bir arya ve 30 varyasyondan oluşan bu hikâye sanatın en önemli müzikal siparişlerinden birine dönüşmüş. Goldberg varyasyonlarıyla ilgili yaratım süreci 280 yıldır kesintisiz sürüyor ve sürecek de. Daha bugün, piyano virtüözü Lang Lang’ın Goldberg Variations albümü haberi geldi. Ama ben klasikler yanında bu varyasyonların caz olanlarını da dinleyin öneririm. Hatta isimler de vereyim. Birinci önerim Keith Jarrett. Jarrett caz müzisyeni olmasına rağmen klasik bir albüm kaydetmiş ama işin güzel yanı orijinali gibi klavsenle kaydetmesi olmuş bence. Pekçok klasik piyanist niye orijinal yazısı gibi klavsenle kaydetmiyor sorusunu da sordurmuş bu sayede. Varyasyonların cazla macerasının müsebbibi olan kişi ise Jacques Louissier. Onun açtığı kapı bir anlamda klasikte Glenn Gould’un koyduğu zirvenin benzerini cazda koymuş olmasıdır. Bir diğer örnek Dan Tepfer’in trio olarak kaydettiği varyasyonlar albümü olabilir. Aslında, Tepfer’in albümü de tipik bir caz kaydı sayılmaz. Son örnek ise Tepfer ile aynı yıl gitarist Andy Fite’ın çıkardığı albümdür. Varyasyonların gitarla yorumlanması ilginç bir örnek olabilir. Klasik dışı örneklerin en jazzy olanı anlaşılan hâlâ öncü örnek olan Louissier’nin ki gibi görünüyor.
Cazkolik.com / 12 Şubat 2021, Cuma
Farklı derken ne demek istiyorsun? Anlatayım. Sylvain Rifflet bir Fransız müzisyen, aktivist, filmlere müzikler besteliyor vs. Jon Irabagon caz dünyasının yakından tanıdığı bir müzisyen ve besteci. İkili, bir süredir işbirliği yapıyor. Yayınladıkları yeni albüm "Rebellion(s)" "İsyan(lar)" adını taşıyor. Gerçekten değişik bir albüm. İkili ve eşlikçi arkadaşları fiili otoriteye isyan ediyor. İflah olmaz otorite karşıtları bu ikilinin başını çektiği albümde karşıtlık sanatsal bir ifadeye dönüşmüş. Düşünür Olympe de Gouges, muhtelif özelliklere sahip oyuncu, sporcu ve aktivist Paul Robeson, 2. Dünya savaşı sırası Fransız direnişinin simge ismi Jean Moulin, günümüzden aktivist Emma Gonzales ve Greta Thunberg'in konuşmalarından pasajlar alarak bu söylenilmiş veya okunmuş sözler üzerine doğaçlama müzikler inşa etmişler. Temel amaç, söylenilenlerin üzerinden müzikle beraber bir savunma mücadelesi inşa etmeye yardımcı olmak. Müzikte hayli köklü bir gelenek olarak protest tavrın yeni ve yaratıcı bir yolu olan müziği de ihmal etmeden yapılan bu çalışma dikkat çekici bir kayıt.
Cazkolik.com / 10 Şubat 2021, Çarşamba
Amerikalıların yılın en iyi albümleri listelerinde az sayıda istisna hariç başka ülkelerde yayınlanmış caz albümlerine Best of listelerinde yer verdiği nerdeyse hiç görülmemiştir. Diğer ülkelerde iyi albümler yayınlanmıyor mu? Diğer sanat türlerinde de böyleler. JazzTimes yeni sayısında best of listesi yayınlayınca baktım, 50 albümlük listede İngiltere'den Nubya Garcia ve Shabaka Hutchings ki onlar artık Amerikan caz sahnesine dahil oldular diyebiliriz ve albümlerinde ABD'li müzisyenlerle beraber çaldıkları için mesela Marcin Wasilewski gibi az sayıda birileri ve bir de Afrikalı Ndabo Zulu Umgibi Ensemble hariç koskaca listede hiç kimse yok! Koskoca Asya yok, Avrupa yok, Rusya yok, Japonya yok, bizim buraları saymıyorum bile. Bu ülkelerden ABD'ye yerleşmiş olanlar var evet, ama onlar da artık Amerikalı olmuş ve uzun yıllardır orada yaşıyorlar. Anlaşılan, sadece kendi coğrafyalarındaki caza odaklanmışlar, dünyanın kalanında ne yayınlanmış dinlemiyorlar bile. Hatta, tutucu olanları, bu ülkelerdeki albümleri caz dahi kabul etmiyor. Bunları düşünürken aklıma yeni çıkan bir kitap geldi; "Jazz Diaspora: Music and Globalisation". Bu kitaptan bir ara söz etmek lazım. Caz müziği Amerika'da doğmuş olabilir ama bu, caz sadece onların müziği ve biz de hariçten gazel okuyoruz demek değildir!
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 03 Şubat 2021, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.