Şehrin caz hali...
Bu hafta PUL’da dünya işlerini bir kenara bırakıp sadece Ekim ayında gerçekleşecek 29. Akbank Caz Festival konserlerine dair notlar paylaşacağım. Festival cazseverlerin gözbebeği. Bu yıl 29. kez gerçekleşiyor. ‘Şehrin Caz Hali’ sloganını seviyorum, bana yeni sezonu ve sonbaharı çağrıştırıyor. Sevdiğim bir diğer şey de festival afişleri. Giderek şehrin sokaklarını süsleyen o eski afişler azalıyor, bu durum tasarım ve sokak kültürünü de değiştiriyor, festivalin her sene afiş olarak çarpıcı görseller üretmesini önemsiyorum. Geçen hafta sevgili Sevin ablayla Nils Frahm konseri öncesi laflarken artık yayınlanmayan Radikal gazetesinin internet arşivi silinecekmiş dedim. Bilmiyormuş, şaşırdı. Sevin ablanın orada iyi bir arşivi var, hatta, sileceklerine Cazkolik olarak kültür/sanat, özellikle de müzik yazılarını versinler bize arşiv olarak herkese açarız dedim, şaka değil, yaparız hakikaten, verirler mi ki? Sonra, Sevin abla, biliyor musun o zaman Akbank Caz Festivali için ‘Festival Böceği’ adında yazılar yazıyordum dedi, festivale dair renkli notlar, bu sene Cazkolik’e yazıyım mı diye sordu… Artık Sevin ablanın ağzından söz çıktı, valla peşindeyim abla dedim. Her seferinde hatırlatacağım, inşallah yazar.
ECM caz şirketlerinin büyük abisi
Müzik dünyasına damga vuran şirketlere bir bakın, hangisi bir tarzın sembolü olmuşsa o firma kalıcı olmuştur. Motown büyük bir ekoldür mesela, Blue Note adını adeta bir caz tarzına dönüştürmüştür, listeyi uzatmayacağım herkes bu firmaları biliyor. 1969 yılında kurulan ECM’de sürecin en önemli firmalarından. Kurulalı 50 yıl olmuş. Aslında, ilk kaydını yapması 1967 yılıydı ama ilk albümü 1969’da çıkardı. Manfred Eicher bugün ECM tarzı denen müziğin öncüsü oldu. 29. Akbank Caz Festivali’ne bu sene ECM firma olarak damga vuracak. Festivalde yeralacak Matt Eilertsen, Jacob Bro, Bugge Wesseltoft, Louis Sclavis gibi isimler hep ECM sanatçısı. Akbank Caz Festivali yıllar önce ACT firmasının kuruluşunun 20. yılı nedeniyle özel bir gece yapmıştı. Harika bir gece olmuştu. Bu kez öyle özel tek bir konser yok ama bu konserlerin hepsi ECM’in kuruluşunun 50. yılıyla bağlantılı. Konserleri izlerken bence bu bağlantı da aklınıza gelsin. Unutmadan, 22 Ekim akşamı Francesco Martinelli, Sevin Okyay ve Kerim Selçuk’un katılacağı özel bir ECM semineri olacak. Başta bizzat Eicher’in de geleceğini duymuştum ama galiba yok!
Lin Records arşivlik bir iş yapacak
Yukarda ECM’den söz ettim, 50 yıllık bir dev. Festivali Türkiye’den de bir müzik firması damga vuracak. Son yılların en aktif ve üretken müzik firmalarından, katalogunda caza büyük bir yer ayırmasıyla sevdiğimiz Lin Records bu sene festivale atölyelerle destek veriyor. Cem Tuncer ile gitar, Serhan Erkol ile saksofon, Can Kozlu ile davul, Ercüment Orkut ile piyano, Cenk Erdoğan ile perdesiz gitar, kağan Yıldız ile kontrbas atölyelerinde her bir enstrüman ülkenin önde gelen sanatçılarıyla eşleşmiş. Bence çok güzel bir fikir. Lin Records ve festivali tebrik ediyorum. Umarım festival bu atölyelerin video kayıtlarını internette yayınlar. Böylesi atölyeleri genellikle mekânla sınırlı sayıda kişi takip edip faydalanıyor, videoya alınıp yayınlanırsa zamanla binlerce müziksevere ulaşır. Festivalin son yıllarda konserlerin devamı olarak bu tarz etkinlikleri artırmasının faydası bunla. Eminim bu çeşitlilik önümüzdeki senelerde de sürecektir.
Büyük arşive yeni röportajlar eklenecek.
Cazkolik olarak her sene caz festivallerinde artan sayıda röportaja yer veriyoruz. Hepsi dünyaca ünlü isimler. Röportaj arşivimiz inanılmaz zenginlikte. Son iki senedir PSM Caz Festivalinin de dahil olmasıyla festival röportajları sayımız katlanarak arttı. 29. Akbank Caz Festivali için de hazırlandık. Sorularımızı gönderdik. Umarım hepsi cevaplanıp gelir ve biz de hemen yayınlarız. Kısmetse bu sene kimlerin röportajlarını yayınlayacağız? Art Ensemble of Chicago, Charles Lloyd, James Carter, Jakob Bro, Matt Eilertsen, Maisha… Unuttuğum var mı? Hepsi dünyaca tanınan bu isimlerin festivale gelmeden önceki son durumlarını öğrenmek ve yakından tanımak bakımından önemli olduğunu biliyorum. Her röportajımız festival bitene kadar çok sayıda müziksevere ulaşıyor ve nihayetinde konserle biz de süreci tamamlıyoruz. Bu sene sezonun hareketli geçeceğini ve festival harici çok sayıda söyleşi yayınlayacağız gibi görünüyor. Salon’daki konseri için Idris Ackamoor, Touche’deki konseri için Sylvain Chauveau ve PSM’deki konseri için 12 Çellist ile yaptığımız söyleşilerden çok şey öğrendik, daha da öğreneceğiz.
Kırmızı tramvaylı Moda ve caz.
Bu sene 29. Akbank Caz Festivalinin Türkiye’den sesleri arasında Kerem Görsev özel bir projeyle öne çıkıyor. İlk duyduğumda kulağa çok hoş gelen projeyi Kerem’e sordum nasıl bir iş bu diye. Daha önce Akbank için hazırladığı bir projeymiş. İstanbul’un farklı semtleri için yaptığı müzikler bunlar. Biliyorsunuz, Kerem senelerce Emirgan’da yaşadı, hatta bir albüme adını bile verdi. Tam 14 semt için beste yapmış, bazılarını festivalde çalacak. Hangi semtler? Bebek, Moda, Beyoğlu, Emirgan vs. Tamamını çalmayacakmış. Kerem’in konserdeki ilk sürprizi yakında yayınlanacak “Perfect Balance” albümünden besteler. Konser Bağdat Caddesi CKM’de olacak. Besteler arasında allahtan Moda var yoksa Kadıköylüler niye biz yokuz diye sorardı. Konserin ikinci sürprizi yıllar sonra kontrbasta Volkan Hürsever’in olması. Doksanlar ve ikibinlere damga vuran ekibin içindeydi Hürsever. Geçen sene İstanbul Caz Festivalinde yıllar sonra ilk kez beraber çalmışlar ama tam 13 yıl sonra. Şimdi onları bir kez daha beraber izlemek mümkün.
Güzel projeler dinleyeceğiz.
Yerli caz sahnesini takip edenler son yıllarda yeni projelerin artığını gözlüyordur. Müzik ortamı sarmal ilerleyen bir sistemdir. Mekân/festival/etkinlik/salon sayısının artması yeni projelerin önünü açar (dinleyici artıyor mu ayrı bir konu), muhtemelen kimse bunu bilinçli olarak düşünmez, sezgisel olarak farkedelir bu değişim ve kendiliğinden proje sayıları artar (kalıcı mıdır bu durum o da ayrı bir tartışma konusu). Artık festivaller de yerli sahneye yönelik içerik geliştiriyor. Geçen yaz İstanbul Caz Festivalinde mesela iyi projeler izledik, ekimde Akbank’ta izleyeceğiz. Çağıl Kaya yeni albümüyle geliyor, Cazip Project son senelerde Yeldeğirmeni’ne damga vuran The Badau’nun Akasya AVM’de yeni açılan sahnesinde çalacak, Kerem’i yukarda anlattım, Kerem Türkaydın benim sevdiğim “Candid Music” albümüyle Akbank Sanat’ta, Önder Focan/Şenova Ülker ismi bile kulağa heyecan verici gelen Bebop Project ile her biri koştura koştura gitme hissi veren müzikler dinletecek. Ekim gerçekten güzel geçecek. Gaz vermek için söylemiyorum, ciddiyim!
Atarlı müziklere bir mola.
Ekim ayında festivalde dinleyeceğimiz Alfa Mist pek çoğumuz için yeni bir isim olabilir. İki yıl önce çıkardığı “Antiphon” ile dikkatleri çekmişti. “Antiphon” 10 dakikalık giriş parçası “Keep on” ile olsun, gitar/davul, klavye/davul, trompet/davull diyaloglu ve sükûnetli şenliği olsun Londra cazında duymaya alıştığımız atarlı seslerin arasında parlıyor. Gerçi kimi eleştirmenler yeni çalışması “Structuralism”e kulp takmaya çalışmış olsa da müziğin doğasında serinkanlılık var. On dakika geçtikten sonra ‘sürseydi be’ dedirten “Keep on” sanki seni duymuş gibi “Potential”a geçerek süreyi 15 dakikaya çıkartıyor. Tabii devamını da bırakamıyorsun. Albümlerin kapak resimlerini kim yapıyor ya da hangi ressamın bilmiyorum ama bana uzun yıllar önce bir sergide gördüğüm ve adını imkan yok hatırlamadığım bir İspanyol ressamı hatırlatıyor. Alfa Mist’in Kaya-Thomas Dyke’ın sesiyle müziğe yüklediği tesadüfiymiş gibi duran konuşma ilginçtir değişik bir hava katmış.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 23 Eylül 2019, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.