Zorlu PSM konseri öncesi caz efsanesi Dave Holland ile Ümit Baykara konuştu

Zorlu PSM konseri öncesi caz efsanesi Dave Holland ile Ümit Baykara konuştu

Zorlu PSM'de 24 Mart Salı günü, piyanist Kenny Barron ve davulcu Johnathan Blake ile izleyeceğimiz efsanevi basçı Dave Holland'ı bir öğleden sonra New York'taki evinde yakalayıp telefonla sohbet ettik. Turne öncesi keyifli bir modda olan sanatçı sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

 

Ümit Baykara

 


 

Müziğimi seyirci önünde çalmaya bayılıyorum

 

 

Ümit Baykara: Sıradan bir gününüz nasıl geçer?

 

Dave Holland: (Gülüyor) Aman Tanrım! Evde olduğum bir gün mü?

 

Ümit Baykara: Evet

 

Dave Holland: Tabii turnedeysem her gün birbirinden farklı oluyor bilirsiniz... Normal bir güne biraz esneme hareketleri ve biraz yoga ile başlarım ve genellikle bir saat kadar evde ya da spor salonunda egzersiz yaparım. Sonrasında kahvaltı için bir tost yaparım ve belki bir kahve içerim. Günün geri kalanında o gün için öncelikli olan neyse ona yönelirim. Örneğin şu sıralar yeni bir web sayfası oluşturuyoruz ve onun tasarımı üzerinde çalışıyorum, ayrıca yeni albümümüz olan Without Deception kendi şirketimden çıktığı için yapılacak pek çok şey var.. Bu işleri hallettikten sonra günlük haberleri takip amacıyla genellikle online olarak New York Times, Guardian gibi haber sitelerini okurum, televizyondaki haberleri pek sevmem. İlerleyen saatlerde belki biraz daha çalışır ve tek başımaysam akşam yemeğimi hazırlarım. Bir kaç yıl önce eşimi kaybettiğim için kendi yemeğimi kendim hazırlıyorum ama bundan zevk aldığım için giderek daha iyi yemek yapmaya başladım.

 

Ümit Baykara: Bu ay sizi tekrar ülkemizde ağırlayacağımız için heyecanlıyız. Peki turnede olmak sizin için de heyecanlı oluyor mu?

 

Dave Holland: Evet, müziğimi seyirci önünde çalmaya bayılıyorum.  Artık pek hoşlanmadığım konu ise günümüzün karışık dünyasında bir yerden bir yere gitmenin zaman zaman yarattığı sıkıntılar. Bu epey sabır gerektiren bir durum haline geldi ama özellikle İstanbul gibi çok sevdiğim yerlere gitmek ve yıllar boyunca turneler sırasında tanıştığım bir çok arkadaşı tekrar görmek hoşuma gidiyor. Bir de tabii kendi isteğimle ve müziğimi istediğim şekilde icra ettiğim konserler yapıyorum. Sürekli olarak müziğimi geliştirmek ve kitlelere ulaştırmak da işin heyecan verici kısmı.

 

Ümit Baykara: İstanbul size görsel ve müzikal olarak neyi çağrıştırıyor?

 

Dave Holland: Görsel olarak tabii ki muhteşem coğrafyası, iki kıtayı birleştiren boğazı ve şehrin canlı ve enerji dolu yapısı. Günde beş kez duyulan ezan sesi ve dindar insanların rahatça hareket edebilmeleri bana ilginç geliyor. Beni etkileyen başka bir konu da zaman içinde tanıştığım genç insanların son derece parlak, hayata bakış açıları sağlam ve ne istediğini bilen kişiler olması.

 

 

Miles müzik hakkında konuşmayı sevmezdi

 

Ümit Baykara: Şimdi biraz gerilere gidelim isterseniz... Çok genç yaşta Miles Davis gibi büyük bir ustayla çalışmaya başladınız. O yıllarda Miles ile çalışan neredeyse tüm müzisyenlerin ilerde kendileri de efsane müzisyenlere dönüştüler. Miles ile çalışmanın büyüsü neydi ve müzikal vizyonunuzu nasıl etkiledi?

 

Dave Holland: Onun gibi büyük bir usta ve öğretmen ile çalıştığınız zaman müzikal duygu bir müzisyenden diğerine geçer. Bu şekilde sadece müziği değil müziğin arkasında kalan hayatı, yaklaşımları da öğrenirsiniz. Kendinizi yönetmeyi ve yoğunluğunuzu ayarlamayı öğrenirsiniz ve bu sadece müzikal anlamda olmaz. Miles doğrudan müzik hakkında konuşmayı çok sevmezdi ama sadece onun varlığı ve etrafında olmanız, onun hiç vazgeçmeksizin aradığı yeni fikirlere ve  mükemmelliğe tanık olmanızı sağlardı. Provaları nasıl yaptığını, stüdyodaki tavırlarını, gruplarını nasıl bir araya getirdiğini, bestelerini nasıl şekillendirdiğini gözlemleyerek çok şey öğrendik. Benim gibi diğerlerinin de bu konuda çok şanslı olduğunu düşünüyorum ama tabii unutmamamız gereken bir şey de her zaman yaratıcılık ve yetenek açısından potansiyel içeren müzisyenleri etrafına toplamasıydı.

 

Ümit Baykara: Peki sizce genç yaşta sizi seçmesinin nedeni neydi?

 

Dave Holland: Bunu ona hiç sormadığım için tabii ki tahmin yürüteceğim. Her zaman müziği içimde derinlemesine hissettim ve müziğimi köklerinden koparmadan elimden geldiği kadar ileriye götürmeye çalıştım. Bunun dışında bir grupta olmayı ve grup için çalmayı hep sevdim.  Muhtemelen bende gördüğü özellikler bunlardı. Bir de biliyosunuz o sıralarda sadece 21 yaşındaydım ve 17 yaşına kadar elektrik bas çaldığım için akustik bas konusunda çok çalışıyordum. Benim önceden elektrik bas çaldığımı bilmiyordu ve beni akustik çalarken gördü. Ben gruba katılmadan bir süre önce uzun zamandır birlikte çalıştığı basçı Ron Carter'da gruptan ayrılmıştı ve çeşitli farklı basçılarla çalışıyordu. Herhalde doğru zamanda doğru yerdeydim.

 

 

Benim ve benden önceki kuşaklar müziği birbirlerinden öğrendi

 

Ümit Baykara: 50 yıldan uzun bir süredir caz dünyasındasınız. Sizce caz dünyası sizin ilk günlerinizden bu yana nasıl değişti?

 

Dave Holland: Temelde dünya daha farklı tabii... Cazı öğrenme etrafındaki süreçler farklı.. Benim ve benden önceki jenerasyonlarda müzisyenler müziği birbirleriyle çalarak, albümleri dinleyerek, kendi stillerini oluşturana kadar diğerlerini kopyalayarak yani genelde birbirlerinden öğreniyorlardı. Şimdiki gençler bu işi genelde bir konservatuvarda ya da okulda öğreniyorlar ve çoğunlukla ustalarla değil de kendi yaş gruplarından müzisyenlerle birlikte çalıyorlar. Benim gençliğimde genelde gruptaki en genç müzisyendim ve benden on onbeş yaş büyük müzisyenlerle çalıyordum, bu da farklı bir öğrenme deneyimi oluşturuyordu... Bir de şimdiki gençlerin ellerinde bizim zamanımızda asla olmadığı kadar geniş ses ve video arşivi var. Bizim zamanımızda bir albümü dinleyebilmek için 2-3 hafta beklerdik ama şimdiki gençler internet üzerinde Youtube benzeri birçok medyada istediklere şeye hemen ulaşabiliyorlar. Tabii bu bir avantaj sağlıyor gibi görülebilir ama sonuçta başarı bireyin kendisine, öğrenme biçimine ve tüm bu bilgileri açık bir zihin ile işleme yeteneğine bağlı.

 

Ümit Baykara: Kendi genç haliniz ile karşılaşsanız ona ne derdiniz?

 

Dave Holland: Çalışmaya devam et derdim, ve güzel şeyler olacağına dair inancını kaybetme...

 

Ümit Baykara: Çalıştığınız müzisyenler arasında size müzikal ve kişisel olarak en yakın olanlar kimlerdi?

 

Dave Holland: Bu cevaplaması imkansız bir soru üzgünüm... Çünkü çalıştığım birçok müzisyenle yakındım ve hâlâ yakınım. Sanırım insanlar birlikte müzik yaptıkları zaman birbirlerine daha çok bağlanıyorlar.

 

Müziğimin geliştiğini ve aynı kalmadığını düşünüyorum

 

Ümit Baykara: Anlıyorum... Geçen sene ECM firması 50. yılını kutladı ve siz de bu şirketin önemli isimlerinden biriydiniz. Bu firmayla olan ilişkinize ve albümlerinize yansımasına biraz değinebilir misiniz? Aralarında favorileriniz var mı?

 

Dave Holland: (Gülüyor) Neredeyse dört soru oldu bu... ECM firması yetmişli yıllarda, benim kendi müziğimi geliştirmeye başladığım dönemde kuruldu. Sanırım Manfred ile 1971 de karşılaştık, şirketin kurucusu olan Manfred Eicher ile... Benden hemen kayda girmemi istedi ve bu talebini neredeyse 35 yıl boyunca tekrarladı. Benim için hedefi sadece plak satmak olmayan ve müziğin değeri ile de ilgilenen bir şirket ile çalışmak büyük bir fırsattı. Bu süre zarfında istediğim her kaydı istediğim şekilde ve istediğim müzisyenlerle yapabildim. Diğer soru neydi?

 

Ümit Baykara: Albümlere olan yaklaşımınız konusu...

 

Dave Holland: Kayıtlar çok farklı zaman dilimlerinde oldu tabii... Biliyorsunuz müzik sürekli değişiyor, kayıtlara 1972 yılındaki yaklaşımım ile 1989 veya 2001 yıllarını aynı tutamayız. Müziğimin hep geliştiğini ve aynı kalmadığını düşünüyorum. O sıralarda dikkatimi neye yönelttiysem ve kimlerle çalışmayı seçtiysem sonuç biraz da ona bağlıydı... Biraz önce albümlerim arasında favorilerim olup olmadığını sormuştunuz ve işte bu nedenlerle bu da yanıtlaması imkansız bir soru benim için. Benim için önemli olan, ortaya çıkan albümün benim o zaman dilimindeki fikirlerimi ve yaptıklarımı yansıtması ve neredeyse hepsinin bunu sağladığını düşünüyorum.

 

 

Kendi firmasını kurdu

 

Ümit Baykara: ECM'den sonra kendi plak şirketinizi kurdunuz ve hâlâ sürdürüyorsunuz. Bunun size faydaları ne oldu peki?

 

Dave Holland: Kayıt ve yayınlama tarihlerini biraz daha kontrol altında tutmak ve tabii ki albümün sahibi olup pazarlamasını sağlamak. Biliyorsunuz kayıtların sahibi sanatçının kendisi değil firma oluyor. Kendi firmamın sahibi olunca bu kayıtların sonraki yıllardaki sahipliği de aileme geçecek doğal olarak. Bu uzun zamandır planladığım bir şeydi ve 2002-2003 yılları civarında bu işin olabileceği netleşti. Menajerim aynı zamanda kızım olan Louise Holland. Kendi şirketinde Jason Moran, Chris Potter, Lionel Loueke ve bir çok başka sanatçıyı temsil ediyor. Bana da plak şirketini kurarken çok yardımcı oldu.

 

Johnathan Blake'in stilini çok beğeniyorum

 

Ümit Baykara: Biraz Kenny Barron ile olan birlikteliğinizden bahsedelim isterseniz. İlk ikili albümünüzün adı The Art of Conversation (Muhabbet Sanatı) idi. Müzisyenler ve kültürler arası diyalog ve iletişimin müziğinizde hep önemli bir konu olduğunu biliyorum. Kenny Baron ile olan iletişiminizi nasıl tanımlarsınız? Nasıl bir araya geldiniz?

 

Dave Holland: Kenny, 80'li yıllarda Scratch albümünün kaydı için beni davet etmişti. Bu albümde İsviçreli davulcu Daniel Humair de yer alıyordu. Kayıtları New York'ta yaptık ve ondan sonraki yıllarda Kenny ile sürekli birlikte daha çok kayıt yapmalıyız diye konuştuk ve sonunda bunu gerçekleştirdik. İkili olarak konserler veriyorduk ve Paris'te verdiğimiz bir konserin sonrasında  Verve şirketinden bir temsilci gelip birlikte bir albüm kaydetmemizi istedi ve biz de yaptık. Tabii hem Kenny'nin hem de benim kendi farklı gruplarımız var, bu nedenle sonrasında sıkça olmasa da birlikte birşeyler yapmaya çalıştık. 

 

Without Deception adlı son albümümüzde, Kenny'nin uzun süredir birlikte çalıştığı ve benim stilini çok beğendiğim ve çalışma fırsatı aradığım bir davulcu olan Johnathan Blake ile bir üçlü projesi oluşturduk. Bu sefer ilk olarak albümü kaydettik ve sonrasında da üçlü olarak turneye çıkacağız.

 

Ümit Baykara: Albümün bir parçasını Spotify üzerinden dinleme şansım oldu ve gerçekten çok beğendim.

 

Dave Holland: Çok teşekkürler.

 

Ümit Baykara: Sanırım albümde cover parçalar da olacak...

 

Dave Holland: Bestelerin çoğunluğu Kenny ve benim tarafımdan, bir tanesi de Johnathan tarafından yapıldı. Ama LP için kaydettiğimiz ekstra parçalar arasında bir Kenny Wheeler bestesi, Warm Valley adlı bir Duke Ellington bestesi ve Worry Later adında bir Thelonius Monk bestesi de var...

 

" target="_blank">

 

Albümün adı ne anlama geliyor?

 

Ümit Baykara: Albümün adını (Without Deception - Aldatma Olmadan) çok sevdim. Bu başlık nereden geliyor peki?

 

Dave Holland: Kenny'nin albümdeki bir bestesinin adından geliyor. Albümün kayıtlarını dinlerken bu başlığı düşündüm ve Kenny'ye albümün adının bu olmasını önerdim. Özellikle içinde bulunduğumuz zamanlar için anlamlı bir isim olabileceğini düşündüm ve Kenny'de fikrimi beğenince albümün adı konmuş oldu. Beste de çok iyi bu arada...

 

Müziğini nasıl taze tutuyor?

 

Ümit Baykara: Evet katılıyorum, benim de dinlediğim parça oydu zaten... Peki hala önünüzde keşfetmeniz gereken çok şey olduğunu düşünüyor musunuz?

 

Dave Holland: Hâlâ müzik yapmamın nedeni bu zaten. Hâlâ yeni bir şeyler yapmak ümidini taşıyorum. Müziğimi taze tutmamın bir yolu da sürekli birlikte çalacak yeni müzisyenler bularak yeni müzikler yazmak ve zihnimi açık tutmak. Sağlığım elverdiği sürece ve bir yerden bir yere gitmek şimdikinden çok daha zor olmadıkça dünyanın değişik yerlerine gidip müziğimi dinleyiciler ve müzisyenlerle paylaşmak istiyorum. Bence her zaman daha fazlası vardır, yeter ki arayın. 

 

Ümit Baykara: Son sorum da şu olacak.. Gözlerinizi kapattığınızda müzik veya hayat hakkında sizi mutlu eden şey ne olur?

 

Dave Holland: Gözlerimi kapattığımda beni mutlu eden şey düşüncelerimin durması ve huzur dolu bir hale gelmektir.

 

Ümit Baykara: Peki şu anda gözlerinizi kapatmanızı istesem ne dersiniz?

 

Dave Holland: (Gülüyor) Herhalde turneye çıkacağım ve müzik yapacağım için mutlu olurum.

 

Ümit Baykara: Bu bizim de mutlulukla beklediğimiz bir şey. Bize ayırdığınız zaman için tekrar teşekkürler Bay Holland, benim için bir onurdu.

 

Dave Holland: Ben teşekkür ederim. Tekrar İstanbul'da olmayı iple çekiyorum.

 

Dipnot: Görüşme yaptığımız tarihte Without Deception adlı albümün sadece bir parçası online olarak yayınlanmıştı. Şu anda albümün tamamını dinleme şansınız mevcut.

 

Ümit Baykara

 

Cazkolik.com / 12 Mart 2020, Perşembe

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Ümit Baykara

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.