Hangi yıldı hatırlamıyorum ama Açık Radyo’nun destek kampanyalarına başladığı dönemdi.
Açık Radyo’nun radyoculuk ve radyo programcılığı tarihi ve kültürüne etkisi üzerine kitap yazılması gereken bir konudur. Doksanlarda, ilk kurulduğu dönem, aynı zamanda özel radyoculuğun da patlama yaşadığı yıllar. Kim yazacak bilmiyorum ama o yıllar hâlâ yazılmayı bekliyor. Bugünlere bakarak kesinlikle söyleyebilirim ki yaratıcı heyecanı çok daha yüksek bir dönemdi.
Ailece Açık Radyo destekçileri arasındaydık. Radyo’nun destekçileri arasından kimi dinleyicilerini programlarında misafir etme uygulaması vardı. Sağolsunlar beni de davet etmişlerdi. Hayatımda ilk kez bir radyo programına konuk olacaktım. Telefonda Jak Kohen’le konuştuk, benden, yanımda birkaç caz parçası getirmemi istedi. Olur dedim. Kapattık.
Program hangi gündü hatırlamıyorum. Açık Radyo’nun Harbiye’deki binasıydı. Arka sokakta güç bela park yeri bulup hızlıca yetiştim.
Yayına az vakit kalmıştı. Ortalıkta telaşlı bir koşturmaca. Jak Kohen karşılamıştı. Tanışma faslından sonra müzik getirip getirmediğimi sordu. Hazırladığım listeyi ona verdim. Şöyle bir baktı, gözleri açıldı ve bana dönerek ‘müthiş bir liste, kesinlikle bizde radyo programı yapmalısın’. Başta nazik bir jest sanmış hoşuma gitmişti. Ne yalan getirdiklerim hangi parçalardı hatırlamıyorum, galiba içlerinden biri John Scofield idi.
Daha sonra, dört ya da beş yıl kadar kesintisiz program yapacağım o stüdyoya o gün ilk kez girdim. Stüdyoda dört kişiydik. Jak Kohen, Ali Sönmez, Sevin Okyay ve ben. Sevin ablayı da o gün tanıdım. Sanırım her caz radyo programcısı gibi ben de dinleyicilerle birlikte bütün o yıllar boyunca çok şey öğrendim. Hatta programı kendim için yapıyormuşum gibime gelirdi. Her hafta hazırlanır ve canlı sunmaya gayret ederdim. Benim için bir nevi ayin gibiydi ama eminim sadece benim için değil, tüm programcılar için öyleydi.
Benden sonraki program Stalker’ın yapımcısı Fatih Rağbet ve Yıldırım Arıcı ile program değiş tokuşu esnasında ayaküstü kısa ama güzel sohbetlerimiz olurdu. Gece yarısına doğru radyoyu terkeder bazen arkadaşlarımın takıldığı meyhaneye uğrar, bazen de arabada Stalker’ı dinleyerek eve dönerdim.
Yakın zamanda Yıldırım Arıcı da bu dünyaya veda etti. Dün de Jak Kohen’in haberini aldım. Sevgili Leyla Diana Açık Radyo’daki programına yetişmek için yola çıkarken söyledi.
Kohen’le radyoda sık sık karşılaşır en çok da caz üzerine konuşurduk. Konserler, festivaller, bak o geliyormuş evet, bu da geliyormuş... Yanlış bilmiyorsam benim programımın sona erdiği dönem o da İstanbul dışına taşınmıştı. Açık Radyo’daki programımın adıydı Cazkolik. Radyodaki programım sona erince benim gibi tümüyle caza tutkulu dostlarımla bu web sitesi fikrini hayata geçirdim. O gün bu gündür devam...
Bu fikir Jak Kohen’in bana yaptığı bir iyilik oldu. Ona müteşekkirim.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 29 Mart 2019, Perşembe
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.