#Festivalleştiremediklerimizden misiniz?

#Festivalleştiremediklerimizden misiniz?

Tenor saksofonda kim kimdir?

Tenor saksofonda kim kimdir?

Coleman Hawkins anlattıklarının tek kelimesini bile kaçırmak istemeyeceğin üniversite hocasını dinlemek gibi iken Benny Carter üstü açık 1950 model Buick Roadmaster’la uzun yolda araba sürmek gibidir. Ben Webster Can Yücel’den şiirler dinlemek gibi iken, Charlie Parker sahnenin kenarında durduğu halde gözünü ondan alamadığın oyuncu gibidir. Dexter Gordon Shakespeare tiradlarıyken Stan Getz sevdiğine aşkını itiraf etmek gibidir. Gene Ammons bir kadehle çakırkeyifken Lester Young içmeden sarhoş olmak gibidir. Sonny Rollins şerefe kadeh kaldırmak gibi iken Art Pepper kadehi hırsla masaya vurmak gibidir. Paul Desmond barda gelmeyecek olanı beklemek gibi iken Gerry Mulligan gidene eyvallah demeyen gibidir. Hank Mobley hapiste herkesi çevresine toplayıp sigara üstüne sigara yaktıranken Albert Ayler isyankâr çığlığı gibidir. Archie Shepp mütemadiyen kızgınken Johnny Griffin sürat motorunda sersemlemek gibidir, Pharoah Sanders kitaptaki kelâm iken Rahsaan Roland Kirk tüm sırları bilen gibidir ve gibi değil John Coltrane cazın kutsal kitabıdır.


Siz de #festivalleştiremediklerimizden misiniz?

Geçen seneden alacaklıyız...

Yarım kalan bir işimiz vardı... Geçen seneden alacağımız var, öyle yağma yok... Hatırlayın geçen yazı, 15 temmuz akşamını. Ben, Uniq Hall’un bahçesinde Fransızları dinliyorum, insana hayatı sevdiren bir festival konserindeyim ve bir anda ortalık karışıyor, tam 36 yıl sonra yeniden ‘darbe’ sözcüğünü işitmişim, başta karım olmak üzere her yerden telefon yağıyor, `kalk gel, bir an önce yola çık`... Önce inanmıyorum, o darbeden çok çekmiş biriyim, ulan yine mi diyorum, hayır diyorum, saçmalık bu diyorum ve bir süre daha konseri izliyorum, yanımda Burak da var, ‘abi n’apalım’ diyor, sahnedekiler ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama kimse bilmiyor ki, bizim gibi hâlâ oturan son birkaç kişi kalmışken yavaş yavaş caddeye çıkıyoruz, şansa bir taksi buluyoruz, taksici de ne olduğunu anlamamış, önce Burak’ı evine bırakıyorum, köprü kilit, eve varmam gece yarısı üçü buluyor.


Aptülika`nın gözünden...

Bu sergiye gitmeli

Aptülika’nın müzisyen portlerinin yeri bende ayrıdır. Yıllarca Rock FM’de sürdürdüğü radyo programı “Blues Perişan”la ilgili (ne acı ki radyo satılınca program da sona erdi) ne zaman duyuru yapsa yanına mutlaka bir portre ekler, ben de merakla takip ederdim, program bitince portreler de öksüz kaldı ama en az program kadar titiz sürdürdüğü blogu (http://bluesperisan.blogspot.com.tr/) bence ülkenin blues konusunda en önemli kaynağı. Haberler, albümler, listeler... çok şey var. Bu yıl sevgili Murat Beşer’in çok satan “Yoldan Çıkmış Simalar” kitabının kapağını da Aptülika’nın müthiş portre kolajı süslemişti. Hız kesmeyen Aptülika müzisyenlerden sonra şimdi “Sait Faik’ten Kafka’ya” adıyla edebiyatçılarla ilgili portre karikatürler sergisi açtı. 1-29 temmuz arası açık olacak sergi Kuzguncuk Nail Kitabevi’nde.


Ger Allen: Caza adanmış bir hayat

Geri Allen hayatını kaybetti

Cazda haziran ayının üzücü haberi 60 yaşında kanserden ölen piyanist Geri Allen’dan geldi. Onun kadar caza adanmış bir hayat için çok erken bir ölüm. Allen’ı burda fazla tanımıyoruz ama onun kuşağından bir müzisyen, mesela hayatı boyunca 10 üzerinden diyelim 3 ile 5 arasında bir düzeyde sıkıntıya katlanmak durumunda kalmışsa Geri Allen 10 üzerinden 10 şiddetinde yaşamıştır her tür sorunu. Öncelikle erkek dünyasında kadın olmanın yarattığı sorunlar yeter. Kendinden önceki nesillere göre şanslı, sonraki nesillere göre şanssız. Ayrıca, cazın en para eden tarafında olmak yerine avangart, modal caz yanında yer almayı seçmiş hayatanı bir de bu açıdan zorlaştırmıştı. Ama öte yandan çok iyi bir eğitimciydi. Gerçekten saygı duyulan bir isimdi. 60 yıla 20 kadar albüm, her fırsatta başka müzisyenlerle albümler ve caza dair bitmeyen hasletler. Diskografisine gözatın size epey ipucu verecektir.


Avrupalı caz müzisyenleri eğitimli ama caz pedagojisi cahili

Branford Marsalis`ten ağır bir taş

Bu cümleyi Branford Marsalis, Cazkolik’e, birkaç yıl önce Salon konseri öncesi Fatih Erkan’a söylemişti, hatta, onun Avrupa tarzı caza kardeşi Wynton`a göre daha yakın olmasına rağmen bu keskin düşüncesi aslında ayrımın çok belirgin olduğunu gösteriyor. Pekçok Amerikalı cazcı Avrupalıların swing çalmayı sevmediğini değil, çalmayı bilmediğini düşünür, buna ben cevap veremem ama Branford Marsalis Avrupalıları gerçek caz melodisiyle karşılıklı konuşmayı bilmediği için düzenli bas tekrarları ve çoklu akor karmaşasıyla cazı ağır bir müziğe çevirmekle itham ediyor. Esasen, Branford cazı tipik Amerikan müziği görenlerden olmamasına rağmen bu müziğin bir kökü var kardeşim diyerek ortadaki hakikati işaret ediyor, yani, geldiğimiz soru şu; cazda şikayet ettiğimiz daralma yaşanmasın diye melodi şart mı?


Cazda kadro hareketleri

Geçenlerde ölen Geri Allen da bu topluluktandı

Amerikanın cazının bir özelliği kadro hareketlerine sık rastlanması. Modern cazı bir kadro hareketi olan Be Bop ile başlatmıyor muyuz? Bu bakıma, Amerikan cazı kolektif hareketi seviyor. Avrupa cazında bu yok denecek kadar az, hatta yok! Size önermek istediğim bir albüm var, konuya bu albüm sayesinde geldim. Şahsen çok meraklı olduğum seksenlere dair burada pek tanınmayan, başını Steve Coleman’ın çektiği bir kadro hareketi olan M-Base Collective üyelerinin 1980’lerdeki erken dönem işlerinin derlendiği “Introducing M-Base” her yanıyla bilinmesi şart bir dönem ve müziklere sahip. 30 yıllık hikayeyi özetleyen albüm çok tanıdığımız isimlerin müzikleriyle dolu. Zor ritmlere sahip, yüksek konsantrasyonlu, bazılarının free jazz sonrası karmaşık performanslara odaklandığı, radikal bireyselliği önde müzikler.


Yeni albümler ama kimden?

Jazz Times dergisi öneriyor

Her hafta yeni albüm haberleri vermeye özen gösteriyorum ama hep ben seçmiyim dedim, bu kez Jazz Times dergisinin önerilerini derledim. Ben de hatırlatacaktım, Ambrose Akinmusire 2 CD’li Village Vanguard canlı albümü çıktı, yerim dar ama şu kadar söyliyim hakiki postbop melodiler, belirgin bir trompet! * * * Klarnetçi Anat Cohen’le Trio Brasiliero’nun işbirliği üçüncü albümünü yayınladı. “Rosa Dos Ventos”, “Outra Coisa” da onların mı? Şimdi bir de “Alegria Da Casa” çıkmış. Dergi ilk ikisini yazmış. * * * Cazda arşivlik albümler önemli, Wynton Kelly Trio’nun gitarist Wes Montgomery ile 1962-68 arası stüdyo kayıtları ama çok çeşitli kaynaktan derlenmiş. * * * Sosyal medyada duyurmuştum ama burada kalıcı olsun, Rolling Stones efsanesi Charlie Watts’ın The Danish Radio Big Band albümü de çıktı.


Caz ve golf

Bu ikisini birarada seven kaç kişi var acaba?

Şaka değil. Beş sene önce bir caz dergisinde Jazz Cruise ilanını görünce çok şaşırmış, sonra aslında kendime kızmıştım, ‘birileri vizyon sahibi fena mı, sen niye şaşıyorsun ki’ diye. Nitekim haklı çıktılar, şimdi aynı firma dünyanın dört yanında en iyi sanatçıları 5* lüks bir gemiye dolduruyor hem seyahat, hem tatil hem de caz. Daha buna yeni yeni alışmışken şimdi yine bir ilan daha gördüm “Barbados’da Caz Gezisi” ama caz ve golf birarada. İşin sırrı burada. Yine gezi, yine sayahat, yine turizm ve yine caz ama golfle birlikte. İşin başında Elan Trotman var, 38 yaşında bir smooth caz saksofoncusu. Ya fikir onun ve organize ediyor ya bir çeşit editör gibi işin başında o var. 6-9 ekim arası Barbados’ta gündüz golf gece Norman Brown, Julian Vaughn, Will Downing gibi önemli isimleri dinliyorsunuz.


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 03 Temmuz 2017, Pazartesi

Kaydet

Kaydet

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.