Caz rock gitaristi Mustafa Dönmez yeni albümü "Gizemli Yolculuk"u yayınladı.

Caz rock gitaristi Mustafa Dönmez yeni albümü "Gizemli Yolculuk"u yayınladı.

Geçtiğimiz hafta sonunda, 2009’da müzik adına en güzel keşiflerimden biri olan yaratıcı ve cesur müziğin sığınaklarından Moonjune Records’un kurucusu hatta neredeyse her şeyi olan Leonardo Pavkoviç ile internet aracılığı ile yaptığım röportajı henüz bitirdim. 21 Aralık Pazartesi yayına girecek röportajda da bu maceraperest adamın geçenlerde kendisine gönderdiğim, ülkemizin gerçek anlamda tek jazz-rock grubu olan Atmosfer’in albümünü (yine A.K. müzikten yayınlanan "Ağaçların Öyküsü") çok beğendiğini, müziğini şiirsel bulduğunu ve her şeyden önemlisi Mustafa Dönmez’in kendine has müzik kimliğinin farkına vardığını göreceksiniz. “Gitaristlerin Gitaristi” Allan Holdsworth’ün yapımcısı ve turne menajeri olan bir kişiden övgü almak tabii ki çok güzel ama hem Kadıköy’lü müzisyen Mustafa Dönmez'in hem de New York’taki Boşnak müzik mecnunu Leonardo Pavkovic’in benden alacakları övgülerdeki ortak paydaları yıllarca süren iyi müzik inatları ve bitmeyeceğini bildikleri halde başladıkları müzik ansiklopedilerine yepyeni konu başlıkları bulup eklemeleri.

Albümde yazdığı kapak yazısında müzik yazarı Murat Beşer duruma tam da bu açıdan bakarak Mustafa Dönmez'in geniş bir spektrumu olduğunu belirtiyor ve her parçadaki farklı referansları işaret ediyor.

İlk albümdeki gitar, bas, davul trio formatından oluşan Atmosfer grubundan sonra yeni albümde yeni enstrümanlar, yeni müzisyenler var. Kemanda Serdar Pazarcıoğlu, saksofonda Hidayet Selim Kavçık, geçen seneki Beyoğlu Jazz Cafe’de Atmosfer ile birlikte seyrettiğimiz Ferhat Akay tabla ve diğer vurmalılarda yeralıyor. Davulda Atmosfer’den Bilge Candanı bu albümde de görüyoruz sadece altıncı parça "Mektup"ta bagetleri Mustafa Dönmez'in eski dostu kendisi gibi Kadıköyde müzik dersleri veren Selami Sevinç devralıyor.

Albümdeki 2006’dan kalma Atmosfer üçlüsü ile yapılan bir kaydı dışında (11. Yunus ve Mavi) tüm parçalar kanal kaydı. Mustafa Dönmez duygularını ifade edecek gerçek gitar tonlarından bir çok demet yapmış. İlk albümde de icra ettiği e-bow, gitar synth, perdesiz gitar gibi enstrümanları ve tekniklere ilave olarak, parçalarda içine sinen bas riflerini ve aranjelerini bu sefer kendisi çalıyor. İlk albümden sonra geçen iki uzun senenin sonunda, ilk albüm gibi bir şevkle çalınmış ve o meşhur ikinci albüm sendromunu yerle bir eden bir zenginlik CD teknolojisi ile ancak 79 dakika 41 saniyeye sığdırılabilmiş. Mustafa Dönmez’in müzisyen iştahını anlatmak için iyi bir gösterge. Bu aynı zamanda çeyrek asırda inatla ve sabırla biriken müzikleri de ifade ediyor.

Kayıtlara beraber başladığı Tanju Duru’yu hepimiz Aladağlar'da kaybetmiştik. Albüme ismini veren parçayı Tanju Duru’ya adayan müzisyen, bu trajedi sonrası uzun süre ara verdiği kayıtlara yine Kadıköy’de bulunan Stüdyo FM’de Murat Cum ile noktalayabilmiş. Masteringi Zound Stüdyo’larında Burak Topalakçı tarafından yapılan albümün bir diğer güzelliği de kayıt ve kayıt sonrası üretim kalitesi.

Yine albüm içerisindeki teşekkürler de dört yaşında sahnede canlı seyrettiği Cem Karaca’nın Alman gitaristi Alex Wiska’ya da yer veren Mustafa’ya abisi tarafından hediye edilen tek telli gitarın fotoğrafı da albümün bir başka sıcaklığı.


Gelelim kısa kısa da olsa albümdeki o farklı referanslara ve müzikal tadlara.


Uzaklardan gelen gitar riffleri ve kuş cıvıltıları ile başlayan albümde saksofon, gitar unisonu ile güçlü bir melodiyi takip ediyor. Şarkı formuna yakın bir parça "Begonvil Bahçesi".

2. parça "Kelebeğin Günlüğü"nde harika jazz-rock gitar tonuna kavuşuyorum çabucak. Kökenlerinde jazz-rock olan bir müzisyen olan Mustafa Dönmez. Gitar synth ile pad eşliği yaparken, parçanın gitardaki hükümdarlığını bas gitar solosu ile dengeliyor. Çok klişedir belki ama etli diye belirtilen bas gitar tonu vardır ya işte öyle kulak dolduran cinsten güzel bir ton.

"Gizemli Yolculuğun" ismi ile uyumlu epik bir etkisi var. Mustafa’nın buradaki vokali Açık Hava Tiyatrosu’nda Pat Metheny ile beraber dinlediğim Pedro Aznar’ı hatırlattı. Bir de Babylon’da Bulgar müzisyenler ile beni büyüleyen kemancı Nedim Nalbantoğlu bu parçada meslektaşı Serdar Pazarcıoğlu’nu dinlerse takdir edecektir sanırım. Ayrıca Ferhat Akay ile ikisinin sinerjisi harika.

"Gökkuşağının Çocuğu"da şarkı formuna yakın benim parçadaki vokaller, ve aranjesi itibarıyla nedense Progressive Rock detayları yakaladığım, yine bana çok yakın gelen parçalardan biri.

"Maraton"da  power trio gibi çalan bir grup ve zenginleştirici ve detaylandırıcı konuk sanatçılar var. H.S. Kavçık ve S. Pazarcıoğlu bu sefer iki güçlü karakter oyuncusu. Güçlü bir temanın yanında çok renkli iki ayrı hikayeyi de onlardan dinliyoruz. Esas çocuk tabii ki Mustafa Dönmez ve yine elinde o yeni tüfeği, bas gitarı var. Parçanın sonunda upbeat olarak bizim buraların tabiri ile “takılıyorlar”.

"Mektup"da eski dostu Selami Sevinç ile çaldığı parça tam bir fusion.

Raslantı değilde o ney tonunu Mustafa Dönmez'in gitar synth’inden mi alıyoruz, yoksa kemana verilen bir efekt mi! Bu tarz bir ikilemi Billy Cobham’ın ilk albümü "Spectrum"u dinlediğimde yaşamıştım. O sesleri Jan Hammer’mı klavyeden çıkarıyordu yoksa Bolin mi gitardan? Bu benzetme ile sakın kuvvetli, tempolu bir jazz rock canlanmasın kafanızda. Bir sonraki blues formunda "Nefes Blues"daki gibi tasavvufî bir his var bu iki parçada. "Nefes Blues"da Mustafa Dönmez tüm enstrümanları (gitar, slide gitar, gitar synth, bas, davul) kendisi çalmış. Bu parçadaki ton da benim favorilerimden.

10. parça "Gün Bitti" albümün hediyelerinden biri olan müzisyen soprano saksofonda Hidayet Selim Kavçık, Mustafa Dönmez’den sırasını alır almaz kendisini ilerde takip etmemiz gerektiğini üflüyor kulağımıza. Parçanın iskeletini oluşturan küçük temanın kerterizinde solo enstrümanlar “cat” edebiyle paslaşıyorlar.

9. parça "Geçmişe Özlem", Hint estetiğine sahip, makamsal yapıda ve perdesiz bas gitarın solo enstrüman olarak kullanıldığı eskinin ve doğunun güzelliklerine bir güzelleme sanki. Dinlerken 20. yüzyılın başındaki İstanbul gözünüzün önüne gelebilir.

Tam bir gitar baladı olan "Yunus ve Mavi" ile 79:41’lik ziyafet sona eriyor.

Cenk Akyol
16 Aralık 2009, Çarşamba

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.