R+R=NOW tüm siyah müzik tarihini biaraya mı toplayacak?
Cazın diplerinde hareket halinde olan derin bir dalga var. Bu dalga özellikle genç Amerikalı müzisyenleri etkilemiş, yönlendirmiş görünüyor. Öncü isimler. Yaratıcı ve yetenekli isimler. Yaptıkları merakla takip edilen ama özellikle eskiler tarafından bolca eleştirilen isimler. İnce bir çizgi üzerinde yürüyorlar. Yakın gelecekte R+R=NOW ismini sıklıkla duyabilirsiniz, ben önceden haber vermiş olayım, yeni tartışmaları da beraberinde getirecek yeni bir grup bu. Açılımı "Respect+Reflect=Now" olan yeni nesil bir grup ve içlerinde Robert Glasper, Terrace Martin, Christian Scott, Derrick Hodge, Taylor McFerrin, Justin Tyson gibi isimler var. Glasper yeni grubu "bizim hikayemizi bizim bakış açımızdan anlatıyor. Herkesin sesi çok farklı ama hepimiz aynı bahçedeniz. Hip Hop, caz, elektronika hatta reggae gibi birbirine saygı duyan türler artık birlikte müzik yapmak için harekete geçti" dye anlatıyor. Siyah müzisyenler uzun zamandır tüm siyah müzikleri buluşturan ortak bir hareketin peşinde. Caz da, soul da, R&B de, hip hop ve rap de ne varsa hepsini buluşturan bir müzik. bunda çok kararlılar. Bu yüzde zaten geleneksel caz çevrelerinin eleştiri oklarını üzerlerine çekiyorlar ama hiç aldırmıyorlar. Gruba ismini veren şarkı Glasper tarafından önerilmiş ve Nina Simone`un bir şarkısından esinlenilmiş. Cazda yarının müziği iyice meraklandırmaya başladı.
Ünlülerin kapısında yattığı fotoğrafçı Annie Leibowitz
Youtube`da reklamı gördüğümde bireysel bir şey sanmıştım meğer arkasında devasa bir oluşum varmış. Masterclass.com`dan bahsediyorum. Benim dikkatimi Herbie Hancock`lı reklam filminde görünce çekti. Ders ya da kurs gibi birşeyden söz ediyordu, reklamı ne zaman görsem atlayıp geçiyordum ta ki Annie Leibowitz online kurs veriyor haberini görene kadar, meğer buzdağının altı çok fena derinmiş. Masterclas.com isimli bir site, arkasında kim veya kimler var bilmiyorum ama seçilenler öyle kolayına ikna edilecek isimler değiller. Her alanın önde gelen, dünyaca önemli isimleri Masterclass ismi altında online dersler veriyor, Hancock caz, Martin Scorsese yönetmenlik, Hans Zimmer film müzikleri, Helen Mirren oyunculuk, Steve Martin komedi, Frank Gherry mimari, Werner Herzog yönetmenlik, Samuel L.Jackson oyunculuk, Serene Williams tenis, Christina Aguilera şarkıcılık, Thomas Keeler yemek, Gordon Ramsay aşçılık, Armin Van Bureen dans müzikleri, Marc Jacobs moda … daha sayıyım mı?
Küçük dev adam Alex Han ilk albümü çıkardı
Güzel yazmış Robin James. İlk izlenim tek bir şanstır, ya iyidir ya kötü, arası olmaz. Bizim hep Marcus Miller konserlerinde görüp sevdiğimiz sesiz sedasız ama büyük iş yapan küçük adam Alex Han meğer bu arada ilk albümü "Spirit"i çıkarmış. Onu Miller konserlerinde görmeye o kadar alışmışız ki kendi albümü olabileceği herhalde en azından benim aklıma gelmemiş, üstelik, albüm Grammy adayı. Yani, James`e göre herhalde iyi bir ilk izlenim olmalı. Ben albümü dinledim, sahnede her ne kadar onu beğenmekle birlikte bu tarz smooth cazı pek sevdiğimi söyleyemem, Marcus Miller`ın meraklısı olduğumu da iddia etmeyeceğim ama Han`ı takdir ederim, soloları hep iyiydi. Son konserde trompetçiyle birlikte müziği sürüklediler, Miller onlara şükretsin. Albümün prodüktörlüğünü Miller yapmış. Dışardan birbirlerine bağlı bir aile görüntüleri var, bu albüm de bir yerde teyid ediyor. David Sanborn da Han`ı desteklemiş ve muhteşem bir müzisyen diyerek albümü tavsiye etmiş.
Sosyal medya şirketlerinin CEO`ları hep tişört mü giyer?
İki hafta önce ECM kataloglarının dijital dinlemeye açılması haberi ne kadar heyecan yarattıysa arka planda dönen dedikodulara göre bu alanın büyük oyuncusu Spotify`ın da borcu tavanı aştığı haberi de gerçek çıktı. Dünyaca ünlü firmanın tam 1 milyar dolar borcu olduğu sır değil, hatta, firmanın CEO`su Daniel Ek geçen ay ödeme yaptığımız 30 milyon abonemiz var ve borcu yapılandırmak için Goldman Sachs`tan profesyonel tavsiyeler alıyoruz açıklamalarını yapmıştı. Borcun 500 milyon dolarlık kısmını yapılandıracakları, şirketi halka açacakları gibi ekonomik hamleler yapılacağı söyleniyor. Müziğin neredeyse tümüyle bu alana kayması beraberinde şiddetli bir rekabeti getirdiği için bu kadar büyük platformların iflasa sürüklenmesi zaten toparlanmakta sıkıntı çeken müzik sektörünü yeniden krize sokabilir. Eldeki rakamlara bakınca piyasanın en büyük aktörü Spotify, onu 11 milyonluk abonesiyle Apple Music, 3 milyonluk abonesiyle yenide yapılanan Tidal, yayın pazarına girmeye hazırlanan SoundCloud ve Pandora bu alanda kendilerine düşen payı artırmaya çalışıyor. Anlıyacağımız, ekonomi boşluk kaldımaz.
Corea sürekli gülümsüyor...
Karizmatik görünmek istiyorsan ağzın kulaklarına varmış fotoğraflar çektirme, yani, gülmenin, gülümsemenin karizmatik olmadığını söylerler, bakınız Miles Davis`in gülen bir fotoğrafı var mı? Dünyanın en karizmatik adamı! Bu da nerden çıktı şimdi demeyin, karizma falan boşverin, varsa vardır, sonradan olmuyor, ben size kendiyle barışık bir adamdan söz etmek istiyorum, Chick Corea`dan. Bu PUL`u yazarken yanılıyor muyum acaba diye merak edip Google`a Chick Corea yazıp sadece görsellere topluca baktım, inanın adamın gülmediği tek bir kare bulamazsınız. Anlaşılan onun doğasında gülmek var. Ne Miles karizmam olsun diye somurtup duruyordu ne Corea sempatik olma derdindeydi, onların doğaları böyle. Miles`ın cool müziği sadece ondan çıkardı ve öyle oldu. Corea çalarken yaptığı işi sevmek isteyen, çalarken neşeli olan, eğlenen, coşan, konuşan, iletişim içinde bir adam. Bu anlamda ikisi de belki uç örnek ama ben Corea`yı daha naif buluyorum. Bir de, son yıllarda daha fenafillah mertebesine ulaştığından mıdır nedir sahnede daha da makara yapıyor, hani, yakışmıyor da değil.
Bu PUL`u yazarken bu albümü dinliyordum, tavsiye ederim ama parça isimlerine de bakın, albümün ismi havalı!
Besteciler için de ressamlar için de eserlerine isim koyması bazen tam bir çetrefilli belâ olabilir. Pop ve rockta belki işler daha kolay, hatta klasikte nisbeten öyle, sözler ismi de beraberinde getirir ama sözsüz enstrümental müziklerin çoğu beste tamamlandıktan hatta kaydedildikten sonra konulduğu için çoğu bir şekilde iğreti durur. Ressamlar için de öyle, özellikle soyut tabir edilen karmaşık imajlarla dolu resimler için ne yazsan olmaz, eğer bir hikayesi varsa hadi belki kolay diyelim ama emin olun çoğu öyle değil. Besteci ya da ressam bir dürtü, bir etki, belki doğaçlama bir tetikleme, belki biraz ilhamla yola çıkar, bestesinde/resminde sayısız geri dönüş, tatminsizlik, silme, bozma, buruşturup çöpe atma, sinirlenip vazgeçme ya da bir anda duyguların coşması, renklerin, cümlelerin akıp gitmesi vs. derken kimi bir anda kimi aralıklı kimi de çok daha uzun zamana yayılarak eserler ortaya çıkar, yola çıkılan ilk noktadan kimbilir nerelere savrulunmuştur ama bir şekilde eser tamamlanır ve sıra isim vermeye gelir, buyrun, siz olsanız ne isim verirsiniz?
Cohen ölümsüzdür
Önce, bir yıl ne kadar çabuk geçti şikayetleri yapıldı, sonra, müziği yeniden hatırlandı, sadece hatırlanmakla kalmadı ölümünden kısa süre önce yayınlanan son albümüne dair yeni ve sıcak haberler gelmeye başladı, bu haberlerin ölümünün tam bir yıl sonrasına denk gelmesi tümüyle tesadüf, özel bir zamanlama söz konusu değil, Grammy`lere aday olduğu açıklandı ki Grammy`ler yılın hep bu zamanı açıklanır, sonra, ünlü Down Beat dergisinin 82cisini düzenlediği okuyucu seçimleri yayınlandı. "Beyond Album" kategorisinde oy farkıyla birinci seçildi. Son albümüne, hayatına ve müziğine dair yazılan, çizilenlerin uzun süre daha sonu gelmez, Cohen`in müzikseverin hayatında derin izleri vardır, onun şarkıları hem müzik çevreside hem dinleyici nezdinde çok sevildiği gibi büyük saygı uyandırır. Türk müzikseverine sorun, nasıl yıllarca burada bir konser vermesini deli gibi bekledik, bir kere gelmesine razıydık o iki kere geldi. Yıllar da geçse şarkıları hep dinlenecek.
Bu albüme dikkat!
Daha önce yazdım mı hatırlamıyorum ama bu yıl yeni vokal albümler konusunda fazla bir şey yapamadık, hatta, Ella Fitzgerald`ın doğumunun 100. yılıydı onu bile toparlayıp yayınlayamadık ama eli kulağında diyerek bu yıl sesini çok beğendiğim genç bir kadını hatırlatıyım istiyorum; Natasha Agrama. Aslında dinleyip beğeneli aylar oldu, şimdi yazmak kısmetmiş. Hem sözlü hem sözsüz vokalde ilk albümü "The Heart of Infinite Change" albümünde ışıl ışıl parlıyor. Los Angeles`lı genç Natasha Agrama basçı Stanley Clarke`ın üvey kızıymış. "Goodbye Porkpie Hat" şarkısına bir kulak verin, yorum benim hoşuma gitti bakalım siz nasıl bulacaksınız. Albümdeki parçaların çoğu klasiklerden ama yorumlar taptaze, yepyeni... Ben Agrama`nın sesi yanında özellikle davulcu Ronald Bruner Jr.`ı çok beğendim, aynı şekilde basçısı Stephen "Thundercat" Brunner ki galiba kardeşler. Albümün ilk parçasında önce basçı kardeş, sonra davulcu kardeş parçayı resmen paralamışlar. Çok sevdiğim "The Ballad of the Sad Young Men" şarkısını nasıl güzel okuyor. Tavsiye üstüne tavsiye ederim.
Çipli ilaçlar geliyor
Burası haber köşesi değil ama birkaç not iletmek gerek galiba... Mesela, Apple 400 milyon dolara Shazam`ı satın alıyormuş. Shazam müzikseverlerin çok kullandığı bir program, Apple ile iyi uyum sağlarlar. Galiba yıllar önce Turkcell de böyle bir uygulama çıkarmıştı ama sonra ne oldu bilmiyorum. * * * Bir de yapay zeka mevzuu var. Gelen son habere göre yapay zeka ilk kez kendi başına herhangi bir dili öğrenebilecekmiş. * * * Bir diğer not ise Amerikan sağlık bakanlığı ilk defa bir ilaca çip koymayı kabul etmiş. Böylelikle hastanın ilacı içip içmediği kontrol edilebilecekmiş. Bu gelişmenin ucunun nerelere gidebileceğini tahmin etmek mümkün değil yeter ki insanlığın iyiliği için olsun, peki, o çiplerin içine başta ve gizli bir şey eklemeyecekleri ne malum? Fazla mı komplo işi oldu, yaşadığımız dünya öyle gelişmelere gebe ki kimin aklına gelmez ki. * * * Alın bir tane daha ama bu komik. Japonlar fazla mesaiyi önleyen bir drone geliştirmiş, bizde çalışanların daha çok çalışması istenir orada fazla mesaiye kalanı eve göndermek için dronelar geliştiriyor.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 18 Aralık 2017, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.