Cenk Erdem, bu hafta konseri olan Portekiz’in hüzünlü müziği Fado’nun son kuşak etkileyici seslerinden Cristina Branco ile özel bir söyleşi gerçekleştirdi...

“CRISTINA BRANCO” EXCLUSIVE RÖPORTAJ
 
18 yaşında büyükbabasının hediye ettiği bir Amalia Rodrigues plağıyla fadoya aşık olan ve caz ve blues dinleyerek büyüdüğü halde, fadoya gönül verdikten sonra dünyaca ünlü bir fado şarkıcısı haline gelen Cristina Branco, 19 Ekim’de Cemal Reşit Rey konser salonunda sahne alıyor olacak.

Branco, caz yorumuyla farklılaştırdığı, dünyaca ünlü şairlerin hatta Shakespeare’in bile sözleriyle orijinallik kattığı Portekiz’in geleneksel fado şarkılarını, güzel sesiyle ve çağdaş yorumuyla İstanbul izleyicisine de sunuyor olacak.

Yeni albümü Kronos’un dünya turnesi sayesinde, yıllar sonra İstanbul’da gerçekleştireceği yepyeni konseri öncesinde Branco ile eşiyle daha önce gezmeye geldiği ve bayıldığı İstanbul’u, fado şarkılarını, kariyerini, yeni albümünü ve ona ilham veren isimleri konuştuk.

Cenk Erdem

Cristina Branco: Benim gerçekten dinlemekten zevk aldığım

müzik caz. Caz şarkıcılarının yorumlarını seviyorum ve

cazdaki doğaçlama ve yorumu sevdiğim gibi ben de fado

söylerken yorumumda cazdan yararlanıyorum.
 
Cenk Erdem: Geleneksel fadolardan çok caz ve blues dinleyerek büyüdüğünüzü okumuştum ama şimdi en popüler fado şarkıcılarından birisiniz, peki hala caz dinliyor musunuz?

Cristina Branco: Benim gerçekten dinlemekten zevk aldığım müzik caz. Caz şarkıcılarının yorumlarını seviyorum ve cazdaki doğaçlama ve yorumu sevdiğim gibi ben de fado söylerken yorumumda cazdan yararlanıyorum.
 
Cenk Erdem: Büyükbabanız size 18.yaş gününüzde efsane fado şarkıcısı Amalia Rodrigues’in bir plağını hediye etmiş ve fadoya aşık olmuşsunuz, o gün fadonun kaderiniz olacağını hissetmiş miydiniz?

Cristina Branco: Eğer kadere inandığımı düşünecek olursak belki bana Amalia Rodrigues’in plağını hediye etmesi kader diyebilirsiniz ama beni esas etkileyen Amalia Rodrigues’in sesiydi. Şarkıcı olacağımı o gün hiç aklıma getirmesem de, Amalia gibi şarkı söyleyebilmeye özendiğimi söyleyebilirim.
 
Cenk Erdem: İlk kez Jose Alfonso, Carlos Paredes, Sergio Godinho gibi efsane isimlerin daha önce sahneye çıktığı, Amsterdam’daki Portekiz Kültür Merkezi’nde şarkı söylerken neler hissettiğinizi hatırlıyor musunuz?

Cristina Branco: Korkmuştum. Sahneye çıktığım gün şarkıcı olmak gibi bir niyetim yoktu. İlk performansımdan sonra çevremden olağanüstü bir tepki aldım ama verdiğim iki konserde de profesyonel olarak şarkı söylemeye devam etmek gibi bir planım yoktu. Şimdi de her sahneye çıkışımda çok heyecan duyuyorum ama ilk performansımda korktuğumu hatırlıyorum.
 
Cenk Erdem: Fado’nun en çok hasret, acı ve çaresizlik temaları üzerinde durularak sömürülmesine karşısınız ancak sizce de fado acıyı zarif bir şekilde anlatmıyor mu?

Cristina Branco: Hem de çok şiirsel bir şekilde anlatıyor. Benim anlatmaya çalıştığım fadonun  sadece dram ve acıdan ibaret olmadığı.Fado hayatı anlatıyor ve hayat sadece acı demek değil. Dram ve trajedi fadoya mistik bir etki veriyor ancak fado trajedi değil hayat demek.
 
Cenk Erdem: Şarkınız “Sete Pedaços de Vento”(Rüzgarın 7 parçası), internette en çok indirilen şarkınız olmuş, sizce neden insanlar en çok bu şarkınızı seviyor?

Cristina Branco: “Sete Pedaços Vento” aşkı anlatıyor ama genç bir çifti anlatan umut dolu bir şarkı. Oysa ki çoğu zaman aşk şarkıları hayal kırıklıklarını ve acıyı anlatır. Sanırım bu kadar keyif ve umut dolu bir aşk hikayesi herkesi mutlu ediyor. Alışılmış kederli bir aşk şarkısı değil.
 
Cenk Erdem: Ünlü şiirleri şarkı sözleri olarak kullanmak size ayrıca bir orijinallik veriyor,hatta şarkılarınızda Shakespeare’in sözleri bile var, peki bir müzik formu olarak sizce fado bu şiirlere neler katıyor?

Cristina Branco: Bence Fado şiirlere daha yoğun duygular katıyor ama benim asıl amacım şiirlerin daha çok kişiye ulaşmasını sağlamak. Sizin ülkenizde nasıl bilmiyorum ama Portekiz’de insanların çok fazla kitap okuduklarını söyleyemem. Bu yüzden şiirleri müziklerle sunmak, şiiri daha çok insana ulaştırmak için harika bir yol.
 
Cenk Erdem: Son albümünüz “Kronos” Mart 2009’da piyasaya çıktı, Kronos’taki müzikleri bize nasıl tanımlarsınız?

Cristina Branco: Benim neler yaptığımın yansımaları gibi. Geçmişte yaptıklarımın izleri ve gelecekte yapacaklarımın ipuçları var. Bir yandan yeni albümümü hazırlıyorum ve tango, bolero gibi farklı türleri fado ile bir araya getiriyorum. Kronos’ta bir sonraki albümümün ipuçlarını da veriyorum. Kronos’un teması zaman ve benim kişisel olarak farklı zamanlarımın yansımaları var diyebilirim…
 
Cenk Erdem: İstanbul’da ilk konseriniz neredeyse 10 yıl önceydi, şimdi 19 Ekim’de Cemal Reşit Rey’de sahne alacaksınız, izleyiciler için sahnede hangi duygular olacak?

Cristina Branco: İstanbul’da ikinci kez konser veriyor olacağım ama bu yaz Haziran ayında eşim ve çocuklarımla İstanbul’a tatil için geldim. İstanbul’u çok seviyorum ve eşim tam bir İstanbul uzmanı. Topkapı’yı ziyaret ettik, iki tane halı aldım, mezar gören bir tepede çay içtik. (Piyer Loti’yi kastediyor). Kendime kırmızı bir kaftan aldım, belki sahnede giyebilirim. Sahneye İstanbul’u çok seven biri olarak, tüm bu duygularla çıkıyor olacağım. Sahnede şarkılarımda tutku, dram ve her türlü duygu olacak ama en önemlisi şarkılarımla dürüst ve içten duygular olacak…
 
Cenk Erdem: Dinleyen herkes eminim efsanevi Amalia Rodrigues’e bayılır,  peki çağdaş fado şarkıcıları arasında en çok kimleri seviyorsunuz?

Cristina Branco: Benim gibi Pasion Turca ile birlikte çalışan Mariza’yı ve Ana Moura’yı çok seviyorum. Ancak çok sevdiğim bir erkek sesi olarak Camane’e bayılıyorum. Mutlaka dinlemelisiniz. Fado’yu hep kadın seslere yakıştırırlar ama Camane harika bir fado şarkıcısı.
 
Cenk Erdem: Eleştirmenler müziğinizi geleneksel fado ile çağdaş müziklerin birleşmesi olarak tanımlıyor, peki siz kendi fadonuzu nasıl tanımlarsınız?

Cristina Branco: Bu zor bir soru ama benim şarkılarım benim kişiliğimi ve kendimi ifade ettiğim şarkılar. Anlamaya çalıştığım, çözmeye çalıştığım tüm duygularımı şarkılarla ifade ediyorum. Benim fadom sadece sahneye ait değil bana ve yaşantıma ait.
 
Cenk Erdem: Lizbon fado müziğinin köklerine giden kalbi ve İstanbul’a bir şehir olarak çok benziyor, siz de geldiğinizde aynı enerjiyi hissettiniz mi?

Cristina Branco: Hem de kesinlikle. İstanbul çok canlı ve hayat dolu bir şehir. Nostalji duygusu var, mistik bir havası  var.Her türlü duygu çok yoğun. Zenginliği de, yoksulluğu da sokaklarda çok yoğun hissediyorsunuz. Her yeri fotoğraflanacak bir şehir.

Cenk Erdem: 2006 yılında Amalia Rodrigues şarkılarıyla “Live” adında bir albüm hazırladınız, peki size en çok ilham veren şarkısı hangisi?

Cristina Branco: Tek bir şarkı seçmek kolay değil ama zaten Live albümünde bana en çok ilham veren Amalia Rodrigues şarkılarını söylemiştim. Ama yine de “Cansoço” benim için çok özel bir şarkı. Yorgunluğu anlatıyor. Kendini aynada tanıyamayacak kadar yorgun bir kadının hikayesi. Aşkta acı çekmekten yorulmuş bir kadını anlatıyor ve kederli bir şarkı.
 
Cenk Erdem: Sizce fazla fado dinlemek melankoliye neden olmaz mı?

Cristina Branco: Bence olur hem de bu çok normal çünkü fado müziklerindeki nostalji duygusu insanı hüzünlendirebilir. Sadece fado değil, genel olarak nostalji hüzün verebilir. Ama söylediğim gibi çok neşeli fado şarkıları da var. Fado hayatı anlatıyor ve hayatımızda da hem hüzün hem neşe var.
 
Cenk Erdem: Fado özellikle şarkıcının vokal performansına dayanan bir gelenek, sizce hangi ünlü pop yıldızı fado söylemenin altından kalkabilirdi ve bu sizin de hoşunuza giderdi?

Cristina Branco: Pop yıldızlarının çoğunun insanları kışkırtması hoşuma gidiyor. Madonna ve Lady Gaga bunu çok iyi yapıyor. Lady Gaga’nın ayrıca sesi de çok iyi. Ama özellikle Lady Gaga’nın insanları kışkırtma biçimini seviyorum. Ancak fado söylemesi için benim önerdiğim isim Melody Gardot, sesini ve yorumunu dinlemenizi de öneririm. Fado söyleseydi, çok hoşuma giderdi.

Cenk Erdem
18 Ekim 2010, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN