Düşlerinden vazgeçmeyen adam; Wadada Leo Smith.

Düşlerinden vazgeçmeyen adam; Wadada Leo Smith.

Wadada Leo Smith’in varlığı, benim için CRR’deki Şubatta Caz programının en büyük sürprizi, hediyesi. Kendisi yıllardır kovaladığımız cazcılardan biridir. Öncelikle free jazz’in, özellikle de Chicagolu meşhur Association for the Advancement of Creative Musicians’ın (AACM) bir üyesi olarak. Müziği hem bağımsızca yaratıp icra etmeyi, hem de öğretmeyi, desteklemeyi iş edinmiş bu müzisyenlere her zaman hayran olmuşumdur. Burada, bir Akbank Caz Festivalinde tanıştığımız Muhal Richard Abrams, eşsiz Anthony Braxton, elbette Jack DeJohnette ve Henry Threadgill ile, gene CRR’de dinlediğimiz Art Ensemble of Chicago üyeleri gibi. Sonunculardan aldığımız tişört bugün de durur.

* * *

Ishmael Wadada Leo Smith’in adı ilk kez AACM ile 1968’de duyuldu. Bir süre Paris’te kalıp sonra Connecticut’a yerleşti. New Haven’da çevresine maceracı bir ruh taşıyan genç müzisyenleri toplayarak Creative Musicians Improvisers Forum / Yaratıcı Müzisyenler Doğaçlamacılar Forumu diye bir oluşum kurdu. Kendi Kabell şirketinden de bir dizi albüm çıkardı.

* * *

Trompet virtüözü, multi-enstrümantalist, ustalar ustası Wadada Leo Smith, Golden Quartet ile 5 Şubat`ta CRR Konser Salonu Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşuyor. Trompette kendisi, piyanoda Anthony Davis, basta John Lindberg, davulda Pheeroanaklaff, video sanatçısı Jesse Gilbert. Smith, 40 yılı aşkın bir süredir besteleri ve doğaçlamaları ile yaratıcı çağdaş caz müziğinin en önemli isimlerinden biri olmayı sürdürdü. Hep maceraya atıldı ama avant-garde cazdan vazgeçmedi.Trompette karar kırmadan önce davul, mellofon ve Fransız kornosu çalmıştı. İlk deneyimlerini R&B gruplarında edindi, askerdeyken bandoda çaldı. 1967’de AACM üyesi olmuştu. 1960’ların sonunda ise, kemanda Leroy Jenkins ve felsefeyle müziği birleştiren multi-enstrümantalist Anthony Braxton ile Creative Construction Company üçlüsünü kurup Avrupa yollarına düştü.

* * *

1970’de belgesel film “See The Music”in yapılmasına katkıda bulunduktan sonra, çeşitli oluşumlarda Henry Threadgill, Davis ve Oliver Lake ile bir araya geldi, 70’lerin ortasında etnomüzikoloji çalıştı, 1976’da Braxton ile çaldı, kendi gruplarıyla da serbest çalıştı. 1993’te Cal Arts’ta ders vermeye başladı. Kendi şirketi Kabell dışında pek çok şirkete, solodan big band’e varan çok sayıda kayıt yapmıştır.

* * *

Kendi caz ve dünya müziği kuramının, sanatçı ve eğitmen olarak gelişimini belirlediğinden hiç şüphe yok. Bu arada pek çok müzik kültürünü incelemiş ve onları layıkıyla ifade etmek için özgün bir caz ve dünya müziği notasyon sistemi geliştirmişti. Leo Smith buna Ankhrasmasyon adını veriyor. Besteciliği ve doğaçlamaları dışında, müziğe katkıda bulunan yaratıcı bir müzisyen olduğunun birinci sınıf bir kanıtı. Projesi Tabligh’i, arubunu ve Sufi müzisyenleri içerek şekilde geliştirdi.

* * *

Yedi yıl öncesine uzanan bir hafızanız varsa, Wadada Leo Smith’i gene İstanbul’da, gene Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaki bir konseriyle hatırlarsınız: 16. Akbank Caz Festivali’ndeki Wadada Leo Smith ve Süleyman Erguner konseri. Bir eleştiride, Smith’in AACM’deki arkadaşları ve meslektaşlarını müziğinin yanında, iç gücüne dayanarak nasıl daima ayakta olduğundan söz edilmiş. Övgü alan Süleyman Erguner’den bir Sufi ustalar ailesinden geldiğinden de söz edilmiş: dedesi (ve adaşı) Süleyman, babası Ulvi ve kardeşi Kudsi Erguner gibi. Kuşağının en iyi neyzeni olduğu belirtilen Erguner’in üçlüsüyle katıldığı bu konser, geleneksel Türk müziği sanatçılarının nasıl caz bağlamına rahatlıkla yerleşebildiğini göstermişti.

* * *

Bir vakittir beni en çok ilgilendiren Wadada Leo Smith macerası ise onun 2012 Mayıs’ında Cuneiform Records’dan çıkardığı dört CD’lik set “Ten Freedom Summers”. Smith bu albümdeki parçaları aralıklar vererek 34 yıldır besteliyor. Sonra 2011 Kasım’ında Los Angeles’te bir konserde seslendirdi. Sanatçıya davulda Pheeroan akLaff ve Susie Ibarra, piyanoda Anthony Davis ve basta John Lindberg’den oluşan kendi dörtlüsü ile dokuz kişilik Southwest Chamber Music ansamblı eşlik ediyordu. Bir serbest caz şaheseri, çağdaş bir klasik olan “Ten Freedom Summers” 19 parçadan oluşuyor ve Yurttaşlık Hakları Hareketi üzerinde odaklanıyor.

* * *

Kendisini düşlerinden vazgeçmeyen biri olarak tanımlayan Wadada Leo Smith, allaboutjazz.com ile yaptığı bir söyleşide, 1977’de ilk parçasını Mississippi’de öldürülen Medgar Evers için, kemancı Leroy Jenkins’in isteğiyle bestelediğini söylemiş. Sonra onu tek tek olaylar üzerine başka parçalar izlemiş. Yurttaşlık Hakları Hareketi’nin Amerika üzerinde psikiolojik bir etkisi olduğuna inanan Smith bu olayların bir ânını yakalıyor. Geniş kapsamlı araştırmalar yapıyor. Bunda istediği dengeyi bulunca da, beste için esin beklemeye başlıyor. Genellikle tek bir an, bestenin merkezi oluyor. JFK’nin tabutunun Capitol’dan Arlington mezarlığına götürülmesi gibi. “Sadece bu küçük alevi yakalıyor. Medgar Evers bestesi, onun arabadan adımını atıp vurulduğu ve düştüğü on üzerine.” Cazcı, Martin Luther King bestesinde, Memphis kuhaneti’ni, onun son konuşmasını ele alıyor. “Dağın tepesine çıktım ben,” dediği konuşma.

* * *

Wadada Leo Smith büyük bir cazcı, çağın en önemli müzisyenlerinden biri. Bugün (5 Şubat 2014, Çarşamba), çok iyi anlaştığı Golden Quartet’iyle bir kez daha CRR sahnesine çıkacak. Müziği, ülkesinin tarihinin ve insanların özgürlük mücadelesinin yankılarını da taşıyor. Mümkünse kaçırmayın...

Sevin Okyay
05 Şubat 2014, Çarşamba
Cazkolik.com

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Sevin Okyay

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.