Edith Piaf geleneğinin son büyük ismi Patricia Kaas`nın Piaf şarkılarını yorumladığı yeni albümü Kaas Chante Piaf albüm konseri için 16 Haziran da İstanbul da olacak. Hotel Normandy tutkunları için kaçırılmaz bir fırsat. Patricia Kaas, Edith Piaf ve Mirelle Mathieu`nün ardından French pop chanson geleneğinin dünya müziğine armağan ettiği bir süper ses olarak seksenlerin sonunda hayatımıza girdi... Bir girdi, pir girdi... Kendine özgü halleri de olan bir sanatçı oldu hep... Soğuk, hatta frijit görüntüsü, `kötü kız` imajını perçinleyen femme fatale çekiciliğiyle hem kendimizi bakmaktan alamadığımız hem de yanına gitmeye çekineceğimiz cazibesiyle geride kalan yirmi beş yılda sayısız hite imza attı. Londra Kraliyet Filarmoni Orkestrası ile kaydettiği “Kaas Chante Piaf” albümünde yeniden yorumladığı nefis Edith Piaf şarkılarını 16 Haziran’da İstanbul Life Park’ta söyleyecek.
Ünlü aktör Gerard Depardieu’nün yapımcısı olduğu ilk albümünden beri şansonlara yakışan sesi ve aşk şarkılarıyla uluslararası bir süperstar olan Patricia Kaas; 16 Haziran’da İstanbul Shopping Fest kapsamında Edith Piaf şarkılarıyla Life Park’ta romantik bir gece yaşatmaya geliyor. Kaas’ın kariyerinin ilk günlerinden beri ayrıca şıklığı ve kendine has tarzıyla Marlene Dietrich’i hatırlattığı da hep konuşuluyor. “La Vie En Rose”, “Lafoule”, “Padam Padam”, “Non, Je Ne Regrette Rien” gibi büyüleyici Piaf şarkılarını bir yaz akşamı atmosferine taşıyacak Kaas’la kariyerini, albümde beraber çalıştığı ünlü besteci Abel Korzeniowski’yi, ona ilham veren kadını, eski şarkılarından en sevdiklerini, Piaf ve İstanbul’u konuştuk.
Cenk Erdem
Cazkolik.com / 10 Haziran 2013, Pazartesi
"Le Homme Que Passant" ve "Hotel Normandy" gibi şarkılarıyla hafızalarımızda emsalsiz bir yere sahip olan Patricia Kaas, Piaf şarkılarını yorumladığı yeni albümüyle İstanbul`a geliyor
Cenk Erdem: ”Kaas Chante Piaf” albümünü Abel Korzeniowski’nin düzenlemelerini yaptığı 21 şarkısıyla unutulmaz Edith Piaf’a adıyorsunuz; peki Korzeniowski’nin düzenlemelerinin albümü daha epik hale getirdiğini söylemek mümkün mü?
Patricia Kaas: Evet, işin içinde Abel’in düzenlemeleriyle gurur duyuyorum, klasik halini koruyup aynı zamanda yeni bir versiyon yaratmak ve Abel’in kendi tarzını da eklemesi kolay değil ve sanırım bunu da başarabildik.
Cenk Erdem: Bildiğim kadarıyla ünlü aktör Gerard Depardieu ilk albümünüze finansal açıdan destek vermişti ve şimdi neredeyse 25 yılı aşan kariyerle Fransa’nın süperstarlarındansınız; hala görüşüyor musunuz?
Patricia Kaas: Doğru, benim yapımcımdı, başlangıçta kariyerime yardımcı oldu. Hatta bana çok yardım etti, fakat devam etmedik. Hala iletişimimiz var ama şimdi pek görüşemiyoruz.
Cenk Erdem: 1994`deki Vietnam konserinizden beri size Fransız Madonna diyorlar; peki siz Madonna’nın şarkılarını seviyor musunuz ya da hangisi favoriniz?
Patricia Kaas: Evet, Madonna’nın büyük bir hayranıyım, tüm şovlarını izledim, müziklerini de seviyorum.
Cenk Erdem: Piaf, “La Belle Histoire d’Amour” şarkısını hayatının aşkını kaybettikten sonra yazmış; siz de o şarkıyı sahnede yeniden yorumlarken aynı kederi yaşıyor musunuz?
Patricia Kaas: Evet, o şarkıyı söylerken onun kederini ve tutkusunu hissedebiliyorum, çok güçlü. Hissettiklerini bir şarkıyla yeniden yaratmayı başarmış biri.
Cenk Erdem: Her zaman Edith Piaf gibi şarkı söyleyişinizle ve Marlene Dietrich gibi fiziğinizle övgüler aldınız; peki kariyerinizin başlangıcında kadınlar arasında idolleriniz kimlerdi?
Patricia Kaas: Annemdi, bana çok yardımcı oldu ve rehberlik etti. Beni şarkı söylemeye olan tutkumu gerçekleştirmeye de itti.
Cenk Erdem: Abel Korzeniowski çıkışını Altın Küre adaylığını getiren Tom Ford’un filmi “Single Man” için yaptığı müziklerle gerçekleştirdi ve yine Altın Küre adaylığı getiren Madonna filmi W.E için yaptığı müziklerle de dikkat çekti; peki sizin albümünüzde de olması fikri kimin
Patricia Kaas: Arkadaşlarım ve ekibim beraber çalışmamızı önerdiler. Ben de “Single Man” (Yalnız Bir Adam) filmini izledim ve müziklerine bayıldım ve Abel’in iyi bir seçenek olduğuna inandım.
Cenk Erdem: 2011, senesinde otobiyografiniz “L’ombre de ma Voix” (Sesimin Gölgesi) tüm Avrupa’da en çok satanlar arasına girdi; içinde ilk kez kitabınız için itiraf ettikleriniz de var mıydı?
Patricia Kaas: Evet, ama az sayılır. Kitabın yazarı Sophie Blandiniére ile kendimi çok rahat hissettim, planlanan 50 saatlik söyleşi programımız yerine birlikte 200 saat harcamışız.
Cenk Erdem: Güzel sesiniz bir yana özellikle Florent Schmidt’in 2011 yılında gerçekleştirdiği çekimlerde bir moda ikonu gibi görünüyorsunuz; peki günlük hayatınızda da modaya düşkün müsünüz?
Patricia Kaas: Evet, modaya bayılıyorum, tarz ve estetiği seviyorum ve her zaman kendi tarzımla ortaya çıkmaya çalışıyorum.
Cenk Erdem: Efsanevi şarkınız “Les Hommes Qui Passent” 90’lı yılların başında Türkiye’de büyük bir hit olmuştu; ayrıca bir dj olarak o dönemlerde radyoda “Hotel Normandy” şarkınızı da çok çaldığımızı hatırlıyorum; peki eski şarkılarınızdan en çok hangisi hala size heyecan veriyor?
Patricia Kaas: Belki “Entrer dans la lumiere”
Cenk Erdem: Eurovision şarkı yarışmasına katıldığınızda hayranlarınızı biraz şaşırttınız ama sahnede öyle havalıydınız ki; bu biraz da Fransa’yı bir süperstar olarak temsil ederken, yine de yarışmanın pek umurunuzda olmadığı tavrı mıydı?
Patricia Kaas: Kendim olmak istedim ve herhangi bir şeyi değiştirmek istemedim. Sahnedeki en rafine haliyle Fransızca şanson tarzıyla Patricia Kaas’tı. Ve öyle de yaptım; kazanmadım ama iyi de bir dereceye girdim.
Cenk Erdem: Dünya Turnenizin başladığı yer Londra’da meşhur Royal Albert Hall oldu ve 16 Haziran’da İstanbul’da Life Park’ta konser veriyorsunuz; İstanbul’un en çok nesini seviyorsunuz?
Patricia Kaas: Şehri seviyorum, Doğu’yu ve Avrupa’yı birleştiren şu köprüyü seviyorum. Türkiye’de birçok arkadaşım ve anım var ve konserlerimde beni hep sıcak karşılayan seyirciyi de seviyorum.
Cenk Erdem
Cazkolik.com / 10 Haziran 2013, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.