Cazın yüreği Rotterdam’da attı
Dünyanın en büyük kapalı alan caz festivali Rotterdam’da gerçekleşiyor. Bu yıl özel bir yıl zira 40. defa cazseverlerle buluşuyor. On yıldır da Rotterdam’da yeni adresinde. 13 farklı salonda gerçekleşen konserler bu üç gün boyunca cazseverlerin nabzını tuttu. Bir festival olmasının yanı sıra bir Expo havası da veren North Sea Jazz (NSJ) dünyadan gelen pek çok cazseveri ağırlıyor. Ahoy adı verilen büyük bir kompleksin içerisinde gerçekleşen festival bu üç gün boyunca caz dinleyicilerin en sevdiği mekan oluyor. Efsane ve aynı zamanda caz dünyasının şu anki nabzını elinde tutan sanatçıları ağırlayan festival aşina olunan kaotik festivallerden çok farklı kalitesi ile her konuğunu hayrete düşüren bir atmosfere sahip. Buraya gelen müzikseverin derdi başka, kaliteli müzik dinlemek ve bunu yüreğine taşımak. Ortada başıboş dolaşan dinleyiciler yok, herkesin önceden çalışılmış bir programı var, hepimizin bir meselesi var.
Caz, soul, blues, hip-hop, dünya müziği ve pop tarzlarını konuk eden festival bu yıl Mary J. Blige, D’Angelo, Chick Corea ve Herbie Hancock, John Legend, Lionel Richie, Tony Bennett ve Lady Gaga büyük isimler arasında. Ancak beni bu isimlerden öte daha sessiz ve pek bilinmeyen veya yavaş yavaş yıldızlar parlamayana başlayan cazcılar ilgilendiriyor. İnanın yukarıda saydıklarımdan en az 10 kat daha uzun bu liste. Bilhassa klasik cazseverler fazlasıyla memnunlar.
1976 yılından beri var olan festivalin en önemli üstünlüğünden biri büyük yıldızlar ile gerçek cazı birleştiriyor olması. Bunun vermiş olduğu sorumluluk çatısı altında her yıl yaklaşık festivale 75.000 kişi geliyor. Festivalin kurucu beyni Paul Ackett gerçek bir cazsever olarak kendi kasabasına dünya caz üstatlarını getirmeyi hedeflemiş ve bunun yanı sıra da yavaş yavaş sesi çıkan genç sanatçıları davet etmiş. Amaç sadece kendi sevdiği sanatçıları değil, zira bu durumda festival bomboş olabilirdi, ama daha geniş kitleye hitap edebilecek diğer bilinen veya bilinmeyen sanatçıları da davet etmek. Bu formül kırkıncı yılında ve oldukça başarılı bir şekilde işliyor.
Festivalin şu anki direktörü Jan Willem Luyken ve kendisi ilk defa NSJ ile on üç yaşında tanışmış. O zamandan beri de aralarında oluşan organik bağ hiç kopmamış. Babasının elinden tuttuğu Luyken sahnede izlediği Oscar Peterson, Pat Metheny ve Miles Davis gibi yıldızların karşısında adeta çarpılmış. Hem de hepsini bir hafta sonunda izliyor olmak bu anıların ilelebet beynine kazınmasına vesile olmuş. O günden itibaren de Hollandalı pek çok caz sever gibi NSJ ile büyümüş.
Ahoy’da bir caz evreni üç günlüğüne dünyamıza iniyor. Her şey bir çatı altında birleşiyor. NSJ içerisinde kendi festivalini kendin yaratabiliyorsun. Eğer yoğun bir artistik müzik dinlemek isterseniz buna imkanınız var veya daha sakin sessiz bir caz silsilesine girmek isterseniz o da var. Bunları kendi içlerinde harmanlayabilir veya ilave farklı tarzlar ile yapıp bozabilirsiniz. Sadece konser zincirlemesi ile kalmıyor elbette aynı zamanda NSJ kapsamı içerisinde imza buluşmaları, alışveriş, kitap, sanat, etkinlik, soru-cevap gibi etkileşimlerde mevcut. NSJ’ın bir diğer özelliği ki bence en önemlisi bir hafta sonuna sıkıştırılmış olması. Böylece hem yerliler hem de yurt dışından müzikseverler gelip keyfine varabilir. Maalesef Montreux veya Montreal gibi daha ünlü caz festivaller geniş bir zamana yayıldıkları için müzikseverlerin ilgisi hem dağılabiliyor hem de bütçelerini zorluyor. Oysa NSJ için üç günlük bir bilet alıp 3 gün boyunca hatim indirmek çok kolay. Konsantrasyon daha etkin ve bu tür bir caz festivali daha özgün.
Kanımca NSJ sadece müzikseverler için değil aynı zamanda sanatçılar içinde çok değerli bir tecrübe. Tüm festival sanatçıları aynı zamanda Rotterdam’da kalıyor ve birbirleri arasındaki etkileşim daha bir kolay ve kalıcı oluyor. Birbirlerinin konserlerini ziyaret edip anlık doğaçlamalara girebiliyorlar. Hatta bazen plan dahi olmayan konserler festivalin bir köşesinde yer alabiliyor. Bunun en unutulmaz örneği 2011 yılında gerçekleşti. Ansızın sürpriz bir sanatçının NSJ’de konser vereceği son dakika anons edildi. Bu isim Prince idi. Sanatçı NSJ’ın konseptini çok beğendiği için 2011’deki festival döneminde yakın bir yerde kendi turnesinde yarattığı boş bir zamanı değerlendirirken bir anda NSJ’e katılmak istediğini söyledi. Olan oldu tek bir kuruş para almadan bir gece o efsanevi konseri verdi. Bu aynı zamanda NSJ’in ne kadar sanatçılar tarafından da beğenildiğin gösteren bir unsur bence.
Bu yılki program dolu dolu. Özellikle son gün hangi konsere yetişeceğimizi şaşıracağımız bir maraton bizleri bekliyor. Öncelikle uzaktan yakında müziği ile festivalle örtüşmeyen Lady Gaga epey bir ilgi çekeceği belli. Tony Bennett ile birlikte giriştiği caz projesi ile sahne alacak olan Lady Gaga`nın pek çoğumuzu etkileyeceğine eminim. Kendisi caza ne kadar yatkın bir sesi olduğunu da geçtiğimiz dönemlerde kanıtladı. Öte yandan 37 yıl sonra tekrar birlikte turneye çıkan Herbie Hancock ve Chick Corea diğer nefes kesen konserler arasında. Elbette soul yıldızı Lionel Richie ve Chaka Khan isimlerini bile duymak insanın bir durup kendisini cimcikleme ihtiyacını doğuruyor.
Zekeriya S. Şen
Cazkolik.com / 12 Temmuz 2015, Pazar
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.