Hayat, 'Dünya Müziği' üreten sanatçılara farklı koşullardan oluşan bir kargaşa fırlatır
Bazıları, daha etnografik kayıtlarda, seslerinin veya enstrümantal becerilerinin Batı dünyasının oturma odalarında yankılandığının farkında dahi olmayabilirler. Diğerleri, çok rağbet gören kayıt anlaşmalarını güvence altına almış, başarı çıtalarına tutunmuş ve mütevazı telif kazançlarını bekliyor olabilirler. Başarılı birkaç müzisyenden oluşan küçük bir azınlık ise Youssou Ndour, Salif Keita vb.'nin yaptığı gibi, yerel yeteneğe yeniden yatırım yapmak için memleketlerine dönüyor. Bununla birlikte, başarılı sanatçıların çoğu, zamanlarını küresel kayıt endüstrisinin uç noktalarında hizmet etmenin yorgunluğu ile Avrupa veya Amerika'ya yerleşir ve çok da fazla yerelden gelen yeni seslere kulak vermez. Zira onlar çıktıkları yolda istedikleri hedefe ulaşmışlardır.
İlk tanımlamaya atfen, bu tür bir Dünya Müziği'ni temsil eden bir kadın sanatçı varsa o da Angélique Kidjo'nun ta kendisidir
Uluslararası müzik dünyasına Island Records ile imza atan Beninli diva, Afrika müziğini popülerleştirmek için diğer kadın sanatçılardan daha fazlasını yaptı. Müziğinde, soul funk-rock'tan caza kadar geniş bir tür yelpazesini, 1987’den beri hayat arkadaşı olan kocası Parisli yapımcı Jean Hébrail'in sağlam, yüksek teknoloji prodüksiyonuyla birleştiriyor. Bu üretimlerin yüreğinde yatan ana özellik, Angélique'in meleksi sesidir. Koyu karamelize edilmiş bu vokal, her albümde tüm müzisyenler tarafından tam yetki verilen en büyük silahı. Sanatçının şaşırtıcı derecede güçlü bir sesi var, muhtemelen Paris'teki caz eğitimi ve Benin'in merkezindeki, Fon'un kalbi olan Abomey'den gelen blues benzeri bir vokal tekniği olan zilinin etkisi bu özelliğinde oldukça yetkin. Uzun bir süre sadece uzaktan Yoruba dilinin akrabası olan Fon dilinde şarkı söylediğininde altını çizmekte fayda var.
Kidjo'nun albümleri, gogba houn gibi Benin yerel ritimlerinin kullanıldığı ilk albümü “Pretty”den, 1989'daki “Parakou”ya (ilk uluslararası albümü), 1991’deki “Logozo” ve 1994’deki “Ayé”ye kadar Benin dans pistlerindeki kök ritimlere uzanan geniş bir tarza sahiptir. Benin'deki saha kayıtlarını içeren ve kalbi eriten dans parçalarından, baladlara uzanan, 1996 tarihli yenilikçi başyapıtı “Fifa,” sanatçının ilk dönemine damga vurmuş albümlerdir.
1960 doğumlu Angélique, Afrika'nın entelektüel ve yaratıcı avangardı destekleyen ebeveynleri tarafından Ouidah'ta (Benin'in Voodo başkenti) sanatsal bir evde büyüdü. Altı yaşından itibaren annesinin tiyatro grubunda aktör ve dansçı olarak sahne aldı. Daha o zamanlarda alışılmadık yaratıcı sahne performansı önerileriyle de çok destek gördü. Çocukken en çok James Brown ve Beatles'ı dinledi ve Fon dilinde kendi sözlerini bu sanatçıların parçalarına yazarak yorumladı. Daha sonra, ağabeylerinin grubuna katıldığında Simon Garfunkel ve Carlos Santana en favori sanatçılarıydı. Carlos Santana daha sonra “Fifa” albümünde sanatçının konuğu oldu.
Kidjo yirmi yaşına geldiğinde, ülkenin çok az sayıdaki profesyonel kadın şarkıcılarından biri olarak çalışmaya başlamıştı bile. Efsanevi Jasper Van t'Hof liderliğindeki tuhaf ritimsel açılımlara sokulan afro-caz füzyon ekip Pili Pili ile şarkı söylemek için Hollanda'ya ve ardından ilk solo sanatçı olarak kayıt yaptığı Paris'e taşındı. Büyük ölçüde Fildişili ve Gabonlu nüfusa hitap eden köklü üretimler veren Paris'teki Benin veya Togo müzisyeninin aksine, Angélique en başından beri bir çapraz müzik harmanlamasına yöneldi. Fransız, Karayipler, Afrikalı ve Amerikalı müzisyenlerden oluşan esnek ve eklektronik bir toplulukla çalışarak olağanüstü vokal yeteneklerini ortaya koydu. Takip eden yıllar boyunca, Manu Dibango ve Branford Marsalis gibi kalibreli müzisyenlerle kayıt yapmak için Paris, Londra ve Amerika arasında mekik dokudu.
Angélique Kidjo sözlerinde güçlü bir toplumsal endişesi olsa da -açlık, evsizlik, AIDS, adaletsizlik- politik bir kişi olduğunu her zaman reddetti. Afrika'nın yeni, çok partili devletlerinde, çoğu sanatçı, herhangi bir siyasi hırs önerisinden kaçınma konusunda endişeliyken Kidjo için Pan-Afrika idealizmi daha çok onun hedefindeydi. Hala 2008’de aramızdan ayrılan Miriam Makeba'yı hala rol modeli olarak değerlendiriyor ve bu zaman kadar en iyi şarkılarından biri, Miriam Makeba'yı ünlü yapan aşk şarkısı ‘Malaika’nın unutulmaz yorumu.
Enternasyonalist bakış açısı, zaman zaman egzantirik saç modeli, benzersiz, tiz sesi ve sahne dinamizmi ile Kidjo, açık ara ile en popüler Afrikalı kadın şarkıcı haline geldi. İlham veren bir gerçekçiliğe sahip, müziğin sınırları içinde kalmasını isteyen, ancak Afrika'dan, Avrupa'dan ve ABD'den ilham almaya devam eden köktenci safları reddediyor. Özellikle 1998 albümü “Oremi”de siyah diasporanın müzikal dallarını araştırmıştı.
Bu yıl başı çıkan en son üretimi “Mother Nature” 2019 tarihli “Celia” adlı albümünün devamı niteliğinde. Söz konusu yeni çalışması aslında Kidjo'nun ilk olarak 2016 Grammy'de En İyi Küresel Müzik Albümü ödülünü aldıktan sonra verdiği, ardından Fransa’nın en üst ödülü olan Nişan Madalyasıyla taçlandırıldıktan sonra yinelenen bir sözü yerine getiriyor.
2020'de Dünya Müzik Albümü ödülünü alırken gururla şunu ilan etmişti: "Afrika'dan gelen yeni nesil sanatçılar, sizleri savuracak güce sahip ve artık zamanı geldi." Kidjo'nun da belirttiği gibi, yeni albümü, kendi müzik mirasına dair yükselen bir farkındalıktan yola çıktı. Kidjo, “Uzun yıllar boyunca çoğunlukla sadece beni mutlu eden müzik yaratmaya odaklandım ve bu benim kimliğim için doğruydu, ancak zamanla şarkılarımın genç nesiller üzerindeki etkisini fark etmeye başladım” diyor. “Bu albüm, geldiğimiz noktadan ve birikimden nasıl yeni ritimler inşa edebileceğimizi düşünerek hayata geçti ve birlikte bir şeyleri ileriye taşıma amacımız oldu.” Bu amaçla, “Mother Nature”, ırksal eşitsizlik ve iklim krizi gibi acil sorunlarla yüzleşen ve bir aktivistin karmaşık konuları parlak bir şekilde neşeli müziğe dönüştürmedeki nadir gücünü kanıtlıyor.
Son otuz yılda, Angélique Kidjo, uluslararası müziğin en eşsiz ve sıra dışı seslerinden biri olarak statüsünü pekiştirdi ve yaratıcılığını, eklektizmi ve görünüşte sınırsız yaratıcı ruhuyla sayısız sanatçıya ilham oldu. Dört kez Grammy Ödüllü sanatçı, yeni albümü “Mother Nature”ı takiben An African Odyssey turnesi kapsamında 6 Eylül Pazartesi saat 21.30’da The Marmara Esma Sultan Yalısı’nda, IKSV Caz programı bünyesinde konser verecek. Sahnede yer alacak diğer sanatçılar ise Thierry Vaton (klavye), Rody Cereyon (bas), Gregory Louis (davul) ve David Donatien (perküsyon).
“Mother Nature”, ilk saniyesinden itibaren modern dünyanın kaosundan coşkulu bir nefes alma imkanı sağlıyor. Kidjo ve Zimbabweli-Amerikalı şarkıcı/söz yazarı, Shungudzo arasında büyüleyici bir düet olan albüm açılışı ‘Choose Love’, ritimsel köklerin kültürel miras ile kurulan köprüyü tamamen yansıtan, ince katmanlı vokallerinin seyrek düzenlemesine odaklanıyor. Albümün ilerleyen sürelerinde Shungudzo, muhteşem bir yumuşaklığa sahip ‘Meant for Me’ için Kidjo ile yeniden bir araya geliyor, bu sefer onların seslerini yumuşak ve ışıltılı bir gitar tonu üstün bir etki yaratmak için harmanlıyor.
‘Dignity’de Nijeryalı şarkıcı/söz yazarı Yemi Alade ve Kidjo, Özel Hırsızlıkla Mücadele Birimi'ni (diğer adıyla SARS, Nijerya Polis Gücü'nde rezil bir şekilde yozlaşmış bir birim) dağıtmak için gençlerin önderlik ettiği EndSARS hareketten ilham alan güçlü bir marş için biraraya geliyor. Alade, ruhu harekete geçiren parçayı kaleme alırken, Kidjo'ya bir demosunu hazırladı ve doğrudan SARS karşıtı çabalara dahil olan bir aktivist olarak ilk elden bakış açısını ekledi. Kidjo, "Pek çok insan polis vahşetinin yalnızca Amerika'da olduğunu düşünüyor ama bu her yerde var" diyor. "Bu şarkı vahşete karşı, ama aynı zamanda birbirimize, doğaya ve kendimize nasıl onurlu davranmamız gerektiğiyle ilgili."
Kidjo'nun kişisel ve politik olanı zarif bir şekilde birleştirme yeteneğini ortaya çıkaran bir başka şarkı olan “Mother Nature”a adını veren eser. İklim değişikliğine karşı yoğun bir eylem çağrısı olarak karşımıza çıkıyor.
Kitlesini daha parlak bir dünya için savaşmaya teşvik etmek için yaptığı görkemli çaba da Kidjo, Grammy Ödüllü Nijeryalı şarkıcı/söz yazarı/rapçi Burna Boy ile ateşli bir işbirliği olan ‘Do Yourself’ gibi güçlü parçalar da sunuyor. Kidjo, her Afrikalı şarkıcı gibi “Bu şarkının arkasındaki fikir, kıtamızı düzeltmezsek kimsenin bizim için tamir etmeyeceğidir” diyor. Her Afrikalı sanatçı gibi Kidjo’da Kara Kıtaya olabildiğince sahip çıkıyor.
Şimdi New York'a yerleşmiş olan Kidjo, Time dergisi tarafından "Afrika'nın önde gelen Divası" ve London Telegraph tarafından "Afrika müziğinin tartışmasız kraliçesi" olarak etiketleniyor. The Guardian's Dünyanın En İlham Veren 100 Kadını listesi’nde hakkıyla yer alıyor. 2018'deki “Remain in Light” (Talking Heads'in 1980'deki dönüm noktası albümünün parça parça yeniden tasarımı) dahil olmak üzere en son çalışmasıyla Kidjo, Philip Glass, Alicia Keys, Bono ve Carlos Santana gibi isimlerle işbirliği yaptı ve birlikte sahne aldı.
Kidjo, ayrıca UNICEF İyi Niyet Elçisi sıfatıyla çocuklar adına savunuculuk yaparak dünyayı geziyor ve Afrika'daki genç kızların eğitimini desteklemek için Batonga Vakfı'nı kurdu.
Kidjo için “Mother Nature”nın yapımı, pandeminin ortasında çok ihtiyaç duyulan bir yaşam çizgisi sağladı. Albümü dünyayla paylaşırken, Kidjo şarkılarının nihayetinde aşkın değişime yol açan türden bir birlikteliğe ilham verebileceğini umuyor. Kidjo, "Bu albüm Toprak Ana'ya ve sevdiğimiz tüm değerlere bir aşk mektubu: gerçek, güven, sevgi, bağlantı" diyor. Pandeminin bize öğrettiği bir şey varsa, o da hepimizin aynı ekosistemin parçası olduğumuzdur - sahip olduğumuz tek şey bu gezegendir. Kendi hayatta kalabilmemiz için hepimizin paylaştığı insanlığı tanımamız ve birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bunun başka yolu yok!
Zekeriya Şen
Cazkolik.com / 17 Ağustos 2021, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.