İstanbul Müzik Festivali kapsamında hayata geçirilen “Yarının Kadın Yıldızları: Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu" TSKB işbirliğiyle ikinci yılında yeni ufuklara açılmak için destek arayan genç kadın müzisyenlerin başvurularını bekliyor. ?Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) işbirliğiyle, İstanbul Müzik Festivali kapsamında geçen yıl başlayan “Yarının Kadın Yıldızları” projesi, 2019 yılında devam edecek. Proje kapsamında, TSKB’nin desteği ve festival izleyicilerinin de katkısıyla oluşturulan fon aracılığıyla çalgı, şan ve şeflik branşlarında uluslararası arenadaki kariyerlerinde ilerlemek isteyen genç kadın müzisyenlere maddi destek sunuluyor. Ayrıca, düzenlenen özel konserle, projeden yararlanan kadın müzisyenlerin festival dinleyicisiyle buluşmaları sağlanacak.
Yarının Kadın Yıldızları: Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu’na yurtdışında bir müzik okulundan lisans veya lisansüstü seviyesinde kabul alan, yurtdışında müzik eğitimini sürdüren ya da kariyer gelişimine olumlu katkıda bulunacak ustalık sınıfı, orkestra seçmesi, uluslararası yarışma gibi etkinliklere katılım veya çalgı alımı için desteğe ihtiyaç duyan kadın müzisyenler başvurabiliyor. Başvurular, İKSV Genel Müdür Yardımcısı ve müzikolog Yeşim Gürer Oymak başkanlığında, keman sanatçısı ve orkestra şefi Hakan Şensoy, piyanist ikili Ufuk & Bahar Dördüncü, klarnet sanatçısı Ayşegül Kirmanoğlu ve besteci Özkan Manav’dan oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilecek. Proje kapsamında oluşturulan toplam fon miktarı, seçici kurul tarafından belirlenen müzisyenlere, ihtiyaç duydukları destek oranında paylaştırılacak.
Destek fonundan yararlanmak için başvurular, 15 mart Cuma gününe kadar destekbasvuru@iksv.org adresinden yapılabiliyor. Adaylar, Yarının Kadın Yıldızları: Genç Kadın Müzisyenler Destek Fonu ve şartnameyle ilgili ayrıntılı bilgilere müzik.iksv.org adresinden ulaşabilir. Destek fonundan yararlanmaya hak kazanan sanatçılar, 25 haziran salı akşamı Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da, Yarının Kadın Yıldızları konserinde dinleyicilerle buluşacak.
Cazkolik.com / 22 Kasım 2018, Perşembe
Türkiye’de klasik müzik alanında çarpıcı bir yeniliğe imza atılıyor. “Opus Amadeus İstanbul Org Festivali” 22 Kasım -11 Aralık tarihleri arası İtalya, Fransa ve Macaristan’dan org virtüözlerini ağırlayacak. Festivalin amacı, eşsiz tınısı için birbirinden muazzam yapıtlar üretilmiş bu büyüleyici enstrümanı üç konserle ve Avrupa’nın değerli virtüözlerinin yorumuyla İstanbulluların beğenisine sunmak.
Maestro Giuseppe Gandolfo’nun açılış konseri ağırlıklı İtalyan esintilerden oluşuyor. Programda, Frescobaldi, Pergolesi ve Corelli gibi geç rönesans-erken barok ve barok dönem bestecilerinin yanı sıra Campodonico, Quirici, Pagani ve Gandolfo gibi ülkemizde tanınmayan besteciler de yer alıyor. Zengin programıyla göze çarpan konserde Ortaçağ’ın önde gelen İspanyol org virtüözü besteci Tomas de Santa Maria, 18. yüzyılın en önemli İngiliz orgçularından John Stanley, zarif bir org parçasıyla genç Beethoven ve Sihirli Flüt operasının sarsıcı bölümlerinden biriyle Mozart! Tüm bu bestecilerin yanısıra, org için anıtsal eserler veren Bach, 20. yüzyılın tutkulu yaratıcılarından Egon Wellesz ve Fransız org müziğin doruklarından Cesar Franck açılış konserinde büyüleyecek diğer büyük ustalar. Gecenin sürprizi dinleyiciler için kendi eserini yorumlayacak Giuseppe Gandolfo’nun “Nasıl Geçti Habersiz” melodisi üzerine yazdığı bir füg!
Festivalin ikinci konserinde Fransa’nın önde gelen org virtüözü Ghislain Leroy Bach’ın org için yazdığı prelüd - füglerinden “La minör BWV 543”, Mozart’ın hayatının son yılına girdiğinde mekanik org için bestelediği, melodik ve armoni ustalığının başyapıtlarından, güneşli, hüzünlü, pırıl pırıl ve esrarlı “Andante”si büyülü dakikalar vaadediyor. Org virtüözü olarak yetenekleri Bach ile karşılaştırılan Cesar Franck’ın prelüd, füg ve varyasyonları, Mendelssohn’un Paulus Oratoryosu’nun etkileyici “Uvertür”ü, çağdaş Fransız besteci Vincent Paulet’nin gizemli “Salve Regina ve “Toccata”sı ile dünyaca ünlü bir org parçasına imza atan Fransız besteci Widor’un muhteşem Toccata’sı org şölenine davet ediyor.
Festivalin kapanış konserinde genç sanatçı Macar org virtüözü Dora Petery var. Sanatçı, Alman, İspanyol, Macar, İngiliz, Avusturyalı ve Fransız bestecilerden oluşan programla Harbiye Saint Esprit Kilisesi’nde olacak. Bach’ın tanınmış eseri Re Minör “Toccata” ve “Füg”, Rönesans dönemi bestecilsi İspanyol Francesco de Pereza İberya topraklarından rüzgâr estirecek. Org dendiğinde akla gelen isimlerden John Stanley’in “Voluntary”, org için muhteşem sonatlar besteleyen Mendelssohn’un Do Minör Sonatı konserin diğer eserlerinden. Ayrıca, 2. piyano konçertosu ve “Hayvanlar Karnavalı”, Saint-Saens’ın şölensel improvizasyonu, Franz Liszt’in “Consolation”u ve Mozart’ın “Kilise Sonatları” Dora Petery tarafından İstanbullular için seçilmiş sonatlar.
Cazkolik / 21 Kasım 2018, Çarşamba
Cemal Reşit Rey Konser Salonu 2018-2019 sezonunda dünyaca ünlü 7 büyük orkestra şefini ağırlayacak. Konserler kapsamında Berlin Senfoni Orkestrası`nın daimi şefi Lior Shambadal, İtalyan Orkestra şefleri Jocopo Sipari ve Carlo Rizzari, Çek Cumhuriyeti Filarmoni Orkestrası şefi Alfonso Scarano, Polonya Baltık Frederick Chopin Filarmoni Orkestrası şefi Massimilano Caldi, Hakan Şensoy ve BBC Senfoni Orkestrası ile yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Michal Nesterowicz klasik müzik tutkunlarıyla buluşacak. Şefler, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası`nı yönetecek. 7 ünlü şefin yöneteceği 7 büyük konserin solistleri de dikkat çekici. Konserlerde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, kemanda Pelin Halkacı Akın, Soyoung Yoon, viyolonselde Hyunah Park ve Poyraz Baltacıgil, viyoloda Tatjana Masurenko, piyanoda ise Antonio Di Christofano`ya eşlik edecek.
Konser serisi, 23 kasım akşamı Berlin Senfoni Orkestrası`nın daimi şefi Lior Shambadal`ın yöneteceği konserle başlayacak. Konserde genç virtüöz Pelin Halkacı 1625 tarihli H. Amati kemanıyla solist olarak yer alacak. Konserde ilk olarak 19. yüzyılın önemli Fransız bestecilerinden Eduard Lalo`nun "Keman ve Orkestra için İspanyol Senfonisi, re minör, op.21" eseri seslendirilecek. Eser, 1875`te Paris`te ilk seslendirilişinin ardından keman repertuvarının gözde eserleri arasında yerini almıştır. Konser repertuvarında ayrıca İtalyan besteci Ottorina Respighi`ye ait iki eser bulunuyor. Bu eserlerden ilki, ilk yorumu 1918 yılında Roma`da gerçekleştirilen Fontane di Roma (Roma Çeşmeleri)`dir. Eser, bestecinin Roma`nın bazı özelliklerini izlenimci palette yansıtma eğiliminden doğmuş. Respighi, eserde, Roma çeşmesini günün değişik saatlerinde resimler. Bestecinin konserde seslendirilecek bir diğer eseri ise "Roma" dizisinin ikincisi olan "Roma Çamları". İlk kez 1924 yılında seslendirilen eser, dört bölümden oluşuyor. Eserde besteci doğa izlenimleriyle yetinmekle kalmamış, çağrışımlardan faydalanarak tarihi anılara da yer vermiştir.
Lior Shambadal, Avrupa, Asya, ve Güney Amerika`da, hem sanat yönetmeni hem de misafir sanatçı olarak aktif bir kariyere sahip. Sanatçı 1997 yılından bu yana Berlin Senfoni Orkestrası`nın daimi şefidir. Görevi süresince Shambadal, Gendarmenmarkt ve Kulturbrauerei`daki açık hava konserlerinin yanı sıra, ünlü Berlin Filarmoni`de de 150`nin üzerinde konser yönetti. Shambadal 2008 yılından bu yana, Letonya`daki Liepaja Senfoni ve Çin`in Sichuan şehrindeki Chengdu Senfoni Orkestrası`nın misafir şefidir. Aynı zamanda, daimi sanat komitesi üyesi olarak görev yaptığı İtalya`daki San Gemini Festivali ile düzenli olarak çalışmakta ve orkestra şefleri ve üyeleri için master class dersleri vermektedir. Oda müziği, şarkı ve senfonik eser besteleme konusunda üretken bir sanatçı olan Shambadal`ın eserleri, birçok orkestra tarafından icra edilmiştir.
Cazkolik Klasik / 19 Kasım 2018, Pazartesi
İş makineleri arasında piyano resitali
Nisan ayından bu yana Uluslararası Rahmaninov Turnesi kapsamında yurtiçi ve dışında resital, oda müziği ve orkestralı performanslar sergileyen piyanist Emre Yavuz turnenin en ilginç konserlerinden birini gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Akşehir’in önemli kuruluşlarından Başak Gıda A.Ş.’nin 50. Yıl Kutlaması için düzenlenen etkinlik Başak Gıda A.Ş. Fabrikası’nda, Ankara’dan özel olarak getirilen piyanonun yerleştirileceği iş makinelerinin arasında ve işçilerin katılımıyla gerçekleşecek. 17 Kasım 2018 cumartesi saat 16:30’da başlayacak resitalde Rahmaninov, Schubert, Scarlatti, Rameau, Saygun ve Chopin’in eserlerini seslendirecek olan Yavuz’un turne programına http://www.emreyavuz.net/events sayfasından ulaşılabilir.
Emre Yavuz 2013’te Zubin Mehta yönetiminde Tel Aviv’deki yıllık geleneksel Gala Konseri’nde Beethoven’ın 3. Piyano Konçertosu’nu seslendirmiş ve 2015’te 2. Hacettepe Ulusal Piyano Yarıs?ması’nda, 2016’da 15. Viyana Uluslararası Piyano Yarıs?ması’nda birincilik ödüllerini ve Schubert Özel Ödülü’nü, Dortmund’da düzenlenen 13. Uluslararası Schubert Piyano Yarıs?ması’nda üçüncülük ödülünü kazanmıştı. Yavuz, 2017 yılında Bad Kissingen’de 15.’si düzenlenen Kissingen Piyano Olimpiyatları’nda birincilik ödülüne layık görülmüştü.
Cazkolik Klasik / 16 Kasım 2018, Cuma
Fabrikada koro konseri
Ateşin yaratıcı ve birleştirici gücünü sanatla biraraya getirmeyi amaçlayan İstanbul Gedik Üniversitesi, “Birleştirir. Sanat İçin” sloganıyla başladığı etkinlik serisinin ilkini Rezonans Koro tarafından verilen konserle gerçekleştirdi. Gedik Holding ve Gedik Eğitim Vakfı tarafından desteklenen projenin ilk konseri GeKa Robot Uygulama ve Eğitim alanında “Fabrikada Koro” başlığıyla yapıldı.
2010 yılında şef Burak Onur Erdem tarafından kurulan ve Türkiye’nin uluslararası alanda tanınır korolarından olan Rezonans Koro, GeKa Robot Uygulama ve Eğitim alanı içerisinde kurulan sahnede, “Tarihte Kilometre Taşları”, “Çağdaş Esintiler”, “Bizim Seslerimiz” ve “Kültürler ve Renkler” olmak üzere dört başlık altında topladığı eserleri seslendirdi. “Birleştirir. Sanat İçin” sloganıyla başlayan etkinliklerin ikincisi, 5 aralık 2018’te “Kampüste Oda Müziği” başlığıyla İstanbul Gedik Üniversitesi Kartal Yerleşkesi’nde Nemeth Quartet tarafından gerçekleştirilecek.
Cazkolik Klasik / 14 Kasım 2018, Çarşamba
Avrupa koro dünyası Kapadokya`da buluşuyor
Avrupa Korolar Federasyonu’nun 2018 yılı konferans ve genel kurulu ilk kez Türkiye’de toplanıyor. Tohumları 1950’lerin sonlarında atılan ve ilk kez 1960’da Cenevre’de toplanan Avrupa Korolar Federasyonu’nun 2018 yılı konferans ve genel kurulu, 15-18 kasım 2018 tarihlerinde Kapadokya’da düzenleniyor. Avrupa koro dünyasının önde gelen isimleri, ülke federasyonlarının delegasyonları ve koro müziği uzmanları dört gün boyunca Kapadokya’nın sıradışı güzellikteki coğrafyasında buluşuyor.
Avrupa Korolar Federasyonu Türkiye temsilcisi Koro Kültürü Derneği’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek buluşma kapsamında, idari toplantıların yanı sıra pek çok kıymetli konuşmacı, eğitimci ve sanatçının katılımıyla zengin bir program sunulacak. Argos Kültür-Sanat desteği ve Argos in Cappadocia ev sahipliği ile gerçekleştirilen etkinlikte uzman isimlerin yönetecekleri oturumlar, renkli atölyeler ve özel konserler Kapadokya’yı Avrupa koro müziğinin başkenti haline getirecek.
"Sing outside the Box" sloganıyla düzenlenen konferanslar dizisinin Kapadokya’daki oturumunda ünlü şef Cem Mansur açılış konuşmasını yapacak. "Gelenekte Yenilik" başlığı altında hazırlanan etkinlikler kapsamında, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefi Cemi’i Can Deliorman Türkiye’nin Klasik Müzik Sahnesi konferansı ile, tasavvuf müziği uzmanı Ömer Faruk Belviranlı’nın Anadolu’nun Geleneksel Ses Teknikleri atölyesi, yerli yabancı konuklara geniş bir perspektif kazandıracak. Ödüllü Macar koro şefi Dora Halas ile şef, çellist ve besteci Greg Gils’in atölyelerinde, yenilikçi ve deneysel yaklaşımlar ile günümüz koro müziği irdelenecek. Konserler ve farklı temalardaki çevre gezileriyle zenginleşen programda, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ile Devlet Çoksesli Korosu’nun 17 Kasım akşamı, bölgedeki bir yeraltı müzesinde vereceği konser öne çıkıyor.
Cazkolik Klasik / 14 Kasım 2018, Çarşamba
VakıfBank Kültür Yayınları yayın hayatına başladı
Kültür yayıncılığı alanında ‘benzersiz eserleri okuyucuyla buluşturma’ hedefiyle yola çıkan VakıfBank Kültür Yayınları yayın hayatına başladı. VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, yıl içinde geniş bir yelpazede pek çok kitabın okuyucuyla buluşacağını belirterek, “Geçmişten aldığımız gücü, geleceğe taşıma vazifemizin önemli bir parçası da kültür yayıncılığıdır” dedi. VakıfBank Kültür Yayınları tarih, felsefe, insan ve toplum bilimleri, sanat, iktisat, klasikler, çocuk ve akademik nitelikteki kitapları okurlarla buluşturacak.
Yayıncılığa başlayışının Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde düzenlenen açılışla duyurulduğu toplantıya Kültür Bakanlığı ve VakıfBank üst yönetiminden yetkililer katıldı. VakıfBank Kültür Yayınları 10 kasımda başlayacak Kitap Fuarı`nda kendi standıyla yer alacağını duyurdu. Toplantıda söz alan VBKY Genel Yayın Yönetmeni A. Tarık Çelenk ise, “Alanında önemli deneyimlere sahip kişilerden oluşan yayın ekibimiz, kurumsal bir çatı altında bir araya gelmiştir. 6 aydır olağanüstü çabayla çalışan VBKY, 20’ye yakın nitelikli kitabın basımını gerçekleştirmiş, 100’e yakın kitabı da yayın havuzuna alarak yayın kuruluna sunmuştur. VakıfBank Kültür Yayınları olarak; tıpkıbasımlar ve ilk basımlar gibi referans kitaplara, Türk ve dünya klasiklerinden özel arşiv serilere ve çok satan yazarların eserlerine hayat vermeyi hedefliyoruz. Sanat alanında, klasiklerle birlikte sanat tarihi incelemelerini ve sanata özendirici eserlere de hayat verecek VakıfBank Kültür Yayınları, çocukların pedagojik gelişimlerine katkıda bulunacak eserleri de yayın dünyamıza kazandıracaktır” diye konuştu.
Cazkolik Klasik / 09 Kasım 2018, Cuma
Devlet Opera ve Balesi’nin bu yıl en önemli prodüksiyonlarından Troya’nın yaratıcısı, orkestra şefi ve besteci Bujor Hoinic Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan ile beraber Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada sıfırdan başladığı epik operayı üç buçuk ay gibi rekor sürede bitirdiğini belirtti. 9 kasım akşamı Ankara ATO Congressium’da düzenlenecek prömiyerin biletlerinin üç günde tükendiğini belirtti. Ay sonunda bir temsilin daha gerçekleşeceğini belirten Karahan yoğun ilginin mutlu ettiğini söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2018 yılının Troya’nın Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girişinin 20inci yılı nedeniyle “Troya Yılı” ilan edildiğini anımsatan Hoinic operayı yazarken Homeros’un İlyada destanı üzerinde incelemeler yaptığı, oğlu Artun Hoinic’in de librettoyu yazarak bütün müzikleri adım adım inşa ettiklerini belirtti. Hoinic sözlerini şöyle sürdürdü: “Homeros`un İlyada`sındaki tanrılar yerine gerçek savaşı, hayatı ele aldık. İlyada uzun bir destan. Çok aksiyonu var ama sentez yapmayı tercih ettik. Troya bu topraklarda doğmuş mirası dünyaya mal olmuştur. Bu nedenle, evrensel bir müzik yazmanın gerekli olduğunu düşündüm. Antik medeniyeti modern müzikle harmanladım. İçisinde antik modları, gizli makamları ve Anadolu ritimlerini kullandım.”
8 kasım tarihli son provadan...
9 kasımda prömiyeri yapılacak Troya`nın rejisörlüğünü Recep Ayyılmaz yürütüyor. Balet Tan Sağtürk ve Murat Karahan`la Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının boy göstereceği eserde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt da Homeros`u canlandıran sürpriz bir rolle seyircilerin karşısına çıkacak.
1893 yılında Milano`da prömiyeri yapılan Giuseppe Verdi`nin son başyapıtı "Falstaff" operası 1 kasımdan itibaren Kadıköy Süreyya Operası sahnesinde gösterime giriyor. Librettosu Arrigo Bolto tarafından William Shakespeare`in "Windsor`un Şen Kadınları" ile "IV. Henry" oyunlarından uyarlanarak yazılan eserin Verdi tarafından bestelenmek istenmesinin en büyük nedeni Verdi`nin Shakespeare`e olan hayranlığı olduğu bilinmektedir.
Verdi, birçok dramatik ve trajik opera bestesinin ardından bu gülünç, muzip ve nükteli opera eserini bestelerken büyük keyif aldığından bahsetmiştir. Falstaff, sahnelenme ve müzikal çalışma bakımından dünyanın en zor operalarından biri kabul edilir, ancak bir o kadar da eğlencelidir. 14. yüzyıl İngiltere`sinde geçen eserde, Shakespeare`in yarattığı eğlenceli karakterlerden şişman çapkın Falstaff`ın aynı anda evli ve iki iyi dost olan Alice Ford ile Meg Page`i baştan çıkarmaya çalışması zincirleme olayların doğmasına neden olur. Bu insanlık komedyasında aşk, para, hırs, entrika kısaca tüm insani duyguların yaşandığı bir karmaşa sonunda budalalarla dolu olan dünyada her şeyin şakadan ibaret olduğu vurgulanır.
İtalyanca seslendirilecek eserin rejisörlüğünü Renato Bonajuto üstlenirken, orkestra şefliğinde Roberto Gianolave ile Can Okan dönüşümlü görev alacak. Dekor tasarım Efter Tunç, kostüm tasarım Ayşegül Alev, ışık tasarımı ise Yakup Çartık`a ait eserin koro şefi Paolo Villa. Işık Belen, Kevork Tavityan, Caner Akgün, Alper Göçeri, Murat Güney, Caner Akın, Ahmet Baykara, Çağrı Köktekin, Can Reha Gün, Engin Yavuz, Göktuğ Alpaşar, Ali Haydar Taş, Şebnem Ağrıdağ, Ayşe Sezerman, Deniz Yetim, Dilruba Akgün, Özgecan Gençer, Sevim Zerenaoğlu, Aylin Ateş, Deniz Likos, Nesrin Gönüldağ, Barbora Fritscher Hitay, Elif Tuğba Tekışık da gösterilerde dönüşümlü sahne alacak. Eser, 1, 3, 6, 7, 9, 10 kasım 2018 tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi`nde gösterilecek. Biletler operabale.gov.tr, biletiva.com, Süreyya Operası gişesinden temin edilebilir.
Cazkolik Klasik / 31 Ekim 2018, Çarşamba
CRR Konser Salonu yeni sezonda müzikseverlere hoş bir sürpriz yapmaya başladı. Konser öncesi fuaye dinletileri organize eden yönetim dinleyicilerini `iyi müzikle` konserlere hazırlamak istiyor. "CRR Fuaye Dinletileri"nde İBB Orkestralar Müdürlüğü Oda Müziği Topluluğu duo ve quartet performansları sergiliyor. Konser öncesi saat 19:00`da başlayan dinletiler konserlerin başlamasından onbeş dakika önce sona eriyor ve repertuvar gerçekleşecek konsere göre belirleniyor.
Flütte Duygu Şahiner ve arpta Burcu Aygider duo performanslarında Türk ve dünya müziğinin sevilen eserlerini seslendiriyor. Fagotta Hande Everes, obuada Beste Özensoy, klarnette Merve Türkmen ve fütte Ceyda Sağlam`ın quartet olarak sundukları dinletilerin repertuvarlarıysa dünya klasiklerinden oluşuyor. CRR yönetimi 2018-19 konser sezonu boyunca bu uygulamayı her konser öncesi sürdüreceklerini açıkladı.
Cazkolik Klasik / 31 Ekim 2018, Çarşamba
Elli yılı aşan kariyeriyle opera dünyasının sayılı yıldızlarından Montserrat Caballé geçen ay hayata veda etti. Ülkemizde olduğu gibi bütün dünyada adı en çok Freddie Mercury ile çıktığı konserle anılması ününe ün katmasına rağmen kariyerine ve sanatına haksızlıktı.
Uzun süredir hasta olan ve son dönemini Barselona’da aile çiftliğinde geçiren Caballé rahatsızlığı arttıktan sonra hastaneye kaldırılmıştı. Hayranlarının “La Superba” diye seslendiği sanatçı 20. yüzyılın en önemli opera sanatçılarından biriydi. Bel kanto tekniğinin yeniden canlanmasında öncü isim olan Caballé orkestra şeflerinin ve yönetmenlerin en çok saygı duyduğu isimler arasındaydı. Kendisine ‘diva’ dendiğinde bunu kabullenmeyen Caballé ‘ben ne şimdi ne de önceden diva değildim, her zaman ve sadece Montserrat’ım’ derdi.
Kimya endüstrisinde çalışan bir babanın kızı olarak 1930’larda dünyaya gelen Montserrat’nın doğduğu dönem aynı zamanda İspanyol İç Savaşı’nın yaşandığı dönemdi. 4 yaşındayken evleri bombalandı. Neyse ki eğitimi yarım kalmadı, aile dostları Liceu Konservatuvarı’ndaki eğitimini karşıladı. Bu okulda kariyerine önemli katkıları olan iki isim; Eugenie Kemeny ve İspanyol soprano Conchita Badia’dan eğitim ve destek aldı. İlk önemli çıkışını ise 1960 yılında Viyana devlet Operası’nda Donna Elvira rolüyle yaptı. Bunu, Amerikan Opera Topluluğu’yla yaptığı Donizetti’nin Lucrezia Borgia rolü izledi. Bu rolde kendi kuşağının önemli sanatçısı Marlyn Horne’un yerini almıştı ama gösterdiği başarı dikkat çekti. Bu performansla yakaladığı başarı sayesinde 1968 yılında Der Rosenkavallier ve Figaro’nun Düğünü gösterimlerinde de sahne almayı başardı. Bu son derece başarılı dönemde Bellini, Donizetti ve Verdi’nin eserlerinin gösterimlerinde yeraldı. Tüm bu rollerde eleştirmenler Caballé’yi kusursuz tekniği ve tasvir ettiği karakterlerin duygularına dokunmadaki başarısından ötürü övgülere boğdu. Cabellé’de “bir şarkıcı müziğin neyle ilgili olduğunu gerçekten hissederse kelimeler otomatik olarak doğru olacaktır” sözleriyle açıklamıştı.
Montserrat Caballé hayatı boyunca uzun hastalık dönemleri geçirdi. 1985 yılında üç beyin tümörü operasyonu atlattı ama bu hastalıkları atlatma becerisi, yenme ve üstesinden gelme yeteceği doktorları kendine hayran bıraktırmış ve olumlu anlamda Caballé’yi bu yeteceğinden ötürü ‘cadı’ olarak adlandırmışlardı. Hastalığına rağmen sahne almayı bırakmayan ve bunu özellikle ondan hayranlarının rica ettiği sanatçı hastalığı öncesi dönemde yavaş yavaş kocası Bernabé’nin çiftliğine çekilmişti.
Cazkolik Klasik / 29 Ekim 2018, Pazartesi
Uzun yıllar farklı ülkelerde, Uluslararası Şan Yarışması jüri üyeliği yapan Suat Arıkan, objektif kararlarıyla dikkat çekiyordu. Sonunda; İtalya gibi operanın beşiği sayılan bir ülkede üstelik Milano kentinde, geçtiğimiz yıllarda "Yeni bir Pavarotti Doğuyor" ümidiyle kariyerine başlayan ve ne yazık genç yaşında motosiklet kazasıyla hayata veda eden Salvator Licitra adına düzenlenen uluslararası yarışmada jüri başkanı olarak görev aldı.
22 ekimde sonuçlanan yarışmaya yaklaşık 100 aday katıldı. Ağırlıklı Güney Koreli, İtalyan, İspanyol, Japon ve Çinlilerin katıldığı yarışmaya ülkemizden katılan olmadı. Güney Koreli bariton Byoungjin Lee`nin birinci olduğu yarışma sonunda Arıkan, "Türk gençlerinin bu yarışmadan korkmamaları gerektiğini, gelecek yıllarda yüksek sayıda katılım beklediğini" söyledi.
Cazkolik Klasik / 24 Ekim 2018, Çarşamba
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Müziği Devlet Konservatuvarı (TMDK) “Türk Müziği 245. Yıl” albümü hazırladı. Sevcan Orhan’dan İsmail Altunsaray’a, Yaprak Sayar’dan Dilek Türkan’a Türk Müziği’nin güçlü sesleri albümdeki eserleri seslendirdi. Türkiye’nin ilk Türk Müziği Devlet Konservatuvarı İTÜ TMDK, Türk kültür ve sanat dünyasına sanatçı yetiştirmeye, eser üretmeye devam ediyor. Uzun süredir hazırlıkları süren Türk Müziği albümü tamamlandı. Genel Sanat Yönetmenliği`ni İTÜ TMDK öğretim üyesi Prof. Adnan Koç’un üstlendiği albümde 5 adet Türk Halk Müziği, 5 adet Türk Sanat Müziği ile 3 adet Türk Sanat Müziği sözsüz (enstrümantal) olmak üzere 13 eser yer aldı.
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, dünyanın ilk teknik üniversitelerinden olan İTÜ’nün kesintisiz akademik eğitimiyle 245 yılı geride bıraktığını hatırlatarak, “Türk Müziği’nden sözlü ve sözsüz eser karmasıyla oluşturulan albüm kültürel zenginliğimize katkı sağlıyor. 245. Yıl Albümü, İTÜ’nün 2.5 asırlık tarihinin hoş sedasından ülkemize bir armağandır” diye konuştu. Prof. Dr. Karaca, “gurur kaynağımız” dediği İTÜ TMDK’nın Türkiye’nin sanat alanında geçmişle gelecek arasında güçlü bağlar kurduğunu vurguladı. Türk Müziği’nden sözlü ve sözsüz eser karmasıyla oluşturulan bu albümün kültürel zenginliğimize katkı sağladığını belirten Prof. Dr. Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir ülkenin müziğini tanımadan, anlamadan, hissetmeden o ülkeyi oluşturan parçaları tam manasıyla kavramanın mümkün olmadığına inanıyorum. Bu kavrayışı ülkemiz adına gerçekleştiren İTÜ TMDK’nın üstlendiği misyonu ve yaptığı yayınları bilhassa önemsiyoruz. Bu albüm, dünyanın ilk teknik üniversitelerinden biri olarak 1773 yılında kurulan ve kesintisiz akademik eğitimiyle 245 yılı geride bırakan İTÜ’nün İTÜ’nün 2.5 asırlık tarihinin hoş sedasından ülkemize bir armağandır. Bu özel albümün ortaya çıkışından dinleyiciye ulaşmasına kadar her aşamasında katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.”
İTÜ TMDK öğretim üyesi Prof. Adnan Koç, İTÜ markası ve kalitesi güvencesi ile kültür, sanat ve müzik yolculuğuna hız kesmeden devam ettiklerini söyledi. Prof. Koç, yüzlerce mezun ve akademik kadronun sanat ve müzik gündemine yön verdiğini hatırlatarak, “Genç sanatçıların performansıyla oluşturulan bu albümde İTÜ’nün 245. yılını taçlandırıyoruz” diye konuştu.
Albümde sanatçılara 21 kişiden oluşan yaylı çalgılar oda orkestrası eşlik etti. Albümün Genel Sanat Yönemenliği`ni Prof. Adnan Koç yaparken eserlerin düzenlemesi ve orkestra şefliğini İTÜ TMDK Öğretim Görevlisi Oğuzhan Balcı üstlendi. İTÜ MİAM stüdyosunda kaydedilen albümde yer alan eserlerin THM ve TSM çalgı eşliklerini TMDK öğretim üyeleri yaptı.
Cazkolik Klasik / 19 Ekim 2018, Cuma
2012 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesinde klasik müzik sorumluluğunu yürüten Çiğdem Babayiğit, Boğaziçi Üniversitesi Klasik Müzik Koordinatörlüğü görevine getirildi. Görevini, Evin İlyasoğlu`ndan devralan Babayiğit, aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi`nin her hafta dünyaca ünlü sanatçıları ağırladığı, gelenekselleşen Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri organizasyonundan da sorumlu olacak.
1984 İstanbul doğumlu olan Çiğdem Babayiğit 2008-2009 yılında Semaver Kumpanya Çevre Tiyatrosu`nda tiyatro eğitimi aldı. 2010 yılında bir yıl Londra`da yaşayan Babayiğit, kültürel çalışmalar üzerine seminerlere katıldı, kamusal alanda sanat faaliyetleri yürüttü. Royal Akademi`de müzik tarihi söyleşilerine katıldı. 2011 sonu Türkiye`ye döndü. Bu süreçte Fransa`nın Saint-Claude şehrinde bulunan Association La fraternelle ile birlikte etkinlikler düzenledi. Babayiğit, 2012 yılından bu yana Fransa`da bulunan Serious Road Trip Besançon Derneği ile Fransa`da yürütülen festival organizasyonlarında görev alıyor. 2012-2013`de Fransa Lamura`da düzenlenen "La Bond" festivalin organizasyonunda saha koordinatörlüğü görevini yürüten Babayiğit, 2014 yılında Serious Road Trip Besançon derneği ile birlikte Mardin`de Uluslararası Mezopotamya Sirk ve Sokak Sanatları Festivali organizasyonunda yer aldı. Mülteci kampları ve Mardin ilçelerinde gerçekleştirilen atölye çalışmalarında Fransız ve Alman eğitmenlerle birlikte sirk ve drama eğitimlerine katıldı. 2013-2015 yaz aylarında Berlin`de Berlin Lacht Sokak Sanatları festivalinin artistik direktörlüğü görevini yürüttü. Babayiğit, 2016 yılından beri Sinop Sürdürülebilir Kalkınma Derneği`nde ve Sinopale Bienali`nde çalışmalarını sürdürüyor. 2018 yılı yaz döneminde 8. Uluslararası Kapadokya Müzik Festival organizasyonunda görev aldı. Yeditepe Üniversitesinde Sanat Yönetimi yüksek lisansını tamamlayan Babayiğit halen "Türkiye`de Ses Sanatı ve Ses Enstalasyonu" başlıklı tez çalışmasını yürütüyor.
Cazkolik Klasik / 17 Ekim 2018, Çarşamba
Dünyaca ünlü piyano virtüözü Şevki Karayel, Türkiye`nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu Darüşşafaka Cemiyeti adına düzenlenen bağış konserinde piyano resitali verecek. 21 Kasım Çarşamba saat 20:00`de Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda sahne alacak sanatçı, konserde Bach, Beethoven, Liszt ve Fazıl Say’ın eserlerini yorumlayacak. Konserden elde edilecek gelir Darüşşafaka Sanat Merkezi’nde ihtiyaç duyulan enstrümanların alımı için kullanılacak.
Konserin, Süreyya Paşa tarafından Darüşşafaka`ya miras bırakılan Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası`nda yapılması özel anlam taşıyor. Süreyya İlmen, nam-ı diğer Süreyya Paşa, vefatından önce mal varlığının büyük kısmını çeşitli kurumlara bağışladı. Bu kurumlar arasında Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarihi boyunca babası hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz çocuklara en iyi koşullarda eğitim şansı tanıyan Darüşşafaka Cemiyeti de vardı. İlmen, 1927’de görkemli bir galayla açılışı yapılan Türkiye’nin ilk çağdaş tiyatro ve sinema binası Süreyya Operası’nı Darüşşafaka’ya miras bıraktı. Uzun yıllar sinema olarak hizmet veren bina, Kadıköy Belediyesi`nce aslına sadık kalınarak restore edilerek 2007’de kapılarını sanatseverlere açtı. Restorasyon sonrası, opera ve bale temsillerine kavuşan bina, Anadolu yakasının tek, Türkiye`nin altıncı operası olarak hizmet vermeye başladı.
Cazkolik Klasik / 17 Ekim 2018, Çarşamba
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.