Ludwig van Beethoven'ın müziğinin karakteristik özellikleri

Ludwig van Beethoven'ın müziğinin karakteristik özellikleri

Yazan: Dr. Justin Wildridge  |  Ludwig van Beethoven, klasik ve romantik dönemlerin en etkili ve en önemli bestecilerdendi. 1770 yılında Almanya'nın Bonn şehrinde dünyaya geldi. Maria Magdalena (Keverich) ve Johann van Beethoven çiftinin hayatta kalan üç erkek çocuğundan biriydi ve mutlu bir evde büyümediği bilinmektedir.

 

Babası, iyi bir tenor sese sahip olmasıyla tanınan bir saray müzisyeniydi.

 

Baba Johann'ın saraydaki konumu ailesine mütevazı bir yaşam sağlarken, maaşına ek olarak, şan ve piyano dersleri de veriyordu ama baba Johann hırslı bir adamdı ve alkol bağımlılığı yüzünden çocuklarına karşı zalim biri olarak bilindi.

 

Küçük Beethoven, müziğe karşı olağanüstü yeteneğini erken yaşta göstermeye başladı. Baba Johann, oğlunun benzersiz yeteneğini ve onun yeteneği sayesinde daha fazla para kazanma ihtimalinin farkına vardı.

 

Baba Johann, genç Mozart'ın elde ettiği büyük başarıya aşinaydı ve belki oğlunun sayesinde Mozart gibi kimbilir gelecekte zengin ve şöhret sahibi olabilirdi?

 

 

Bazı kaynaklara göre baba Johann, yeterince pratik yapmayan, sanatında ilerleme kaydedemeyen biri olduğu için genç Beethoven'ın da beslenmesine yeterince önem vermeyerek ve kaba davranarak mutsuz bir çocukluk geçirmesine sebep oldu ama Beethoven yine de başarmaya olan inancı sayesinde organist olarak iş buldu.

 

Oğlunun yeteneklerinin gerisinde kalmasının verdiği baskı da babası için dayanılmazdı ancak Beethoven'ın bizzat kendisinin de anlattığı gibi çocukluğun o korkunç günleri bir anlamda Beethoven'ı dönüşeceği şaşırtıcı müzisyen olmasını sağladı. Ya da, şöyle de söyleyebiliriz; Beethoven'ın hayatının çocukluk dönemlerindeki zorlukları ve sıkıntıları onun müziğinin özelliklerini keskin bir şekilde netleşmesine neden oldu.

 

 

Ludwig van Beethoven'ın müziğinin özellikleri

 

 

Ludwig'in elde ettiği ilk başarılar uzun bir süre ilerlemesi için pek yeterli olmadı. Annesinin sağlığı kötü durumdaydı, babasının alkol bağımlılığı kendisi ve kardeşleri için sorundan başka bir şey yaratmıyordu.

 

Baba Johann, oğlu daha ergenlik çağında iken işini yapamayacak hale geldi, aileyi ayakta tutma işi Beethoven'ın omuzlarına binmişti. O zorlu günleri performansları ve piyano-keman derslerinden para kazanarak atlatmaya çalıştılar.

 

Beethoven'ın bu zorlu yıllar boyunca hissettiği hüsran ve babasına kızgınlığı dayanılmaz bir duygu yüküne dünüşmüştü. Büyük bestecinin bu duyguları etkili şekilde bestelerinde yansıttığını biliyoruz.

 

Travmalar, rüyalar ve duyguların akışı gibi, Beethoven'ın müziği de başka hiçbir terapinin gerçekleştiremeyeceği ölçüde kendisini ifade etmesine neden oluyordu.

 

Hemen eklemeliyim ki, Beethoven'ın bütün besteleri öfke nöbetleri ve nefret dolu değildir. Müzik yalnızca insanî tecrübelerin yelpazesini değil, aynı zamanda insan ruhuna olan inancı da temsil eder.

 

Beethoven'ın müziği en başından beri bilgili, sağlam ve konuya odaklıdır. Kısa süre beraber çalıştığı Joseph Haydn genç bestecinin yeteneklerine hayran kalmıştı ve kaynaklardan bildiğimiz kadarıyla Haydn, Beethoven'ın müziğe karşı hırsını teşvik ederek destekledi. Beethoven, Haydn'dan bir şeyler öğrendiğini inkar ettiği söylense de, ilk klavye çalışmalarında Haydn'ın bariz etkisi vardır.

 

Eğer Beethoven bunu gerçekten söylediyse, büyük ihtimalle ima ettiği şey, yönelmeyi planladığı, ifade edecek ve besteleyecek çok şeyi olan net bir müzikal yönü zaten olduğu ve Haydn'ın olası etkileri olsa da, olmasa da bu yolu zaten izleyecek olduğuydu.

 

Beethoven, erken dönem çalışmalarındaki geç klasik tarzından romantik dönemle ilişkilendirilebilecek ideallere ve özlemlere hızla geçmeye başladı.

 

Birinci Piyano Sonatı'nı (Op.2; No.1, 1795) dinlediğimizde, bestecinin eserlerinin alamet-i farikası haline gelen yapının belirgin yoğunluğu ve esnemesini duyumsarız. Arka planda Haydn varken Beethoven'ın sesi ise gayet belirgindir.

 

 

Zaman geçtikçe, Beethoven'ın eserlerinin biçimini genişleten bir harekete, hatta daha sonra tüm bir esere sıkı bir tutarlılık getirmek için kullandığı motivasyon gelişimine artan ilgisini görüyoruz.

 

Bu, tematik malzemenin klasik kullanımından daha önemli bir adımdı ve Berlioz ile Liszt gibi geleceğin bestecilerinin müziğini müjdeledi. Beethoven'ın müziği, özellikle piyano eserlerinde giderek daha virtüöz hale geliyordu.

 

Orta dönem çalışmaları olan C# Piyano Sonatı (Op.27, 'The Moonlight') ve A Flat Piano Sonata (Op.26), sonat formuna ve dramatik içeriğe yeni yaklaşımlar sergiliyordu. Beethoven'ın orta yaşlarına geldiğinde yaratıcılık ve beceri açısından büyüdüğünü keşfederiz.

 

Üçüncü Senfoni ("Eroica"), olağanüstü "Rasumovsky Yaylı Dörtlüler" ve destansı "Waldstein Piyano Sonatı" (Op.53) gibi eserler bu zaman diliminin eserleridir.

 

Beethoven'ın yaylı halk ezgilerini kullandığını görmekle kalmıyor, aynı zamanda, klasik dönemini destekleyen baskın anahtar ilişkilerinin de Beethoven'ın armonik hayal gücünde neredeyse kaybolduğunu görüyoruz.

 

Beethoven'ın müziği bu dönem müzikal materyalin gelişimine her zamankinden fazla önem vererek yapısal olarak daha karmaşık hale geliyor. Dinamizmi heyecan verici, zorlayıcı ve hatta bazen derinden rahatsız edici oluyordu.

 

Bu müziğin genelinde ise Beethoven sanki ömür boyu süren duygusal kargaşasını çözüyormuş gibi hissettiren bir huzursuzluk buluruz. Yine de, Beethoven, fırtınanın ortasında dahi kahramanlığa belli bir yer bırakır.

 

Beethoven aşk hayatı veya sağlığı bakımından hiçbir zaman şanslı biri olmadı. Yaratıcı döneminin sonlarında ise sağırlığı giderek kalıcı hale gelir (bu konuda 2020 yılında yayınladığımız bir makaleyi okumak için bu satıra tıklayabilirsiniz). Bu durumun onu ne kadar yıprattığını tam olarak bilmemiz imkansız, üstelik, bu durum Beethoven'ın çektiği korkunç sağlık endişelerinden sadece biriydi.

 

Büyük besteci yıllar süren sıkı çalışma yıllarının ardından çok yorulmuştu ve 1814'te başladığı besteyi bir kenara bıraktı ama bu dönem hayatının nadas dönemi sayılmaz.

 

 

Muhtemelen, kısmen artışa geçen folk müziğe yönelik sevgisinden kaynaklanan zengin bir lirizmin bu döneme ait birçok esere hakim olduğunu görürüz. Evrensel bir maneviyat, Schiller'in "Ode To Joy" isimli şiirinin dekorunda en ünlü bestelerinden "Dokuzuncu Senfoni" gibi yapıtların temelini oluşturur.

 

Yaylı Dörtlüler, duygusal yoğunluk ve yapısal ustalık açısından Beethoven'ın daha önce bestelediği her şeyi geride bırakır. Beethoven, evet, geçmişe bakıyordu ama gözü daima geleceğe dönük biriydi.

 

Fügler de dahil olmak üzere kontrapuntal dokular su yüzüne çıkarak varyasyon formunu kırılma noktasına kadar itti. Bu dönem, unutulmaz küçük motifler üzerine inşa edilmiş, yürek burkan lirizmle sarılmış büyük formlar Beethoven'ın harika müziğini özetlemektedir.

 

Bu makalenin orijinali 16 Ekim 2022 tarihinde cmuse.org isimli web sitesinde Dr. Justin Wildridge imzasıyla yayınlanmıştır.

 

Cazkolik.com / 27 Şubat 2023, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Cazkolik.com

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.