Son seminerin konuğu sevgili Sevin Okyay`dı
Sevgili dostlarım Alper Maral ve Murat Beşer`le ocak ayında bir caz yolculuğuna çıktık. Mayıs sonuna kadar sürecek bir yolculuk, yani, sonuna geldik, önümüzdeki hafta bitecek. Kadıköy`ün renkli semti Yeldeğirmeni`nde restore edilmiş eski Fransız kilisesi olan Kadıköy Belediyesi Yeldeğirmeni Sanat`ta "Caz Dinlemek İstiyorum" adını verdiğimiz seminerlerin alt ismi de "Caz Sadece Caz Değildir" idi, çünkü `herşeydir". Seminer süreci boyunca caz tarihi yolculuğunun paralelinde 20 ve 21. yüzyılı, cazın yaşanan tarihten kopuk olmadığını, savaşların, değişen hayatın, ekonomik bunalımların, devrimlerin, değişimlerin, gelişen teknolojinin, yani, herşeyin cazla ilgili olduğunu konuştuk. Yolculuk boyu zaman içinde çoğuyla dost olduğumuz bir salon dolusu cazsever dinleyicimiz oldu. Çoğu zaman birlikte konuştuk. Kadıköy Belediyesi`ne bu seminerlere sahip çıkıp Yeldeğirmeni Sanat`ı tahsis ettiği için, merkezin yöneticisi sevgili Nezahat Kurşun`a gösterdiği yakınlık ve içtenlik için teşekkür ediyoruz ve gelecek sezon da seminerlerin devamını kurgulamaya başladığımızı duyurmak istiyorum. Yani, yolculuk yeni şekliyle devam edecek.
İtalyan kültür Merkezi`nde İtalyan cazı
Beyoğlu Tepebaşı`ndaki İtalyan Kültür Merkezi bu yıl harika caz konserlerine sahne oluyor ama nedense bu konserler ve İtalyan Kültür Merkezi bir türlü ön plana çıkamadı, adını hakettiği şeklide duyuramadı, gündemin temposundan Cazkolik olarak biz de yazıp çizmekte geciktik. Oysa, İtalyan caz dünyasının önemli isimlerini ağırlayan konserlerde benim saydığım kadarıyla şimdiye kadar özellikle mart ayında beş farklı grupta yirmiden fazla sanatçı sahne aldı. Italia Jazz Live adı verilen konserlerde Scusate Se Esisto, NeaCo` Band, Renzo Ruggieri Group, Filippo Lacchiarelli Quintet gibi caz gruplarını izledik. İzledik de biz dahil basında konserler hakkında tek kelime bir şey işitmedik. Bu da bizim ayıbımız. Hiç değilse önümüzdeki konserlere bakalım. 18 mayısta (üstelik ücretsiz) Filippo Macchiarelle Quintet konseri var, genç basçı Macchiarelli`nin projesinde trombonda Massimo Morganti, saksofonda Mattia Feliciani, piyanoda Emilio Marinelli ve davulda Luca di Battista var.
Wynton Marsalis de gösterideydi
Amerika cazın ana vatanı diyoruz di mi, ama cazın giderek daha az dinlenen, yeni çocukların sevdiği müzikler arasında olmadığından şikayet eden de Amerikan caz dünyasının önde gelen isimleri. Hangi gün emin değilim ama son yıllarda caz eğitiminin okullarda başlaması gerektiğini söyleyen ve başını Wynton Marsalis yönetimindeki Jazz at Lincoln Center`ın çektiği aktiviteler oluyor. Bu konuya karı koca Obama`lar da epey zaman ayırmıştı. Trump`tan kimsenin ümidi yok. Özellikle Michelle Obama hem Beyaz Saray`da düzenlediği etkinliklerle hem katıldığı toplantılarla dikkat çekmede önemli bir iş yaptı. Bildiğim kadarıyla istenen desteğin en azından bir kısmı sağlandı ama yeterli mi? Henüz arzulanan seviyede değil. Cazın üstündeki `eski bir müzik türü` algısından mutlaka sıyrılması lazım. Avrupa Amerika`ya göre daha iyi durumda, okullar vs. hepsi var, bizde mi? Bizde durum felaket! Okullarda caz dersi fikri fantazi olarak bile olamaz, okulları bırakın caz konservatuvarlara dahi yeterince giremedi. İlkokullarda müzik dersleri kaldırılmasın yeter! Yoksa kaldırıldı mı?
Eddie Gomez ilk kez Türkiye`ye geldi
Zorlu Caz Festivalinde Bill Evans`ın basçısı Eddie Gomez`i izleme fırsatı bulunca adamı biraz daha fazla konuşmak gerekiyor dedim. Eski dergileri karıştırınca hakkında bilmediğim bir sürü yeni şey öğrendim, mesela, 2014`de Bass Player dergisiyle yaptığı bir röportajı buldum. Altmışlı yıllarda henüz yirmili yaşlarındayken Miles`ın ikinci beşlisiyle çalma fırsatı yakaladığını anlatıyordu. Herhalde Ron Carter`ın yedeği olmalı. Boston, San Fransisko, New York ve Vanguard`da çalmışlar. Şüphesiz çok önemli bir tecrübe, o adamların özel bir ekip olduğunu anlatıyordu. Çalarken bir ara Miles kulağına eğilip `hey, Eddie nota çalma` demiş. Cümleyi okuyunca çelişki gibi görünebilir ama bu başka hiçbir şekilde alamayacağın, pahası olmayan bir ders aslında, notayı doğru basmak yeterli değil, `notanın ruhunu çal` demek istemiş. Son bir not daha, Bill Evans`la çalmaya başladığında Evans`ın kayıtlarda ona çok yardımcı olmasına rağmen kendini rahat hissetmesi için iki yıl geçmesi gerekmiş. Hadi son not bu olsun, Gomez`in o döneme ilişkin önerdiği albüm ise "You Must Believe in Spring".
Doğumunun 100. yılı bir fırsat mı?
Yıl başında fitil ateşlendi. 2017 caz efsanelerinin doğumunun 100. yılı idi ve bizi sayısız kutlama bekliyordu. Kim bu isimler? Budy Rich, Thelonious Monk, Dizzy Gillespie ve Ella Fitzgerald. Her biri büyük harfli iri iri isimler ama anma yarışını kazanan Ella oldu! Nasıl olmasın ki... Tüm sektör Ella`ya çalışıyor. Müzik firmaları hasılat derdinde, ayakta kalmak zorundalar, işin doğasında bu var. Festivaller, konser orgaizasyonları, salonlar da furyaya katıldı. Caz şarkıcılarına yeni konser işleri çıktı. Bir nevi yıl boyu dünya caz günü hareketliliği yaşanacak. İşin rating, getiri ve popülarite kısmı bir yana yeni nesillerin bu isimleri yakından tanıyacak olması kaçırılmaması gereken bir fırsat ama özellikle Ella ile ilgili yayınlanan albümlere dikkat etmenizi öneririm. Fırsattan istifade dinleyene hiçbir katkısı olmayan şişirilmiş albümler yerine o ismi daha iyi anlamaya yarayacak çalışmalara özen gösterin, o albümleri ve sanatçıları kollayın. Sağda resmini gördüğünüz 4 Ella albümü içinde mesela bence kayda değer tek albüm Regina Carter`ın çalışması. Bizden Oğuz Büyükberber`in "Off Monk" da Thelonious Monk için kesinlikle alınması gereken bir albüm.
"Tıklamalar organik mi"
Bizim gibi temalı portallara reklam vermemek için bin dereden su getiren reklam verenler paralarını %100 sahte olduğu belirlenen reklam ağlarına mı kaptırıyor? İnternet üzerindeki 700 farklı reklam ağındaki 24 milyar tıklama üzerinde yapılan araştırma sonuçları bir felaketi ortaya çıkarmış. 8 büyük reklam ağının tamamı sahte tıklamalardan oluşuyormuş, şaka değil tamamı! 35 ağın yarısı sahteymiş. 700 ağın çok küçük bir kısmının %100 temiz olduğu ortaya çıkmış. Sahtekarlığa başvurmayan sadece 23 reklam ağı bulunmuş. Eskiden bu işler `hamili yakinimdir` yazılı kartvizitler üzerinden yürürdü şimdi `tıklama yağdırıyoruz` balonları üzerinden yürüyor belli ki. Bizimki gibi tematik konularda yayın yapanlar için ise kader değişmiyor. İstersen ayda milyonlarca ziyaretçin olsun (dünyada yok öyle bir caz portalı) yine de fazla `niş` oluyoruz! Demek ki caz niş bir müzik arkadaşlar!
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 15 Mayıs 2017, Pazartesi
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.