Müziğe yön verecek 9 yeni enstrüman

Müziğe yön verecek 9 yeni enstrüman

Laser Harp işte bu!

Müziğe yön verecek 9 yeni enstrüman

6-7 nisanda günleri elektronik festivali Sónar gerçekleşti. Elektronik müzikler her anlamda gelişmeye en açık müziklerin başında geliyor, üstelik, görsel sanatlarla yakın bir müzik. Bu ilişki çoğunlukla şov unsuru olsa da artistik kalitesi çok yüksek işler ve sanatçılar artmaya başladı. Bu isimlerin çoğunu Sónar`da izleme imkanı bulduk. Sónar`da öne çıkan bir konu daha vardı, müziğin geleceğinde etkili olması beklenen yeni model enstrümanlar. Bu enstrümanları size şöyle bir tanıtmak istiyorum, gerisi merakınıza kalmış. Berlinli dadamachines icadı The Automat Toolkit çevrenizdeki nesneleri enstrümana çevirmenizi sağlıyor. Makineyi entegre ettiğiniz tüm nesneleri bir tablet aracılığıyla kontrol edebiliyorsunuz. Bu isimlerle internet arama yapıp bilgilenmek mümkün. Bir diğeri Laser Harp. Müzsiyen leo Bettinelli`nin geliştirdiği arp fütüristk bir müzik aletine dönüşmüş. Jonathan Sparks`ın tasarladığı Nomis döngüsel müzikleri bir veri eldiveniyle dokunduğunuz polifonik sekizgenden iletilen hamleleri ışık ve sese dönüştürebiliyorsunuz. Bu bilgileri umarım benden daha iyi anlıyorsunuzdur. Evet, bir diğeri, bir Türkün icadı Yaybahar. Adı da güzel. Görkem Şen`in icad ettiği Yaybahar akustik olmasına rağmen sintisayzır gibi ses çıkarabiliyor. Görüntüsü arkaik ama sesi Avrupa ile Asya arasında bir ses. Bir diğer enstrüman Look Mum No Computer isimli içecek kutularını kullanarak yapılan bir sintizayzır. Doğrusu bunu ben çok anlamadım. Optron ise Chet Udell tasarımı ve dans hareketlerini müziğe çevirebiliyormuş. Salınımlar titreşimlere oradan müziğe dönüşüyor. Şarkı söleyen sintizayzır olarak tasarlanan Cantor Digitalis de ilginç. Gutman ödülü kazanan enstrüman sadece tuşlara basarak opera söyletmeyi mümkünleştiriyor. Tenori-on ise Björk`den Peter Gabriel`e birçok ünlünün halen kullandığı bir cihaz. Toshio Iwai ve Yu Nishibori tarafından Yamaha içir tasarlanan cihaz16x16 led tuşlarla destekleniyor ve elinize alınca ondan başka bir enstrümana ihtiyacınız kalmıyor. Daha ne olsun! Ve son olarak akordiyon gibi görünen Du-Touch antik bir enstrümanı andırıyor. Bu dokunmatik cihaz perküsyondan uzay çağı seslerine ne isterseniz üretmek için tasarlanmış. Bu enstrümanların iyi sanatçıların ellerinde neye dönüşebileceğini tahmin edebiliyorum ve heyecan verici geliyor.


"Jazz Business"in dışladığı müzisyen

Cecil Taylor 89 yaşında öldü

Cecil Taylor`ın ölümünden beri yurtdışındaki haberleri takip ediyorum, haberlerin neredeyse tamamı bir caz müzisyeninin tercih ettiği müziği icra etmek için ağır bedel ödemek zorunda kalması konusunu ıskalıyor. Gördüğüm sadece The Guardian değinmiş, oysa, elllilerden itibaren bizzat caz dünyasının işveren bölümü, yani, caz klüpleri, salonlar, festivaller vs. avantgart caz müzisyenlerini cezalandırırcasına görmezden geldi. Ornette Coleman da, diğerleri de ve elbette Cecil Taylor da. The Guardian, Taylor ve müziği caz klüplerince dışlanınca o da hayatını kazanmak için bulaşıkçılıktan çamaşırcılığa envai iş yapmak zorunda kaldığını yazmış. Hatta, ilk resmi konserinde seyirciye gülme gelince ertesi günkü konser iptal olmuş. Cemal Reşit Rey`deki son konserini hatırlıyorum, o konser de ortasına gelmeden koca salon sapır sapır boşalmıştı. Hiç güzel manzara değildi. Dahası var. Yine aynı gazetenin haberinde okuyoruz ki, bazı emprezaryolar Taylor`a demiş ki, sen aslında çok iyi piyanistsin, eğer bizim söyleyeceğimiz gibi müzik yaparsan seni gerçek yıldız yaparız, Taylor`ın cevabı ömürlük; "Onların istediği müziği yapmak yerine bulaşık makinesi olmayı tercih ederdim".


Aynı anda üç şehrin caz festivali

XJAZZ bu sene üç şehirde birden

XJAZZ Festival şaşırtıyor. Son yılların en çalışkan müzik firmalarından Kabak & Lin`in üstlendiği organizasyon 10-15 nisan arası İstanbul, Ankara, İzmir`de aynı anda gerçekleşecek ve bu bir ilk. Bir hafta oldukça renkli müzikal içeriklere tanık olacağız. Sadece konser değil, panel ve atölye çalışmaları da ilginç. Modern avangarda yakın müziklerin kendine alan bulması bakımından öncü özellikleri var Berlinli yarıtıcı girişimin. Ben dikkatimi çeken konserleri söyliyim bilmiyorum siz ne dersiniz. Kadıköy Arkaoda`da African Avid is the Future, Kırım Kilisesi`ndeki Analog Kültür Experiment, Salon`da Peter Broderick & Gülşah Erol, davulcuları buluşturan davul toplantısı, Serhan Erkol`un Melting Polt projelerini merak ediyorum. İzmir ve Ankara programına bakamadım. Festivalin üç şehre yayılması dağınık görüntü verir mi emin değilim ama cesur bir girişim olduğunu söylemeliyim. Geçen yıl festivalin önde gelen ismi Sebastian Studnitzky ile söyleşi yapmıştık, hâlâ güncel sohbeti meraklısı buradan okuyabilir


Herkes maskesini çıkarsın

Küçük resim ilk albüm kapağı

Türkiye`de hatırı sayılır dinleyicisi olan The Bad Plus`ın yenilendiğini duymuşsunuzdur. Grubun piyanisti ve beyni kabul edilen Ethan Iverson ta 2015`de ayrılmayı düşündüğünü söylemişti, o artık üçlünün ortasında değil. Caz dünyası grubun geleceğini merak ederken Village Vanguard`daki son konserde Iverson The Bad Plus`ın devam etmemesini tercih ederim demişti. Bu olmadı. Iverson`ın yerine Orrin Evans geldi ve yeni üçlü ilk albüm "Never Stop ii"yi yayınladı. Albüm aslında hem devam gibi duruyor hem mesaj veriyor. 2010 tarihli aynı isimli ilk albümdeki kapak fotosuyla yeni albümdeki foto devam gibi duruyor. İlk albümde Iverson sağdaydı, yeni albümde Evans ortada. Down Beat konuyu kaçırır mı, hemen son sayının kapağına taşımış ve "herkes maskesini çıkarsın" diye başlık atmış, acaba ne kastediyorlar? Bu arada, yeni albümde The Bad Plus klasiği olarak Blondie, Nirvana, Black Sabbath üzerinden popüler kültür coverları sürüyor.


Yayla mı, parmakla mı?

Fotoğraftaki Jeff Denson

Caz müzisyenleri şüphesiz yaydansa pizzicato yani parmakla çalmayı daha çok sever, en azından, gördüğümüz çoğu öyle tabii müziğin akışı da var ama galiba cazseverler bu konuda bence daha tutucu. Eline yay alan basçıyı görünce yüzünü buruşturan dinleyici bilirim, her nedense yay caza ait değilmiş gibi gelir. Parmakların tellere uzanıp nabzı taklit edercesine tump tump tump diye çalmasını kim neye değişirki... Halbuki müzisyenlerin önemli kısmı basta yay enstrümanın yarısıdır diyor (öyle mi hakikaten?), en azından bir kısmının fikri bu. Genellikle baladlarda duygular yoğunlaşınca işlevi ortaya çıkan yay bir de son nota enstrümanı sanki. Parça baştan sona mükemmel gitmiş, her şey yolunda, altı-yedi dakika herkes için rüya gibi geçmiş, tüm renk paletini tüketmişiz ve yay şarkının sonunda son notalarla son rötuşları yapıyor. Böyle tarif edince kulağa bu da güzel geldi ama bence yine de pizzicato.


Cazda hata yapmak

Miles ile Herbie birarada

Müzisyen değilim ama müzisyenliğin hata yapmaya en açık mesleklerden olduğunu söyleyebilirim, yanlış bir nota anlık durumdur, hatadan kastım böyle şeyler, belki çoğu zaman biz dinleyiciler farkına dahi varmayız, bazen de varırız ama müzisyenlerin disiplinlerini bozmadıktan idare edilebilir hatalardır. Bu konu ilk kez değilse de en çok Miles`ın ta vaktiyle yaptığı kimi açıklamalarla caz dünyasında konuşulur oldu. Gündemden hiç düşmeyen isimlerin başında gelen Herbie Hancock yaptığı yeni açıklamada Miles Davis`den aldığı hayat dersleri arasında en kıymetlisinin hangisi olduğunu açıkladı ve şöyle dedi; "Tıpkı hayatta olduğu gibi, müzikteki her hata bir fırsattır". Şık ve anlamlı tespit değil mi? Şimdi bu cümleden yola çıkıp pedagojiye, sosyal ve bireyler arası ilişkiler dahil oradan oraya bilmiş cümlelerle savrulmak mümkün ama en önemli ders cümlenin kendisinde, uzatıp laf paralamaya gerek yok. İyi müzisyen olmanın sırlarından biri bu tespitte saklı değil mi?


Sony Hall açılıyor

New York`un yeni ve havalı müzikholü

Blue Note`un sahibi olup da Sony ile işbirliği içinde işleteceği New York`un en yeni ve üst niteliklere sahip, ayakta bin, oturarak 500 kişilik kapasiteli, içinde restoran ve bar olan, müşterilerine gelişmiş eğlence ve teknolojik deneyimler sunacak mekânı Sony Hall açılıyor. Bu kadar büyük ve iddialı bir yerin içinde caz ne kadar olur bilmiyorum ama yakında gerçekleşecek konserlere baktığımda Gregory Porter, Eddie Palmieri, The Manhattan Transfer, The Wailers, Chris Botti, Dakhabrakha, Buika, Madeleine Peyroux gibi isimleri gördüm. Tabii R&B, Hip Hop ve soul isimler daha fazla. Kapıların 18:00`de açılıp, etkinliklerin 20:00`de başlayacağı, biletlerin 25-60 $ civarı olduğu mekân aslında yeni bir yer değil, geçmişi 1938 yılına uzanan dönemin vodvillerine evsahipliği yapmış, eğlence sektörünün gözde yeriymiş, şimdi, fonksiyonu daha artıracak. Oralardaysanız ya da gidecekseniz aklınızda olsun.


Dada Salon açılıyor

Açılmasına az kaldı

New York`tan sonra İstanbul`dan da yeni bir mekân haberi var. Okan Bayülgen galiba varını yoğunu gösteri sanatlarına yatırıyor. Twitter hesabından takip ettiğim kadarıyla Mecidiyeköy`de Ali Sami Yen stadının yerine yapılan komplekslerde Dada adını verdiği sanat galerisinden gösteri merkezine, tiyatrodan konsere çok fonksiyonlu bir yer açmanın hazırlıklarını tamamladı/tamamlayacak. Bitince epey ses getireceği belli bu yerin haberlerini acaba televizyonda, gazetelerde bir tek ben mi görmedim yoksa hakikaten haber çıkmadı mı, doğrusu anlamadım, oysa epey ses getirecek bir iş bu. Belki bitmesini bekliyorlar bilmiyorum ama şehre güzel ve iddialı bir yer geliyor duymuş olun. Tabii benim merakım burada konserler de olacağına göre içlerinde caz konserleri de olacak mı? Eğer olacaksa ne mutlu, üstelik yerleşimi bu çeşit sahne fazla yok, bu sahneye uygun yerli/yabancı epey proje var umarım onları izleme imkanı buluruz, yeter ki burada caz da olsun.


Haftanın albüm keşifleri

sons of Kemet`in albümü şayan-ı tavsiye

Bu pul kadar alanda yerden tasarruf için haftanın keşifleri olarak sadece albümlerin ve sanatçıların isimlerini yazıyorum, hepsi dijitalde var, bence üşenmeyip kulak verin, iyi işler, yeni keşifler olacak eminim sizin için de. Büyük sanatçı Hal Galper bu yıl iki albümle geldi; "Inner Journey" ve "Cubist", Pat Senatore Trio "Assencion", Nathalie Lorriers Trio "Vivement Dimanche", Arild Andersen "In-House Science", Chris Dave and the Drumhedz, Tyler Higgins "Blue Mood", Sara Serpa "Close Up", The Bad Plus "Never Stop II", Brad Mehldau "After Bach", Joe Lovano & Dave Douglas Sound Prints "Scandal", Jeremy Pelt "Live in Paris", Noah Preminger "Genuinity", Sons of Kemet "Your Queen is a Reptile", John Surman "Invisible Threads" ... Liste böyle uzar gider...


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com / 09 Nisan 2018, Pazar

Kaydet

Kaydet

Kaydet

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.