Facebook'un duyurduğu yeni proje ne kadar dikkat çekti emin değilim, Ekşi Sözlük de bile fazla konuşulmamış ama Metaverse adı verilen fikir Facebook'un ilk kurulduğu günlerdeki kadar şaşırtıcı ve ürkütücü bir gelecek inşasından söz ediyor. Fakat proje basında Avrupa Birliği'nden 10 bin kişinin işe alınacağı haliyle haber yapıldı (Sadece AB'den işe alım yapılacağı da ayrı tartışılmalı!), bence asıl proje konuşulmalıydı. Çok kısa ne olduğunu özetliyim; İçinde yaşanabilir bir "ALTERNATİF DİJİTAL GERÇEKLİK". Facebook alternatif bir dijital gerçeklik toplumu yaratmak istiyor, bir çeşit paralel dünya gibi. Tabi bunu epey süslü anlatıyorlar ve ısrarla 10 bin kişinin işe alınacağı tekrarlanıyor. Fikir Neal Stephenson'ın 1992 tarihli bilim kurgu romanı "Snow Crash"ten alınmaymış. Romanda, çevrimiçi alanda fiziksel, artırılmış ve sanal gerçekliğin birleştirilmesini anlatıyormuş. İyimser olarak bakanlar internetin geleceği olarak düşünüp bilgisayar başında olmak yerine sanal dünyanın içinde her şeyi yapabileceğiniz bir dünya olacak diyebilir, benim aklıma ise yavaş yavaş bütün hayatımızı kaplayacak, gerçekte nasıl biri olduğumuz değil, hayal aleminde kendimize nasıl bir kimlik yarattığımızın önemli olacağı, (instagram mesela?) fiziksel buluşmaların gelecekte olmayacağı, hep birarada ama hep yalnız olacağımız alternatif bir dünya. Rapçi Travis Scott'un 5 sanal konserini 12 milyon kişinin izlediğini not düşeyim ki nasıl usul usul hayatımıza gireceğini anlayın. Benim şahsen bu fikirden anladığım fikir hayata geçtiğinde demode kalacağım ama uzak durmam gerektiği oldu.
Cazkolik.com / 23 Ekim 2021, Cumartesi
Soru cümlesinin geleceğe yönelik olduğuna bakmayın, olacak olan çoktan olmuş bile! Ama bu işi yapanın ve bilenin sayısı az. David Bowie ölümünden 5 yıl sonra dahi müzikteki öncülüğünün yanında müzik ekonomisinde de öncülük yapıyor. Telif hakları ile ilgili tahvil konusu da onun öncülük ettiği bir haber olarak gündeme geldi. Bowie 1997 yılında 'Bowie Bonds' adını verdiği yenilikçi bonoları piyasaya sürmüş. Bu tahvillerin süreci sonuçta Bowie'nin ABD'deki telif haklarının tahvillere dönüştüğü sürece dönüşmüş. Bu tahvilleri satın alanlar belirli bir süre sonunda garantili gelir elde edebilimiş. Örneğin, Bowie tahvilleri sahiplerine 10 yıl boyunca yüzde 7,9 oranında sabit getiri sunmuş. Buna benzer mutlaka başka örnekler vardır ama benim bildiğim şimdilik bu. Benzeri şekilde Beatles'ın da böyle bir işleme tabi olduğunu duymuştum ama emin değilim Elbette bu haber endüstrinin üzerinde dönüştürücü etki üretecektir. Bowie'nin tahvilleri 2007 yılında yavaş yavaş ortadan kaybolmuş, haberi takip edenler ise kaybolmaya bakarak girişimin başarısız olduğunu sanmış ama aslında yatırım yapanın kararlaştırılan faizde geliri kazandıkları anlaşılmış. Bu konuda gelen son haber ise adı açıklanmayan büyük bir finansal varlığın devasa bir telif katalogu alımı yapacağı ve buradan bir dolu bonoyu satışa çıkaracağı yönünde. Duyarsam yazarım.
Cazkolik.com / 22 Ekim 2021, Cuma
İlk nesil Mac kullanıcısı benim gibiler için yeni Apple ürünleri dolar ve pahalılık yüzünden giderek ufukta erişmesi imkansız silik birer noktaya dönüşmek üzere. Tam böyle derken Apple'ın yeni MacBook Pro ürünleri tanıtıldı. Allahtan laptop cinsine hiç ısınamadım da şimdilik hasetten çatlamadan durabiliyorum. 30 bin liraya varan fiyatlarıyla kim bu cihazları nasıl alacak çok merak ediyorum. Tanıtımı yapılan 14 ve 16 inç MacBook Pro'lar için tam bir müzik prodüksüyon makinesi deniyor. Ben ise işin daha masaüstü yayıncılık kısmındayım. Zaten, Apple CEO'su şirketin yeni vizyonunu 'Apple ve müzik ikilisi' üzerine konuşlandırmış. Bu iki yeni cihaz için performansı yüzde 70 artıran iki yeni silikon çip tasarlanmış. Video işleme konusunda da kullanıcıyı şımartacak cihazların görünümü de eskiye göre daha havalı. Mesela ekran çerçeveleri daha ince, bu çerçeveler güzel göstermiyordu zaten. Daha fazla bas vaat eden 6 hoparlörlü ses sistemi de kulakları mest edecek cinsten. HD kamera vs onları söylemiyorum bile. Sanırım elektronik ürün web siteleri 2021 yılına dair best of'lar kategorilerini hızla yeniden düzenlemeye başlayacak zira Apple kesinlikle başa oynamayı seviyor.
Cazkolik.com / 19 Ekim 2021, Salı
Atatürk Kültür Merkezi AKM'nin 29 Ekimde yeniden açılacağı haberi büyük ilgi gördü. AKM sadece bir kültür merkezi değildir, İstanbullular için çok daha ötesidir. Politik, toplumsal, kültürel her bakımdan sembolik önemi olan AKM'nin kapandığı İstanbul ile açılacağı İstanbul da artık eski İstanbul değil. Çok şey değişti ve cevaplanmayı bekleyen çok soru var. AKM İstanbul'un kültür hayatının merkeziydi, yeniden öyle olmayı başarabilecek mi? Bu soruların cevabının esas muhatabı AKM'nin yeni yönetimi olacak. Yeni AKM'nin eskisi gibi klasik müzik ve opera merkezli olacağı malum. Tiyatroyu da katabiliriz. Henüz gidip görmedik ama faaliyet mekânları artmış olmalı, bu da, daha fazla içerik ihtiyacı demektir. Açılış haftası etkinliklerine dair bilgiler gelmeye başladı ama ardından eksiklikleri gidermek adına yeniden bir süre daha kapanacağını duydum, acaba doğru mu? Her ne kadar Taksim ve Beyoğlu bölgesinin önemi tartışılmaz olsa da İstanbul kültürel bakımdan artık çok merkezli bir metropol. Maslak'tan 4. Levent'e, gelin Zincirlikuyu'dan Taksim, Karaköy, geçin karşıya Kadıköy ve başka yerler... Tüm bu kadim semtlerin hepsi birer kültür merkezi. Mesela İBB yazdan beri şehrin en önemli içerik üreticisi durumunda. Pandemiye rağmen sayısız etkinlik gerçekleşti ve işler biraz düzelse katlanarak artacak ve uluslararası boyutu genişleyecek. Yeni AKM'nin İstanbul'un bu yeni fotoğrafının farkında olduğunu ümid ediyorum ama, 'biz AKM'yiz ne yapsak gider' gibi bir kibirle yola çıkılırsa açık söyliyeyim hüsranla karşılaşırlar. Artık karşılarında bambaşka bir İstanbul var. Türkiye'nin ve dünyanın kültürel yönelimlerini takip etmekten uzak bir bürokratik yönetim oluşursa yeniden açılmanın heyecanı geçtikten sonra boş salonlara oynayabilirler. Bu yüzden, yeni AKM bütün o inşaat süreçleri ve alımlı görünen fotoğrafların ardından yeni bir yola koyulacak ve bu yol bence daha zorlu ve rekabetçi bir yol olacak.
Cazkolik.com / 17 Ekim 2021, Pazar
Biz bir caz portalıyız ama dünyanın sorunlarından uzak insanlar değiliz, hep beraber bu dünyanın içinde yaşıyoruz ve şahsen son dönemde artan tedarik sorunlarından oluşan karamsar haberler günlük konulardan daha fazla dikkatimi çekmeye başladı. Malum, İngiltere'de yaşanan ve benzin istasyonlarıyla manşetlere çıkan taşıma krizi ve Brexit sonrası sorunlarla ilgili haberler lojistik konular olmaktan uzaklaşıp yaşamsal konulara dönüşmeye başlıyor. Bu haberlere bir de alt yazı halinde gördüğüm son haberi eklemem lazım; 'ABD tedarikle ilgili sorun yaşamamak için limanlarını 24 saat açık tutma kararı almış'. Bu haberin açıklaması 'yakında tedarik sıkıntısı yaşamaya başlayacağız' demektir, başka izahı olamaz. Çin'de enerji krizleri daha sık olmaya başladı, bu kış sık sık kesinti yaşanacağını duyurdular. Lübnan hepten iflas etti ve bugün çatışma haberleri gelmeye başladı. İran ve Irak uzun zamandır enerji kesintileriyle boğuşuyor üstüne onların bir de ağır su sorunları var. Yetkililer sanki kaynak bol da alıp getiremiyoruz türünden lojistik yetersizlikler olduğunu iddia etse de bence sorun çok daha derinde ve kritik, ne olduğunu analiz etmek açıkçası bilgi alanımın dışına taşıyor ama buraya not etmiş olayım.
Cazkolik.com / 14 Ekim 2021, Perşembe
Tango, bırakın 21. yüzyılı, 20. yüzyılın ikinci yarısının müziği dahi olamadı. Hispanik coğrafya dünya müziğinde en yaratıcı bölgelerin başında gelir. Bu coğrafya, özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında inanılmaz zenginlikte müzikal türler üretti. Tango bu müziklerin en baskın, en popüler olanıydı. Kendine has müzikal ifadeye sahipti, olağanüstü yetenekli şarkıcılar, virtüöz enstrümantalistler üretmişti. Bandoneon gibi olağanüstü özellikli enstrümanları vardı, daha ötesi, kendine ait bir dansı vardı. Daha ne olsun! Ama tüm bu sahip olduklarına rağmen yine de dönemsel/güncel bir dans müziğinden kendini yenileyerek sonraki nesillere aktarılabilen, entelektüel kapasitesi yüksek bir konser müziğine dönüşemedi. 1960’larda öngörü sahibi Astor Piazzolla ve daha sonra Dino Saluzzi gibi az sayıda müzisyen tangonun kaderini değiştirmek için uğraşsa da bu güzel müzik kendini yenileyerek 21. Yüzyıla sıçramayı başaramadı. Bu kritik dönemi caz da yaşamıştı. Charlie Parker ve Bop kuşağı cazın kaderini değiştirmese caz da dekoratif bir swing dans müziği olmaktan öteye geçemeyebilirdi. Peki neden öyle oldu? Bence en baskın sebep, tango, armonik olarak kendini yenileyerek gelişmek yerine dans müziği olarak kalmayı tercih etti ve kendini tekrara yöneldi. Başını Gotan Project, Otros Aires gibi modern dönem topluluklarının elektronik şok kalp masajları dahi bu harika müziği geri döndüremedi. Hatırlayın, Piazolla ve arkadaşlarının progresif yaklaşımlarına en yoğun tepki yine kendi dinleyicisinden gelmişti. Dino Saluzzi gibi bandoneon ustaları tangoyu Güney Amerika folku üzerinden yorumlamayı tercih etti. Maalesef, bu müziği hayatta tutan arz ve talep dengesi tangoyu dans müziği olmaktan konser salonu müziğine dönüştürmede ısrarcı olmadı.
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 08 Ekim 2021, Cuma
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.