Yazar Simon Kuper`in futbol kültürüne damgasını vuran kitabını duymuşsunuzdur; "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir". Günlerdir dünkü konseri izlemeye hazırlanırken aklımda bu cümle dolanıp duruyordu. 23. İstanbul Caz Festivali dün akşam (27 Haziran 2016) tam adı Africa Express Presents: The Orchestra of Syrian Musicians + Damon Albarn and Guests olan konserle başladı. Aylar önce konseri ilk duyduğumdan beri en ateşli destekçilerinden biri oldum sanırım. Daha ilk anda bu konserin `sadece bir konser` olmadığı belliydi ve öyle de çıktı. Belki, konserin konseptinin Suriye merkezli olmakla birlikte tüm Kuzey Afrika`yı kapsadığını bilmiyordum onu da sahnede gördük.
Konserden çıkar çıkmaz Twitter`dan yazdığım mesaj aynen şu cümleydi; "Vicdanı kapalı `büyük` ülkeler bu gece Açıkhava`da olup Suriye Ulusal Orkestrası ve konuklarını izlemeliydi. Tek kelimeyle olağanüstüydüler." Suriye orkestrası savaş öncesi yaklaşık yüz kişilik büyük bir orkestraymış. Projenin fikir babası ve yürütücüsü Damon Albarn sahnede çok kısa orkestrayla birlikteliklerinin nasıl başladığını anlattı. Bir yolculuk olarak tanımladığı ve bugünlere sürüklenen ilk ilişkileri iç savaş öncesi günlere ait (dilerseniz bu konuda daha önce yayınladığımız ayrıntılı haberi tıklayarak okuyabilirsiniz). Albarn`ın yıllar sonra orkestrayla sonradan kurduğu ilişki bir umut meşalesinin de yanmasına neden olmuş.
Akşam izlediğimiz altı konserlik turnesinin ikincisiydi. Hem Açıkhava izleyicisi, hem orkestra birbirini sıcak ve içten karşıladı. Bir anlamda, benzer kültürel kodlara sahip olmamızın yakınlığı vardı. Festival yönetimi son dakikada Unicef ile işbirliği yaparak konsere bir grup Suriyeli mülteci çocuk da getirdi, konserin sonunda çocukların eğlenmeleri görülmeye değerdi.
Orkestra korosuyla, müzisyenleriyle muhteşem bir orkestra. Mülteci durumuna düştükten sonra yaşadıkları sıkıntıları tahmin bile edemiyorum ama candan gülmeyi unutmamışlar. Bütün solistleri sıradışı yeteneklere sahip, hepsi üstün birer virtüöz. Konser tasarımında kullanılan görsellere mutlaka ayrı değinmeli. Açıkhava sahnesinin arka duvarını kaplayan digital boarddan yansıyan görüntüler bence en az konser kadar etkileliyiciydi. Hepsi ayrı ayrı çizilmiş vicdanımıza saplanan birer ok gibiy ne yazık ki o okların saplanması gereken esas vicdanlar akşam orada değildi. Daha ilk resimden itibaren çarpıcı ve etkileyiciydi. Kanunun kalp kıran nağmesi yankılanırken boardda eski bir bavulun içinde, eşyaların olması gereken yerde bir tutam kömür yanıyordu. Güçlü metaforlar başarılı çizimlerle her şarkıda değişiyordu. Modern zamanların yeni ozanlarından Julia Holter şarkısını söylerken bombalarla yıkılmış evlerin denizde sürüklenen salların üstünde durduğunu görüyorduk. Mounir Troudi inanılması güç sesiyle şarkı söyler, Muhammed Ali tişörtlü rapçi Bu Kolthoum ona eşlik ederken bu kez doğanın içinde uzanan upuzun bir mülteci yolunun kör bir duvara çarptığına tanık oluyorduk.
Dünya sanatının en etkili görsellerinden Michelangelo`nun Sistine şapelindeki ünlü "Adem`in Yaratılışı" freskindeki ellerin birinden kan damladığını ya da uzayda, mavi dünyanın çok uzağında, dünyadan kopup gitmiş yıkılmış bir evin sürüklendiğini görüyorduk. Bu esnada Baaba Maal, Mali`li Bassekou Kouyate, Lübnanlı Hip Hop`çu Eslam Jawaad, yine Lübnanlı Hip Hop kraliçesi Malikah ve bizim rapçimiz Ceza, dokuz yaylı arp ustası Noura Mint Seymali`nin inanılmaz solosu ülkelerini terketmek zorunda kalıp yurtdışında biraraya gelen tüm bu insanları ortak bir mutluluğun çevresinde buluşturmayı başarmıştı. En son sahneye Rachid Taha çıktığında kopacak gümbürtüyü kimse tahmin etmemiştir. Bir dönem tüm Ortadoğu`nun sembol şarkısı "Ya Rayah"ı söylemeye başladığında koskoca Açıkhava inanılmaz bir coşkuya büründü. 57 yaşındaki sanatçı belki artık eski performansında değildi ama insanları coşturmasını biliyordu.
Gelecek yılları bilmiyorum, zaman ne gösterir bilinmez ama bu yaz sadece altı konserlik bir turne için biraraya gelen bu insanlar hep birlikte Suriye diye bağırarak veda ettiler geceye, işte, o an orkestra üyelerinin ilk buluşma anlarını gösteren videoda ağlayan orkestra üyesi kadın geldi aklıma, sonra Nuri Bilge Ceylan`ın sözü düştü dilime, çevirdim yeni haline; "Ortadoğunun yalnız ve güzel insanları".
(Fotoğraflar: Leyla-Diana Gücük)
Feridun Ertaşkan
Cazkolik.com / 28 Haziran 2016, Salı
Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.