Plâkları yeniden basılan MaviSakal'ın dönüşünü Alper Kaliber yazdı

Plâkları yeniden basılan MaviSakal'ın dönüşünü Alper Kaliber yazdı

 

Bir kuşağın sesi, yeniden döndü; gökkuşağından bu kez bir MaviSakal düştü

 

 

Ankara’nın en güzel zamanlarındandı 1990’lar. Üniversite öğrencisi olmak, hâlâ toplumun yerleşik kurallarını umursamamak, hatta onlarla dalga geçmek, anaakımın çok uzağında bir politik heyecan taşımak demekti. Sınıflara da, rock barlara da hep birlikte gidilirdi. Cayır cayır gitarların, köpüklü biraların eşliğinde en mahrem duyguların, bireysel bunalımların bile arkadaş ortamında söze dökülebildiği zamanlardı. Yeni çıkan albümler kadar yeni kitaplar da konuşulurdu. Gündem genişti: psikanaliz, Jim Morrison, Kürt meselesi, kızlar, değiş tokuş edilen kasetler ve -evet- biraz da dersler, sınavlar...

 

Bu atmosferin arka planında, gündemi sessizce besleyen bir müzik varsa o da bütün renkleriyle rock müziğiydi bizim için. Diğer müzisyenler, ancak o rock ve psychedelic tavra yaklaştıklarında ilgi çekebilirdi. Cazdan pek anlamazdık belki ama mutlaka Billie Holiday dinlerdik; çünkü onun o hüzünlü isyankâr çekiciliğinde rock gençliği için büyüleyici bir aura vardı.

 

 

Salih Karagöz (solda), Alper Kaliber (sağda) (Fotoğraf: Esra Kaliber)

 

Konserlere de gidilirdi bütçe el verdiğince. Bütçe de elverirdi çoğu kez. Eski Türkiye’nin eski Ankara’sı öğrenci dostuydu. O konserlerde, 1990’larda çıkışını yakalayan birçok Türk rock grubunu canlı dinleme şansımız oldu: Pilli Bebek, Kargo, Bulutsuzluk Özlemi, Mavi Sakal ve hatta Cem Karaca.

 

Türkiye çıkışlı caz ve rock müziklerinin ortak bir kaderi vardır; konser kayıtlarına pek rastlanmaz. Özellikle caz söz konusu olduğunda, 1980–2000 arası neredeyse “hayalet yıllar” gibidir; canlı ya da stüdyo kayıtları son derece azdır. Rock grupları bu açıdan biraz daha şanslıydı: hem daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşıyorlardı hem de yükselişleri CD’nin yaygınlaştığı döneme denk gelmişti.

 

O yılların kaset ve CD’lerinde kalmış nice Türk rock albümü şimdi yavaş yavaş yeniden gün yüzüne çıkıyor. Bu yeniden doğuşun en parlak örneklerinden biri de Salih Karagöz’ün kurucusu olduğu Rainbow45 Records tarafından yayımlanan MaviSakal plâkları oldu. Bir dönem gençliğinin bastırılmış öfkesine, umuduna ve özgürlük arayışına ses olan iki MaviSakal plâğı birden yayımlandı: İlki "Kan Kokusu" uzunçaları, diğeri ise bu albümün en güzel şarkılarından "İki Yol"un uzun ve senfonik versiyonlarını içeren EP. Bu EP’deki "İki Yol"un London Session Orchestrayla birlikte icra edildiği versiyonu son derece etkileyici ve bildiğim kadarıyla ilk kez yayımlanıyor. Böylelikle Türkiye rock dağarcığına bir katkı da yapılmış oluyor.

 

 

MaviSakal'ın plâkları yeniden raflarda (Fotoğraf: Esra Kaliber)

 

Bu albümlere birazdan dönmek üzere kendisiyle 19 eylül cuma günü bu yazı için yaptığım söyleşiden yararlanarak Salih Karagöz’den ve Rainbow45 Records’tan söz etmek istiyorum.

 

Adını ünlü rock grubundan alan Rainbow45 Records, birçok önemli yeniden basıma imza atmış bir plâk şirketi olarak 2011’de doğdu ve Kadıköy’de dükkanını açtı. Bir yıl sonra bir dükkanın ötesinde güler yüzlü müzik muhabbetleri ettiğimiz Moda’daki bugünkü yerine taşındı. Rainbow45, 2013’te Türk progresif rock grubu Nemrut’un "Journey of the Shaman" albümünün plâğıyla yola çıktı, ardından, bu grubun diğer albümlerini, Baba Zula, Ringo Jets ve Cazkolik'te daha önce değerlendirdiğim "Kana Kana" gibi günümüz alternatif ve rock sahnesinin öncü isimlerinin albümlerini yayımladı. 2015’ten itibaren ise Bülent Ortaçgil’in "Benimle Oynar Mısın" (1974) albümünden başlayarak, dönem baskıları artık astronomik fiyatlara el değiştiren birçok klasik albümü yeniden gün ışığına çıkardı.

 

Karagöz’ün bir plâkçının ötesinde bir yayımcı ve yapımcı olma idealinin ürünlerinden biri de Cazkolik okurlarının ilgisini çeken "Jazz Semai" (1978) albümünün yeniden basımı oldu. Bir dönem popüler Türk müziğine damgasını vuran Nino Varon’un yapımcılığını üstlendiği ve sadece 500 adet basılan "Jazz Semai" plâğı Rainbow45 etiketiyle 2017’de yeniden yayımlandı. Türk caz tarihinin bu ilk uzunçaları planlanarak, uzun provalar sonucunda değil, Erol Pekcan, Tuna Ötenel ve Kudret Öztoprak’ın Ankara’da yaptıkları jam session’ı basmak istemeleriyle ortaya çıkmıştı. Nino Varon’un cesaretiyle Türkiye caz sahnesi böylece ilk uzunçalarına kavuştu. Yıllarca sadece küçük bir cazsever kitlenin bildiği ve daha da küçük bir azınlığın ulaşabildiği bu albüm, bu yeniden basımla çok daha erişilebilir hale geldi ve hatta yurt dışına ulaştı.

 

 

 (Fotoğraf: Esra Kaliber)

 

Bu yazının asıl konusu olan MaviSakal albümlerinin analog yeniden basım hikâyesi ise Karagöz’ün grubun davulcusu Murat Tümer’le bu yılın başlarında yaptığı görüşmelerle başlamış. Ancak Salih Karagöz, "Kan Kokusu"nu yeniden basma fikrini uzun yıllardır aklında taşıdığını söylüyor. Sonuçta, 1998’de kayıtları İngiltere’de yapılan ve dijital olarak mikslenen "Kan Kokusu" ile London Session Orchestra’nın eşlik ettiği "İki Yol" EP’si, analog olarak yeniden master’lanmış ve farklı plâk formatlarında -siyah, renkli ve özel kutulu baskılar olarak- toplam 1500’er adet üretilmiş durumda. Bu yeniden basım sürecinin her aşamasında grupla birlikte ve tüm ayrıntılara dikkat edilerek çalışılmış.

 

"Kan Kokusu" albümünü uzun uzun anlatmaya gerek yok herhalde. Nefis gitar tonları, sırıtmayan, bilakis ilham veren Türkçe sözleri ve baştan sona usta müzisyenliğiyle olgun bir rock kaydı. Gitarda Kaan Altan, davulda Murat Tümer, akustik gitar ve vokalde Genç Osman Yavaş, basta Andy Wand ve geri vokallerde Tibet Ağırtan yer alıyor. Ayrıca gruba piyanoda Bias Boshell, Hammond org’ta Pate Kivinen ve kontrbasta Juho Martikainen eşlk ediyor. Grup, 1990’ların sonunda şaşırtıcı derecede rafine bir sound yakalamış; blues köklerini korurken Brit-rock etkilerini ve yer yer progresif tınıları da müziğine sindirmiş. Benim favori şarkılarım: İki Yol, Başladım Yürümeye ve funky org pasajlarıyla süslenmiş İstanbul şarkıları. Rock’ın soft ballad’lardan punk havasına değin birçok haleti ruhiyesini doğallık ve kolaylıkla birleştirmiş olan bu kayıtlar, uzun yıllar severek dinlenecek türden.

 

Bir plâk barındırdığı müziğin ötesinde kapak resimleri ve iç yazılarıyla birlikte üretildiği zamana tanıklık eden tarihi bir belgedir aslında. Bu yeniden basımlar da 1990’ların sonlarında başlayan ve bugün de süren bir tarihin öyküsünü duyuruyor. Bu tarihi belgeleri bizlere kazandıran Rainbow45 Records’a gösterdiği cesaret için teşekkür edelim ve başka plâk firmalarını da bu konuda teşvik edelim. Ayrıca ,laf arasında olabilir diye müjdesini aldığımız blues albümünü beklediğimizi de belirtelim.

 

Alper Kaliber

 

Cazkolik.com / 15 Ekim 2025

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Alper Kaliber

  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.