Minimalizme, müziği kadar yaşamında da yer veren bir piyanist; Büşra Kayıkçı

Minimalizme, müziği kadar yaşamında da yer veren bir piyanist; Büşra Kayıkçı

Genç piyanist Büşra Kayıkçı, Türkiye'de genellikle kafa karışıklığı yaratan bir müzik olan minimalizmin son yıllarda dikkatleri üzerine en fazla çeken sanatçısı oldu. Yaşamına dair ayrıntıları öğrendikçe müziğini yaşam tarzına dönüştürmeye çalışan bir sanatçıyla tanışıyorsunuz. Resme ve mimariye bağlılığını müziğiyle benzer yoğunlukta yaşıyor ve belli ki zengin bir iç dünyası var. Bu röportajın, piyanist ve besteci Büşra Kayıkçı'yı ve albümünü yakından tanımak için faydalı olacağına inanıyorum.

 

Feridun Ertaşkan

 


 

 

Büşra Kayıkçı

 

 

İnsanlar müziğimi dinlerken genellikle bir 'sahne' hayal ediyor

 

 

Feridun Ertaşkan: Yeni albümünüz "Places" için tebrik ederim. Sizi, İKSV Genç Caz yarışmasından itibaren takip etmeye çalışıyorum. İlk çıkışınızın üzerinden zaman geçti ve şimdi yeni bir albüm var; "Places". Albüm hakkında söyleşiye adıyla başlayalım, Places. Bu 'yerler'den kastınız nedir? Yaşamınızla ilgili yerler mi, hayali veya coğrafi yerler mi?

 

Büşra Kayıkçı: Teşekkür ederim. İlk çıkış yaptığımda "Eskizler" albümümü bağımsız yayınlamıştım. "Places" aslında ikibuçuk yıl önce tamamlandı fakat bu kez bağımsız ilerlemek istemedim. O sebeple beklemeyi tercih ettim. Albümdeki şarkıların çoğunu karantina döneminde gitmek istediğim yerleri hayal ederek yazdım. Bazısı coğrafi yerler ile, bazısı ise zaman zaman sığınmak için kaçtığımız bir duygu ile alakalı. Ben onları da mekân olarak tanımlıyorum. Benim için seyahat etmek, yeni yapılar görmek büyük bir ilham kaynağı fakat o dönem bu mümkün olmadığı için bunları hayalimde oluşturmaya çalıştım.

 

 

 

Müzik ve resim çalışmalarımı paralel yürütüyorum

 

 

Feridun Ertaşkan: Albüm kapak görseli üzerinde düşünülmüş titiz bir çalışma. Fotoğrafın üzerindeki çocuksu çizimlerin bu 'yerler' ile ilgisi var mı?

 

Büşra Kayıkçı: Görseller, albümü yazarken eş zamanlı olarak yapmaya başladığım bir suluboya serisinden alınma. Bu serilerde parçalı şehirler ve mekânlar imgesi kullanmıştım. Aslında, bir nevi hayal etmekle de bağlantılı. Çünkü hayal asla aslı gibi değildir, eksiktir ama öte yandan da aslının bizdeki kişisel yansımasıdır. Geri dönüp baktığımda müzik ve resim çalışmalarımın paralel duygularla ilerlediğini fark ettim o sebeple albüm kapağında mutlaka yer alması gerektiğini düşündüm.

 

 

 

Abartılarak yaşanılan bir çağda minimalizmi sürdürülebilir kılmak benim için önemli

 

 

Feridun Ertaşkan: Albümdeki müzikleriniz farklı bir estetik öneride bulunuyor. Bu öneriler, içinde kimi anlamların yüklü olduğu, dinleyicinin kendi iç serüvenine yönelik. Bu müzik diline, bu minimalist tarza yatkınlığınız nasıl gelişti?

 

Büşra Kayıkçı: Minimalizm akımı ile mimarlık fakültesinde sanat tarihi derslerimde tanıştım. İlk andan beri tüm felsefesiyle kendime çok yakın hissettim. Sadece müzikte değil hayatta her alanda her adımda, bu bakışla yaşayan biriyim. Her şeyin abartılarak yaşandığı ve ifade edildiği bir çağda bunu sürdürülebilir kılmak belki zor ama benim için anlamlı. Tabiri caizse, sözün fazlasını söyleyip enerjiyi israf etmektense yeni bir sayfaya geçmeyi tercih ediyorum. Suyun üstü bulanırsa dibindeki güzellikler gözükmez.

 

 

Arvo Pärt Centre

 

 

Geçen sene Arvo Part'ın sanatçı rezidansına katıldım

 

 

Feridun Ertaşkan: Adına, rahat anlaşılsın diye 'minimalist' denilen bu yaklaşımın dünya müziği üzerindeki geçmişi 20. yüzyılın ortalarına kadar uzanıyor malum. Steve Reich, Philip Glass, Terry Riley hatta Arvo Part'tan tutun günümüzün önde gelen isimlerinden Ludovico Einaudi'ye kadar çok sayıda besteci bu kulvarın oluşması için müzik yaptı. Siz de bu çizgide müzik yaptığınızı mı düşünüyorsunuz?

 

Büşra Kayıkçı: Evet kesinlikle, bu müzisyenler benim örnek aldığım, eserlerini çalıştığım isimler zaten. Geçen yıl Arvo Part’ın Estonya’da kurduğu sanat merkezinde sanatçı rezidans programına katılma şansım oldu. Beni çalışmalarım esnasında en çok etkileyen şey yapının mimarisinin ve detaylarının da müziğiyle aynı hattı takip ediyor olmasıydı. Oldukça sade ve temiz detaylar var. Fonksiyonuna hizmet etmeyen tek bir öğe yok. Öte yandan, her şey çok yeterli. Bu bütünlük bence bize çok şey anlatıyor.

 

 

 

Beni motive eden şey multidisipliner çalışmak

 

 

Feridun Ertaşkan: Piyano, çalgı repertuvarının en geniş anlatım olanağına sahip enstrümanı. Piyano ile nasıl bir ilişkiniz var? Disiplinli bir besteci misiniz? İlham kaynağı üzerine yönlenen bir besteci misiniz? Günlük rutin ile mi çalışırsınız? Bu konuda akla gelen çok soru var. Neler söyleyebilirsiniz.

 

Büşra Kayıkçı: Benim kendime has bir rutinim var. O yüzden kelime anlamıyla bir düzenden bahsedemeyiz. Bazen uzaklaşma ihtiyacı hissediyorum. Böyle dönemlerde sadece bir enstrümentalist edasıyla yaklaşıp rutin tekrarımı yapmam gerekiyor diye kendimi zorlamam. Çünkü beni motive eden şey her gün düzenli bir çalışmaya odaklanmak değil, multidisipliner çalışmak. Örneğin, resimde yaptığım denemeler müzikte kimi zaman tıkanan zihnimi berraklaştırır. Oturup ilham bekleyen birisi de değilim. Bazen beklenmedik bir anda melodinin kolayca ortaya çıktığı olur ama bu bize çalışmakla da gelebilir.

 

 

 

Piyanonun her köşesinden faydalanıyorum

 

 

Feridun Ertaşkan: "Places" albümünde piyanonun sound kabiliyetlerinin ötesine taşan sesler duymak mümkün, bazen 'prepared piano' tınısı, bazen dış sesler ama incelikle hesaplanmış belli ki. Yeni albümün öne çıkan bir özelliği midir bu sesler?

 

Büşra Kayıkçı: Bazı şarkılarda farklı katmanlar var. "Tribute to Egyptian Song" veya "Deep Seated Arrogance" gibi. Etrafımdaki nesneleri kaydederek onlardan bir ses tasarımı yaptım ve bunları piyanonun altına yerleştirdim. Açıkçası, sound konusunda organik olana yönelmeyi daha çok seviyorum. Synthesizer kullansam da bu aletlerin hayranı değilim. Doğadan ve günlük hayattan sesleri kaydettiğim ve onlarla bir şey ürettiğimde aldığım keyif bambaşka. Aynı zamanda kendi sesimi de bu şekilde kullandım fakat dinlediğinizde vokal olarak seçilmeyebilir. Aslında piyanonun da sadece tuşesinden değil, her köşesinden faydalanıyorum. Tellerine çeşitli malzemeler yerleştirerek çok güzel perküsif tınılar elde edilebiliyor. Müzik teknolojileri sayesinde, piyanonun bize sunduğu genişliğin sadece anlatımda olmadığını keşfettiğimden beri enstrümanıma farklı bir gözle bakıyorum.

 

 

 

Müzikte 'loop' kullanımı bana mimarlıktaki geometrik örüntüleri hatırlatıyor

 

 

Feridun Ertaşkan: Cazda mesela geçmişten bugüne gelen salınım duygusu vardır, ilk dönemler bu swing idi sonra enerji ve tempo değişti, şimdilerde groove kelimesi daha uygun kaçıyor, sizin müziğinizde de bu tür döngü var, loop da deniyor. Müzikal mimarinizi nasıl oluşturuyorsunuz?

 

Büşra Kayıkçı: Bu 'loop'lar bana mimarlıktaki geometrik örüntüleri, tekrar eden strüktürü veya cephedeki açıklıkları hatırlatıyor. Bir nevi, yapının ana öğesi gibi. Ben de bazı parçaları tek bir motif üzerinden inşa ediyorum. Bu bana yoğun bir şekilde mimari tasarımları çizdiğim eskizleri hatırlatıyor. Ama bazen de bu düzeni kırıp şarkı içinde gitmek istediğim farklı bir yön olabiliyor. Oralarda kendimi serbest bırakıyorum. Sonuçta müzik yaparken kağıt üzerindeki plâna sadık kalmak zorunda değiliz. Kimse zarar görmez. Bunu "Quba"da duyabiliriz.

 

 

 

Sinemadan ilham alan biriyim

 

 

Feridun Ertaşkan: Hem özelde müziğinizin, hem içinde olduğunuz müzikal kulvarın 'ambiance' etkisi var. Bu etki bazı müzisyenlerde daha belirgin, mesela Einaudi, bu etki, bu tür müzikleri birden çok kullanım alanı için (sinema, tiyatro, bienaller, plastik sanatlar, reklam, belgeseller vs) elverişli hale getiriyor. Müziğinizin böyle bir etkisi olması konusunda ne düşünüyorsunuz?

 

Büşra Kayıkçı: Aldığım geri dönüşlerden anlıyorum ki, insanlar benim müziğimi dinlerken hemen bir yer hayal ediyor. Bu da aslında sinematografik bir yapısı olduğunu gösterir. Çünkü esasen bir ‘sahne’ hayal ediyorlar. Zaten sinemadan çok ilham alan biriyim. Belki bu da bunun bir sonucudur.

 

 

Şimdilik solo çalışmalarıma devam ediyorum

 

 

Feridun Ertaşkan: Yanlış bilmiyorsam hep solo müzik yaptınız, grup müziği içinde görmedim sizi. Albümde dinlediğimiz müzik duo/trio/quartet gibi formatlara dönebilir mi? Formatınıza yeni şeyler katmayı düşünüyor musunuz?

 

Büşra Kayıkçı: Geçen yıl Ah! Kosmos ile "Bluets" isminde bir albüm yayınladık. Benim ilk duo tecrübemdi. Fakat şu anda devamı söz konusu değil. Yeni sahne setupımda farklı enstrümanlar ve katmanlar var ama bunları kendim yönetiyorum. Uzun vadede neler olur bilemem fakat şimdilik solo kalmaya devam edeceğim.

 

 

Caz müzisyenlerinin biyografileri bana ilham veriyor

 

 

Feridun Ertaşkan: Cazla ilişkiniz nasıl? Sizinle ilgi yayınlanan şeylere göz atınca cazla ilişkili bir soru görmedim ama bence önemli bir soru olmalı. Caz dinler misiniz, çalar mısınız, Konserlerine gider misiniz?

 

Büşra Kayıkçı: Caz müziğini çok severim ve neden bilmiyorum bu alandaki müzisyenlerin biyografisini hep daha ilgi çekici ve ilham verici bulmuşumdur. Belki de daha çok mücadele içerdiği için. Eserlerimde bazı motifleri ve teknikleri de kullanıyorum. Bence müthiş bir duygu ve zenginlik katıyor. Son yıllarda nordik caz kategorisindeki sanatçıları epey dinliyorum.

 

 

 

Klasik müzikte dinlemeyi en sevdiği müzisyen?

 

 

Feridun Ertaşkan: Bir önceki sorunun karşıtı olan klasik müzikle ilişkinizi de sormam lazım. Klasik müzikle ilişkiniz nasıl?

 

Büşra Kayıkçı: Piyanoya klasik müzikle başladım. Uzun süre klasik müzik repertuvarı çalıştım. Eski yoğunlukta olmasa da devam eden bir ilişkimiz var elbette. Bu sıralar en çok Penderecki dinlemeyi seviyorum.

 

 

Caz daha cana yakın, sakin ve özgür

 

 

Feridun Ertaşkan: Bir çok kişi, minimalist müziğin klasikle caz arasında bir yerde olduğunu düşünür, sizin böyle bir düşünceniz var mı?

 

Büşra Kayıkçı: Kesinlikle böyle düşünüyorum ama bence ruhu caza biraz daha yakın. Daha sakin ve özgür.

 

Feridun Ertaşkan: Galiba toplam üç albüm oldu. Müziğinizin Türkiye'deki potansiyeli nedir? Konserler, festivaller, farklı canlı performans alanları... Dinleyicilerle düzenli buluşabiliyor musunuz ve ek olarak, dinleyici profilinizi gözleme imkanı buldunuz mu?

 

Büşra Kayıkçı: Türkiye’de bu müziğe ilgi duyan çok büyük bir kitle var. Beni en çok heyecanlandıran konserlerden sonra bir araya geldiğimizde şarkıların hayatlarındaki yansımalarını ve bu hikâyeleri dinlemek. Hepsi sözsüz eserler olduğu halde hikâyeyi bu kadar doğru aktardıklarına şahit olmak beni çok duygulandırıyor. Konserlerim daha ziyade Avrupa’da, şimdilik burası için bir tarih yok fakat ilerleyen zamanlarda yayınlamayı ümit ediyorum.

 

Feridun Ertaşkan

 

Fotoğraflar: Şeyma Tuna

 

Cazkolik.com / 15 Ocak 2024, Pazartesi

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Feridun Ertaşkan

Cazkolik.com kurucusu, editör ve yazar.

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.